First Ayah 1 الأية الأوليبِسْم ِ اللَّهِ الرَّحْمَٰنِ الرَّحِيمِ
الر ۚ تِلْكَ آيَاتُ الْكِتَابِ الْحَكِيمِ
Alif-lam-ra tilka ayatualkitabi alhakeem
Turkish
Elif, Lm, R. Iste bunlar o hikmetli kitabin yetleridir.
|
Ayah 10:2 الأية
أَكَانَ لِلنَّاسِ عَجَبًا أَنْ أَوْحَيْنَا إِلَىٰ رَجُلٍ مِّنْهُمْ أَنْ أَنذِرِ
النَّاسَ وَبَشِّرِ الَّذِينَ آمَنُوا أَنَّ لَهُمْ قَدَمَ صِدْقٍ عِندَ رَبِّهِمْ
ۗ قَالَ الْكَافِرُونَ إِنَّ هَٰذَا لَسَاحِرٌ مُّبِينٌ
Akana linnasi AAajabanan awhayna ila rajulin minhum an anthiriannasa wabashshiri
allatheena amanooanna lahum qadama sidqin AAinda rabbihim qala alkafiroonainna
hatha lasahirun mubeen
Turkish
Insanlari (egri yolun sonundan) korkut, inananlara Rableri nezdindeki yüksek
makamlari müjdele, diye içlerinden bir adama vahyimizi göndermemiz onlara tuhaf
mi geldi? Kfirler: "Hiç süphesiz bu besbelli bir sihirbaz." dediler.
|
Ayah 10:3 الأية
إِنَّ رَبَّكُمُ اللَّهُ الَّذِي خَلَقَ السَّمَاوَاتِ وَالْأَرْضَ فِي سِتَّةِ
أَيَّامٍ ثُمَّ اسْتَوَىٰ عَلَى الْعَرْشِ ۖ يُدَبِّرُ الْأَمْرَ ۖ مَا مِن شَفِيعٍ
إِلَّا مِن بَعْدِ إِذْنِهِ ۚ ذَٰلِكُمُ اللَّهُ رَبُّكُمْ فَاعْبُدُوهُ ۚ أَفَلَا
تَذَكَّرُونَ
Inna rabbakumu Allahu allatheekhalaqa assamawati wal-ardafee sittati ayyamin
thumma istawa AAalaalAAarshi yudabbiru al-amra ma min shafeeAAin illamin baAAdi
ithnihi thalikumu Allahu rabbukumfaAAbudoohu afala tathakkaroon
Turkish
Rabbiniz o Allah'dir ki, gökleri ve yeri alti günde yaratti, sonra ars üzerine
istiva etti (onu hükmü altina aldi), isi tedbir eyliyor. O'nun izni olmaksizin
hiç kimse sefaatçi olamaz. Iste Rabbiniz olan Allah budur. O'na ibadet ediniz!
Hl düsünüp ibret almayacak misiniz?
|
Ayah 10:4 الأية
إِلَيْهِ مَرْجِعُكُمْ جَمِيعًا ۖ وَعْدَ اللَّهِ حَقًّا ۚ إِنَّهُ يَبْدَأُ
الْخَلْقَ ثُمَّ يُعِيدُهُ لِيَجْزِيَ الَّذِينَ آمَنُوا وَعَمِلُوا الصَّالِحَاتِ
بِالْقِسْطِ ۚ وَالَّذِينَ كَفَرُوا لَهُمْ شَرَابٌ مِّنْ حَمِيمٍ وَعَذَابٌ
أَلِيمٌ بِمَا كَانُوا يَكْفُرُونَ
Ilayhi marjiAAukum jameeAAan waAAda Allahihaqqan innahu yabdao alkhalqa thumma
yuAAeeduhu liyajziyaallatheena amanoo waAAamiloo assalihatibilqisti wallatheena
kafaroo lahumsharabun min hameemin waAAathabun aleemunbima kanoo yakfuroon
Turkish
Dönüsünüz hep O'nadir. Allah'in vaadi haktir. Herseyi ilk bastan yaratan O'dur.
Sonra iman edip salih amel isleyenleri hak ettikleri ölçüde mükfatlandirmak
için geri döndürecek olan yine O'dur. Kfirlere de inkr ettikleri için kaynar
sudan bir içki ve acikli bir azap vardir.
|
Ayah 10:5 الأية
هُوَ الَّذِي جَعَلَ الشَّمْسَ ضِيَاءً وَالْقَمَرَ نُورًا وَقَدَّرَهُ مَنَازِلَ
لِتَعْلَمُوا عَدَدَ السِّنِينَ وَالْحِسَابَ ۚ مَا خَلَقَ اللَّهُ ذَٰلِكَ إِلَّا
بِالْحَقِّ ۚ يُفَصِّلُ الْآيَاتِ لِقَوْمٍ يَعْلَمُونَ
Huwa allathee jaAAala ashshamsadiyaan walqamara nooran waqaddarahu
manazilalitaAAlamoo AAadada assineena walhisabama khalaqa Allahu thalika illa
bilhaqqiyufassilu al-ayati liqawmin yaAAlamoon
Turkish
O Allah'dir ki, senelerin sayisini ve hesabini bilesiniz diye günesi bir isik,
ayi da bir nur yapti. Ve aya menziller tayin etti. Allah bunu hak olarak
yaratti. O, bilecek olan bir kavim için yetlerini ayrintili olarak açiklar.
|
Ayah 10:6 الأية
إِنَّ فِي اخْتِلَافِ اللَّيْلِ وَالنَّهَارِ وَمَا خَلَقَ اللَّهُ فِي
السَّمَاوَاتِ وَالْأَرْضِ لَآيَاتٍ لِّقَوْمٍ يَتَّقُونَ
Inna fee ikhtilafi allayli wannahariwama khalaqa Allahu fee assamawatiwal-ardi
laayatin liqawmin yattaqoon
Turkish
Elbette gece ile gündüzün birbiri ardinca degisip durmasinda ve Allah'in
göklerde ve yerde yarattiklarinda sakinan bir kavim için bir çok delil vardir.
|
Ayah 10:7 الأية
إِنَّ الَّذِينَ لَا يَرْجُونَ لِقَاءَنَا وَرَضُوا بِالْحَيَاةِ الدُّنْيَا
وَاطْمَأَنُّوا بِهَا وَالَّذِينَ هُمْ عَنْ آيَاتِنَا غَافِلُونَ
Inna allatheena la yarjoona liqaanawaradoo bilhayati addunyawatmaannoo biha
wallatheenahum AAan ayatina ghafiloon
Turkish
Bize kavusmayi ummayanlar, dünya hayatina razi olup onunla tatmin bulanlar ve
bizim yetlerimizden gafil olanlar da vardir muhakkak.
|
Ayah 10:8 الأية
أُولَٰئِكَ مَأْوَاهُمُ النَّارُ بِمَا كَانُوا يَكْسِبُونَ
Ola-ika ma/wahumu annarubima kanoo yaksiboon
Turkish
Iste bunlarin kendi elleriyle ettikleri yüzünden varacaklari yer cehennemdir.
|
Ayah 10:9 الأية
إِنَّ الَّذِينَ آمَنُوا وَعَمِلُوا الصَّالِحَاتِ يَهْدِيهِمْ رَبُّهُم
بِإِيمَانِهِمْ ۖ تَجْرِي مِن تَحْتِهِمُ الْأَنْهَارُ فِي جَنَّاتِ النَّعِيمِ
Inna allatheena amanoowaAAamiloo assalihati yahdeehim rabbuhumbi-eemanihim
tajree min tahtihimu al-anharufee jannati annaAAeem
Turkish
Hiç süphesiz iman edip salih ameller isleyenleri, imanlarindan dolayi Rableri
hidayete erdirir. Naîm cennetlerinde altlarindan irmaklar akar durur.
|
Ayah 10:10 الأية
دَعْوَاهُمْ فِيهَا سُبْحَانَكَ اللَّهُمَّ وَتَحِيَّتُهُمْ فِيهَا سَلَامٌ ۚ
وَآخِرُ دَعْوَاهُمْ أَنِ الْحَمْدُ لِلَّهِ رَبِّ الْعَالَمِينَ
DaAAwahum feeha subhanakaallahumma watahiyyatuhum feeha salamunwaakhiru
daAAwahum ani alhamdu lillahirabbi alAAalameen
Turkish
Onlarin oradaki dualari: "Allahim, sen yücelerden yücesin"; saglik dilekleri
"selm", dualarinin sonu da "lemlerin Rabbi Allah'a hamdolsun." diye sükretmek
olacaktir.
|
Ayah 10:11 الأية
وَلَوْ يُعَجِّلُ اللَّهُ لِلنَّاسِ الشَّرَّ اسْتِعْجَالَهُم بِالْخَيْرِ لَقُضِيَ
إِلَيْهِمْ أَجَلُهُمْ ۖ فَنَذَرُ الَّذِينَ لَا يَرْجُونَ لِقَاءَنَا فِي
طُغْيَانِهِمْ يَعْمَهُونَ
Walaw yuAAajjilu Allahu linnasiashsharra istiAAjalahum bilkhayri laqudiyailayhim
ajaluhum fanatharu allatheena layarjoona liqaana fee tughyanihimyaAAmahoon
Turkish
Eger Allah, insanlara, hayri çarçabuk istedikleri gibi, serri de alel-acele
verseydi, onlarin hemen ecellerini getiriverirdi. Fakat bize kavusmayi
ummayanlari kendi hallerine birakiriz da azginliklari içinde bocalayip giderler.
|
Ayah 10:12 الأية
وَإِذَا مَسَّ الْإِنسَانَ الضُّرُّ دَعَانَا لِجَنبِهِ أَوْ قَاعِدًا أَوْ
قَائِمًا فَلَمَّا كَشَفْنَا عَنْهُ ضُرَّهُ مَرَّ كَأَن لَّمْ يَدْعُنَا إِلَىٰ
ضُرٍّ مَّسَّهُ ۚ كَذَٰلِكَ زُيِّنَ لِلْمُسْرِفِينَ مَا كَانُوا يَعْمَلُونَ
Wa-itha massa al-insana addurrudaAAana lijanbihi aw qaAAidan aw qa-imanfalamma
kashafna AAanhu durrahu marra kaanlam yadAAuna ila durrin massahu
kathalikazuyyina lilmusrifeena ma kanoo yaAAmaloon
Turkish
Insana bir sikinti dokundugu zaman, gerek yan yatarken, gerek otururken, gerek
dikilirken bize dua eder. Kendisinden sikintisini gideriverdik mi sanki
kendisine dokunan o sikinti için bize hiç yalvarmamis gibi aldirmadan geçer
gider. Iste o asiri gidenlere yaptiklari seyler böyle güzel gelir.
|
Ayah 10:13 الأية
وَلَقَدْ أَهْلَكْنَا الْقُرُونَ مِن قَبْلِكُمْ لَمَّا ظَلَمُوا ۙ وَجَاءَتْهُمْ
رُسُلُهُم بِالْبَيِّنَاتِ وَمَا كَانُوا لِيُؤْمِنُوا ۚ كَذَٰلِكَ نَجْزِي
الْقَوْمَ الْمُجْرِمِينَ
Walaqad ahlakna alquroona minqablikum lamma thalamoo wajaat-humrusuluhum
bilbayyinati wama kanooliyu/minoo kathalika najzee alqawma almujrimeen
Turkish
Andolsun ki, sizden önceki devirlerin bir çok kavmini, peygamberleri kendilerine
bir çok belge ile geldikleri halde zulmettikleri ve imana gelmedikleri için
helak ettik. Iste günahkrlar toplulugunu biz böyle cezalandiririz.
|
Ayah 10:14 الأية
ثُمَّ جَعَلْنَاكُمْ خَلَائِفَ فِي الْأَرْضِ مِن بَعْدِهِمْ لِنَنظُرَ كَيْفَ
تَعْمَلُونَ
Thumma jaAAalnakum khala-ifafee al-ardi min baAAdihim linanthura kayfataAAmaloon
Turkish
Sonra onlarin ardindan sizi yeryüzüne halifeler yaptik ki, bakalim nasil ameller
isleyeceksiniz.
|
Ayah 10:15 الأية
وَإِذَا تُتْلَىٰ عَلَيْهِمْ آيَاتُنَا بَيِّنَاتٍ ۙ قَالَ الَّذِينَ لَا يَرْجُونَ
لِقَاءَنَا ائْتِ بِقُرْآنٍ غَيْرِ هَٰذَا أَوْ بَدِّلْهُ ۚ قُلْ مَا يَكُونُ لِي
أَنْ أُبَدِّلَهُ مِن تِلْقَاءِ نَفْسِي ۖ إِنْ أَتَّبِعُ إِلَّا مَا يُوحَىٰ
إِلَيَّ ۖ إِنِّي أَخَافُ إِنْ عَصَيْتُ رَبِّي عَذَابَ يَوْمٍ عَظِيمٍ
Wa-itha tutla AAalayhim ayatunabayyinatin qala allatheena layarjoona liqaana
i/ti biqur-anin ghayri hathaaw baddilhu qul ma yakoonu lee an obaddilahu min
tilqa-inafsee in attabiAAu illa ma yooha ilayyainnee akhafu in AAasaytu rabbee
AAathabayawmin AAatheem
Turkish
Böyle iken, yetlerimiz, kesin birer belge olarak kendilerine okundugu zaman, o
bizimle karsilasmayi ummayanlar, "Bundan baska bir Kur'n getir veya bunu
degistir." dediler. De ki, "Onu kendiligimden degistiremem, benim açimdan bu
olacak bir sey degildir. Ben ancak bana vahyolunana uyarim. Rabbime isyan
edersem, süphesiz büyük bir günün azabindan korkarim."
|
Ayah 10:16 الأية
قُل لَّوْ شَاءَ اللَّهُ مَا تَلَوْتُهُ عَلَيْكُمْ وَلَا أَدْرَاكُم بِهِ ۖ فَقَدْ
لَبِثْتُ فِيكُمْ عُمُرًا مِّن قَبْلِهِ ۚ أَفَلَا تَعْقِلُونَ
Qul law shaa Allahu matalawtuhu AAalaykum wala adrakum bihi faqadlabithtu feekum
AAumuran min qablihi afala taAAqiloon
Turkish
De ki, "Eger Allah dileseydi ben onu size okumazdim. O da onu hiçbir sekilde
size bildirmezdi. Bilirsiniz ki, ben sizin içinizde bundan önce yillarca
bulundum. Siz hl aklinizi basiniza toplamayacak misiniz?"
|
Ayah 10:17 الأية
فَمَنْ أَظْلَمُ مِمَّنِ افْتَرَىٰ عَلَى اللَّهِ كَذِبًا أَوْ كَذَّبَ بِآيَاتِهِ
ۚ إِنَّهُ لَا يُفْلِحُ الْمُجْرِمُونَ
Faman athlamu mimmani iftaraAAala Allahi kathiban aw kaththababi-ayatihi innahu
la yuflihualmujrimoon
Turkish
Artik bir yalani Allah'a iftira eden veya O'nun yetlerini inkar edenden daha
zalim kim olabilir? Hiç süphesiz o mücrimler iflah olmayacaklar.
|
Ayah 10:18 الأية
وَيَعْبُدُونَ مِن دُونِ اللَّهِ مَا لَا يَضُرُّهُمْ وَلَا يَنفَعُهُمْ
وَيَقُولُونَ هَٰؤُلَاءِ شُفَعَاؤُنَا عِندَ اللَّهِ ۚ قُلْ أَتُنَبِّئُونَ اللَّهَ
بِمَا لَا يَعْلَمُ فِي السَّمَاوَاتِ وَلَا فِي الْأَرْضِ ۚ سُبْحَانَهُ
وَتَعَالَىٰ عَمَّا يُشْرِكُونَ
WayaAAbudoona min dooni Allahi mala yadurruhum wala yanfaAAuhum
wayaqooloonahaola-i shufaAAaona AAinda Allahiqul atunabbi-oona Allaha bima la
yaAAlamufee assamawati wala fee al-ardisubhanahu wataAAala AAamma yushrikoon
Turkish
Allah'i birakiyorlar da, kendilerine ne fayda, ne de zarar verebilecek olan
seylere tapiyorlar ve "Bunlar bizim Allah katinda sefaatçilerimizdir." diyorlar.
De ki, "Siz Allah'a göklerde ve yerde O'nun bilmedigi bir seyi mi haber
veriyorsunuz?" Allah onlarin ortak kostuklari seylerin hepsinden münezzehtir.
|
Ayah 10:19 الأية
وَمَا كَانَ النَّاسُ إِلَّا أُمَّةً وَاحِدَةً فَاخْتَلَفُوا ۚ وَلَوْلَا كَلِمَةٌ
سَبَقَتْ مِن رَّبِّكَ لَقُضِيَ بَيْنَهُمْ فِيمَا فِيهِ يَخْتَلِفُونَ
Wama kana annasuilla ommatan wahidatan fakhtalafoo walawlakalimatun sabaqat min
rabbika laqudiya baynahum feemafeehi yakhtalifoon
Turkish
Insanlar, aslinda bir tek ümmet idiler, sonra ihtilafa düsüp ayri ayri oldular.
Eger Rabbinden bir karar çikmamis olsa idi, ihtilaf edip durduklari seyler
hakkinda simdiye kadar aralarinda çoktan hüküm verilmis olurdu.
|
Ayah 10:20 الأية
وَيَقُولُونَ لَوْلَا أُنزِلَ عَلَيْهِ آيَةٌ مِّن رَّبِّهِ ۖ فَقُلْ إِنَّمَا
الْغَيْبُ لِلَّهِ فَانتَظِرُوا إِنِّي مَعَكُم مِّنَ الْمُنتَظِرِينَ
Wayaqooloona lawla onzila AAalayhi ayatunmin rabbihi faqul innama alghaybu
lillahi fantathirooinnee maAAakum mina almuntathireen
Turkish
Bir de "Ona Rabbinden daha baska bir yet indirilse ya!" diyorlar. De ki: "Gaybi
bilmek ancak Allah'a mahsustur, bekleyiniz bakalim, ben de sizinle beraber
bekleyecegim süphesiz."
|
Ayah 10:21 الأية
وَإِذَا أَذَقْنَا النَّاسَ رَحْمَةً مِّن بَعْدِ ضَرَّاءَ مَسَّتْهُمْ إِذَا لَهُم
مَّكْرٌ فِي آيَاتِنَا ۚ قُلِ اللَّهُ أَسْرَعُ مَكْرًا ۚ إِنَّ رُسُلَنَا
يَكْتُبُونَ مَا تَمْكُرُونَ
Wa-itha athaqna annasarahmatan min baAAdi darraa massat-hum ithalahum makrun fee
ayatina quli AllahuasraAAu makran inna rusulana yaktuboona matamkuroon
Turkish
Insanlara dokunan bir sikintidan sonra kendilerine bir rahmet tattirdigimiz
zaman, yetlerimiz hakkinda derhal bir takim hilekrliklara girisirler. De ki:
"Allah'in hilesi daha çabuktur. Haberiniz olsun ki elçilerimiz yaptiginiz
hileleri yazip duruyorlar".
|
Ayah 10:22 الأية
هُوَ الَّذِي يُسَيِّرُكُمْ فِي الْبَرِّ وَالْبَحْرِ ۖ حَتَّىٰ إِذَا كُنتُمْ فِي
الْفُلْكِ وَجَرَيْنَ بِهِم بِرِيحٍ طَيِّبَةٍ وَفَرِحُوا بِهَا جَاءَتْهَا رِيحٌ
عَاصِفٌ وَجَاءَهُمُ الْمَوْجُ مِن كُلِّ مَكَانٍ وَظَنُّوا أَنَّهُمْ أُحِيطَ
بِهِمْ ۙ دَعَوُا اللَّهَ مُخْلِصِينَ لَهُ الدِّينَ لَئِنْ أَنجَيْتَنَا مِنْ
هَٰذِهِ لَنَكُونَنَّ مِنَ الشَّاكِرِينَ
Huwa allathee yusayyirukum feealbarri walbahri hatta ithakuntum fee alfulki
wajarayna bihim bireehin tayyibatinwafarihoo biha jaat-ha reehunAAasifun
wajaahumu almawju min kulli makaninwathannoo annahum oheeta bihimdaAAawoo Allaha
mukhliseena lahu addeenala-in anjaytana min hathihi lanakoonanna mina
ashshakireen
Turkish
Sizi karada ve denizde gezdirip dolastiran O'dur. Hatta gemilerde bulundugunuz
ve o gemiler, içindekilerle beraber hos bir esinti ile akip gittikleri ve tam
keyiflendikleri sirada o gemilere siddetli bir firtina gelir çatar ve her
taraftan onlara dalgalar gelmeye baslar. Bütünüyle kusatilip artik bittiklerini
sanirlar. Iste o vakit tam ihlas ile Allah'a yalvarir ve dindar olurlar: "Eger
bizi buradan kurtarirsan, andolsun ki, sükredenlerden olacagiz." derler. 23-
Sonra Allah onlari oradan kurtarir, kurtulur kurtulmaz yeryüzünde çesitli
taskinliklara baslarlar. Ey insanlar taskinliginiz sirf kendi zararinizadir. Su
degersiz dünya hayatinin bir süre tadini çikariniz, sonra nasil olsa dönüp bize
geleceksiniz. Biz de bütün yaptiklarinizi tek tek size haber verecegiz.
|
Ayah 10:23 الأية
فَلَمَّا أَنجَاهُمْ إِذَا هُمْ يَبْغُونَ فِي الْأَرْضِ بِغَيْرِ الْحَقِّ ۗ يَا
أَيُّهَا النَّاسُ إِنَّمَا بَغْيُكُمْ عَلَىٰ أَنفُسِكُم ۖ مَّتَاعَ الْحَيَاةِ
الدُّنْيَا ۖ ثُمَّ إِلَيْنَا مَرْجِعُكُمْ فَنُنَبِّئُكُم بِمَا كُنتُمْ
تَعْمَلُونَ
Falamma anjahum ithahum yabghoona fee al-ardi bighayri alhaqqi yaayyuha annasu
innama baghyukum AAalaanfusikum mataAAa alhayati addunyathumma ilayna
marjiAAukum fanunabbi-okum bimakuntum taAAmaloon
Turkish
Sonra Allah onlari oradan kurtarir, kurtulur kurtulmaz yeryüzünde çesitli
taskinliklara baslarlar. Ey insanlar taskinliginiz sirf kendi zararinizadir. Su
degersiz dünya hayatinin bir süre tadini çikariniz, sonra nasil olsa dönüp bize
geleceksiniz. Biz de bütün yaptiklarinizi tek tek size haber verecegiz.
|
Ayah 10:24 الأية
إِنَّمَا مَثَلُ الْحَيَاةِ الدُّنْيَا كَمَاءٍ أَنزَلْنَاهُ مِنَ السَّمَاءِ
فَاخْتَلَطَ بِهِ نَبَاتُ الْأَرْضِ مِمَّا يَأْكُلُ النَّاسُ وَالْأَنْعَامُ
حَتَّىٰ إِذَا أَخَذَتِ الْأَرْضُ زُخْرُفَهَا وَازَّيَّنَتْ وَظَنَّ أَهْلُهَا
أَنَّهُمْ قَادِرُونَ عَلَيْهَا أَتَاهَا أَمْرُنَا لَيْلًا أَوْ نَهَارًا
فَجَعَلْنَاهَا حَصِيدًا كَأَن لَّمْ تَغْنَ بِالْأَمْسِ ۚ كَذَٰلِكَ نُفَصِّلُ
الْآيَاتِ لِقَوْمٍ يَتَفَكَّرُونَ
Innama mathalu alhayatiaddunya kama-in anzalnahu mina assama-ifakhtalata bihi
nabatu al-ardi mimmaya/kulu annasu wal-anAAamu hattaitha akhathati al-ardu
zukhrufaha wazzayyanatwathanna ahluha annahum qadiroonaAAalayha ataha amruna
laylan aw naharanfajaAAalnaha haseedan kaan lam taghnabil-amsi kathalika
nufassilu al-ayatiliqawmin yatafakkaroon
Turkish
Dünya hayatinin misali söyledir: Gökten indirdigimiz su ile, insanlarin ve
hayvanlarin yedigi bitkiler birbirine karismistir. Nihayet yeryüzü süslerini
takinip süslendigi ve sahipleri kendilerini ona gücü yeter sandiklari bir
sirada, geceleyin veya gündüzün, ona emrimiz gelivermistir, ansizin ona öyle bir
tirpan ativermisiz de sanki bir gün önce orada hiçbir senlik yokmus gibi
oluvermistir. Düsünen bir kavim için yetlerimizi iste böyle açiklariz.
|
Ayah 10:25 الأية
وَاللَّهُ يَدْعُو إِلَىٰ دَارِ السَّلَامِ وَيَهْدِي مَن يَشَاءُ إِلَىٰ صِرَاطٍ
مُّسْتَقِيمٍ
Wallahu yadAAoo ila dariassalami wayahdee man yashao ila siratinmustaqeem
Turkish
Allah, selamet yurduna çagiriyor ve diledigini de dogru yola hidayet ediyor.
|
Ayah 10:26 الأية
لِّلَّذِينَ أَحْسَنُوا الْحُسْنَىٰ وَزِيَادَةٌ ۖ وَلَا يَرْهَقُ وُجُوهَهُمْ
قَتَرٌ وَلَا ذِلَّةٌ ۚ أُولَٰئِكَ أَصْحَابُ الْجَنَّةِ ۖ هُمْ فِيهَا خَالِدُونَ
Lillatheena ahsanoo alhusnawaziyadatun wala yarhaqu wujoohahum qatarun
walathillatun ola-ika as-habu aljannatihum feeha khalidoon
Turkish
Iyi is, güzel amel yapanlara daha güzeli ve daha fazlasiyla karsilik vardir.
Yüzlerine ne kara bulasir, ne de asagilanirlar. Cennet ehli iste bunlardir.
Orada ebedî kalacaklardir.
|
Ayah 10:27 الأية
وَالَّذِينَ كَسَبُوا السَّيِّئَاتِ جَزَاءُ سَيِّئَةٍ بِمِثْلِهَا وَتَرْهَقُهُمْ
ذِلَّةٌ ۖ مَّا لَهُم مِّنَ اللَّهِ مِنْ عَاصِمٍ ۖ كَأَنَّمَا أُغْشِيَتْ
وُجُوهُهُمْ قِطَعًا مِّنَ اللَّيْلِ مُظْلِمًا ۚ أُولَٰئِكَ أَصْحَابُ النَّارِ ۖ
هُمْ فِيهَا خَالِدُونَ
Wallatheena kasaboo assayyi-atijazao sayyi-atin bimithliha watarhaquhum
thillatunma lahum mina Allahi min AAasimin kaannamaoghshiyat wujoohuhum qitaAAan
mina allayli muthlimanola-ika as-habu annari humfeeha khalidoon
Turkish
Kötülük kazanmis olanlara gelince, kötülügün cezasi, misli kadardir. Ve onlari
bir asagilik ve eziklik kaplar. Onlar için Allah'dan baska hiçbir kurtarici
yoktur. Yüzleri karanlik gecelerden bir parçaya bürünmüs gibidir. Iste onlar
cehennem ehlidir. Orada ebedî kalacaklardir.
|
Ayah 10:28 الأية
وَيَوْمَ نَحْشُرُهُمْ جَمِيعًا ثُمَّ نَقُولُ لِلَّذِينَ أَشْرَكُوا مَكَانَكُمْ
أَنتُمْ وَشُرَكَاؤُكُمْ ۚ فَزَيَّلْنَا بَيْنَهُمْ ۖ وَقَالَ شُرَكَاؤُهُم مَّا
كُنتُمْ إِيَّانَا تَعْبُدُونَ
Wayawma nahshuruhum jameeAAan thummanaqoolu lillatheena ashrakoo makanakum
antumwashurakaokum fazayyalna baynahum waqalashurakaohum ma kuntum
iyyanataAAbudoon
Turkish
O gün ki, hepsini mahsere toplayacagiz, sonra da o sirk kosanlara "Haydi
yerlerinize! Siz de, ortak kostuklariniz da!" diyecegiz. Artik aralarini iyice
açmisiz. O ortak kostuklari seyler, "Siz bize tapmiyordunuz ki." diyecekler.
|
Ayah 10:29 الأية
فَكَفَىٰ بِاللَّهِ شَهِيدًا بَيْنَنَا وَبَيْنَكُمْ إِن كُنَّا عَنْ عِبَادَتِكُمْ
لَغَافِلِينَ
Fakafa billahishaheedan baynana wabaynakum in kunna AAan AAibadatikumlaghafileen
Turkish
"Simdi sizinle bizim aramizda sahit olarak Allah yeter. Sizin bize ibadet
ettiginizden bizim haberimiz yoktur" (diyecekler).
|
Ayah 10:30 الأية
هُنَالِكَ تَبْلُو كُلُّ نَفْسٍ مَّا أَسْلَفَتْ ۚ وَرُدُّوا إِلَى اللَّهِ
مَوْلَاهُمُ الْحَقِّ ۖ وَضَلَّ عَنْهُم مَّا كَانُوا يَفْتَرُونَ
Hunalika tabloo kullu nafsin maaslafat waruddoo ila Allahi mawlahumu
alhaqqiwadalla AAanhum ma kanoo yaftaroon
Turkish
Iste burada herkes geçmiste yaptigini bulacak. Ve gerçek mevlalari olan Allah'a
döndürülecekler. Iftira edip uydurduklari seyler de kendilerinden büsbütün
uzaklasip gidecek.
|
Ayah 10:31 الأية
قُلْ مَن يَرْزُقُكُم مِّنَ السَّمَاءِ وَالْأَرْضِ أَمَّن يَمْلِكُ السَّمْعَ
وَالْأَبْصَارَ وَمَن يُخْرِجُ الْحَيَّ مِنَ الْمَيِّتِ وَيُخْرِجُ الْمَيِّتَ
مِنَ الْحَيِّ وَمَن يُدَبِّرُ الْأَمْرَ ۚ فَسَيَقُولُونَ اللَّهُ ۚ فَقُلْ
أَفَلَا تَتَّقُونَ
Qul man yarzuqukum mina assama-iwal-ardi amman yamliku assamAAa wal-absarawaman
yukhriju alhayya mina almayyiti wayukhriju almayyitamina alhayyi waman yudabbiru
al-amra fasayaqooloona Allahufaqul afala tattaqoon
Turkish
De ki, "size gökten ve yerden kim rizik veriyor? O, kulaklara ve gözlere
hükmeden kim? Ölüden diriyi, diriden ölüyü çikaran kim? Isleri idare eden kim?"
Hemen "Allah'dir" diyecekler. De ki, "O halde Allah'a karsi gelmekten sakinmaz
misiniz?"
|
Ayah 10:32 الأية
فَذَٰلِكُمُ اللَّهُ رَبُّكُمُ الْحَقُّ ۖ فَمَاذَا بَعْدَ الْحَقِّ إِلَّا
الضَّلَالُ ۖ فَأَنَّىٰ تُصْرَفُونَ
Fathalikumu Allahu rabbukumualhaqqu famatha baAAda alhaqqi illa addalalufaanna
tusrafoon
Turkish
Iste o Allah sizin gerçek Rabbinizdir. Gerçegin disinda sapikliktan baska ne
vardir? O halde haktan nasil çevriliyorsunuz?
|
Ayah 10:33 الأية
كَذَٰلِكَ حَقَّتْ كَلِمَتُ رَبِّكَ عَلَى الَّذِينَ فَسَقُوا أَنَّهُمْ لَا
يُؤْمِنُونَ
Kathalika haqqat kalimaturabbika AAala allatheena fasaqoo annahum layu/minoon
Turkish
Hak dinden çikmis fasiklara Rabbinin kelimesi söyle gerçeklesti: Onlar artik
imana gelmezler.
|
Ayah 10:34 الأية
قُلْ هَلْ مِن شُرَكَائِكُم مَّن يَبْدَأُ الْخَلْقَ ثُمَّ يُعِيدُهُ ۚ قُلِ
اللَّهُ يَبْدَأُ الْخَلْقَ ثُمَّ يُعِيدُهُ ۖ فَأَنَّىٰ تُؤْفَكُونَ
Qul hal min shuraka-ikum man yabdaoalkhalqa thumma yuAAeeduhu quli Allahu yabdao
alkhalqathumma yuAAeeduhu faanna tu/fakoon
Turkish
De ki: "Allah'a es tuttugunuz ortaklarinizdan, önce yaratip, sonra da onu
çevirip yeniden diriltecek var mi?" De ki, "Önce yaratip, sonra da onu yeniden
yaratacak olan Allah'dir. O halde nasil yoldan saptiriliyor, döndürülüyorsunuz?"
|
Ayah 10:35 الأية
قُلْ هَلْ مِن شُرَكَائِكُم مَّن يَهْدِي إِلَى الْحَقِّ ۚ قُلِ اللَّهُ يَهْدِي
لِلْحَقِّ ۗ أَفَمَن يَهْدِي إِلَى الْحَقِّ أَحَقُّ أَن يُتَّبَعَ أَمَّن لَّا
يَهِدِّي إِلَّا أَن يُهْدَىٰ ۖ فَمَا لَكُمْ كَيْفَ تَحْكُمُونَ
Qul hal min shuraka-ikum man yahdeeila alhaqqi quli Allahu yahdee lilhaqqiafaman
yahdee ila alhaqqi ahaqqu anyuttabaAAa amman la yahiddee illa an yuhdafama lakum
kayfa tahkumoon
Turkish
De ki, "Ortak kostuklarinizdan dogru yolu gösterecek olan var midir?" Deki,
"Allah, hak olan dogru yola hidayet eder. O halde dogru yola hidayet eden mi
kendisine uyulmaya daha layiktir, yoksa kendisine yol gösterilmeyince onu
bulamayan mi daha layiktir. O halde ne oluyorsunuz? Nasil hükmediyorsunuz?"
|
Ayah 10:36 الأية
وَمَا يَتَّبِعُ أَكْثَرُهُمْ إِلَّا ظَنًّا ۚ إِنَّ الظَّنَّ لَا يُغْنِي مِنَ
الْحَقِّ شَيْئًا ۚ إِنَّ اللَّهَ عَلِيمٌ بِمَا يَفْعَلُونَ
Wama yattabiAAu aktharuhum illathannan inna aththanna layughnee mina alhaqqi
shay-an inna Allaha AAaleemunbima yafAAaloon
Turkish
Onlarin birçogu zandan baska bir seye uymaz. Zan ise haktan hiç bir seyin yerini
tutmaz. Süphesiz ki, Allah onlarin ne yaptiklarini bilir.
|
Ayah 10:37 الأية
وَمَا كَانَ هَٰذَا الْقُرْآنُ أَن يُفْتَرَىٰ مِن دُونِ اللَّهِ وَلَٰكِن
تَصْدِيقَ الَّذِي بَيْنَ يَدَيْهِ وَتَفْصِيلَ الْكِتَابِ لَا رَيْبَ فِيهِ مِن
رَّبِّ الْعَالَمِينَ
Wama kana hatha alqur-anuan yuftara min dooni Allahi walakin tasdeeqaallathee
bayna yadayhi watafseela alkitabi larayba feehi min rabbi alAAalameen
Turkish
Bu Kur'n, Allah'dan baskasi tarafindan uydurulamaz, lkin kendinden önceki
kitaplari tasdik eder ve o kitabi (levh-i mahfuzu) ayrintili olarak açiklar.
Onda süphe edilecek hiç bir sey yoktur. lemlerin Rabbi tarafindan
indirilmistir.
|
Ayah 10:38 الأية
أَمْ يَقُولُونَ افْتَرَاهُ ۖ قُلْ فَأْتُوا بِسُورَةٍ مِّثْلِهِ وَادْعُوا مَنِ
اسْتَطَعْتُم مِّن دُونِ اللَّهِ إِن كُنتُمْ صَادِقِينَ
Am yaqooloona iftarahu qul fa/toobisooratin mithlihi wadAAoo mani istataAAtum
mindooni Allahi in kuntum sadiqeen
Turkish
"Onu o (peygamber) uydurdu" mu diyorlar? De ki; "Haydi siz de onun gibi bir sûre
getirin ve Allah'dan baska, çagirabileceginiz kim varsa onu da yardima çagirin.
Eger sözünüzde sadik iseniz (bunu yapin).
|
Ayah 10:39 الأية
بَلْ كَذَّبُوا بِمَا لَمْ يُحِيطُوا بِعِلْمِهِ وَلَمَّا يَأْتِهِمْ تَأْوِيلُهُ ۚ
كَذَٰلِكَ كَذَّبَ الَّذِينَ مِن قَبْلِهِمْ ۖ فَانظُرْ كَيْفَ كَانَ عَاقِبَةُ
الظَّالِمِينَ
Bal kaththaboo bima lam yuheetoobiAAilmihi walamma ya/tihim ta/weeluhu kathalika
kaththabaallatheena min qablihim fanthurkayfa kana AAaqibatu aththalimeen
Turkish
Hayir. Onlar bilgileriyle kavrayamadiklari, te'vili de kendilerine hiç gelmemis
olan bir seyi yalan saydilar. Bunlardan önce gelip geçenler de yine böyle inkr
etmislerdi, amma bak zalimlerin akibeti nasil oldu.
|
Ayah 10:40 الأية
وَمِنْهُم مَّن يُؤْمِنُ بِهِ وَمِنْهُم مَّن لَّا يُؤْمِنُ بِهِ ۚ وَرَبُّكَ
أَعْلَمُ بِالْمُفْسِدِينَ
Waminhum man yu/minu bihi waminhum man layu/minu bihi warabbuka aAAlamu
bilmufsideen
Turkish
Onlardan ona (Kur'n'a) inanacaklar da var, inanmayacaklar da var. Rabbin
fesatçilari en iyi bilendir.
|
Ayah 10:41 الأية
وَإِن كَذَّبُوكَ فَقُل لِّي عَمَلِي وَلَكُمْ عَمَلُكُمْ ۖ أَنتُم بَرِيئُونَ
مِمَّا أَعْمَلُ وَأَنَا بَرِيءٌ مِّمَّا تَعْمَلُونَ
Wa-in kaththabooka faqul lee AAamaleewalakum AAamalukum antum baree-oona mimma
aAAmalu waanabaree-on mimma taAAmaloon
Turkish
Eger seni inkr etmeyi sürdürürlerse, de ki; "Benim amelim bana, sizin ameliniz
de size aittir. Benim yapacagim sizi ilgilendirmez, sizin yapacaginiz da beni
ilgilendirmez."
|
Ayah 10:42 الأية
وَمِنْهُم مَّن يَسْتَمِعُونَ إِلَيْكَ ۚ أَفَأَنتَ تُسْمِعُ الصُّمَّ وَلَوْ
كَانُوا لَا يَعْقِلُونَ
Waminhum man yastamiAAoona ilayka afaantatusmiAAu assumma walaw kanoo
layaAAqiloon
Turkish
Içlerinden seni dinlemeye gelenler de var. Sen, sagirlara, üstelik akilsiz da
olanlara dinletebilir misin?
|
Ayah 10:43 الأية
وَمِنْهُم مَّن يَنظُرُ إِلَيْكَ ۚ أَفَأَنتَ تَهْدِي الْعُمْيَ وَلَوْ كَانُوا لَا
يُبْصِرُونَ
Waminhum man yanthuru ilaykaafaanta tahdee alAAumya walaw kanoo la yubsiroon
Turkish
Içlerinden sana bakanlar da var. Fakat sen, körlere, üstelik basiretleri de
yoksa hidayet edip yol gösterebilecek misin?
|
Ayah 10:44 الأية
إِنَّ اللَّهَ لَا يَظْلِمُ النَّاسَ شَيْئًا وَلَٰكِنَّ النَّاسَ أَنفُسَهُمْ
يَظْلِمُونَ
Inna Allaha la yathlimuannasa shay-an walakinna annasaanfusahum yathlimoon
Turkish
Surasi kesindir ki Allah, insanlara zerre kadar zulmetmez. Ne var ki, insanlar
kendi kendilerine zulmedip duruyorlar.
|
Ayah 10:45 الأية
وَيَوْمَ يَحْشُرُهُمْ كَأَن لَّمْ يَلْبَثُوا إِلَّا سَاعَةً مِّنَ النَّهَارِ
يَتَعَارَفُونَ بَيْنَهُمْ ۚ قَدْ خَسِرَ الَّذِينَ كَذَّبُوا بِلِقَاءِ اللَّهِ
وَمَا كَانُوا مُهْتَدِينَ
Wayawma yahshuruhum kaan lamyalbathoo illa saAAatan mina annahariyataAAarafoona
baynahum qad khasira allatheena kaththaboobiliqa-i Allahi wama kanoo muhtadeen
Turkish
Allah'in onlari hasredip toplayacagi günde, sanki onlar dünyada gündüz bir parça
kalmislar da aralarinda tanismislar gibi olacak. Allah'in huzuruna çikacaklarina
inanmamis ve dogru yolu tutmamis olanlar hiç süphesiz en büyük ziyana ugramis
olacaklar.
|
Ayah 10:46 الأية
وَإِمَّا نُرِيَنَّكَ بَعْضَ الَّذِي نَعِدُهُمْ أَوْ نَتَوَفَّيَنَّكَ فَإِلَيْنَا
مَرْجِعُهُمْ ثُمَّ اللَّهُ شَهِيدٌ عَلَىٰ مَا يَفْعَلُونَ
Wa-imma nuriyannaka baAAdaallathee naAAiduhum aw natawaffayannaka
fa-ilaynamarjiAAuhum thumma Allahu shaheedun AAala mayafAAaloon
Turkish
Onlara vaad ettigimizin bir kismini sana göstersek de, göstermeden seni vefat
ettirsek de, sonunda onlarin dönüsü bize olacak. Sonra onlarin ne yapacaklarina
Allah sahit olacaktir.
|
Ayah 10:47 الأية
وَلِكُلِّ أُمَّةٍ رَّسُولٌ ۖ فَإِذَا جَاءَ رَسُولُهُمْ قُضِيَ بَيْنَهُم
بِالْقِسْطِ وَهُمْ لَا يُظْلَمُونَ
Walikulli ommatin rasoolun fa-itha jaarasooluhum qudiya baynahum bilqisti wahum
layuthlamoon
Turkish
Her ümmetin bir peygamberi vardir. O peygamberleri gelince aralarinda adaletle
hüküm verilir. Onlar hiç zulüm görmezler.
|
Ayah 10:48 الأية
وَيَقُولُونَ مَتَىٰ هَٰذَا الْوَعْدُ إِن كُنتُمْ صَادِقِينَ
Wayaqooloona mata hathaalwaAAdu in kuntum sadiqeen
Turkish
Onlar, "Eger dogru söylüyorsaniz bu vaad ne zaman yerine gelecek?" diyorlar.
|
Ayah 10:49 الأية
قُل لَّا أَمْلِكُ لِنَفْسِي ضَرًّا وَلَا نَفْعًا إِلَّا مَا شَاءَ اللَّهُ ۗ
لِكُلِّ أُمَّةٍ أَجَلٌ ۚ إِذَا جَاءَ أَجَلُهُمْ فَلَا يَسْتَأْخِرُونَ سَاعَةً ۖ
وَلَا يَسْتَقْدِمُونَ
Qul la amliku linafsee darranwala nafAAan illa ma shaa Allahulikulli ommatin
ajalun itha jaa ajaluhum falayasta/khiroona saAAatan wala yastaqdimoon
Turkish
De ki, "Ben, Allah'in dilediginin disinda kendi kendime ne bir zarar ne bir
fayda verebilirim". Her ümmetin bir eceli vardir. Ecelleri gelince artik ne bir
an geri, ne bir an ileri gidebilirler.
|
Ayah 10:50 الأية
قُلْ أَرَأَيْتُمْ إِنْ أَتَاكُمْ عَذَابُهُ بَيَاتًا أَوْ نَهَارًا مَّاذَا
يَسْتَعْجِلُ مِنْهُ الْمُجْرِمُونَ
Qul araaytum in atakum AAathabuhubayatan aw naharan matha yastaAAjilu
minhualmujrimoon
Turkish
De ki: "O'nun azabi size geceleyin uykuda veya güpe gündüz gelecek olsa, ne
dersiniz? Günahkrlarin onu alelacele istemeleri için ne sebep vardir?"
|
Ayah 10:51 الأية
أَثُمَّ إِذَا مَا وَقَعَ آمَنتُم بِهِ ۚ آلْآنَ وَقَدْ كُنتُم بِهِ
تَسْتَعْجِلُونَ
Athumma itha ma waqaAAa amantumbihi al-ana waqad kuntum bihi tastaAAjiloon
Turkish
Bu azap meydana geldikten sonra mi iman edeceksiniz, yoksa simdi mi? Halbuki
onun çarçabuk gelmesini istiyordunuz.
|
Ayah 10:52 الأية
ثُمَّ قِيلَ لِلَّذِينَ ظَلَمُوا ذُوقُوا عَذَابَ الْخُلْدِ هَلْ تُجْزَوْنَ إِلَّا
بِمَا كُنتُمْ تَكْسِبُونَ
Thumma qeela lillatheena thalamoothooqoo AAathaba alkhuldi hal tujzawna illabima
kuntum taksiboon
Turkish
Sonra o zulüm yapanlara "Tadin bakalim su ebedi azabi!" denilecek. Vaktiyle
kazandiginizdan baskasi ile mi cezalandirilacaksiniz?"
|
Ayah 10:53 الأية
وَيَسْتَنبِئُونَكَ أَحَقٌّ هُوَ ۖ قُلْ إِي وَرَبِّي إِنَّهُ لَحَقٌّ ۖ وَمَا
أَنتُم بِمُعْجِزِينَ
Wayastanbi-oonaka ahaqqun huwa qul eewarabbee innahu lahaqqun wama antum
bimuAAjizeen
Turkish
"O azap gerçek mi?" diye sana soruyorlar. De ki; "Evet. Rabbim hakki için o
kesin bir gerçektir. Ve siz bundan yakayi kurtaramazsiniz."
|
Ayah 10:54 الأية
وَلَوْ أَنَّ لِكُلِّ نَفْسٍ ظَلَمَتْ مَا فِي الْأَرْضِ لَافْتَدَتْ بِهِ ۗ
وَأَسَرُّوا النَّدَامَةَ لَمَّا رَأَوُا الْعَذَابَ ۖ وَقُضِيَ بَيْنَهُم
بِالْقِسْطِ ۚ وَهُمْ لَا يُظْلَمُونَ
Walaw anna likulli nafsin thalamatma fee al-ardi laftadat bihi waasarroo
annadamatalamma raawoo alAAathaba waqudiya baynahum bilqistiwahum la yuthlamoon
Turkish
Zulüm yapmis olan herkes, azabi görünce yeryüzündeki her seyin sahibi olsa da,
(o azaptan kurtulmak için) hepsini feda ederdi. Ve içten içe pismanlik duyardi.
Fakat aralarinda adaletle hüküm verilir ve hiçbirine zulüm yapilmaz.
|
Ayah 10:55 الأية
أَلَا إِنَّ لِلَّهِ مَا فِي السَّمَاوَاتِ وَالْأَرْضِ ۗ أَلَا إِنَّ وَعْدَ
اللَّهِ حَقٌّ وَلَٰكِنَّ أَكْثَرَهُمْ لَا يَعْلَمُونَ
Ala inna lillahi ma feeassamawati wal-ardi alainna waAAda Allahi haqqun
walakinnaaktharahum la yaAAlamoon
Turkish
Haberiniz olsun ki, göklerde ve yerde ne varsa Allah'indir. Açin gözünüzü,
Allah'in vaadi muhakkak ki, haktir, gerçektir. Lkin onlarin çogu bunu
bilmezler.
|
Ayah 10:56 الأية
هُوَ يُحْيِي وَيُمِيتُ وَإِلَيْهِ تُرْجَعُونَ
Huwa yuhyee wayumeetu wa-ilayhiturjaAAoon
Turkish
O, hem can veren, hem can alandir. Ve hepiniz O'na döndürülüp götürüleceksiniz.
|
Ayah 10:57 الأية
يَا أَيُّهَا النَّاسُ قَدْ جَاءَتْكُم مَّوْعِظَةٌ مِّن رَّبِّكُمْ وَشِفَاءٌ
لِّمَا فِي الصُّدُورِ وَهُدًى وَرَحْمَةٌ لِّلْمُؤْمِنِينَ
Ya ayyuha annasuqad jaatkum mawAAithatun min rabbikum washifaonlima fee
assudoori wahudan warahmatunlilmu/mineen
Turkish
Ey insanlar! Size Rabbinizden bir ögüt, gönüller derdine bir sifa, müminlere bir
hidayet ve rahmet geldi.
|
Ayah 10:58 الأية
قُلْ بِفَضْلِ اللَّهِ وَبِرَحْمَتِهِ فَبِذَٰلِكَ فَلْيَفْرَحُوا هُوَ خَيْرٌ
مِّمَّا يَجْمَعُونَ
Qul bifadli Allahi wabirahmatihifabithalika falyafrahoo huwa khayrun
mimmayajmaAAoon
Turkish
De ki, "Allah'in ihsaniyla ve rahmetiyle, yalnizca bunlarla sevinç duysunlar.
Bu, onlarin biriktirip durduklarindan daha hayirlidir."
|
Ayah 10:59 الأية
قُلْ أَرَأَيْتُم مَّا أَنزَلَ اللَّهُ لَكُم مِّن رِّزْقٍ فَجَعَلْتُم مِّنْهُ
حَرَامًا وَحَلَالًا قُلْ آللَّهُ أَذِنَ لَكُمْ ۖ أَمْ عَلَى اللَّهِ تَفْتَرُونَ
Qul araaytum ma anzala Allahulakum min rizqin fajaAAaltum minhu haraman
wahalalanqul allahu athina lakum am AAala Allahitaftaroon
Turkish
De ki, "Baksaniza, Allah sizin için nice riziklar indirdi, siz onlardan bir
kismini haram, bir kismini hell yaptiniz". De ki, "Size Allah mi izin verdi,
yoksa siz Allah'a iftira mi ediyorsunuz?"
|
Ayah 10:60 الأية
وَمَا ظَنُّ الَّذِينَ يَفْتَرُونَ عَلَى اللَّهِ الْكَذِبَ يَوْمَ الْقِيَامَةِ ۗ
إِنَّ اللَّهَ لَذُو فَضْلٍ عَلَى النَّاسِ وَلَٰكِنَّ أَكْثَرَهُمْ لَا
يَشْكُرُونَ
Wama thannu allatheenayaftaroona AAala Allahi alkathiba yawmaalqiyamati inna
Allaha lathoo fadlinAAala annasi walakinna aktharahum layashkuroon
Turkish
Allah'a yalani iftira edenler kiyamet gününü ne saniyorlar? Allah, insanlara çok
ihsanda bulunmustur, lkin insanlarin çogu sükretmezler.
|
Ayah 10:61 الأية
وَمَا تَكُونُ فِي شَأْنٍ وَمَا تَتْلُو مِنْهُ مِن قُرْآنٍ وَلَا تَعْمَلُونَ مِنْ
عَمَلٍ إِلَّا كُنَّا عَلَيْكُمْ شُهُودًا إِذْ تُفِيضُونَ فِيهِ ۚ وَمَا يَعْزُبُ
عَن رَّبِّكَ مِن مِّثْقَالِ ذَرَّةٍ فِي الْأَرْضِ وَلَا فِي السَّمَاءِ وَلَا
أَصْغَرَ مِن ذَٰلِكَ وَلَا أَكْبَرَ إِلَّا فِي كِتَابٍ مُّبِينٍ
Wama takoonu fee sha/nin wamatatloo minhu min qur-anin wala taAAmaloona
minAAamalin illa kunna AAalaykum shuhoodan ithtufeedoona feehi wama yaAAzubu
AAan rabbika minmithqali tharratin fee al-ardi walafee assama-i wala asghara min
thalikawala akbara illa fee kitabin mubeen
Turkish
Hangi isi yaparsan yap, Kur'n'dan ne okursan oku, ne iste çalisirsan çalis,
unutmayin ki, siz ona dalip gitmisken, biz sizin üzerinizde sahidiz. Ne yerde,
ne de gökte zerre kadar hiç bir sey Rabbinin gözünden kaçmaz. Ne zerreden daha
küçük, ne de ondan daha büyük! Ancak bunlarin hepsi apaçik bir kitaptadir.
|
Ayah 10:62 الأية
أَلَا إِنَّ أَوْلِيَاءَ اللَّهِ لَا خَوْفٌ عَلَيْهِمْ وَلَا هُمْ يَحْزَنُونَ
Ala inna awliyaa Allahila khawfun AAalayhim wala hum yahzanoon
Turkish
Açin gözünüzü! Allah'in dostlari üzerine ne korku vardir, ne de onlar mahzun
olurlar.
|
Ayah 10:63 الأية
الَّذِينَ آمَنُوا وَكَانُوا يَتَّقُونَ
Allatheena amanoo wakanooyattaqoon
Turkish
Onlar ki, iman etmisler ve Allah'a karsi gelmekten sakinmislardir.
|
Ayah 10:64 الأية
لَهُمُ الْبُشْرَىٰ فِي الْحَيَاةِ الدُّنْيَا وَفِي الْآخِرَةِ ۚ لَا تَبْدِيلَ
لِكَلِمَاتِ اللَّهِ ۚ ذَٰلِكَ هُوَ الْفَوْزُ الْعَظِيمُ
Lahumu albushra fee alhayatiaddunya wafee al-akhirati latabdeela likalimati
Allahi thalika huwaalfawzu alAAatheem
Turkish
Onlara dünya hayatinda da, ahiret hayatinda da müjdeler vardir. Allah'in
sözlerinde degisiklik yoktur. Iste bu en büyük kurtulustur.
|
Ayah 10:65 الأية
وَلَا يَحْزُنكَ قَوْلُهُمْ ۘ إِنَّ الْعِزَّةَ لِلَّهِ جَمِيعًا ۚ هُوَ السَّمِيعُ
الْعَلِيمُ
Wala yahzunka qawluhum innaalAAizzata lillahi jameeAAan huwa assameeAAualAAaleem
Turkish
Habibim, onlarin laflari seni üzmesin. Çünkü san ve seref bütünüyle Allah'indir.
O her seyi isitiyor, hepsini görüyor.
|
Ayah 10:66 الأية
أَلَا إِنَّ لِلَّهِ مَن فِي السَّمَاوَاتِ وَمَن فِي الْأَرْضِ ۗ وَمَا يَتَّبِعُ
الَّذِينَ يَدْعُونَ مِن دُونِ اللَّهِ شُرَكَاءَ ۚ إِن يَتَّبِعُونَ إِلَّا
الظَّنَّ وَإِنْ هُمْ إِلَّا يَخْرُصُونَ
Ala inna lillahi man fee assamawatiwaman fee al-ardi wama yattabiAAu
allatheenayadAAoona min dooni Allahi shurakaa inyattabiAAoona illa aththanna
wa-inhum illa yakhrusoon
Turkish
Açin gözünüzü! Göklerde kim var, yerde kim varsa hep Allah'indir. Allah'dan
baskasina tapanlar dahi, Allah'a ortak kostuklarina uymus olmuyorlar, ancak
zanna uymus oluyorlar. Ve yalandan baska bir sey söylemiyorlar.
|
Ayah 10:67 الأية
هُوَ الَّذِي جَعَلَ لَكُمُ اللَّيْلَ لِتَسْكُنُوا فِيهِ وَالنَّهَارَ مُبْصِرًا ۚ
إِنَّ فِي ذَٰلِكَ لَآيَاتٍ لِّقَوْمٍ يَسْمَعُونَ
Huwa allathee jaAAala lakumu allaylalitaskunoo feehi wannahara mubsiran innafee
thalika laayatin liqawmin yasmaAAoon
Turkish
O, öyle bir Allah'dir ki, içinde dinlenesiniz diye sizin için geceyi, göresiniz
diye de gündüzü yapti. Elbette bunda söz dinleyecek olan bir kavim için yetler
(ibretler) vardir.
|
Ayah 10:68 الأية
قَالُوا اتَّخَذَ اللَّهُ وَلَدًا ۗ سُبْحَانَهُ ۖ هُوَ الْغَنِيُّ ۖ لَهُ مَا فِي
السَّمَاوَاتِ وَمَا فِي الْأَرْضِ ۚ إِنْ عِندَكُم مِّن سُلْطَانٍ بِهَٰذَا ۚ
أَتَقُولُونَ عَلَى اللَّهِ مَا لَا تَعْلَمُونَ
Qaloo ittakhatha Allahuwaladan subhanahu huwa alghaniyyu lahu ma fee
assamawatiwama fee al-ardi in AAindakum min sultaninbihatha ataqooloona AAala
Allahi ma lataAAlamoon
Turkish
Dediler ki: "Allah, kendine çocuk edindi". O, böyle seylerden münezzehtir. O,
müstagnidir. Göklerde ve yerde ne varsa hepsi O'nundur. Bu hususta elinizde hiç
bir delil yoktur. Allah'a karsi bilmediginiz bir seyi neden söylüyorsunuz?
|
Ayah 10:69 الأية
قُلْ إِنَّ الَّذِينَ يَفْتَرُونَ عَلَى اللَّهِ الْكَذِبَ لَا يُفْلِحُونَ
Qul inna allatheena yaftaroona AAalaAllahi alkathiba la yuflihoon
Turkish
De ki: Allah'a iftira edenler elbette felah bulmazlar.
|
Ayah 10:70 الأية
مَتَاعٌ فِي الدُّنْيَا ثُمَّ إِلَيْنَا مَرْجِعُهُمْ ثُمَّ نُذِيقُهُمُ الْعَذَابَ
الشَّدِيدَ بِمَا كَانُوا يَكْفُرُونَ
MataAAun fee addunyathumma ilayna marjiAAuhum thumma nutheequhumu
alAAathabaashshadeeda bima kanoo yakfuroon
Turkish
Dünyadaki zevkler çabuk biter. Sonra dönüsleri bize olacaktir. Daha sonra da
inkr ettiklerinden dolayi o çetin azabi biz onlara tattiracagiz.
|
Ayah 10:71 الأية
وَاتْلُ عَلَيْهِمْ نَبَأَ نُوحٍ إِذْ قَالَ لِقَوْمِهِ يَا قَوْمِ إِن كَانَ
كَبُرَ عَلَيْكُم مَّقَامِي وَتَذْكِيرِي بِآيَاتِ اللَّهِ فَعَلَى اللَّهِ
تَوَكَّلْتُ فَأَجْمِعُوا أَمْرَكُمْ وَشُرَكَاءَكُمْ ثُمَّ لَا يَكُنْ أَمْرُكُمْ
عَلَيْكُمْ غُمَّةً ثُمَّ اقْضُوا إِلَيَّ وَلَا تُنظِرُونِ
Watlu AAalayhim nabaa noohinith qala liqawmihi ya qawmi in kanakabura AAalaykum
maqamee watathkeeree bi-ayatiAllahi faAAala Allahi tawakkaltu faajmiAAooamrakum
washurakaakum thumma la yakun amrukumAAalaykum ghummatan thumma iqdoo ilayya
wala tunthiroon
Turkish
Bir de onlara Nuh'un kissasini oku: Hani o bir zamanlar kavmine demisti ki: "Ey
kavmim, eger benim aranizda durusum ve Allah'in yetleriyle ögüt verisim size
agir geliyorsa, sunu bilin ki, ben yalnizca Allah'a dayanmisimdir, artik siz ve
ortaklariniz her ne yapacaksaniz toplanip bütün gücünüzle karar veriniz. Sonra
bu isiniz size dert olmasin. Sonra bana ne yapacaksaniz yapin, bana mühlet de
vermeyin".
|
Ayah 10:72 الأية
فَإِن تَوَلَّيْتُمْ فَمَا سَأَلْتُكُم مِّنْ أَجْرٍ ۖ إِنْ أَجْرِيَ إِلَّا عَلَى
اللَّهِ ۖ وَأُمِرْتُ أَنْ أَكُونَ مِنَ الْمُسْلِمِينَ
Fa-in tawallaytum fama saaltukum minajrin in ajriya illa AAala Allahi waomirtuan
akoona mina almuslimeen
Turkish
Eger yüz çevirirseniz çevirin, ben de sizden bir ücret istemedim ya! Benim
mükafatimi ancak Allah verir. Ve ben O'nun emrine boyun egen müslümanlardan
olmakla emrolundum.
|
Ayah 10:73 الأية
فَكَذَّبُوهُ فَنَجَّيْنَاهُ وَمَن مَّعَهُ فِي الْفُلْكِ وَجَعَلْنَاهُمْ
خَلَائِفَ وَأَغْرَقْنَا الَّذِينَ كَذَّبُوا بِآيَاتِنَا ۖ فَانظُرْ كَيْفَ كَانَ
عَاقِبَةُ الْمُنذَرِينَ
Fakaththaboohu fanajjaynahuwaman maAAahu fee alfulki wajaAAalnahum
khala-ifawaaghraqna allatheena kaththaboo bi-ayatinafanthur kayfa kana
AAaqibatualmunthareen
Turkish
Buna ragmen yine de onu inkr ettiler. Biz de onu ve gemide kendisiyle beraber
olanlari kurtardik. Ve onlari yeryüzüne halifeler yaptik. yetlerimizi inkr
edenleri ise suda bogduk. Bak iste uyarilanlarin akibeti nasil oldu.
|
Ayah 10:74 الأية
ثُمَّ بَعَثْنَا مِن بَعْدِهِ رُسُلًا إِلَىٰ قَوْمِهِمْ فَجَاءُوهُم
بِالْبَيِّنَاتِ فَمَا كَانُوا لِيُؤْمِنُوا بِمَا كَذَّبُوا بِهِ مِن قَبْلُ ۚ
كَذَٰلِكَ نَطْبَعُ عَلَىٰ قُلُوبِ الْمُعْتَدِينَ
Thumma baAAathna min baAAdihi rusulanila qawmihim fajaoohum bilbayyinatifama
kanoo liyu/minoo bima kaththaboobihi min qablu kathalika natbaAAu AAalaquloobi
almuAAtadeen
Turkish
Sonra onun arkasindan birçok peygamberleri kavimlerine gönderdik. Onlara açik
mucizelerle geldiler. Fakat onlar bir defa yalan dediklerine sonuna kadar bir
türlü inanmadilar. Iste biz, haddi asanlarin kalblerini böyle mühürleriz.
|
Ayah 10:75 الأية
ثُمَّ بَعَثْنَا مِن بَعْدِهِم مُّوسَىٰ وَهَارُونَ إِلَىٰ فِرْعَوْنَ وَمَلَئِهِ
بِآيَاتِنَا فَاسْتَكْبَرُوا وَكَانُوا قَوْمًا مُّجْرِمِينَ
Thumma baAAathna min baAAdihim moosawaharoona ila firAAawna wamala-ihi
bi-ayatinafastakbaroo wakanoo qawman mujrimeen
Turkish
Sonra bunlarin arkasindan Musa ile Harun'u yetlerimizle Firavun'a ve cemaatine
gönderdik. Iman etmeyi kibirlerine yediremediler ve günahkr bir kavim oldular.
|
Ayah 10:76 الأية
فَلَمَّا جَاءَهُمُ الْحَقُّ مِنْ عِندِنَا قَالُوا إِنَّ هَٰذَا لَسِحْرٌ مُّبِينٌ
Falamma jaahumu alhaqqumin AAindina qaloo inna hatha lasihrunmubeen
Turkish
Kendilerine tarafimizdan hak gelince, "Muhakkak ki bu, apaçik bir sihirdir."
dediler.
|
Ayah 10:77 الأية
قَالَ مُوسَىٰ أَتَقُولُونَ لِلْحَقِّ لَمَّا جَاءَكُمْ ۖ أَسِحْرٌ هَٰذَا وَلَا
يُفْلِحُ السَّاحِرُونَ
Qala moosa ataqooloona lilhaqqilamma jaakum asihrun hatha walayuflihu assahiroon
Turkish
Musa dedi ki, "Size hak gelince, ona böyle mi diyorsunuz? Bu sihir midir?"
Halbuki sihirbazlar iflah olmazlar.
|
Ayah 10:78 الأية
قَالُوا أَجِئْتَنَا لِتَلْفِتَنَا عَمَّا وَجَدْنَا عَلَيْهِ آبَاءَنَا وَتَكُونَ
لَكُمَا الْكِبْرِيَاءُ فِي الْأَرْضِ وَمَا نَحْنُ لَكُمَا بِمُؤْمِنِينَ
Qaloo aji/tana litalfitanaAAamma wajadna AAalayhi abaanawatakoona lakuma
alkibriyao fee al-ardi wamanahnu lakuma bimu/mineen
Turkish
Dediler ki: "Sen bizi, atalarimizdan kalan yoldan çeviresin de yeryüzünde
saltanat ikinizin olsun diye mi geldin? Biz ikinize de inanmayiz".
|
Ayah 10:79 الأية
وَقَالَ فِرْعَوْنُ ائْتُونِي بِكُلِّ سَاحِرٍ عَلِيمٍ
Waqala firAAawnu i/toonee bikulli sahirinAAaleem
Turkish
Firavun da: "Bana bütün bilgili sihirbazlari toplayip getirin!" dedi.
|
Ayah 10:80 الأية
فَلَمَّا جَاءَ السَّحَرَةُ قَالَ لَهُم مُّوسَىٰ أَلْقُوا مَا أَنتُم مُّلْقُونَ
Falamma jaa assaharatuqala lahum moosa alqoo ma antum mulqoon
Turkish
Sihirbazlar gelince, Musa onlara: "Ortaya ne atacaksaniz atin!" dedi.
|
Ayah 10:81 الأية
فَلَمَّا أَلْقَوْا قَالَ مُوسَىٰ مَا جِئْتُم بِهِ السِّحْرُ ۖ إِنَّ اللَّهَ
سَيُبْطِلُهُ ۖ إِنَّ اللَّهَ لَا يُصْلِحُ عَمَلَ الْمُفْسِدِينَ
Falamma alqaw qala moosama ji/tum bihi assihru inna Allahasayubtiluhu inna
Allaha la yuslihuAAamala almufsideen
Turkish
Onlar ortaya atinca Musa dedi ki, "Sizin yaptiginiz sey sihirdir. Muhakkak ki,
Allah onu iptal edecektir. Süphe yok ki, Allah fesatçilarin islerini düze
çikarmaz."
|
Ayah 10:82 الأية
وَيُحِقُّ اللَّهُ الْحَقَّ بِكَلِمَاتِهِ وَلَوْ كَرِهَ الْمُجْرِمُونَ
Wayuhiqqu Allahu alhaqqabikalimatihi walaw kariha almujrimoon
Turkish
Allah, hakkin hak ve gerçek oldugunu kelimeleriyle ispat eder, günahkrlarin
hosuna gitmese de
|
Ayah 10:83 الأية
فَمَا آمَنَ لِمُوسَىٰ إِلَّا ذُرِّيَّةٌ مِّن قَوْمِهِ عَلَىٰ خَوْفٍ مِّن
فِرْعَوْنَ وَمَلَئِهِمْ أَن يَفْتِنَهُمْ ۚ وَإِنَّ فِرْعَوْنَ لَعَالٍ فِي
الْأَرْضِ وَإِنَّهُ لَمِنَ الْمُسْرِفِينَ
Fama amana limoosa illathurriyyatun min qawmihi AAala khawfin minfirAAawna
wamala-ihim an yaftinahum wa-inna firAAawna laAAalinfee al-ardi wa-innahu lamina
almusrifeen
Turkish
Firavun ve adamlarinin kendilerini belaya ugratacagi korkusundan dolayi Musa'ya
kendi kavminin bir oymagindan baska kimse iman etmedi. Çünkü orada Firavun çok
üstün idi ve o kesinlikle asiri giden taskinlardandi.
|
Ayah 10:84 الأية
وَقَالَ مُوسَىٰ يَا قَوْمِ إِن كُنتُمْ آمَنتُم بِاللَّهِ فَعَلَيْهِ تَوَكَّلُوا
إِن كُنتُم مُّسْلِمِينَ
Waqala moosa ya qawmiin kuntum amantum billahi faAAalayhitawakkaloo in kuntum
muslimeen
Turkish
Musa dedi ki: "Ey kavmim! Siz gerçekten Allah'a iman ettinizse, O'na samimiyetle
teslim olan müslümanlardan oldunuzsa artik O'na güvenin!"
|
Ayah 10:85 الأية
فَقَالُوا عَلَى اللَّهِ تَوَكَّلْنَا رَبَّنَا لَا تَجْعَلْنَا فِتْنَةً
لِّلْقَوْمِ الظَّالِمِينَ
Faqaloo AAala Allahitawakkalna rabbana la tajAAalnafitnatan lilqawmi
aththalimeen
Turkish
Onlar da: "Biz Allah'a güvendik. Ey Rabbimiz, bizi o zalim kavmin fitnesine
ugratma!" dediler.
|
Ayah 10:86 الأية
وَنَجِّنَا بِرَحْمَتِكَ مِنَ الْقَوْمِ الْكَافِرِينَ
Wanajjina birahmatika minaalqawmi alkafireen
Turkish
"Bizi rahmetinle o kfir kavmin elinden kurtar!"
|
Ayah 10:87 الأية
وَأَوْحَيْنَا إِلَىٰ مُوسَىٰ وَأَخِيهِ أَن تَبَوَّآ لِقَوْمِكُمَا بِمِصْرَ
بُيُوتًا وَاجْعَلُوا بُيُوتَكُمْ قِبْلَةً وَأَقِيمُوا الصَّلَاةَ ۗ وَبَشِّرِ
الْمُؤْمِنِينَ
Waawhayna ila moosawaakheehi an tabawwaa liqawmikuma bimisrabuyootan wajAAaloo
buyootakum qiblatan waaqeemoo assalatawabashshiri almu/mineen
Turkish
Biz Musa ile kardesine söyle vahyettik: "Kavminiz için Misir'da birtakim evler
hazirlayin ve evlerinizi kibleye karsi yapin ve namazi kilin ve müminlere müjde
verin."
|
Ayah 10:88 الأية
وَقَالَ مُوسَىٰ رَبَّنَا إِنَّكَ آتَيْتَ فِرْعَوْنَ وَمَلَأَهُ زِينَةً
وَأَمْوَالًا فِي الْحَيَاةِ الدُّنْيَا رَبَّنَا لِيُضِلُّوا عَن سَبِيلِكَ ۖ
رَبَّنَا اطْمِسْ عَلَىٰ أَمْوَالِهِمْ وَاشْدُدْ عَلَىٰ قُلُوبِهِمْ فَلَا
يُؤْمِنُوا حَتَّىٰ يَرَوُا الْعَذَابَ الْأَلِيمَ
Waqala moosa rabbanainnaka atayta firAAawna wamalaahu zeenatan waamwalanfee
alhayati addunya rabbanaliyudilloo AAan sabeelika rabbana itmis AAalaamwalihim
washdud AAala quloobihim falayu/minoo hatta yarawoo alAAathaba al-aleem
Turkish
Musa dedi: "Ey Rabbimiz! Sen Firavun'a ve adamlarina su dünya hayatinda göz
kamastirici zenginlik ve bol bol servet verdin. Ey Rabbimiz! Senin yolundan
saptirsinlar diye mi? Ey Rabbimiz! Onlarin mallarini sil süpür ve kalblerine
sikinti düsür. Çünkü onlar o acikli azabi görmedikçe iman etmeyecekler."
|
Ayah 10:89 الأية
قَالَ قَدْ أُجِيبَت دَّعْوَتُكُمَا فَاسْتَقِيمَا وَلَا تَتَّبِعَانِّ سَبِيلَ
الَّذِينَ لَا يَعْلَمُونَ
Qala qad ojeebat daAAwatukumafastaqeema wala tattabiAAannisabeela allatheena la
yaAAlamoon
Turkish
Allah buyurdu: "Her ikinizin de duasi kesinlikle kabul olundu. Siz yine dogru ve
dürüst olmaya devam edin. Kendini bilmeyenlerin yoluna sakin uymayin."
|
Ayah 10:90 الأية
وَجَاوَزْنَا بِبَنِي إِسْرَائِيلَ الْبَحْرَ فَأَتْبَعَهُمْ فِرْعَوْنُ
وَجُنُودُهُ بَغْيًا وَعَدْوًا ۖ حَتَّىٰ إِذَا أَدْرَكَهُ الْغَرَقُ قَالَ آمَنتُ
أَنَّهُ لَا إِلَٰهَ إِلَّا الَّذِي آمَنَتْ بِهِ بَنُو إِسْرَائِيلَ وَأَنَا مِنَ
الْمُسْلِمِينَ
Wajawazna bibanee isra-eelaalbahra faatbaAAahum firAAawnu wajunooduhu
baghyanwaAAadwan hatta itha adrakahu algharaqu qalaamantu annahu la ilaha illa
allatheeamanat bihi banoo isra-eela waana minaalmuslimeen
Turkish
Ve sonra Israilogullari'ni denizden asirdik. Firavun, düsmanca saldirmak için
derhal adamlarini ve askerlerini arkalarina düsürdü. Ta ki, suda bogulmaya
baslayinca "Inandim, gerçekten de Israilogullari'nin iman ettiginden baska tanri
yoktur. Ben de ona teslim olanlardanim." dedi.
|
Ayah 10:91 الأية
آلْآنَ وَقَدْ عَصَيْتَ قَبْلُ وَكُنتَ مِنَ الْمُفْسِدِينَ
Al-ana waqad AAasaytaqablu wakunta mina almufsideen
Turkish
Simdi mi? Oysa bundan önce hep isyan etmistin ve fesatçilardan idin.
|
Ayah 10:92 الأية
فَالْيَوْمَ نُنَجِّيكَ بِبَدَنِكَ لِتَكُونَ لِمَنْ خَلْفَكَ آيَةً ۚ وَإِنَّ
كَثِيرًا مِّنَ النَّاسِ عَنْ آيَاتِنَا لَغَافِلُونَ
Falyawma nunajjeeka bibadanikalitakoona liman khalfaka ayatan wa-inna katheeran
mina annasiAAan ayatina laghafiloon
Turkish
Biz de bugün senin bedenini arkandan gelenlere bir ibret olsun diye
kurtaracagiz. Bununla beraber, insanlarin birçogu yetlerimizden yine de
gafildirler.
|
Ayah 10:93 الأية
وَلَقَدْ بَوَّأْنَا بَنِي إِسْرَائِيلَ مُبَوَّأَ صِدْقٍ وَرَزَقْنَاهُم مِّنَ
الطَّيِّبَاتِ فَمَا اخْتَلَفُوا حَتَّىٰ جَاءَهُمُ الْعِلْمُ ۚ إِنَّ رَبَّكَ
يَقْضِي بَيْنَهُمْ يَوْمَ الْقِيَامَةِ فِيمَا كَانُوا فِيهِ يَخْتَلِفُونَ
Walaqad bawwa/na banee isra-eelamubawwaa sidqin warazaqnahum mina
attayyibatifama ikhtalafoo hatta jaahumualAAilmu inna rabbaka yaqdee baynahum
yawma alqiyamatifeema kanoo feehi yakhtalifoon
Turkish
Gerçekten Israilogullari'ni çok güzel bir yurda yerlestirdik ve onlara hos
nimetlerden riziklar verdik. Anlasmazliga düsmeleri de kendilerine ilim
geldikten sonra oldu. Süphe yok ki, Rabbin, o anlasmazliga düstükleri konularda
kiyamet günü aralarinda hüküm verecektir.
|
Ayah 10:94 الأية
فَإِن كُنتَ فِي شَكٍّ مِّمَّا أَنزَلْنَا إِلَيْكَ فَاسْأَلِ الَّذِينَ
يَقْرَءُونَ الْكِتَابَ مِن قَبْلِكَ ۚ لَقَدْ جَاءَكَ الْحَقُّ مِن رَّبِّكَ فَلَا
تَكُونَنَّ مِنَ الْمُمْتَرِينَ
Fa-in kunta fee shakkin mimma anzalnnailayka fas-ali allatheena yaqraoona
alkitabamin qablika laqad jaaka alhaqqu min rabbika falatakoonanna mina
almumtareen
Turkish
Sana indirdiklerimizde herhangi bir süpheye düsersen, senden önce kitap
okuyanlara sor. Andolsun ki, sana Rabbinden hak gelmistir. Sakin süphe
edenlerden olma!
|
Ayah 10:95 الأية
وَلَا تَكُونَنَّ مِنَ الَّذِينَ كَذَّبُوا بِآيَاتِ اللَّهِ فَتَكُونَ مِنَ
الْخَاسِرِينَ
Wala takoonanna mina allatheenakaththaboo bi-ayati Allahi fatakoonamina
alkhasireen
Turkish
Ve sakin Allah'in yetlerini inkar edenlerden olma, sonra hüsrana ugrayanlardan
olursun.
|
Ayah 10:96 الأية
إِنَّ الَّذِينَ حَقَّتْ عَلَيْهِمْ كَلِمَتُ رَبِّكَ لَا يُؤْمِنُونَ
Inna allatheena haqqatAAalayhim kalimatu rabbika la yu/minoon
Turkish
Dogrusu, aleyhlerinde Rabbinin hükmü kesinlesmis olanlar imana gelmezler.
|
Ayah 10:97 الأية
وَلَوْ جَاءَتْهُمْ كُلُّ آيَةٍ حَتَّىٰ يَرَوُا الْعَذَابَ الْأَلِيمَ
Walaw jaat-hum kullu ayatin hattayarawoo alAAathaba al-aleem
Turkish
Onlara bütün mucizeler hep birden gelse, yine de o acikli azabi görünceye kadar
inanmazlar.
|
Ayah 10:98 الأية
فَلَوْلَا كَانَتْ قَرْيَةٌ آمَنَتْ فَنَفَعَهَا إِيمَانُهَا إِلَّا قَوْمَ يُونُسَ
لَمَّا آمَنُوا كَشَفْنَا عَنْهُمْ عَذَابَ الْخِزْيِ فِي الْحَيَاةِ الدُّنْيَا
وَمَتَّعْنَاهُمْ إِلَىٰ حِينٍ
Falawla kanat qaryatun amanatfanafaAAaha eemanuha illa qawmayoonusa lamma amanoo
kashafna AAanhum AAathabaalkhizyi fee alhayati addunyawamattaAAnahum ila heen
Turkish
Fakat o vakit iman edip de imanlari kendilerine fayda vermis bir kasaba olsaydi?
Ancak Yunus'un kavmi iman ettikleri vakit, dünya hayatinda o rezillik azabini
üzerlerinden kaldirmis ve bir süre onlari rahata kavusturmustuk.
|
Ayah 10:99 الأية
وَلَوْ شَاءَ رَبُّكَ لَآمَنَ مَن فِي الْأَرْضِ كُلُّهُمْ جَمِيعًا ۚ أَفَأَنتَ
تُكْرِهُ النَّاسَ حَتَّىٰ يَكُونُوا مُؤْمِنِينَ
Walaw shaa rabbuka laamana manfee al-ardi kulluhum jameeAAan afaanta tukrihu
annasahatta yakoonoo mu/mineen
Turkish
Eger Rabbin dileseydi, yeryüzünde kim varsa hepsi toptan iman ederlerdi. O halde
insanlari hep mümin olsunlar diye sen mi zorlayacaksin?
|
Ayah 10:100 الأية
وَمَا كَانَ لِنَفْسٍ أَن تُؤْمِنَ إِلَّا بِإِذْنِ اللَّهِ ۚ وَيَجْعَلُ الرِّجْسَ
عَلَى الَّذِينَ لَا يَعْقِلُونَ
Wama kana linafsin an tu/minailla bi-ithni Allahi wayajAAalu arrijsaAAala
allatheena la yaAAqiloon
Turkish
Allah'in izni olmadikça hiçbir kisinin iman etmesi mümkün degildir. Akillarini
kullanmayanlar üzerine Allah bir ugursuzluk yükler.
|
Ayah 10:101 الأية
قُلِ انظُرُوا مَاذَا فِي السَّمَاوَاتِ وَالْأَرْضِ ۚ وَمَا تُغْنِي الْآيَاتُ
وَالنُّذُرُ عَن قَوْمٍ لَّا يُؤْمِنُونَ
Quli onthuroo mathafee assamawati wal-ardi wamatughnee al-ayatu wannuthuru
AAanqawmin la yu/minoon
Turkish
De ki: "Göklerde ve yerde olup bitenlere dikkatle bakin!" Fakat o uyarmalar ve o
yetler, iman etmeyen bir kavme fayda vermez ki!
|
Ayah 10:102 الأية
فَهَلْ يَنتَظِرُونَ إِلَّا مِثْلَ أَيَّامِ الَّذِينَ خَلَوْا مِن قَبْلِهِمْ ۚ
قُلْ فَانتَظِرُوا إِنِّي مَعَكُم مِّنَ الْمُنتَظِرِينَ
Fahal yantathiroona illamithla ayyami allatheena khalaw min qablihim qul
fantathirooinnee maAAakum mina almuntathireen
Turkish
Onlar, kendilerinden önce gelmis geçmis olanlarin ugradiklari felaket günleri
gibisinden baskasini mi bekliyorlar? De ki, "Bekleyin, ben de sizinle beraber
bekleyenlerden olacagim."
|
Ayah 10:103 الأية
ثُمَّ نُنَجِّي رُسُلَنَا وَالَّذِينَ آمَنُوا ۚ كَذَٰلِكَ حَقًّا عَلَيْنَا نُنجِ
الْمُؤْمِنِينَ
Thumma nunajjee rusulana wallatheenaamanoo kathalika haqqan AAalaynanunjee
almu/mineen
Turkish
Sonra biz, peygamberlerimizi ve iman edenleri kurtaririz. Iste biz böyleyiz.
Müminleri kurtarmak üzerimize düsen bir görevdir.
|
Ayah 10:104 الأية
قُلْ يَا أَيُّهَا النَّاسُ إِن كُنتُمْ فِي شَكٍّ مِّن دِينِي فَلَا أَعْبُدُ
الَّذِينَ تَعْبُدُونَ مِن دُونِ اللَّهِ وَلَٰكِنْ أَعْبُدُ اللَّهَ الَّذِي
يَتَوَفَّاكُمْ ۖ وَأُمِرْتُ أَنْ أَكُونَ مِنَ الْمُؤْمِنِينَ
Qul ya ayyuha annasuin kuntum fee shakkin min deenee fala aAAbudu
allatheenataAAbudoona min dooni Allahi walakin aAAbudu Allahaallathee
yatawaffakum waomirtu an akoona minaalmu/mineen
Turkish
De ki: "Ey insanlar! Eger benim dinimde bir süpheniz varsa, sunu bilin ki,
Allah'i birakip da sizin taptiklariniza tapmam. Lkin sizin de caninizi alacak
olan Allah'a taparim. Bana müminlerden olmam emredilmistir".
|
Ayah 10:105 الأية
وَأَنْ أَقِمْ وَجْهَكَ لِلدِّينِ حَنِيفًا وَلَا تَكُونَنَّ مِنَ الْمُشْرِكِينَ
Waan aqim wajhaka liddeeni haneefanwala takoonanna mina almushrikeen
Turkish
"Ayrica yüzünü tevhid dininden ayirma ve sakin müsriklerden olma!" (diye
emrolundum).
|
Ayah 10:106 الأية
وَلَا تَدْعُ مِن دُونِ اللَّهِ مَا لَا يَنفَعُكَ وَلَا يَضُرُّكَ ۖ فَإِن
فَعَلْتَ فَإِنَّكَ إِذًا مِّنَ الظَّالِمِينَ
Wala tadAAu min dooni Allahima la yanfaAAuka wala yadurruka fa-infaAAalta
fa-innaka ithan mina aththalimeen
Turkish
"Ve Allah'dan baska, sana faydasi da, zarari da dokunmayacak olan seylere
yalvarma! Eger yalvarirsan, o zaman hiç süphesiz sen zalimlerden olursun.
|
Ayah 10:107 الأية
وَإِن يَمْسَسْكَ اللَّهُ بِضُرٍّ فَلَا كَاشِفَ لَهُ إِلَّا هُوَ ۖ وَإِن يُرِدْكَ
بِخَيْرٍ فَلَا رَادَّ لِفَضْلِهِ ۚ يُصِيبُ بِهِ مَن يَشَاءُ مِنْ عِبَادِهِ ۚ
وَهُوَ الْغَفُورُ الرَّحِيمُ
Wa-in yamsaska Allahu bidurrinfala kashifa lahu illa huwa wa-in yuridkabikhayrin
fala radda lifadlihi yuseebubihi man yashao min AAibadihi wahuwa alghafooru
arraheem
Turkish
Ve eger Allah, sana bir zarar dokunduracak olursa, onu O'ndan baska giderecek
yoktur. Ve eger sana bir hayir dilerse, o zaman da O'nun hayrini
engelleyebilecek kimse yoktur. O, lütfunu diledigi kuluna nasip eder. Allah çok
yarligayici, çok esirgeyicidir.
|
Ayah 10:108 الأية
قُلْ يَا أَيُّهَا النَّاسُ قَدْ جَاءَكُمُ الْحَقُّ مِن رَّبِّكُمْ ۖ فَمَنِ
اهْتَدَىٰ فَإِنَّمَا يَهْتَدِي لِنَفْسِهِ ۖ وَمَن ضَلَّ فَإِنَّمَا يَضِلُّ
عَلَيْهَا ۖ وَمَا أَنَا عَلَيْكُم بِوَكِيلٍ
Qul ya ayyuha annasuqad jaakumu alhaqqu min rabbikum famani ihtadafa-innama
yahtadee linafsihi waman dalla fa-innamayadillu AAalayha wama ana
AAalaykumbiwakeel
Turkish
De ki: "Ey insanlar! Iste size Rabbinizden hak geldi. Artik kim hidayeti kabul
ederse kendi cani için kabul etmis olur. Kim sapiklik ederse kendi zararina
sapiklik etmis olur. Ve ben sizin üzerinize vekil degilim."
|
Ayah 10:109 الأية
وَاتَّبِعْ مَا يُوحَىٰ إِلَيْكَ وَاصْبِرْ حَتَّىٰ يَحْكُمَ اللَّهُ ۚ وَهُوَ
خَيْرُ الْحَاكِمِينَ
WattabiAA ma yoohailayka wasbir hatta yahkumaAllahu wahuwa khayru alhakimeen
Turkish
Sana vahyolunana uy! Ve Allah hükmünü verinceye kadar sabret. Çünkü O, hüküm
verenlerin en hayirlisidir.
|
©
EsinIslam.Com Designed & produced by The Awqaf London. Please pray for us
|