First Ayah 1 الأية الأوليبِسْم ِ اللَّهِ الرَّحْمَٰنِ الرَّحِيمِ
الر ۚ كِتَابٌ أَنزَلْنَاهُ إِلَيْكَ لِتُخْرِجَ النَّاسَ مِنَ الظُّلُمَاتِ إِلَى
النُّورِ بِإِذْنِ رَبِّهِمْ إِلَىٰ صِرَاطِ الْعَزِيزِ الْحَمِيدِ
Alif-lam-ra kitabunanzalnahu ilayka litukhrija annasa mina aththulumatiila
annoori bi-ithni rabbihim ila siratialAAazeezi alhameed
Turkish
Elif, Lm, R. Bu Kur'n öyle büyük bir kitaptir ki, insanlari Rablerinin izni
ile karanliklardan aydinliga, her seye galip ve hamde lyik olan Allah'in yoluna
çikarman için onu sana indirdik.
|
Ayah 14:2 الأية
اللَّهِ الَّذِي لَهُ مَا فِي السَّمَاوَاتِ وَمَا فِي الْأَرْضِ ۗ وَوَيْلٌ
لِّلْكَافِرِينَ مِنْ عَذَابٍ شَدِيدٍ
Allahi allathee lahu mafee assamawati wama fee al-ardiwawaylun lilkafireena min
AAathabin shadeed
Turkish
O Allah'in (yolu) ki, göklerde ve yerde ne varsa hepsi O'nundur. Siddetli bir
azabdan dolayi vay kfirlerin haline!
|
Ayah 14:3 الأية
الَّذِينَ يَسْتَحِبُّونَ الْحَيَاةَ الدُّنْيَا عَلَى الْآخِرَةِ وَيَصُدُّونَ عَن
سَبِيلِ اللَّهِ وَيَبْغُونَهَا عِوَجًا ۚ أُولَٰئِكَ فِي ضَلَالٍ بَعِيدٍ
Allatheena yastahibboona alhayataaddunya AAala al-akhirati wayasuddoonaAAan
sabeeli Allahi wayabghoonaha AAiwajan ola-ikafee dalalin baAAeed
Turkish
Onlar, o kimselerdir ki dünya hayatini ahirete tercih ederler, (insanlari)
Allah'in yolundan çevirirler ve onun egrilmesini isterler. Iste bunlar, çok
büyük bir sapiklik içindedirler.
|
Ayah 14:4 الأية
وَمَا أَرْسَلْنَا مِن رَّسُولٍ إِلَّا بِلِسَانِ قَوْمِهِ لِيُبَيِّنَ لَهُمْ ۖ
فَيُضِلُّ اللَّهُ مَن يَشَاءُ وَيَهْدِي مَن يَشَاءُ ۚ وَهُوَ الْعَزِيزُ
الْحَكِيمُ
Wama arsalna min rasoolin illabilisani qawmihi liyubayyina lahum fayudillu
Allahuman yashao wayahdee man yashao wahuwa alAAazeezu alhakeem
Turkish
Biz, her peygamberi, ancak bulundugu kavminin diliyle gönderdik ki, onlara
apaçik anlatsin. Bu itibarla Allah diledigini sapiklikta birakir, diledigini de
hidayete erdirir. O her seye galibdir, hükmünde hikmet sahibidir.
|
Ayah 14:5 الأية
وَلَقَدْ أَرْسَلْنَا مُوسَىٰ بِآيَاتِنَا أَنْ أَخْرِجْ قَوْمَكَ مِنَ
الظُّلُمَاتِ إِلَى النُّورِ وَذَكِّرْهُم بِأَيَّامِ اللَّهِ ۚ إِنَّ فِي ذَٰلِكَ
لَآيَاتٍ لِّكُلِّ صَبَّارٍ شَكُورٍ
Walaqad arsalna moosa bi-ayatinaan akhrij qawmaka mina aththulumatiila annoori
wathakkirhum bi-ayyamiAllahi inna fee thalika laayatinlikulli sabbarin shakoor
Turkish
And olsun ki Musa'yi yetlerimizle gönderdik. Ona söyle dedik: Kavmini
karanliklardan aydinliga çikar, onlara Allah'in (felaket) günlerini hatirlat.
Süphe yok ki bunda her sabredip sükreden için nice ibretler vardir.
|
Ayah 14:6 الأية
وَإِذْ قَالَ مُوسَىٰ لِقَوْمِهِ اذْكُرُوا نِعْمَةَ اللَّهِ عَلَيْكُمْ إِذْ
أَنجَاكُم مِّنْ آلِ فِرْعَوْنَ يَسُومُونَكُمْ سُوءَ الْعَذَابِ وَيُذَبِّحُونَ
أَبْنَاءَكُمْ وَيَسْتَحْيُونَ نِسَاءَكُمْ ۚ وَفِي ذَٰلِكُم بَلَاءٌ مِّن
رَّبِّكُمْ عَظِيمٌ
Wa-ith qala moosaliqawmihi othkuroo niAAmata Allahi AAalaykum ithanjakum min ali
firAAawna yasoomoonakum soo-a alAAathabiwayuthabbihoona abnaakum
wayastahyoonanisaakum wafee thalikum balaon min rabbikumAAatheem
Turkish
Musa kavmine demisti ki: "Allah'in üzerinizdeki nimetini hatirlayin. Çünkü O,
bir vakit sizi Firvun ailesinden kurtardi. Onlar sizi iskencenin en kötüsüne
sürüyorlar ve ogullarinizi kesip kadinlarinizi da diri birakiyorladi. Ve bunda
Rabbinizden size büyük bir imtihan vardir."
|
Ayah 14:7 الأية
وَإِذْ تَأَذَّنَ رَبُّكُمْ لَئِن شَكَرْتُمْ لَأَزِيدَنَّكُمْ ۖ وَلَئِن
كَفَرْتُمْ إِنَّ عَذَابِي لَشَدِيدٌ
Wa-ith taaththana rabbukumla-in shakartum laazeedannakum wala-in kafartum inna
AAathabeelashadeed
Turkish
Ve hatirlayin ki Rabbiniz size söyle bildirmisti: Yüceligim hakki için
sükrederseniz elbette size (nimetimi) artiririm ve eger nankörlük ederseniz hiç
süphesiz azabim çok siddetlidir.
|
Ayah 14:8 الأية
وَقَالَ مُوسَىٰ إِن تَكْفُرُوا أَنتُمْ وَمَن فِي الْأَرْضِ جَمِيعًا فَإِنَّ
اللَّهَ لَغَنِيٌّ حَمِيدٌ
Waqala moosa in takfuroo antumwaman fee al-ardi jameeAAan fa-inna
Allahalaghaniyyun hameed
Turkish
Musa dedi ki: Siz ve yeryüzünde bulunanlarin hepsi nankörlük etseniz, iyi
biliniz ki Allah hepinizden zengindir, hamdedilmeye layiktir.
|
Ayah 14:9 الأية
أَلَمْ يَأْتِكُمْ نَبَأُ الَّذِينَ مِن قَبْلِكُمْ قَوْمِ نُوحٍ وَعَادٍ وَثَمُودَ
ۛ وَالَّذِينَ مِن بَعْدِهِمْ ۛ لَا يَعْلَمُهُمْ إِلَّا اللَّهُ ۚ جَاءَتْهُمْ
رُسُلُهُم بِالْبَيِّنَاتِ فَرَدُّوا أَيْدِيَهُمْ فِي أَفْوَاهِهِمْ وَقَالُوا
إِنَّا كَفَرْنَا بِمَا أُرْسِلْتُم بِهِ وَإِنَّا لَفِي شَكٍّ مِّمَّا
تَدْعُونَنَا إِلَيْهِ مُرِيبٍ
Alam ya/tikum nabao allatheena minqablikum qawmi noohin waAAadin wathamooda
wallatheenamin baAAdihim la yaAAlamuhum illa Allahu jaat-humrusuluhum
bilbayyinati faraddoo aydiyahum fee afwahihimwaqaloo inna kafarna bima
orsiltumbihi wa-inna lafee shakkin mimma tadAAoonanailayhi mureeb
Turkish
Sizden öncekilerin; Nuh, d ve Semûd kavimlerinin ve onlardan sonra gelenlerin
haberleri size gelmedi mi? Onlari, Allah'tan baskasi bilmez. Peygamberleri
onlara mucizeler getirdi de onlar ellerini agizlarina koydular ve dediler ki:
"Biz sizinle gönderileni inkr ettik ve bizi çagirdiginiz seyden de süphe ve
endise içindeyiz."
|
Ayah 14:10 الأية
قَالَتْ رُسُلُهُمْ أَفِي اللَّهِ شَكٌّ فَاطِرِ السَّمَاوَاتِ وَالْأَرْضِ ۖ
يَدْعُوكُمْ لِيَغْفِرَ لَكُم مِّن ذُنُوبِكُمْ وَيُؤَخِّرَكُمْ إِلَىٰ أَجَلٍ
مُّسَمًّى ۚ قَالُوا إِنْ أَنتُمْ إِلَّا بَشَرٌ مِّثْلُنَا تُرِيدُونَ أَن
تَصُدُّونَا عَمَّا كَانَ يَعْبُدُ آبَاؤُنَا فَأْتُونَا بِسُلْطَانٍ مُّبِينٍ
Qalat rusuluhum afee Allahishakkun fatiri assamawati wal-ardiyadAAookum
liyaghfira lakum min thunoobikumwayu-akhkhirakum ila ajalin musamman qaloo in
antumilla basharun mithluna tureedoona an tasuddoonaAAamma kana yaAAbudu
abaonafa/toona bisultanin mubeen
Turkish
Peygamberleri dedi ki: "Gökleri ve yeri yaratan, Allah hakkinda da süphe mi var?
O, sizi günahlarinizi bagislamak için çagiriyor ve belirlenmis bir süreye kadar
size müsade ediyor." Onlar da: "Siz sadece bizim gibi bir insansiniz, bizi
babalarimizin taptiklarindan alikoymak istiyorsunuz. O halde bize apaçik bir
delil getirin!" dediler.
|
Ayah 14:11 الأية
قَالَتْ لَهُمْ رُسُلُهُمْ إِن نَّحْنُ إِلَّا بَشَرٌ مِّثْلُكُمْ وَلَٰكِنَّ
اللَّهَ يَمُنُّ عَلَىٰ مَن يَشَاءُ مِنْ عِبَادِهِ ۖ وَمَا كَانَ لَنَا أَن
نَّأْتِيَكُم بِسُلْطَانٍ إِلَّا بِإِذْنِ اللَّهِ ۚ وَعَلَى اللَّهِ
فَلْيَتَوَكَّلِ الْمُؤْمِنُونَ
Qalat lahum rusuluhum in nahnuilla basharun mithlukum walakinna Allahayamunnu
AAala man yashao min AAibadihi wamakana lana an na/tiyakum bisultanin
illabi-ithni Allahi waAAala Allahifalyatawakkali almu/minoon
Turkish
Peygamberleri onlara dediler ki: "(Evet) biz ancak sizin gibi bir insaniz, ama
Allah kullarindan diledigine nimetini lütfeder. Ve Allah'in izni olmadikça bizim
size bir delil getirmemize imkan yoktur. Müminler ancak Allah'a dayansinlar.
|
Ayah 14:12 الأية
وَمَا لَنَا أَلَّا نَتَوَكَّلَ عَلَى اللَّهِ وَقَدْ هَدَانَا سُبُلَنَا ۚ
وَلَنَصْبِرَنَّ عَلَىٰ مَا آذَيْتُمُونَا ۚ وَعَلَى اللَّهِ فَلْيَتَوَكَّلِ
الْمُتَوَكِّلُونَ
Wama lana allanatawakkala AAala Allahi waqad hadanasubulana walanasbiranna AAala
ma athaytumoonawaAAala Allahi falyatawakkali almutawakkiloon
Turkish
Bize yollarimizi göstermisken neden biz Allah'a dayanip güvenmeyelim? Elbette
bize yaptiginiz eziyetlere katlanacagiz. Tevekkül edenler yalniz Allah'a
tevekkül etsinler."
|
Ayah 14:13 الأية
وَقَالَ الَّذِينَ كَفَرُوا لِرُسُلِهِمْ لَنُخْرِجَنَّكُم مِّنْ أَرْضِنَا أَوْ
لَتَعُودُنَّ فِي مِلَّتِنَا ۖ فَأَوْحَىٰ إِلَيْهِمْ رَبُّهُمْ لَنُهْلِكَنَّ
الظَّالِمِينَ
Waqala allatheena kafaroolirusulihim lanukhrijannakum min ardina awlataAAoodunna
fee millatina faawha ilayhim rabbuhumlanuhlikanna aththalimeen
Turkish
Inkr edenler peygamberlerine dediler ki: "Ya sizi mutlaka yurdumuzdan
çikaracagiz, ya da mutlaka dinimize döneceksiniz!" Rableri de onlara: "Zlimleri
mutlaka helak edecegiz" diye vahyetti.
|
Ayah 14:14 الأية
وَلَنُسْكِنَنَّكُمُ الْأَرْضَ مِن بَعْدِهِمْ ۚ ذَٰلِكَ لِمَنْ خَافَ مَقَامِي
وَخَافَ وَعِيدِ
Walanuskinannakumu al-arda minbaAAdihim thalika liman khafa maqamee
wakhafawaAAeed
Turkish
Ve Onlardan sonra sizi mutlaka o yerde yerlestirecegiz. Bu, makamimdan ve
tehdidimden korkan içindir.
|
Ayah 14:15 الأية
وَاسْتَفْتَحُوا وَخَابَ كُلُّ جَبَّارٍ عَنِيدٍ
Wastaftahoo wakhabakullu jabbarin AAaneed
Turkish
(Peygamberler, düsmanlarina karsi) fetih istediler, ve her zorba inatçi hüsrana
ugradi.
|
Ayah 14:16 الأية
مِّن وَرَائِهِ جَهَنَّمُ وَيُسْقَىٰ مِن مَّاءٍ صَدِيدٍ
Min wara-ihi jahannamu wayusqamin ma-in sadeed
Turkish
Ardindan da Cehennem vardir, orada kendisine irinli su içirilecektir.
|
Ayah 14:17 الأية
يَتَجَرَّعُهُ وَلَا يَكَادُ يُسِيغُهُ وَيَأْتِيهِ الْمَوْتُ مِن كُلِّ مَكَانٍ
وَمَا هُوَ بِمَيِّتٍ ۖ وَمِن وَرَائِهِ عَذَابٌ غَلِيظٌ
YatajarraAAuhu wala yakaduyuseeghuhu waya/teehi almawtu min kulli makanin
wamahuwa bimayyitin wamin wara-ihi AAathabun ghaleeth
Turkish
Onu yutmaya çalisacak, fakat bogazindan geçiremeyecek ve her yandan ona ölüm
gelecek, fakat o ölemez. Arkasindan da çetin bir azab gelecektir.
|
Ayah 14:18 الأية
مَّثَلُ الَّذِينَ كَفَرُوا بِرَبِّهِمْ ۖ أَعْمَالُهُمْ كَرَمَادٍ اشْتَدَّتْ بِهِ
الرِّيحُ فِي يَوْمٍ عَاصِفٍ ۖ لَّا يَقْدِرُونَ مِمَّا كَسَبُوا عَلَىٰ شَيْءٍ ۚ
ذَٰلِكَ هُوَ الضَّلَالُ الْبَعِيدُ
Mathalu allatheena kafaroo birabbihimaAAmaluhum karamadin ishtaddat bihi
arreehufee yawmin AAasifin la yaqdiroona mimmakasaboo AAala shay-in thalika huwa
addalalualbaAAeed
Turkish
Rabblerini inkr edenlerin durumu tipki firtinali bir günde rüzgarin siddetle
savurdugu bir küle benzer. Kazandiklarindan hiçbir seyi elde edemezler. Iste
asil uzak sapiklik budur.
|
Ayah 14:19 الأية
أَلَمْ تَرَ أَنَّ اللَّهَ خَلَقَ السَّمَاوَاتِ وَالْأَرْضَ بِالْحَقِّ ۚ إِن
يَشَأْ يُذْهِبْكُمْ وَيَأْتِ بِخَلْقٍ جَدِيدٍ
Alam tara anna Allaha khalaqa assamawatiwal-arda bilhaqqi in yasha/
yuthhibkumwaya/ti bikhalqin jadeed
Turkish
Gökleri ve yeri gerçekten Allah'in yarattigini görmedin mi? O dilerse sizi yok
edip yepyeni bir halk getirir.
|
Ayah 14:20 الأية
وَمَا ذَٰلِكَ عَلَى اللَّهِ بِعَزِيزٍ
Wama thalika AAala AllahibiAAazeez
Turkish
Bu, Allah'a göre önemli bir sey degildir.
|
Ayah 14:21 الأية
وَبَرَزُوا لِلَّهِ جَمِيعًا فَقَالَ الضُّعَفَاءُ لِلَّذِينَ اسْتَكْبَرُوا إِنَّا
كُنَّا لَكُمْ تَبَعًا فَهَلْ أَنتُم مُّغْنُونَ عَنَّا مِنْ عَذَابِ اللَّهِ مِن
شَيْءٍ ۚ قَالُوا لَوْ هَدَانَا اللَّهُ لَهَدَيْنَاكُمْ ۖ سَوَاءٌ عَلَيْنَا
أَجَزِعْنَا أَمْ صَبَرْنَا مَا لَنَا مِن مَّحِيصٍ
Wabarazoo lillahi jameeAAan faqalaadduAAafao lillatheena istakbarooinna kunna
lakum tabaAAan fahal antum mughnoonaAAanna min AAathabi Allahi min shay-in
qaloolaw hadana Allahu lahadaynakum sawaonAAalayna ajaziAAna am sabarna malana
min mahees
Turkish
(Kiyamet günü) Insanlarin hepsi Allah'in huzuruna çikacaklar. Ve zayiflar
büyüklük taslayanlara söyle diyecekler: "Bizler, sizlere uymustuk. Simdi siz,
Allah'in azabindan en ufak bir seyi bizden savabilir misiniz?" Onlar da
diyecekler ki: "Allah bizi hidayete erdirseydi, biz de size dogru yol
gösterirdik. Artik simdi bizler sizlansak da sabretsek de birdir. Çünkü kaçacak
yerimiz yoktur."
|
Ayah 14:22 الأية
وَقَالَ الشَّيْطَانُ لَمَّا قُضِيَ الْأَمْرُ إِنَّ اللَّهَ وَعَدَكُمْ وَعْدَ
الْحَقِّ وَوَعَدتُّكُمْ فَأَخْلَفْتُكُمْ ۖ وَمَا كَانَ لِيَ عَلَيْكُم مِّن
سُلْطَانٍ إِلَّا أَن دَعَوْتُكُمْ فَاسْتَجَبْتُمْ لِي ۖ فَلَا تَلُومُونِي
وَلُومُوا أَنفُسَكُم ۖ مَّا أَنَا بِمُصْرِخِكُمْ وَمَا أَنتُم بِمُصْرِخِيَّ ۖ
إِنِّي كَفَرْتُ بِمَا أَشْرَكْتُمُونِ مِن قَبْلُ ۗ إِنَّ الظَّالِمِينَ لَهُمْ
عَذَابٌ أَلِيمٌ
Waqala ashshaytanulamma qudiya al-amru inna Allaha waAAadakumwaAAda alhaqqi
wawaAAadtukum faakhlaftukum wama kanaliya AAalaykum min sultanin illa an
daAAawtukum fastajabtumlee fala taloomoonee waloomoo anfusakum ma
anabimusrikhikum wama antum bimusrikhiyya inneekafartu bima ashraktumooni min
qablu inna aththalimeenalahum AAathabun aleem
Turkish
Is bitince seytan onlara söyle diyecek: "Süphesiz ki Allah size gerçek olani
vaad etti, ben de size vaad ettim, ama sonra caydim! Zaten benim size karsi bir
gücüm yoktu. Ancak ben sizi (küfür ve isyana) çagirdim, siz de geldiniz. O halde
beni kinamayin, kendi kendinizi kinayin! Ne ben sizi kurtarabilirim, ne de siz
beni kurtarabilirsiniz! Ben, önceden beni Allah'a ortak kosmanizi da kabul
etmemistim." Dogrusu zalimler için aci bir azab vardir!
|
Ayah 14:23 الأية
وَأُدْخِلَ الَّذِينَ آمَنُوا وَعَمِلُوا الصَّالِحَاتِ جَنَّاتٍ تَجْرِي مِن
تَحْتِهَا الْأَنْهَارُ خَالِدِينَ فِيهَا بِإِذْنِ رَبِّهِمْ ۖ تَحِيَّتُهُمْ
فِيهَا سَلَامٌ
Waodkhila allatheena amanoowaAAamiloo assalihati jannatintajree min tahtiha
al-anharu khalideenafeeha bi-ithni rabbihim tahiyyatuhum feehasalam
Turkish
Iman edip salih ameller isleyenler ise, Rablerinin izniyle içinde sürekli
kalacaklari ve altindan irmaklar akan cennetlere konulurlar. Oradaki dirlik
temennileri "selm!"dir.
|
Ayah 14:24 الأية
أَلَمْ تَرَ كَيْفَ ضَرَبَ اللَّهُ مَثَلًا كَلِمَةً طَيِّبَةً كَشَجَرَةٍ
طَيِّبَةٍ أَصْلُهَا ثَابِتٌ وَفَرْعُهَا فِي السَّمَاءِ
Alam tara kayfa daraba Allahumathalan kalimatan tayyibatan kashajaratin
tayyibatinasluha thabitun wafarAAuha fee assama/-
Turkish
Görmedin mi? Allah nasil bir misal verdi. Güzel bir söz, kökü (yerde) sabit,
dallari gökte olan güzel bir agaç gibidir.
|
Ayah 14:25 الأية
تُؤْتِي أُكُلَهَا كُلَّ حِينٍ بِإِذْنِ رَبِّهَا ۗ وَيَضْرِبُ اللَّهُ
الْأَمْثَالَ لِلنَّاسِ لَعَلَّهُمْ يَتَذَكَّرُونَ
Tu/tee okulaha kulla heeninbi-ithni rabbiha wayadribu Allahual-amthala linnasi
laAAallahum yatathakkaroon
Turkish
(O agaç) Rabbinin izniyle her zaman meyve verir. Ögüt alsinlar diye Allah
insanlara böyle misaller verir.
|
Ayah 14:26 الأية
وَمَثَلُ كَلِمَةٍ خَبِيثَةٍ كَشَجَرَةٍ خَبِيثَةٍ اجْتُثَّتْ مِن فَوْقِ الْأَرْضِ
مَا لَهَا مِن قَرَارٍ
Wamathalu kalimatin khabeethatinkashajaratin khabeethatin ijtuththat min fawqi
al-ardi malaha min qarar
Turkish
Kötü sözün durumu da, yerden koparilmis, kökü olmayan kötü bir agaca benzer.
|
Ayah 14:27 الأية
يُثَبِّتُ اللَّهُ الَّذِينَ آمَنُوا بِالْقَوْلِ الثَّابِتِ فِي الْحَيَاةِ
الدُّنْيَا وَفِي الْآخِرَةِ ۖ وَيُضِلُّ اللَّهُ الظَّالِمِينَ ۚ وَيَفْعَلُ
اللَّهُ مَا يَشَاءُ
Yuthabbitu Allahu allatheena amanoobilqawli aththabiti fee alhayatiaddunya wafee
al-akhirati wayudilluAllahu aththalimeenawayafAAalu Allahu ma yasha/
Turkish
Allah, iman edenleri, dünya hayatinda da, ahirette de saglam bir söz üzerinde
tutar; zalimleri de saptirir ve Allah, diledigini yapar.
|
Ayah 14:28 الأية
أَلَمْ تَرَ إِلَى الَّذِينَ بَدَّلُوا نِعْمَتَ اللَّهِ كُفْرًا وَأَحَلُّوا
قَوْمَهُمْ دَارَ الْبَوَارِ
Alam tara ila allatheenabaddaloo niAAmata Allahi kufran waahalloo qawmahumdara
albawar
Turkish
Allah'in nimetlerine nankörlükle karsilik veren ve sonunda milletlerini helak
yurduna konduranlari görmedin mi?
|
Ayah 14:29 الأية
جَهَنَّمَ يَصْلَوْنَهَا ۖ وَبِئْسَ الْقَرَارُ
Jahannama yaslawnaha wabi/saalqarar
Turkish
Onlar, cehenneme girecekler. O ne kötü kararghtir.
|
Ayah 14:30 الأية
وَجَعَلُوا لِلَّهِ أَندَادًا لِّيُضِلُّوا عَن سَبِيلِهِ ۗ قُلْ تَمَتَّعُوا
فَإِنَّ مَصِيرَكُمْ إِلَى النَّارِ
WajaAAaloo lillahi andadanliyudilloo AAan sabeelihi qul tamattaAAoo fa-inna
maseerakumila annar
Turkish
Allah'in yolundan saptirmak için Allah'a esler kostular. De ki: "Simdilik
egleniniz! Çünkü varacaginiz yer atestir. "
|
Ayah 14:31 الأية
قُل لِّعِبَادِيَ الَّذِينَ آمَنُوا يُقِيمُوا الصَّلَاةَ وَيُنفِقُوا مِمَّا
رَزَقْنَاهُمْ سِرًّا وَعَلَانِيَةً مِّن قَبْلِ أَن يَأْتِيَ يَوْمٌ لَّا بَيْعٌ
فِيهِ وَلَا خِلَالٌ
Qul liAAibadiya allatheena amanooyuqeemoo assalata wayunfiqoo mimmarazaqnahum
sirran waAAalaniyatan min qabli anya/tiya yawmun la bayAAun feehi wala khilal
Turkish
(Ey Muhammed!) Iman eden kullarima söyle: "Namazi dosdogru kilsinlar, alis-veris
ve dostlugun olmadigi bir günün gelmesinden önce, kendilerine verdigimiz
riziktan açik ve gizli (Allah için) harcasinlar."
|
Ayah 14:32 الأية
اللَّهُ الَّذِي خَلَقَ السَّمَاوَاتِ وَالْأَرْضَ وَأَنزَلَ مِنَ السَّمَاءِ مَاءً
فَأَخْرَجَ بِهِ مِنَ الثَّمَرَاتِ رِزْقًا لَّكُمْ ۖ وَسَخَّرَ لَكُمُ الْفُلْكَ
لِتَجْرِيَ فِي الْبَحْرِ بِأَمْرِهِ ۖ وَسَخَّرَ لَكُمُ الْأَنْهَارَ
Allahu allathee khalaqa assamawatiwal-arda waanzala mina assama-i maanfaakhraja
bihi mina aththamarati rizqan lakumwasakhkhara lakumu alfulka litajriya fee
albahri bi-amrihiwasakhkhara lakumu al-anhar
Turkish
Allah öyle bir Allah'tir ki; gökleri ve yeri yaratti, gökten su indirdi, onunla
size rizik olarak çesitli meyveler çikardi; emri geregince denizde yüzüp
gitmeleri için gemileri emrinize verdi, irmaklari da emrinize verdi.
|
Ayah 14:33 الأية
وَسَخَّرَ لَكُمُ الشَّمْسَ وَالْقَمَرَ دَائِبَيْنِ ۖ وَسَخَّرَ لَكُمُ اللَّيْلَ
وَالنَّهَارَ
Wasakhkhara lakumu ashshamsa walqamarada-ibayni wasakhkhara lakumu allayla
wannahar
Turkish
Sürekli olarak yörüngelerinde hareket eden ay ve günesi, geceyi ve gündüzü sizin
emrinize verdi.
|
Ayah 14:34 الأية
وَآتَاكُم مِّن كُلِّ مَا سَأَلْتُمُوهُ ۚ وَإِن تَعُدُّوا نِعْمَتَ اللَّهِ لَا
تُحْصُوهَا ۗ إِنَّ الْإِنسَانَ لَظَلُومٌ كَفَّارٌ
Waatakum min kulli masaaltumoohu wa-in taAAuddoo niAAmata Allahi la tuhsoohainna
al-insana lathaloomun kaffar
Turkish
O, Kendisinden isteyebileceginiz her seyi size verdi. Allah'in nimetini saymak
isterseniz sayamazsiniz! Dogrusu insan çok zalim, çok nankördür.
|
Ayah 14:35 الأية
وَإِذْ قَالَ إِبْرَاهِيمُ رَبِّ اجْعَلْ هَٰذَا الْبَلَدَ آمِنًا وَاجْنُبْنِي
وَبَنِيَّ أَن نَّعْبُدَ الْأَصْنَامَ
Wa-ith qala ibraheemurabbi ijAAal hatha albalada aminan wajnubneewabaniyya an
naAAbuda al-asnam
Turkish
Hatirla ki; Bir zaman Ibrahim söyle demisti: "Rabbim! Bu sehri güvenli kil! Beni
ve ogullarimi putlara tapmaktan uzak tut!
|
Ayah 14:36 الأية
رَبِّ إِنَّهُنَّ أَضْلَلْنَ كَثِيرًا مِّنَ النَّاسِ ۖ فَمَن تَبِعَنِي فَإِنَّهُ
مِنِّي ۖ وَمَنْ عَصَانِي فَإِنَّكَ غَفُورٌ رَّحِيمٌ
Rabbi innahunna adlalna katheeranmina annasi faman tabiAAanee fa-innahu
minneewaman AAasanee fa-innaka ghafoorun raheem
Turkish
"Rabbim! Çünkü onlar (putlar) insanlardan birçogunun sapmasina sebep oldular.
Simdi kim bana uyarsa, o bendendir; kim bana karsi gelirse, artik sen gerçekten
çok bagislayan ve çok merhamet edensin.
|
Ayah 14:37 الأية
رَّبَّنَا إِنِّي أَسْكَنتُ مِن ذُرِّيَّتِي بِوَادٍ غَيْرِ ذِي زَرْعٍ عِندَ
بَيْتِكَ الْمُحَرَّمِ رَبَّنَا لِيُقِيمُوا الصَّلَاةَ فَاجْعَلْ أَفْئِدَةً مِّنَ
النَّاسِ تَهْوِي إِلَيْهِمْ وَارْزُقْهُم مِّنَ الثَّمَرَاتِ لَعَلَّهُمْ
يَشْكُرُونَ
Rabbana innee askantu min thurriyyateebiwadin ghayri thee zarAAin AAinda baytika
almuharramirabbana liyuqeemoo assalata fajAAalaf-idatan mina annasi tahwee
ilayhim warzuqhummina aththamarati laAAallahum yashkuroon
Turkish
"Rabbimiz! Ben çocuklarimdan bir kismini namazi dosdogru kilmalari için, senin
Beyt-i Haram'inin yaninda, ekinsiz bir vadiye yerlestirdim. Artik sen de
insanlardan bir kismini onlara meylettir. Ve onlari bazi meyvelerle riziklandir
ki sükretsinler.
|
Ayah 14:38 الأية
رَبَّنَا إِنَّكَ تَعْلَمُ مَا نُخْفِي وَمَا نُعْلِنُ ۗ وَمَا يَخْفَىٰ عَلَى
اللَّهِ مِن شَيْءٍ فِي الْأَرْضِ وَلَا فِي السَّمَاءِ
Rabbana innaka taAAlamu manukhfee wama nuAAlinu wama yakhfa AAalaAllahi min
shay-in fee al-ardi wala fee assama/-
Turkish
"Ey Rabbimiz! Sen bizim gizledigimizi de açiga vurdugumuzu da süphesiz bilirsin.
Çünkü yerde ve gökte, hiçbir sey Allah'tan gizli kalmaz.
|
Ayah 14:39 الأية
الْحَمْدُ لِلَّهِ الَّذِي وَهَبَ لِي عَلَى الْكِبَرِ إِسْمَاعِيلَ وَإِسْحَاقَ ۚ
إِنَّ رَبِّي لَسَمِيعُ الدُّعَاءِ
Alhamdu lillahi allatheewahaba lee AAala alkibari ismaAAeela wa-ishaqainna
rabbee lasameeAAu adduAAa/-
Turkish
"Ihtiyarlik halimde bana Ismail'i ve Ishak'i lutfeden Allah'a hamd olsun.
Süphesiz ki Rabbim duami çok iyi isitir.
|
Ayah 14:40 الأية
رَبِّ اجْعَلْنِي مُقِيمَ الصَّلَاةِ وَمِن ذُرِّيَّتِي ۚ رَبَّنَا وَتَقَبَّلْ
دُعَاءِ
Rabbi ijAAalnee muqeema assalatiwamin thurriyyatee rabbana wtaqabbal duAAa/-
Turkish
"Ey Rabbim! Beni ve soyumdan gelecekleri namazini dosdogru kilanlardan eyle! Ey
Rabbimiz! duami kabul et!
|
Ayah 14:41 الأية
رَبَّنَا اغْفِرْ لِي وَلِوَالِدَيَّ وَلِلْمُؤْمِنِينَ يَوْمَ يَقُومُ الْحِسَابُ
Rabbana ighfir lee waliwalidayyawalilmu/mineena yawma yaqoomu alhisab
Turkish
"Ey Rabbimiz! Herkesin hesaba çekilecegi günde beni, ana-babami ve müminleri
bagisla!"
|
Ayah 14:42 الأية
وَلَا تَحْسَبَنَّ اللَّهَ غَافِلًا عَمَّا يَعْمَلُ الظَّالِمُونَ ۚ إِنَّمَا
يُؤَخِّرُهُمْ لِيَوْمٍ تَشْخَصُ فِيهِ الْأَبْصَارُ
Wala tahsabanna Allahaghafilan AAamma yaAAmalu aththalimoonainnama
yu-akhkhiruhum liyawmin tashkhasu feehial-absar
Turkish
Ey Peygamber! Sakin zalimlerin yaptiklarindan Allah'in gfil oldugunu sanma!
Ancak Allah, onlarin cezalarini, gözlerin disa firlayacagi güne erteler.
|
Ayah 14:43 الأية
مُهْطِعِينَ مُقْنِعِي رُءُوسِهِمْ لَا يَرْتَدُّ إِلَيْهِمْ طَرْفُهُمْ ۖ
وَأَفْئِدَتُهُمْ هَوَاءٌ
MuhtiAAeena muqniAAee ruoosihim layartaddu ilayhim tarfuhum waaf-idatuhum hawa/
Turkish
O gün, baslarini dikerek kosacaklar, gözleri kendilerine bile dönmeyecek ve
gönülleri bombos kalacaktir.
|
Ayah 14:44 الأية
وَأَنذِرِ النَّاسَ يَوْمَ يَأْتِيهِمُ الْعَذَابُ فَيَقُولُ الَّذِينَ ظَلَمُوا
رَبَّنَا أَخِّرْنَا إِلَىٰ أَجَلٍ قَرِيبٍ نُّجِبْ دَعْوَتَكَ وَنَتَّبِعِ
الرُّسُلَ ۗ أَوَلَمْ تَكُونُوا أَقْسَمْتُم مِّن قَبْلُ مَا لَكُم مِّن زَوَالٍ
Waanthiri annasa yawmaya/teehimu alAAathabu fayaqoolu allatheena thalamoorabbana
akhkhirna ila ajalin qareebin nujibdaAAwataka wanattabiAAi arrusula awa lam
takoonooaqsamtum min qablu ma lakum min zawal
Turkish
Ey Peygamber! Insanlari, azabin gelecegi gün ile korkut. O gün, zalimler söyle
diyecekler: "Ey Rabbimiz! Bizi yakin bir zamana kadar ertele de senin davetine
uyalim ve peygamberlere tbi olalim." Onlara: "Daha önce ahirete intikal
etmeyeceginize dair yemin etmemis miydiniz?" denilir.
|
Ayah 14:45 الأية
وَسَكَنتُمْ فِي مَسَاكِنِ الَّذِينَ ظَلَمُوا أَنفُسَهُمْ وَتَبَيَّنَ لَكُمْ
كَيْفَ فَعَلْنَا بِهِمْ وَضَرَبْنَا لَكُمُ الْأَمْثَالَ
Wasakantum fee masakini allatheenathalamoo anfusahum watabayyana lakum kayfa
faAAalnabihim wadarabna lakumu al-amthal
Turkish
Siz, kendilerine zulmedenlerin yurtlarinda oturdunuz. Onlara nasil azab
ettigimiz size apaçik belli oldu. Ve size misaller de vermistik.
|
Ayah 14:46 الأية
وَقَدْ مَكَرُوا مَكْرَهُمْ وَعِندَ اللَّهِ مَكْرُهُمْ وَإِن كَانَ مَكْرُهُمْ
لِتَزُولَ مِنْهُ الْجِبَالُ
Waqad makaroo makrahum waAAinda Allahimakruhum wa-in kana makruhum litazoola
minhu aljibal
Turkish
Gerçekten onlar çesitli hileler ve tuzaklar kurdular. Allah katinda da onlara
hilelerine karsi azab var; isterse onlarin hileleri daglari yerinden oynatacak
olsun
|
Ayah 14:47 الأية
فَلَا تَحْسَبَنَّ اللَّهَ مُخْلِفَ وَعْدِهِ رُسُلَهُ ۗ إِنَّ اللَّهَ عَزِيزٌ ذُو
انتِقَامٍ
Fala tahsabanna Allahamukhlifa waAAdihi rusulahu inna Allaha AAazeezun
thoointiqam
Turkish
O halde sakin Allah'in peygamberlerine olan vaadinden cayacagini sanma! Süphesiz
Allah her seye galiptir, intikam sahibidir.
|
Ayah 14:48 الأية
يَوْمَ تُبَدَّلُ الْأَرْضُ غَيْرَ الْأَرْضِ وَالسَّمَاوَاتُ ۖ وَبَرَزُوا لِلَّهِ
الْوَاحِدِ الْقَهَّارِ
Yawma tubaddalu al-ardu ghayra al-ardiwassamawatu wabarazoo lillahi
alwahidialqahhar
Turkish
O gün yeryüzü bir baska yere, gökler, baska göklere çevirilecek ve bütün
varliklar, kabirlerinden çikip bir ve gücüne karsi durulmaz olan Allah'in
huzuruna toplanacaklardir.
|
Ayah 14:49 الأية
وَتَرَى الْمُجْرِمِينَ يَوْمَئِذٍ مُّقَرَّنِينَ فِي الْأَصْفَادِ
Watara almujrimeena yawma-ithinmuqarraneena fee al-asfad
Turkish
O gün, suçlularin zincire vurulmus oldugunu görürsün.
|
Ayah 14:50 الأية
سَرَابِيلُهُم مِّن قَطِرَانٍ وَتَغْشَىٰ وُجُوهَهُمُ النَّارُ
Sarabeeluhum min qatraninwataghsha wujoohahumu annar
Turkish
Gömlekleri katrandandir ve yüzlerini ates kaplar.
|
Ayah 14:51 الأية
لِيَجْزِيَ اللَّهُ كُلَّ نَفْسٍ مَّا كَسَبَتْ ۚ إِنَّ اللَّهَ سَرِيعُ الْحِسَابِ
Liyajziya Allahu kulla nafsin makasabat inna Allaha sareeAAu alhisab
Turkish
Çünkü Allah, herkesi kazandigi ile cezalandiracaktir. Gerçekten Allah, hesabi
çabuk görendir.
|
Ayah 14:52 الأية
هَٰذَا بَلَاغٌ لِّلنَّاسِ وَلِيُنذَرُوا بِهِ وَلِيَعْلَمُوا أَنَّمَا هُوَ
إِلَٰهٌ وَاحِدٌ وَلِيَذَّكَّرَ أُولُو الْأَلْبَابِ
Hatha balaghun linnasiwaliyuntharoo bihi waliyaAAlamoo annama huwa ilahunwahidun
waliyaththakkara oloo al-albab
Turkish
Bu Kur'n, kendisiyle uyarilsinlar, Allah'in ancak bir tek ilh oldugunu
bilsinler ve akil sahipleri ögüt alsinlar diye insanlara gönderilmis bir
tebligdir.
|
©
EsinIslam.Com Designed & produced by The Awqaf London. Please pray for us
|