First Ayah 1 الأية الأوليبِسْم ِ اللَّهِ الرَّحْمَٰنِ الرَّحِيمِ
وَالذَّارِيَاتِ ذَرْوًا
Waththariyati tharwa
Turkish
O tozdurup savuranlara,
|
Ayah 51:2 الأية
فَالْحَامِلَاتِ وِقْرًا
Falhamilati wiqra
Turkish
Derken bir agirlik tasiyanlara,
|
Ayah 51:3 الأية
فَالْجَارِيَاتِ يُسْرًا
Faljariyati yusra
Turkish
Derken bir kolaylikla akanlara,
|
Ayah 51:4 الأية
فَالْمُقَسِّمَاتِ أَمْرًا
Falmuqassimati amra
Turkish
Derken bir emir taksim edenlere andolsun ki,
|
Ayah 51:5 الأية
إِنَّمَا تُوعَدُونَ لَصَادِقٌ
Innama tooAAadoona lasadiq
Turkish
O size vaad edilen elbette dogrudur.
|
Ayah 51:6 الأية
وَإِنَّ الدِّينَ لَوَاقِعٌ
Wa-inna addeena lawaqiAA
Turkish
Ceza ve hesap günü süphesiz olacaktir.
|
Ayah 51:7 الأية
وَالسَّمَاءِ ذَاتِ الْحُبُكِ
Wassama-i thati alhubuk
Turkish
Yollara sahip göge andolsun ki,
|
Ayah 51:8 الأية
إِنَّكُمْ لَفِي قَوْلٍ مُّخْتَلِفٍ
Innakum lafee qawlin mukhtalif
Turkish
Siz elbette çeliskili sözler içindesiniz.
|
Ayah 51:9 الأية
يُؤْفَكُ عَنْهُ مَنْ أُفِكَ
Yu/faku AAanhu man ofik
Turkish
Ondan çevrilen (imana) çevrilir.
|
Ayah 51:10 الأية
قُتِلَ الْخَرَّاصُونَ
Qutila alkharrasoon
Turkish
Kahrolsun (o fikir adina) kendi tahminlerini ileri sürenler!
|
Ayah 51:11 الأية
الَّذِينَ هُمْ فِي غَمْرَةٍ سَاهُونَ
Allatheena hum fee ghamratin sahoon
Turkish
Onlar bir sarhosluk ve cehalet içinde suursuzdurlar.
|
Ayah 51:12 الأية
يَسْأَلُونَ أَيَّانَ يَوْمُ الدِّينِ
Yas-aloona ayyana yawmu addeen
Turkish
Onlar: "Hesap ve ceza günü ne zaman?" diye soruyorlar.
|
Ayah 51:13 الأية
يَوْمَ هُمْ عَلَى النَّارِ يُفْتَنُونَ
Yawma hum AAala annariyuftanoon
Turkish
O gün, onlarin ates üzerinde azap görecekleri gündür.
|
Ayah 51:14 الأية
ذُوقُوا فِتْنَتَكُمْ هَٰذَا الَّذِي كُنتُم بِهِ تَسْتَعْجِلُونَ
Thooqoo fitnatakum hatha allatheekuntum bihi tastaAAjiloon
Turkish
Onlara: "Tadin inkarinizin cezasini, iste sizin acele istediginiz budur!"
denecektir.
|
Ayah 51:15 الأية
إِنَّ الْمُتَّقِينَ فِي جَنَّاتٍ وَعُيُونٍ
Inna almuttaqeena fee jannatinwaAAuyoon
Turkish
(15-16) Süphesiz ki takva sahipleri Rablerinin kendilerine verdigi sevabi almis
olarak cennet bahçelerinde ve pinar baslarinda bulunacaklardir. Çünkü onlar
bundan önce iyilik yapiyorlardi.
|
Ayah 51:16 الأية
آخِذِينَ مَا آتَاهُمْ رَبُّهُمْ ۚ إِنَّهُمْ كَانُوا قَبْلَ ذَٰلِكَ مُحْسِنِينَ
Akhitheena ma atahumrabbuhum innahum kanoo qabla thalika muhsineen
Turkish
(15-16) Süphesiz ki takva sahipleri Rablerinin kendilerine verdigi sevabi almis
olarak cennet bahçelerinde ve pinar baslarinda bulunacaklardir. Çünkü onlar
bundan önce iyilik yapiyorlardi.
|
Ayah 51:17 الأية
كَانُوا قَلِيلًا مِّنَ اللَّيْلِ مَا يَهْجَعُونَ
Kanoo qaleelan mina allayli mayahjaAAoon
Turkish
Onlar geceleyin pek az uyurlardi.
|
Ayah 51:18 الأية
وَبِالْأَسْحَارِ هُمْ يَسْتَغْفِرُونَ
Wabil-ashari humyastaghfiroon
Turkish
Onlar seher vakitlerinde Allah'tan bagislanma dilerlerdi.
|
Ayah 51:19 الأية
وَفِي أَمْوَالِهِمْ حَقٌّ لِّلسَّائِلِ وَالْمَحْرُومِ
Wafee amwalihim haqqun lissa-iliwalmahroom
Turkish
Onlarin mallarinda isteyen ve istemeyen yoksullar için bir hak vardi.
|
Ayah 51:20 الأية
وَفِي الْأَرْضِ آيَاتٌ لِّلْمُوقِنِينَ
Wafee al-ardi ayatunlilmooqineen
Turkish
(20-21) Kesin olarak inananlar için, yeryüzünde ve kendi nefislerinde nice
ibretler vardir. Hiç görmüyor musunuz?
|
Ayah 51:21 الأية
وَفِي أَنفُسِكُمْ ۚ أَفَلَا تُبْصِرُونَ
Wafee anfusikum afala tubsiroon
Turkish
(20-21) Kesin olarak inananlar için, yeryüzünde ve kendi nefislerinde nice
ibretler vardir. Hiç görmüyor musunuz?
|
Ayah 51:22 الأية
وَفِي السَّمَاءِ رِزْقُكُمْ وَمَا تُوعَدُونَ
Wafee assama-i rizqukum wamatooAAadoon
Turkish
Sizin rizkiniz da size vaad edilen sevap ve ceza da göktedir.
|
Ayah 51:23 الأية
فَوَرَبِّ السَّمَاءِ وَالْأَرْضِ إِنَّهُ لَحَقٌّ مِّثْلَ مَا أَنَّكُمْ
تَنطِقُونَ
Fawarabbi assama-i wal-ardiinnahu lahaqqun mithla ma annakum tantiqoon
Turkish
Gök ve yerin Rabbine andolsun ki size edilen o vaad, herhalde haktir. O tipki
sizin konusmaniz gibi gerçektir.
|
Ayah 51:24 الأية
هَلْ أَتَاكَ حَدِيثُ ضَيْفِ إِبْرَاهِيمَ الْمُكْرَمِينَ
Hal ataka hadeethu dayfiibraheema almukrameen
Turkish
Ey Muhammed! Ibrahim'in serefli misafirlerinin haberi sana geldi mi?
|
Ayah 51:25 الأية
إِذْ دَخَلُوا عَلَيْهِ فَقَالُوا سَلَامًا ۖ قَالَ سَلَامٌ قَوْمٌ مُّنكَرُونَ
Ith dakhaloo AAalayhi faqaloosalaman qala salamun qawmun munkaroon
Turkish
Hani onlar Ibrahim'in huzuruna girmislerdi de "Selam sana!" demislerdi. Ibrahim:
"Size de selam" demis, ve içinden: "Bunlar taninmamis bir topluluk!" diye
geçirmisti.
|
Ayah 51:26 الأية
فَرَاغَ إِلَىٰ أَهْلِهِ فَجَاءَ بِعِجْلٍ سَمِينٍ
Faragha ila ahlihi fajaabiAAijlin sameen
Turkish
Ibrahim, sonra ailesine giderek semiz bir buzagi (eti) getirdi.
|
Ayah 51:27 الأية
فَقَرَّبَهُ إِلَيْهِمْ قَالَ أَلَا تَأْكُلُونَ
Faqarrabahu ilayhim qala alata/kuloon
Turkish
Onu önlerine sürerek: "Yemez misiniz?" dedi.
|
Ayah 51:28 الأية
فَأَوْجَسَ مِنْهُمْ خِيفَةً ۖ قَالُوا لَا تَخَفْ ۖ وَبَشَّرُوهُ بِغُلَامٍ
عَلِيمٍ
Faawjasa minhum kheefatan qaloo latakhaf wabashsharoohu bighulamin AAaleem
Turkish
Yemediklerini görünce onlardan içine bir korku düstü. Onlar Ibrahim'e: "Korkma!"
dediler ve onu çok bilgili bir ogul ile müjdelediler.
|
Ayah 51:29 الأية
فَأَقْبَلَتِ امْرَأَتُهُ فِي صَرَّةٍ فَصَكَّتْ وَجْهَهَا وَقَالَتْ عَجُوزٌ
عَقِيمٌ
Faaqbalati imraatuhu fee sarratin fasakkatwajhaha waqalat AAajoozun AAaqeem
Turkish
Bunun üzerine karisi (Sre) bir çiglik atarak geldi ve elini yüzüne vurarak:
"Ben kisir bir kocakariyim, nasil çocugum olur?" dedi.
|
Ayah 51:30 الأية
قَالُوا كَذَٰلِكِ قَالَ رَبُّكِ ۖ إِنَّهُ هُوَ الْحَكِيمُ الْعَلِيمُ
Qaloo kathaliki qalarabbuki innahu huwa alhakeemu alAAaleem
Turkish
Misafir melekler: "Evet bu böyledir. Rabbin böyle buyurdu. Gerçekten O hüküm ve
hikmet sahibidir. Herseyi hakkiyla bilir." dediler.
|
Ayah 51:31 الأية
قَالَ فَمَا خَطْبُكُمْ أَيُّهَا الْمُرْسَلُونَ
Qala fama khatbukumayyuha almursaloon
Turkish
Ibrahim, kendisine misafir olarak gelen meleklere: "Acaba sizin asil önemli
isiniz nedir ey elçiler?" dedi.
|
Ayah 51:32 الأية
قَالُوا إِنَّا أُرْسِلْنَا إِلَىٰ قَوْمٍ مُّجْرِمِينَ
Qaloo inna orsilna ilaqawmin mujrimeen
Turkish
Onlar: "Gerçekten biz günahkr bir kavim (olan Lût kavmine) gönderildik.
|
Ayah 51:33 الأية
لِنُرْسِلَ عَلَيْهِمْ حِجَارَةً مِّن طِينٍ
Linursila AAalayhim hijaratanmin teen
Turkish
Onlarin üzerine çamurdan pisirilmis sert taslar yagdiracagiz.
|
Ayah 51:34 الأية
مُّسَوَّمَةً عِندَ رَبِّكَ لِلْمُسْرِفِينَ
Musawwamatan AAinda rabbika lilmusrifeen
Turkish
O taslardan herbirinin haddi asanlardan kime isabet edecegi Rabbin katinda
isaretlenmistir." dediler.
|
Ayah 51:35 الأية
فَأَخْرَجْنَا مَن كَانَ فِيهَا مِنَ الْمُؤْمِنِينَ
Faakhrajna man kana feehamina almu/mineen
Turkish
Nihayet biz müminlerden orada bulunan kimseleri çikardik.
|
Ayah 51:36 الأية
فَمَا وَجَدْنَا فِيهَا غَيْرَ بَيْتٍ مِّنَ الْمُسْلِمِينَ
Fama wajadna feehaghayra baytin mina almuslimeen
Turkish
Fakat biz orada müslümanlardan bir ev halkindan baska kimseyi de bulamadik.
|
Ayah 51:37 الأية
وَتَرَكْنَا فِيهَا آيَةً لِّلَّذِينَ يَخَافُونَ الْعَذَابَ الْأَلِيمَ
Watarakna feeha ayatanlillatheena yakhafoona alAAathaba al-aleem
Turkish
Biz orada aci bir azabdan korkan kimseler için bir ibret nisanesi biraktik.
|
Ayah 51:38 الأية
وَفِي مُوسَىٰ إِذْ أَرْسَلْنَاهُ إِلَىٰ فِرْعَوْنَ بِسُلْطَانٍ مُّبِينٍ
Wafee moosa ith arsanahuila firAAawna bisultanin mubeen
Turkish
Musa'nin kissasinda da ibret vardir. Hani biz onu apaçik bir delille Firavun'a
göndermistik.
|
Ayah 51:39 الأية
فَتَوَلَّىٰ بِرُكْنِهِ وَقَالَ سَاحِرٌ أَوْ مَجْنُونٌ
Fatawalla biruknihi waqala sahirunaw majnoon
Turkish
Firavun ise ordusuyla birlikte yüz çevirmis, onun hakkinda: "Bu bir sihirbazdir,
ya da bir delidir." demisti.
|
Ayah 51:40 الأية
فَأَخَذْنَاهُ وَجُنُودَهُ فَنَبَذْنَاهُمْ فِي الْيَمِّ وَهُوَ مُلِيمٌ
Faakhathnahu wajunoodahufanabathnahum fee alyammi wahuwa muleem
Turkish
Nihayet biz onu ve ordularini yakalayip hepsini denize attik. Firavun ise o
sirada (inadindan dolayi pismanlik duyarak) kendi kendini kiniyordu.
|
Ayah 51:41 الأية
وَفِي عَادٍ إِذْ أَرْسَلْنَا عَلَيْهِمُ الرِّيحَ الْعَقِيمَ
Wafee AAadin ith arsalnaAAalayhimu arreeha alAAaqeem
Turkish
d kavminin helkinde de bir ibret vardir. Hani biz onlarin üzerine köklerini
kesecek bir rüzgar göndermistik.
|
Ayah 51:42 الأية
مَا تَذَرُ مِن شَيْءٍ أَتَتْ عَلَيْهِ إِلَّا جَعَلَتْهُ كَالرَّمِيمِ
Ma tatharu min shay-in atatAAalayhi illa jaAAalat-hu karrameem
Turkish
O rüzgar üzerine ugradigi hiçbir seyi birakmiyor, mutlaka onu kül gibi
dagitiyordu.
|
Ayah 51:43 الأية
وَفِي ثَمُودَ إِذْ قِيلَ لَهُمْ تَمَتَّعُوا حَتَّىٰ حِينٍ
Wafee thamooda ith qeela lahumtamattaAAoo hatta heen
Turkish
Semud kavminin helkinde de bir ibret vardir. Hani onlara: "Belirli bir süreye
kadar dünyadan yararalanip, geçinin!" denmisti.
|
Ayah 51:44 الأية
فَعَتَوْا عَنْ أَمْرِ رَبِّهِمْ فَأَخَذَتْهُمُ الصَّاعِقَةُ وَهُمْ يَنظُرُونَ
FaAAataw AAan amri rabbihim faakhathat-humuassaAAiqatu wahum yanthuroon
Turkish
Onlarsa Rablerinin emrine karsi büyüklük tasladilar. Bunun üzerine kendilerini,
bakip dururlarken yildirim yakalayip, çarpti.
|
Ayah 51:45 الأية
فَمَا اسْتَطَاعُوا مِن قِيَامٍ وَمَا كَانُوا مُنتَصِرِينَ
Fama istataAAoo min qiyaminwama kanoo muntasireen
Turkish
Artik onlar, ne kendi kendilerine ayaga kalkabildiler, ne de yardim gördüler.
|
Ayah 51:46 الأية
وَقَوْمَ نُوحٍ مِّن قَبْلُ ۖ إِنَّهُمْ كَانُوا قَوْمًا فَاسِقِينَ
Waqawma noohin min qablu innahum kanooqawman fasiqeen
Turkish
Daha önce de Nuh kavmini helk etmistik. Çünkü onlar yoldan çikmis fsik bir
kavimdiler.
|
Ayah 51:47 الأية
وَالسَّمَاءَ بَنَيْنَاهَا بِأَيْدٍ وَإِنَّا لَمُوسِعُونَ
Wassamaa banaynahabi-aydin wa-inna lamoosiAAoon
Turkish
Biz gögü kudretimizle bina ettik. Hiç süphesiz biz, çok genislik ve kudret
sahibiyiz.
|
Ayah 51:48 الأية
وَالْأَرْضَ فَرَشْنَاهَا فَنِعْمَ الْمَاهِدُونَ
Wal-arda farashnahafaniAAma almahidoon
Turkish
Yeryüzünü de biz dösedik. Bakin biz onu ne güzel dösüyoruz!
|
Ayah 51:49 الأية
وَمِن كُلِّ شَيْءٍ خَلَقْنَا زَوْجَيْنِ لَعَلَّكُمْ تَذَكَّرُونَ
Wamin kulli shay-in khalaqna zawjaynilaAAallakum tathakkaroon
Turkish
Biz herseyden iki çift yarattik. Umulur ki, iyice düsünürsünüz.
|
Ayah 51:50 الأية
فَفِرُّوا إِلَى اللَّهِ ۖ إِنِّي لَكُم مِّنْهُ نَذِيرٌ مُّبِينٌ
Fafirroo ila Allahi inneelakum minhu natheerun mubeen
Turkish
Ey Muhammed! de ki: "Öyleyse Allah'a kosun, gerçekten ben size O'nun tarafindan
gönderilmis apaçik bir uyariciyim.
|
Ayah 51:51 الأية
وَلَا تَجْعَلُوا مَعَ اللَّهِ إِلَٰهًا آخَرَ ۖ إِنِّي لَكُم مِّنْهُ نَذِيرٌ
مُّبِينٌ
Wala tajAAaloo maAAa Allahi ilahanakhara innee lakum minhu natheerun mubeen
Turkish
Allah'la beraber baska bir tanri uydurmayin (O'na ortak kosmayin). Gerçekten ben
size O'nun tarafindan gönderilmis apaçik bir uyariciyim."
|
Ayah 51:52 الأية
كَذَٰلِكَ مَا أَتَى الَّذِينَ مِن قَبْلِهِم مِّن رَّسُولٍ إِلَّا قَالُوا سَاحِرٌ
أَوْ مَجْنُونٌ
Kathalika ma ata allatheenamin qablihim min rasoolin illa qaloo sahirunaw
majnoon
Turkish
Böylece onlardan öncekilere de herhangi bir peygamber gelince, onun hakkinda da
mutlaka: "Bir sihirbazdir veya bir delidir." dediler.
|
Ayah 51:53 الأية
أَتَوَاصَوْا بِهِ ۚ بَلْ هُمْ قَوْمٌ طَاغُونَ
Atawasaw bihi bal hum qawmun taghoon
Turkish
Onlar birbirlerine bunu mu tavsiye ettiler? Hayir onlar azgin bir kavimdir.
|
Ayah 51:54 الأية
فَتَوَلَّ عَنْهُمْ فَمَا أَنتَ بِمَلُومٍ
Fatawalla AAanhum fama anta bimaloom
Turkish
Ey Muhammed! Sen onlardan yüz çevir. Artik sen kinanacak degilsin.
|
Ayah 51:55 الأية
وَذَكِّرْ فَإِنَّ الذِّكْرَىٰ تَنفَعُ الْمُؤْمِنِينَ
Wathakkir fa-inna aththikratanfaAAu almu/mineen
Turkish
Sen ögüt verip hatirlat. Çünkü, hatirlatmak müminlere fayda verir.
|
Ayah 51:56 الأية
وَمَا خَلَقْتُ الْجِنَّ وَالْإِنسَ إِلَّا لِيَعْبُدُونِ
Wama khalaqtu aljinna wal-insailla liyaAAbudoon
Turkish
Ben cinleri ve insanlari ancak bana ibadet etsinler diye yarattim.
|
Ayah 51:57 الأية
مَا أُرِيدُ مِنْهُم مِّن رِّزْقٍ وَمَا أُرِيدُ أَن يُطْعِمُونِ
Ma oreedu minhum min rizqin wamaoreedu an yutAAimoon
Turkish
Ben onlardan herhangi bir rizik istemiyorum. Beni yedirmelerini de istemiyorum.
|
Ayah 51:58 الأية
إِنَّ اللَّهَ هُوَ الرَّزَّاقُ ذُو الْقُوَّةِ الْمَتِينُ
Inna Allaha huwa arrazzaquthoo alquwwati almateen
Turkish
Süphesiz ki, rizik veren O saglam kuvvet sahibi olan Allah'tir.
|
Ayah 51:59 الأية
فَإِنَّ لِلَّذِينَ ظَلَمُوا ذَنُوبًا مِّثْلَ ذَنُوبِ أَصْحَابِهِمْ فَلَا
يَسْتَعْجِلُونِ
Fa-inna lillatheena thalamoothanooban mithla thanoobi as-habihimfala
yastaAAjiloon
Turkish
Süphsiz ki, zulmedenlerin geçmis arkadaslarinin payi gibi, dolgun bir azab payi
vardir. Ama simdi onu acele istemesinler.
|
Ayah 51:60 الأية
فَوَيْلٌ لِّلَّذِينَ كَفَرُوا مِن يَوْمِهِمُ الَّذِي يُوعَدُونَ
Fawaylun lillatheena kafaroo minyawmihimu allathee yooAAadoon
Turkish
Kendilerine vaad edilen günlerinde ugrayacakalari azabdan dolayi vay inkr
edenlerin haline!.
|
©
EsinIslam.Com Designed & produced by The Awqaf London. Please pray for us
|