First Ayah 1 الأية الأوليبِسْم ِ اللَّهِ الرَّحْمَٰنِ الرَّحِيمِ
وَالصَّافَّاتِ صَفًّا
Wassaffati saffa
Turkish
Andolsun o saf baglayip duranlara.
|
Ayah 37:2 الأية
فَالزَّاجِرَاتِ زَجْرًا
Fazzajirati zajra
Turkish
O haykirip da sürenlere.
|
Ayah 37:3 الأية
فَالتَّالِيَاتِ ذِكْرًا
Fattaliyati thikra
Turkish
Ve o yolda zikir okuyanlara.
|
Ayah 37:4 الأية
إِنَّ إِلَٰهَكُمْ لَوَاحِدٌ
Inna ilahakum lawahid
Turkish
Ki sizin ilhiniz birdir.
|
Ayah 37:5 الأية
رَّبُّ السَّمَاوَاتِ وَالْأَرْضِ وَمَا بَيْنَهُمَا وَرَبُّ الْمَشَارِقِ
Rabbu assamawati wal-ardiwama baynahuma warabbu almashariq
Turkish
O, göklerin, yerin ve aralarindakilerin Rabbidir, bütün dogularin da Rabbidir.
|
Ayah 37:6 الأية
إِنَّا زَيَّنَّا السَّمَاءَ الدُّنْيَا بِزِينَةٍ الْكَوَاكِبِ
Inna zayyanna assamaaaddunya bizeenatin alkawakib
Turkish
Gerçekten biz dünya gögünü (o yakin gögü) bir zinetle, yildizlarla süsledik.
|
Ayah 37:7 الأية
وَحِفْظًا مِّن كُلِّ شَيْطَانٍ مَّارِدٍ
Wahifthan min kulli shaytaninmarid
Turkish
Onu her inatçi seytandan koruduk.
|
Ayah 37:8 الأية
لَّا يَسَّمَّعُونَ إِلَى الْمَلَإِ الْأَعْلَىٰ وَيُقْذَفُونَ مِن كُلِّ جَانِبٍ
La yassammaAAoona ila almala-ial-aAAla wayuqthafoona min kulli janib
Turkish
Onlar yüksek (melekler) toplulugunu dinleyemezler. Her taraftan kovulup
atilirlar.
|
Ayah 37:9 الأية
دُحُورًا ۖ وَلَهُمْ عَذَابٌ وَاصِبٌ
Duhooran walahum AAathabun wasib
Turkish
Uzaklastirilirlar. Onlara ardi arkasi kesilmez bir azab vardir.
|
Ayah 37:10 الأية
إِلَّا مَنْ خَطِفَ الْخَطْفَةَ فَأَتْبَعَهُ شِهَابٌ ثَاقِبٌ
Illa man khatifa alkhatfatafaatbaAAahu shihabun thaqib
Turkish
Ancak kulak hirsizligi yapanlar olur. Onu da yakici bir alev takip eder.
|
Ayah 37:11 الأية
فَاسْتَفْتِهِمْ أَهُمْ أَشَدُّ خَلْقًا أَم مَّنْ خَلَقْنَا ۚ إِنَّا خَلَقْنَاهُم
مِّن طِينٍ لَّازِبٍ
Fastaftihim ahum ashaddu khalqan amman khalaqna inna khalaqnahum min teeninlazib
Turkish
Simdi onlara sor: "Yaradilisça kendileri mi daha çetin, yoksa bizim
yarattiklarimiz mi?" Gerçekten biz onlari civik bir çamurdan yarattik.
|
Ayah 37:12 الأية
بَلْ عَجِبْتَ وَيَسْخَرُونَ
Bal AAajibta wayaskharoon
Turkish
Fakat sen onlara sasiyorsun, ama onlar (seninle) egleniyorlar.
|
Ayah 37:13 الأية
وَإِذَا ذُكِّرُوا لَا يَذْكُرُونَ
Wa-itha thukkiroo la yathkuroon
Turkish
Kendilerine hatirlatildiginda da düsünmüyorlar.
|
Ayah 37:14 الأية
وَإِذَا رَأَوْا آيَةً يَسْتَسْخِرُونَ
Wa-itha raaw ayatanyastaskhiroon
Turkish
Bir mucize gördükleri zaman da eglenceye aliyorlar.
|
Ayah 37:15 الأية
وَقَالُوا إِنْ هَٰذَا إِلَّا سِحْرٌ مُّبِينٌ
Waqaloo in hatha illasihrun mubeen
Turkish
Ve diyorlar ki: "Bu apaçik büyüden baska bir sey degildir."
|
Ayah 37:16 الأية
أَإِذَا مِتْنَا وَكُنَّا تُرَابًا وَعِظَامًا أَإِنَّا لَمَبْعُوثُونَ
A-itha mitna wakunnaturaban waAAithaman a-innalamabAAoothoon
Turkish
"Öldügümüz ve bir toprakla bir yigin kemik oldugumuz zaman mi biz tekrar
dirilecekmisiz?"
|
Ayah 37:17 الأية
أَوَآبَاؤُنَا الْأَوَّلُونَ
Awa abaona al-awwaloon
Turkish
"Önceki atalarimiz da mi?.."
|
Ayah 37:18 الأية
قُلْ نَعَمْ وَأَنتُمْ دَاخِرُونَ
Qul naAAam waantum dakhiroon
Turkish
De ki: "Evet, hem de sizler çok asagilanmis olarak (dirileceksiniz)."
|
Ayah 37:19 الأية
فَإِنَّمَا هِيَ زَجْرَةٌ وَاحِدَةٌ فَإِذَا هُمْ يَنظُرُونَ
Fa-innama hiya zajratun wahidatunfa-itha hum yanthuroon
Turkish
Çünkü O (sura üfürmek) zorlu bir kumandadan ibarettir ki, derhal onlarin gözleri
açiliverir.
|
Ayah 37:20 الأية
وَقَالُوا يَا وَيْلَنَا هَٰذَا يَوْمُ الدِّينِ
Waqaloo ya waylana hathayawmu addeen
Turkish
"Eyvah bizlere! Iste bu hesap günüdür." derler.
|
Ayah 37:21 الأية
هَٰذَا يَوْمُ الْفَصْلِ الَّذِي كُنتُم بِهِ تُكَذِّبُونَ
Hatha yawmu alfasli allatheekuntum bihi tukaththiboon
Turkish
(Onlara): "Iste bu, sizin yalanlamakta oldugunuz (iyi ve kötüyü) ayirt etme
günüdür" denir.
|
Ayah 37:22 الأية
احْشُرُوا الَّذِينَ ظَلَمُوا وَأَزْوَاجَهُمْ وَمَا كَانُوا يَعْبُدُونَ
Ohshuroo allatheena thalamoowaazwajahum wama kanoo yaAAbudoon
Turkish
(22-23) Toplayin mahsere o zulmedenleri, eslerini ve Allah'tan baska taptiklari
seyleri. Toplayin da götürün onlari sirata (cehennem köprüsüne) dogru.
|
Ayah 37:23 الأية
مِن دُونِ اللَّهِ فَاهْدُوهُمْ إِلَىٰ صِرَاطِ الْجَحِيمِ
Min dooni Allahi fahdoohum ilasirati aljaheem
Turkish
(22-23) Toplayin mahsere o zulmedenleri, eslerini ve Allah'tan baska taptiklari
seyleri. Toplayin da götürün onlari sirata (cehennem köprüsüne) dogru.
|
Ayah 37:24 الأية
وَقِفُوهُمْ ۖ إِنَّهُم مَّسْئُولُونَ
Waqifoohum innahum masooloon
Turkish
Ve durdurun onlari, çünkü sorguya çekilecekler.
|
Ayah 37:25 الأية
مَا لَكُمْ لَا تَنَاصَرُونَ
Ma lakum la tanasaroon
Turkish
(Onlara): "Ne oldu sizlere de yardimlasmiyorsunuz?" (denilir.)
|
Ayah 37:26 الأية
بَلْ هُمُ الْيَوْمَ مُسْتَسْلِمُونَ
Bal humu alyawma mustaslimoon
Turkish
Hayir, bugün onlar teslim olmuslardir.
|
Ayah 37:27 الأية
وَأَقْبَلَ بَعْضُهُمْ عَلَىٰ بَعْضٍ يَتَسَاءَلُونَ
Waaqbala baAAduhum AAala baAAdinyatasaaloon
Turkish
Onlar, birbirine dönmüs sorusuyorlar.
|
Ayah 37:28 الأية
قَالُوا إِنَّكُمْ كُنتُمْ تَأْتُونَنَا عَنِ الْيَمِينِ
Qaloo innakum kuntum ta/toonanaAAani alyameen
Turkish
Onlar: "Siz bize (ugurlu görünerek) sagdan gelir dururdunuz" derler.
|
Ayah 37:29 الأية
قَالُوا بَل لَّمْ تَكُونُوا مُؤْمِنِينَ
Qaloo bal lam takoonoo mu/mineen
Turkish
(Ileri gelenler de) derler ki: "Hayir, siz inanmamistiniz."
|
Ayah 37:30 الأية
وَمَا كَانَ لَنَا عَلَيْكُم مِّن سُلْطَانٍ ۖ بَلْ كُنتُمْ قَوْمًا طَاغِينَ
Wama kana lanaAAalaykum min sultanin bal kuntum qawman tagheen
Turkish
"Bizim de size karsi bir gücümüz yoktu. Fakat siz azmis bir kavimdiniz."
|
Ayah 37:31 الأية
فَحَقَّ عَلَيْنَا قَوْلُ رَبِّنَا ۖ إِنَّا لَذَائِقُونَ
Fahaqqa AAalayna qawlu rabbinainna latha-iqoon
Turkish
"Onun için üzerimize Rabbimizin azab sözü hak oldu. Süphesiz azabimizi
tadacagiz."
|
Ayah 37:32 الأية
فَأَغْوَيْنَاكُمْ إِنَّا كُنَّا غَاوِينَ
Faaghwaynakum inna kunnaghaween
Turkish
"Evet biz, sizi kiskirttik. Çünkü biz azgindik."
|
Ayah 37:33 الأية
فَإِنَّهُمْ يَوْمَئِذٍ فِي الْعَذَابِ مُشْتَرِكُونَ
Fa-innahum yawma-ithin fee alAAathabimushtarikoon
Turkish
O halde hepsi o gün azabda ortaktirlar.
|
Ayah 37:34 الأية
إِنَّا كَذَٰلِكَ نَفْعَلُ بِالْمُجْرِمِينَ
Inna kathalika nafAAalu bilmujrimeen
Turkish
Iste biz günahkarlara böyle yapariz.
|
Ayah 37:35 الأية
إِنَّهُمْ كَانُوا إِذَا قِيلَ لَهُمْ لَا إِلَٰهَ إِلَّا اللَّهُ يَسْتَكْبِرُونَ
Innahum kanoo itha qeela lahumla ilaha illa Allahu yastakbiroon
Turkish
Çünkü onlar, kendilerine: "Allah'tan baska ilh yoktur" denildigi zaman kafa
tutuyorlardi.
|
Ayah 37:36 الأية
وَيَقُولُونَ أَئِنَّا لَتَارِكُو آلِهَتِنَا لِشَاعِرٍ مَّجْنُونٍ
Wayaqooloona a-inna latarikoo alihatinalishaAAirin majnoon
Turkish
Ve: "Biz, hiçbir mecnun (deli) sair için ilhlarimizi birakir miyiz?"
diyorlardi.
|
Ayah 37:37 الأية
بَلْ جَاءَ بِالْحَقِّ وَصَدَّقَ الْمُرْسَلِينَ
Bal jaa bilhaqqi wasaddaqaalmursaleen
Turkish
Hayir o, hak ile geldi ve bütün peygamberleri tasdik etti.
|
Ayah 37:38 الأية
إِنَّكُمْ لَذَائِقُو الْعَذَابِ الْأَلِيمِ
Innakum latha-iqoo alAAathabial-aleem
Turkish
Elbette siz o aci azabi tadacaksiniz.
|
Ayah 37:39 الأية
وَمَا تُجْزَوْنَ إِلَّا مَا كُنتُمْ تَعْمَلُونَ
Wama tujzawna illa makuntum taAAmaloon
Turkish
Bununla beraber baska degil, hep yaptiginiz amellerinizle cezalandirilacaksiniz.
|
Ayah 37:40 الأية
إِلَّا عِبَادَ اللَّهِ الْمُخْلَصِينَ
Illa AAibada Allahialmukhlaseen
Turkish
Sadece Allah'in ihlasli kullari müstesnadir.
|
Ayah 37:41 الأية
أُولَٰئِكَ لَهُمْ رِزْقٌ مَّعْلُومٌ
Ola-ika lahum rizqun maAAloom
Turkish
Iste onlar için belli bir rizik vardir.
|
Ayah 37:42 الأية
فَوَاكِهُ ۖ وَهُم مُّكْرَمُونَ
Fawakihu wahum mukramoon
Turkish
(42-43) Meyveler (vardir), Naîm cennetlerinde onlara hep ikram edilir.
|
Ayah 37:43 الأية
فِي جَنَّاتِ النَّعِيمِ
Fee jannati annaAAeem
Turkish
(42-43) Meyveler (vardir), Naîm cennetlerinde onlara hep ikram edilir.
|
Ayah 37:44 الأية
عَلَىٰ سُرُرٍ مُّتَقَابِلِينَ
AAala sururin mutaqabileen
Turkish
(Onlar) Karsilikli tahtlar üzerindedirler.
|
Ayah 37:45 الأية
يُطَافُ عَلَيْهِم بِكَأْسٍ مِّن مَّعِينٍ
Yutafu AAalayhim bika/sin min maAAeen
Turkish
(45-46) Içenlere lezzet veren, pinardan doldurulmus bembeyaz bir kadehle onlarin
etrafinda dolasilir.
|
Ayah 37:46 الأية
بَيْضَاءَ لَذَّةٍ لِّلشَّارِبِينَ
Baydaa laththatin lishsharibeen
Turkish
(45-46) Içenlere lezzet veren, pinardan doldurulmus bembeyaz bir kadehle onlarin
etrafinda dolasilir.
|
Ayah 37:47 الأية
لَا فِيهَا غَوْلٌ وَلَا هُمْ عَنْهَا يُنزَفُونَ
La feeha ghawlun walahum AAanha yunzafoon
Turkish
Onda ne bir zararli sonuç vardir, ne de sarhosluk verir.
|
Ayah 37:48 الأية
وَعِندَهُمْ قَاصِرَاتُ الطَّرْفِ عِينٌ
WaAAindahum qasiratu attarfiAAeen
Turkish
Yanlarinda iri gözlü, bakislarini kocalarindan baskalarina çevirmeyen hanimlar
vardir.
|
Ayah 37:49 الأية
كَأَنَّهُنَّ بَيْضٌ مَّكْنُونٌ
Kaannahunna baydun maknoon
Turkish
Sanki onlar örtülüp saklanmis yumurta gibidirler.
|
Ayah 37:50 الأية
فَأَقْبَلَ بَعْضُهُمْ عَلَىٰ بَعْضٍ يَتَسَاءَلُونَ
Faaqbala baAAduhum AAala baAAdinyatasaaloon
Turkish
Derken birbirine dönüp sorarlar:
|
Ayah 37:51 الأية
قَالَ قَائِلٌ مِّنْهُمْ إِنِّي كَانَ لِي قَرِينٌ
Qala qa-ilun minhum innee kanalee qareen
Turkish
Içlerinden bir sözcü der ki: "Gerçekten benim bir arkadasim vardi."
|
Ayah 37:52 الأية
يَقُولُ أَإِنَّكَ لَمِنَ الْمُصَدِّقِينَ
Yaqoolu a-innaka lamina almusaddiqeen
Turkish
Derdi ki: "Sen gerçekten inananlardan misin?"
|
Ayah 37:53 الأية
أَإِذَا مِتْنَا وَكُنَّا تُرَابًا وَعِظَامًا أَإِنَّا لَمَدِينُونَ
A-itha mitna wakunnaturaban waAAithaman a-innalamadeenoon
Turkish
"Öldügümüz ve bir toprakla bir yigin kemik oldugumuz zaman biz hakikaten
cezalanacak miyiz?"
|
Ayah 37:54 الأية
قَالَ هَلْ أَنتُم مُّطَّلِعُونَ
Qala hal antum muttaliAAoon
Turkish
"Siz onu tanir misiniz?" der.
|
Ayah 37:55 الأية
فَاطَّلَعَ فَرَآهُ فِي سَوَاءِ الْجَحِيمِ
FattalaAAa faraahu feesawa-i aljaheem
Turkish
Derken bakinir ve onu cehennemin ta ortasinda görür.
|
Ayah 37:56 الأية
قَالَ تَاللَّهِ إِن كِدتَّ لَتُرْدِينِ
Qala tallahi in kidtalaturdeen
Turkish
Ona söyle der: "Allah'a yemin ederim ki, dogrusu sen az daha beni helak
edecektin."
|
Ayah 37:57 الأية
وَلَوْلَا نِعْمَةُ رَبِّي لَكُنتُ مِنَ الْمُحْضَرِينَ
Walawla niAAmatu rabbee lakuntu minaalmuhdareen
Turkish
"Rabbimin nimeti olmasaydi, ben de bu tutuklananlardan olacaktim."
|
Ayah 37:58 الأية
أَفَمَا نَحْنُ بِمَيِّتِينَ
Afama nahnu bimayyiteen
Turkish
(58-59) "Nasilmis bak. Biz ilk ölümümüzden baska bir daha ölmeyecek miymisiz?
Biz azaba ugratilmayacak miymisiz?
|
Ayah 37:59 الأية
إِلَّا مَوْتَتَنَا الْأُولَىٰ وَمَا نَحْنُ بِمُعَذَّبِينَ
Illa mawtatana al-oolawama nahnu bimuAAaththabeen
Turkish
(58-59) "Nasilmis bak. Biz ilk ölümümüzden baska bir daha ölmeyecek miymisiz?
Biz azaba ugratilmayacak miymisiz?
|
Ayah 37:60 الأية
إِنَّ هَٰذَا لَهُوَ الْفَوْزُ الْعَظِيمُ
Inna hatha lahuwa alfawzu alAAatheem
Turkish
Iste bu büyük kurtulustur.
|
Ayah 37:61 الأية
لِمِثْلِ هَٰذَا فَلْيَعْمَلِ الْعَامِلُونَ
Limithli hatha falyaAAmali alAAamiloon
Turkish
Çalisanlar iste böyle bir kurtulus için çalissinlar.
|
Ayah 37:62 الأية
أَذَٰلِكَ خَيْرٌ نُّزُلًا أَمْ شَجَرَةُ الزَّقُّومِ
Athalika khayrun nuzulan am shajaratuazzaqqoom
Turkish
Nasil, bu mu daha hayirli konukluk için, yoksa zakkum agaci mi?
|
Ayah 37:63 الأية
إِنَّا جَعَلْنَاهَا فِتْنَةً لِّلظَّالِمِينَ
Inna jaAAalnahafitnatan liththalimeen
Turkish
Gerçekten biz onu zalimler için bir fitne (imtihan) yaptik.
|
Ayah 37:64 الأية
إِنَّهَا شَجَرَةٌ تَخْرُجُ فِي أَصْلِ الْجَحِيمِ
Innaha shajaratun takhruju fee aslialjaheem
Turkish
O bir agaçtir ki cehennemin dibinde çikar.
|
Ayah 37:65 الأية
طَلْعُهَا كَأَنَّهُ رُءُوسُ الشَّيَاطِينِ
TalAAuha kaannahu ruoosu ashshayateen
Turkish
Tomurcuklari seytanlarin baslari gibidir.
|
Ayah 37:66 الأية
فَإِنَّهُمْ لَآكِلُونَ مِنْهَا فَمَالِئُونَ مِنْهَا الْبُطُونَ
Fa-innahum laakiloona minhafamali-oona minha albutoon
Turkish
Mutlaka onlar, ondan yiyecekler de karinlarini bundan dolduracaklardir.
|
Ayah 37:67 الأية
ثُمَّ إِنَّ لَهُمْ عَلَيْهَا لَشَوْبًا مِّنْ حَمِيمٍ
Thumma inna lahum AAalayha lashawbanmin hameem
Turkish
Sonra üzerine onlar için kaynar bir içecek vardir.
|
Ayah 37:68 الأية
ثُمَّ إِنَّ مَرْجِعَهُمْ لَإِلَى الْجَحِيمِ
Thumma inna marjiAAahum la-ila aljaheem
Turkish
Sonra da dönecekleri yer, süphesiz cehennemdir.
|
Ayah 37:69 الأية
إِنَّهُمْ أَلْفَوْا آبَاءَهُمْ ضَالِّينَ
Innahum alfaw abaahum dalleen
Turkish
Çünkü onlar, atalarini sapiklikta buldular.
|
Ayah 37:70 الأية
فَهُمْ عَلَىٰ آثَارِهِمْ يُهْرَعُونَ
Fahum AAala atharihimyuhraAAoon
Turkish
Simdi de kendileri onlarin izlerinde kosturuyorlar.
|
Ayah 37:71 الأية
وَلَقَدْ ضَلَّ قَبْلَهُمْ أَكْثَرُ الْأَوَّلِينَ
Walaqad dalla qablahum aktharual-awwaleen
Turkish
Andolsun ki, onlardan öncekilerin çogu sapiklikta idiler.
|
Ayah 37:72 الأية
وَلَقَدْ أَرْسَلْنَا فِيهِم مُّنذِرِينَ
Walaqad arsalna feehim munthireen
Turkish
Gerçekten biz onlara içlerinden uyarici peygamberler de gönderdik.
|
Ayah 37:73 الأية
فَانظُرْ كَيْفَ كَانَ عَاقِبَةُ الْمُنذَرِينَ
Fanthur kayfa kanaAAaqibatu almunthareen
Turkish
Sonra da bak o uyarilanlarin sonu nasil oldu?
|
Ayah 37:74 الأية
إِلَّا عِبَادَ اللَّهِ الْمُخْلَصِينَ
Illa AAibada Allahialmukhlaseen
Turkish
Ancak Allah'in ihlas ile seçilen kullari baska.
|
Ayah 37:75 الأية
وَلَقَدْ نَادَانَا نُوحٌ فَلَنِعْمَ الْمُجِيبُونَ
Walaqad nadana noohunfalaniAAma almujeeboon
Turkish
Andolsun ki Nuh bize seslenip dua etmisti de biz de ne güzel kabul etmistik.
|
Ayah 37:76 الأية
وَنَجَّيْنَاهُ وَأَهْلَهُ مِنَ الْكَرْبِ الْعَظِيمِ
Wanajjaynahu waahlahu mina alkarbialAAatheem
Turkish
Biz hem onu, hem ailesini o büyük sikintidan kurtardik.
|
Ayah 37:77 الأية
وَجَعَلْنَا ذُرِّيَّتَهُ هُمُ الْبَاقِينَ
WajaAAalna thurriyyatahu humualbaqeen
Turkish
Hem onun neslini bki kalanlar kildik.
|
Ayah 37:78 الأية
وَتَرَكْنَا عَلَيْهِ فِي الْآخِرِينَ
Watarakna AAalayhi fee al-akhireen
Turkish
Hem de sonradan gelenler içinde güzel bir namini biraktik.
|
Ayah 37:79 الأية
سَلَامٌ عَلَىٰ نُوحٍ فِي الْعَالَمِينَ
Salamun AAala noohinfee alAAalameen
Turkish
Bütün lemler içinde Nuh'a selam olsun.
|
Ayah 37:80 الأية
إِنَّا كَذَٰلِكَ نَجْزِي الْمُحْسِنِينَ
Inna kathalika najzee almuhsineen
Turkish
Iste biz iyilik yapanlari böyle mükafatlandiririz.
|
Ayah 37:81 الأية
إِنَّهُ مِنْ عِبَادِنَا الْمُؤْمِنِينَ
Innahu min AAibadinaalmu/mineen
Turkish
Çünkü o bizim mümin kullarimizdandi.
|
Ayah 37:82 الأية
ثُمَّ أَغْرَقْنَا الْآخَرِينَ
Thumma aghraqna al-akhareen
Turkish
Sonra digerlerini suda bogduk.
|
Ayah 37:83 الأية
وَإِنَّ مِن شِيعَتِهِ لَإِبْرَاهِيمَ
Wa-inna min sheeAAatihi la-ibraheem
Turkish
Süphesiz ki Ibrahim de onun kolundandi.
|
Ayah 37:84 الأية
إِذْ جَاءَ رَبَّهُ بِقَلْبٍ سَلِيمٍ
Ith jaa rabbahu biqalbinsaleem
Turkish
Çünkü o, Rabbine tertemiz bir kalb ile gelmisti.
|
Ayah 37:85 الأية
إِذْ قَالَ لِأَبِيهِ وَقَوْمِهِ مَاذَا تَعْبُدُونَ
Ith qala li-abeehi waqawmihi mathataAAbudoon
Turkish
O babasina ve kavmine söyle demisti: "Siz nelere tapiyorsunuz?"
|
Ayah 37:86 الأية
أَئِفْكًا آلِهَةً دُونَ اللَّهِ تُرِيدُونَ
A-ifkan alihatan doona Allahitureedoon
Turkish
"Yalancilik etmek için mi Allah'tan baska ilhlar istiyorsunuz?"
|
Ayah 37:87 الأية
فَمَا ظَنُّكُم بِرَبِّ الْعَالَمِينَ
Fama thannukum birabbialAAalameen
Turkish
"Siz lemlerin Rabbini ne zannediyorsunuz?"
|
Ayah 37:88 الأية
فَنَظَرَ نَظْرَةً فِي النُّجُومِ
Fanathara nathratanfee annujoom
Turkish
(88-89) Derken yildizlara bir bakti da: "Ben gerçekten hastayim" dedi.
|
Ayah 37:89 الأية
فَقَالَ إِنِّي سَقِيمٌ
Faqala innee saqeem
Turkish
(88-89) Derken yildizlara bir bakti da: "Ben gerçekten hastayim" dedi.
|
Ayah 37:90 الأية
فَتَوَلَّوْا عَنْهُ مُدْبِرِينَ
Fatawallaw AAanhu mudbireen
Turkish
O zaman arkalarini dönerek basindan kaçisiverdiler.
|
Ayah 37:91 الأية
فَرَاغَ إِلَىٰ آلِهَتِهِمْ فَقَالَ أَلَا تَأْكُلُونَ
Faragha ila alihatihimfaqala ala ta/kuloon
Turkish
Derken bir kurnazlikla onlarin ilhlarina vardi da, "Buyursaniza, yemez
misiniz?" dedi.
|
Ayah 37:92 الأية
مَا لَكُمْ لَا تَنطِقُونَ
Ma lakum la tantiqoon
Turkish
(Cevap vermediklerini görünce de): "Neyiniz var da konusmuyorsunuz?" (dedi).
|
Ayah 37:93 الأية
فَرَاغَ عَلَيْهِمْ ضَرْبًا بِالْيَمِينِ
Faragha AAalayhim darban bilyameen
Turkish
Nihayet bir yolunu bulup onlara kuvvetli bir darbe indirdi.
|
Ayah 37:94 الأية
فَأَقْبَلُوا إِلَيْهِ يَزِفُّونَ
Faaqbaloo ilayhi yaziffoon
Turkish
Bunun üzerine birbirlerine girerek ona yürüdüler.
|
Ayah 37:95 الأية
قَالَ أَتَعْبُدُونَ مَا تَنْحِتُونَ
Qala ataAAbudoona ma tanhitoon
Turkish
Ibrahim dedi ki: "A, siz kendi yonttugunuz seylere mi tapiyorsunuz?"
|
Ayah 37:96 الأية
وَاللَّهُ خَلَقَكُمْ وَمَا تَعْمَلُونَ
Wallahu khalaqakum wamataAAmaloon
Turkish
"Halbuki sizi de yaptiklarinizi da Allah yaratmistir."
|
Ayah 37:97 الأية
قَالُوا ابْنُوا لَهُ بُنْيَانًا فَأَلْقُوهُ فِي الْجَحِيمِ
Qaloo ibnoo lahu bunyananfaalqoohu fee aljaheem
Turkish
Onlar: "Haydin onun için bir yapi yapin da onu atese atin." dediler.
|
Ayah 37:98 الأية
فَأَرَادُوا بِهِ كَيْدًا فَجَعَلْنَاهُمُ الْأَسْفَلِينَ
Faaradoo bihi kaydan fajaAAalnahumual-asfaleen
Turkish
Böylece ona bir tuzak kurmak istediler. Biz de kendilerini daha alçak düsürdük.
|
Ayah 37:99 الأية
وَقَالَ إِنِّي ذَاهِبٌ إِلَىٰ رَبِّي سَيَهْدِينِ
Waqala innee thahibun ilarabbee sayahdeen
Turkish
Bir de dedi ki: "Ben Rabbime gidiyorum, o bana yolunu gösterir."
|
Ayah 37:100 الأية
رَبِّ هَبْ لِي مِنَ الصَّالِحِينَ
Rabbi hablee mina assaliheen
Turkish
"Ey Rabbim! Bana salihlerden (bir ogul) ihsan et!"
|
Ayah 37:101 الأية
فَبَشَّرْنَاهُ بِغُلَامٍ حَلِيمٍ
Fabashsharnahu bighulamin haleem
Turkish
Biz de kendisine yumusak huylu bir ogul müjdeledik.
|
Ayah 37:102 الأية
فَلَمَّا بَلَغَ مَعَهُ السَّعْيَ قَالَ يَا بُنَيَّ إِنِّي أَرَىٰ فِي الْمَنَامِ
أَنِّي أَذْبَحُكَ فَانظُرْ مَاذَا تَرَىٰ ۚ قَالَ يَا أَبَتِ افْعَلْ مَا تُؤْمَرُ
ۖ سَتَجِدُنِي إِن شَاءَ اللَّهُ مِنَ الصَّابِرِينَ
Falamma balagha maAAahu assaAAyaqala ya bunayya innee ara fee almanamiannee
athbahuka fanthur mathatara qala ya abati ifAAal ma tu/marusatajidunee in shaa
Allahu mina assabireen
Turkish
Oglu, yaninda kosacak çaga gelince: "Ey oglum! Ben seni rüyamda bogazladigimi
görüyorum. Artik bak, ne düsünürsün?" dedi. Çocuk da: "Babacigim sana ne
emrediliyorsa yap, insaallah beni sabredenlerden bulacaksin" dedi.
|
Ayah 37:103 الأية
فَلَمَّا أَسْلَمَا وَتَلَّهُ لِلْجَبِينِ
Falamma aslama watallahuliljabeen
Turkish
Ne zaman ki ikisi de bu sekilde Allah'a teslim oldular, Ibrahim oglunu sakagi
üzerine yatirdi.
|
Ayah 37:104 الأية
وَنَادَيْنَاهُ أَن يَا إِبْرَاهِيمُ
Wanadaynahu an ya ibraheem
Turkish
Biz de ona söyle seslendik: "Ey Ibrahim! "
|
Ayah 37:105 الأية
قَدْ صَدَّقْتَ الرُّؤْيَا ۚ إِنَّا كَذَٰلِكَ نَجْزِي الْمُحْسِنِينَ
Qad saddaqta arru/yainna kathalika najzee almuhsineen
Turkish
"Rüyana gerçekten sadakat gösterdin, süphesiz ki, biz iyilik yapanlari böyle
mükafatlandiririz."
|
Ayah 37:106 الأية
إِنَّ هَٰذَا لَهُوَ الْبَلَاءُ الْمُبِينُ
Inna hatha lahuwa albalaoalmubeen
Turkish
"Süphesiz ki bu apaçik bir imtihandi." (dedik)
|
Ayah 37:107 الأية
وَفَدَيْنَاهُ بِذِبْحٍ عَظِيمٍ
Wafadaynahu bithibhinAAatheem
Turkish
Ve ona büyük bir kurbanlik fidye verdik.
|
Ayah 37:108 الأية
وَتَرَكْنَا عَلَيْهِ فِي الْآخِرِينَ
Watarakna AAalayhi fee al-akhireen
Turkish
Kendisine sonradan gelenler içinde iyi bir nm biraktik.
|
Ayah 37:109 الأية
سَلَامٌ عَلَىٰ إِبْرَاهِيمَ
Salamun AAala ibraheem
Turkish
Selam olsun Ibrahim'e...
|
Ayah 37:110 الأية
كَذَٰلِكَ نَجْزِي الْمُحْسِنِينَ
Kathalika najzee almuhsineen
Turkish
Iste biz iyilik yapanlari böyle mükafatlandiririz.
|
Ayah 37:111 الأية
إِنَّهُ مِنْ عِبَادِنَا الْمُؤْمِنِينَ
Innahu min AAibadinaalmu/mineen
Turkish
Çünkü o bizim mümin kullarimizdandi.
|
Ayah 37:112 الأية
وَبَشَّرْنَاهُ بِإِسْحَاقَ نَبِيًّا مِّنَ الصَّالِحِينَ
Wabashsharnahu bi-ishaqanabiyyan mina assaliheen
Turkish
Ona bir de salihlerden bir peygamber olmak üzere Ishak'i müjdeledik.
|
Ayah 37:113 الأية
وَبَارَكْنَا عَلَيْهِ وَعَلَىٰ إِسْحَاقَ ۚ وَمِن ذُرِّيَّتِهِمَا مُحْسِنٌ
وَظَالِمٌ لِّنَفْسِهِ مُبِينٌ
Wabarakna AAalayhi waAAalaishaqa wamin thurriyyatihima muhsinunwathalimun
linafsihi mubeen
Turkish
Hem ona hem Ishak'a bereketler verdik. Her ikisinin neslinden de hem iyilik
yapanlar var, hem de açikça kendi nefsine zulmedenler var.
|
Ayah 37:114 الأية
وَلَقَدْ مَنَنَّا عَلَىٰ مُوسَىٰ وَهَارُونَ
Walaqad mananna AAala moosawaharoon
Turkish
Andolsun ki biz Musa ile Harun'a da nimetler verdik.
|
Ayah 37:115 الأية
وَنَجَّيْنَاهُمَا وَقَوْمَهُمَا مِنَ الْكَرْبِ الْعَظِيمِ
Wanajjaynahuma waqawmahumamina alkarbi alAAatheem
Turkish
Hem kendilerini ve kavimlerini o büyük sikintidan kurtardik.
|
Ayah 37:116 الأية
وَنَصَرْنَاهُمْ فَكَانُوا هُمُ الْغَالِبِينَ
Wanasarnahum fakanoohumu alghalibeen
Turkish
Hem yardim ettik onlara da, galip gelenler onlar oldular.
|
|