Onu dosdogru (bir kitap) olarak (indirdi) ki katindan gelecek siddetli azaba
karsi (insanlari) uyarsin ve yararli isler yapan müminlere kendileri için güzel
bir mükafat bulundugunu müjdelesin.
Bu hususta ne kendilerinin, ne de atalarinin hiçbir bilgisi yoktur. Agizlarindan
çikan söz ne büyük bir iftiradir. Onlar, yalandan baska bir sey söylemiyorlar.
Su bizim kavmimiz, Allah'tan baska ilh edindiler. Onlarin ilh olduguna dair
açik bir delil getirselerdi ya! Allah'a karsi yalan uydurandan daha zalim kim
olabilir?
(Içlerinden biri söyle demisti:) "Mademki siz, onlardan ve Allah'tan baska
taptiklari putlardan ayrildiniz, o halde magaraya siginin ki, Rabbiniz
rahmetinden size genislik versin ve isinizi rast getirip kolaylastirsin."
Ey Muhammed! Baksaydin günesin dogdugu zaman magaranin sag tarafina yöneldigini,
batarken de sol taraftan onlari makaslayip geçtigini görürdün. Onlar, magaranin
genis bir yerinde idiler. Iste bu Allah'in mucizelerindendir. Allah kime hidayet
ederse, iste o, hakka ulasmistir; kimi de hidayetten mahrum ederse, artik ona
dogru yolu gösterecek bir dost bulamazsin.
Bir de onlari magarada görseydin uyanik sanirdin. Halbuki onlar uykudadirlar.
Biz onlari saga sola çevirirdik. Köpekleri de giriste ön ayaklarini ileri dogru
uzatmisti. Eger onlari görseydin, arkana bakmadan kaçardin ve için korku ile
dolardi.
Onlari bir mucize olarak uyuttugumuz gibi, birbirlerine sorsunlar diye
kendilerini uyandirdik da içlerinden bir sözcü söyle dedi: "Ne kadar durup
kaldiniz?" (Kimi) "Bir gün ya da günün bir parçasi kadar kaldik" dediler. (Kimi
de) söyle dediler: "Ne kadar durdugunuzu, Rabbiniz daha iyi bilir. Simdi siz
birinizi, bu gümüs paranizla sehre gönderin de baksin, hangi yiyecek daha temiz
ise, ondan size azik getirsin. Hem çok dikkatli davransin ve sizi kimseye
sezdirmesin."
"Çünkü sehir halki, sizi ellerine geçirirlerse muhakkak sizi taslayarak
öldürürler veya kendi dinlerine çevirirler ki, o zaman siz dünyada da ahirette
de asla kurtulusa eremezsiniz."
Böylece insanlari onlardan haberdar kildik ki, öldükten sonra dirilmenin hak
oldugunu ve kiyamet gününden süphe edilemeyecegini bildirmek için, öylece sehir
halkina buldurduk. Onlari magarada bulanlar, aralarinda durumlarini
tartisiyorlardi. Dediler ki: "Üstlerine bir bina (kilise) yapin. Bununla beraber
Rableri, onlari daha iyi bilir." Sözlerinde üstün gelen müminler: "Üzerlerine
muhakkak bir mescid yapacagiz." dediler.
Ashab-i Kehf'in sayilarinda ihtilaf edenlerden bazilari: Onlar, üç kisidir,
dördüncüleri köpekleridir" diyecekler. Diger bazilari da "Onlar, bes kisidir,
altincilari köpekleridir " diyecekler. Her ikisi de bilinmeyen hakkinda tahmin
yürütmektir. (kimileri de:) "Onlar, yedi kisidir; sekizincisi köpekleridir"
derler. De ki: "Onlarin sayilarini Rabbim daha iyi bilir." Onlari ancak pek azi
bilir, Bu sebeple onlar hakkinda bu bildirilenler disinda bir münakasaya girisme
ve bunlar hakkinda hiç kimseye de bir sey sorma!
De ki: "Onlarin ne kadar kaldiklarini Allah daha iyi bilir." Göklerin ve yerin
gaybi O'na aittir. O ne güzel görendir! O ne mükemmel isitendir! Onlarin, O'ndan
baska bir yardimcisi yoktur. O, kendi hükümranligina kimseyi ortak etmez.
Nefsince de, sabah aksam rizasini isteyerek Rablerine yalvaranlarla beraber
candan sabret. Sen dünya hayatinin süsünü isteyerek onlardan gözlerini ayirma.
Kalbini, bizi anmaktan gafil kildigimiz, nefsinin kötü arzusuna uymus ve isi hep
asirilik olan kimseye uyma.
Ve de ki: O hak Rabbimizdendir. Artik dileyen iman etsin, dileyen inkr etsin.
Çünkü biz zalimler için öyle bir ates hazirlamisiz ki, duvarlari, çepeçevre
onlari içine alacaktir. Eger feryad edip yardim isteseler, erimis maden gibi
yüzleri haslayan bir su ile cevap verilir. O ne kötü bir içecek ve ne kötü bir
dayanma yeri!
Iste onlara Adn cennetleri vardir; altlarindan irmaklar akar, orada altin
bileziklerle süslenecekler, ince ve kalin ipekliden yesil elbiseler giyerek
koltuklar üzerine dayanip kurulacaklar. O ne güzel karsilik ve ne güzel kalma
yeri!
Onlara, su iki adami misal olarak anlat: Biz bunlardan birine her türlü üzümden
iki bag vermisiz, her ikisinin etrafini hurmalarla donatmisiz, aralarinda da bir
ekinlik yapmisiz.
Iki bagin sahibinin ayrica baska geliri vardi. Bundan dolayi bu adam arkadasiyla
münakasa ederken: "Ben malca senden daha zengin ve insan sayisi bakimindan da
senden daha güçlü ve üstünüm" dedi.
Bunun üzerine kendisiyle münakasa eden arkadasi da ona söyle dedi: "Seni
topraktan, sonra seni bir damla sudan yaratan, daha sonra da seni insan haline
getireni mi inkar ediyorsun?
"Kendi bagina girdigin zaman: "Bu Allah'dandir, benim kuvvetimle degil, Allah'in
kuvveti ile olmustur, deseydin ya! Her ne kadar beni, malca ve evlatça kendinden
az görüyorsan da."
Derken serveti yok edildi. Bunun üzerine bagina yaptigi masraflara karsi
ellerini ogusturmaya basladi. Bag, çardaklari üzerine yikilmis kalmisti, "Ah
Keske Rabbime hiçbir seyi ortak kosmasaydim" diyordu.
Ey Muhammed! Sen onlara dünya hayatinin misalini ver. Dünya hayati, gökten
indirdigimiz bir su gibidir ki, bu su sayesinde yeryüzünün bitkileri (her renk
ve çiçekten) birbirine karismis, nihayet bir çöp kirintisi olmustur. Rüzgarlar
onu savurur gider. Allah her seye muktedirdir.
O kiyamet gününü hatirla ki, daglari yürütecegiz ve yeryüzünü çirilçiplak
göreceksin. Bütün insanlari, mahserde toplayacagiz hiçbir kimseyi
birakmayacagiz.
Onlar, saf halinde Rabbine arz edilmislerdir. Allah, onlara söyle diyecektir:
"Süphesiz sizi ilk önce yarattigimiz gibi bize geldiniz. Fakat, size kiyamet
için yaptigimiz vaadi yerine getirmeyecegimizi sanmistiniz, degil mi?
O gün herkesin amel defteri ortaya konulmustur. Ey Muhammed! Günahkrlarin, amel
defterlerinden korkarak: "Eyvah bize! Bu nasil deftermis ki, büyük küçük hiçbir
sey birakmadan hepsini saymis dökmüs" dediklerini görürsün. Onlar, bütün
yaptiklarini hazir bulmuslardir. Senin Rabbin hiç kimseye zulmetmez.
Yine o vakti hatirla ki biz, meleklere: "dem'e secde edin!" demistik. Iblis
hariç olmak üzere onlar hemen secde ettiler. Iblis cinlerdendi, Rabbinin
emrinden disari çikti. Simdi siz beni birakip da Iblis'i ve soyunu dostlar mi
ediniyorsunuz? Halbuki onlar sizin düsmaninizdir. Zalimler için bu ne kötü bir
degismedir.
Ben, onlari (Iblis ve soyunu) ne göklerin ve yerin yaratilisinda, ne de
kendilerinin yaratilisinda sahit tutmadim ve hiçbir zaman dogru yoldan çikanlari
yardimci edinmis degilim.
Ve o (kiyamet) günü Allah kfirlere söyle buyuracak: "Ortaklarim ve
sefaatçilariniz diye zannettiginiz putlarinizi çagirin." Müsrikler onlari
çagirirlar, fakat kendilerine cevap vermezler. Biz, kfirlerle ilhlari arasina
atesten bir engel koymusuzdur.
Kendilerine dogru yolu gösteren peygamber geldiginde insanlari, iman etmekten ve
Rabblerinden günahlarinin magfiretini istemekten alikoyan sey sadece geçmis
milletlerin baslarina gelen felaketlerin kendilerine de gelmesini veya ahiret
azabinin ansizin göz göre göre gelip çatmasini beklemek olmustur.
Halbuki biz peygamberleri ancak müjdeciler ve uyaricilar olarak göndeririz.
Kfir olanlar ise hakki, batilla ortadan kaldirmak için mücadele ediyorlar.
Onlar, yetlerimizi ve korkutulduklari azabi da alaya almislardir.
Rabbinin yetleriyle nasihat edilip de onlardan yüz çeviren ve daha önce
isledigi günahlari unutandan daha zalim kim olabilir? Biz onlarin kalbleri
üzerine (Kur'n'i) anlamalarina engel olan bir agirlik, kulaklarina da sagirlik
verdik. Ey Muhammed! Sen onlari dogru yola çagirsan da onlar asla hidayete
ermezler.
Bununla beraber rahmet sahibi olan Rabbin çok bagislayicidir, tevbe eden
kullarina rahmeti boldur. Eger Allah, isledikleri günahlar yüzünden onlari hemen
cezalandiracak olsaydi, onlara hemen azab ederdi. Fakat onlara vaad edilen bir
zaman vardir ki, o geldiginde Allah'in azabindan bir kurtulus yeri bulamazlar.
Adam: "Gördün mü! dedi. Kayaya sigindigimiz vakit dogrusu ben baligi unutmusum.
Onu hatirlamami, muhakkak seytan bana unutturdu. O denizde garip bir yol tutup
gitmisti."
Bunun üzerine ikisi beraber yürüdüler. Nihayet gemiye bindikleri zaman, o kul
(Hizir) gemiyi deldi. Musa, ona söyle dedi: "Geminin içindekileri bogmak için mi
deldin? Dogrusu çok kötü bir is yaptin."
Yine gittiler. Nihayet bir erkek çocuga rastladiklarinda Hizir hemen onu
öldürdü. Musa: "Kisas olmadan masum bir cana nasil kiyarsin? Dogrusu sen çok
fena bir sey yaptin" dedi.
Bunun üzerine yine yürüdüler. Nihayet bir köy halkina varip onlardan yemek
istediler. Ancak köy halki onlari misafir etmekten kaçindilar. Derken orada
yikilmak üzere olan bir duvar buldular. Hizir hemen onu dogrulttu. Musa:
"Isteseydin elbet buna karsi bir ücret alirdin" dedi.
"Gemi, denizde çalisan bir kaç yoksula aitti. Onu kusurlu kilmak istedim, çünkü
onlarin ilerisinde her saglam gemiye zorla el koyan bir hükümdar vardi."
"Duvar ise, o sehirde iki yetim oglana ait idi. Duvarin altinda onlarin bir
hazinesi vardi. Babalari da iyi bir kimse idi. Onun için Rabbin istedi ki o iki
çocuk erginlik çaglarina ersinler ve Rabbinden bir rahmet olarak hazinelerini
çikarsinlar. Ve ben bunlarin hiçbirini kendiligimden yapmadim. Iste senin
sabredemedigin seylerin içyüzleri budur."