First Ayah 1 الأية الأوليبِسْم ِ اللَّهِ الرَّحْمَٰنِ الرَّحِيمِ
الر ۚ تِلْكَ آيَاتُ الْكِتَابِ وَقُرْآنٍ مُّبِينٍ
Turkish
Elif, Lm, R. Bunlar kitabin ve apaçik bir Kur'n'in yetleridir.
|
Ayah 15:2 الأية
رُّبَمَا يَوَدُّ الَّذِينَ كَفَرُوا لَوْ كَانُوا مُسْلِمِينَ
Turkish
Bir zaman gelecek ki inkr edenler, keske müslüman olsaydik temennisinde
bulunacaklardir.
|
Ayah 15:3 الأية
ذَرْهُمْ يَأْكُلُوا وَيَتَمَتَّعُوا وَيُلْهِهِمُ الْأَمَلُ ۖ فَسَوْفَ
يَعْلَمُونَ
Turkish
Onlari birak yesinler, içsinler, zevk alsinlar; arzu onlari oyalasin ilerde
bileceklerdir.
|
Ayah 15:4 الأية
وَمَا أَهْلَكْنَا مِن قَرْيَةٍ إِلَّا وَلَهَا كِتَابٌ مَّعْلُومٌ
Turkish
Biz hiçbir memleketi (Allah katinda) bilinen bir zamani olmaksizin helak
etmedik.
|
Ayah 15:5 الأية
مَّا تَسْبِقُ مِنْ أُمَّةٍ أَجَلَهَا وَمَا يَسْتَأْخِرُونَ
Turkish
Hiçbir millet, ecelinin önüne geçemez ve onu geciktiremez.
|
Ayah 15:6 الأية
وَقَالُوا يَا أَيُّهَا الَّذِي نُزِّلَ عَلَيْهِ الذِّكْرُ إِنَّكَ لَمَجْنُونٌ
Turkish
Dediler ki: "Ey kendisine Kur'n indirilen (Muhammed)! Sen mutlaka bir
mecnunsun."
|
Ayah 15:7 الأية
لَّوْ مَا تَأْتِينَا بِالْمَلَائِكَةِ إِن كُنتَ مِنَ الصَّادِقِينَ
Turkish
"Eger peygamberlik davanda dogru kimselerdensen, bize melekleri getirmeliydin."
|
Ayah 15:8 الأية
مَا نُنَزِّلُ الْمَلَائِكَةَ إِلَّا بِالْحَقِّ وَمَا كَانُوا إِذًا مُّنظَرِينَ
Turkish
Biz o melekleri ancak, hak ile indiririz. Ve indirildikleri vakit de onlara
(kfirlere) hiç mühlet verilmez.
|
Ayah 15:9 الأية
إِنَّا نَحْنُ نَزَّلْنَا الذِّكْرَ وَإِنَّا لَهُ لَحَافِظُونَ
Turkish
Hiç süphe yok ki, Kur'n'i biz indirdik, elbette onu yine biz koruyacagiz.
|
Ayah 15:10 الأية
وَلَقَدْ أَرْسَلْنَا مِن قَبْلِكَ فِي شِيَعِ الْأَوَّلِينَ
Turkish
Andolsun, senden önceki milletler arasinda da peygamberler gönderdik.
|
Ayah 15:11 الأية
وَمَا يَأْتِيهِم مِّن رَّسُولٍ إِلَّا كَانُوا بِهِ يَسْتَهْزِئُونَ
Turkish
Onlara hiçbir peygamber gelmiyordu ki onunla alay etmis olmasinlar.
|
Ayah 15:12 الأية
كَذَٰلِكَ نَسْلُكُهُ فِي قُلُوبِ الْمُجْرِمِينَ
Turkish
Biz o küfrü suçlularin kalbine iste böyle sokariz.
|
Ayah 15:13 الأية
لَا يُؤْمِنُونَ بِهِ ۖ وَقَدْ خَلَتْ سُنَّةُ الْأَوَّلِينَ
Turkish
Kur'na iman etmezler, halbuki öncekilerin sünneti (inanmadiklari için baslarina
gelenler) gelip geçmistir.
|
Ayah 15:14 الأية
وَلَوْ فَتَحْنَا عَلَيْهِم بَابًا مِّنَ السَّمَاءِ فَظَلُّوا فِيهِ يَعْرُجُونَ
Turkish
Onlara gökten bir kapi açsak da oradan yukari çiksalar,
|
Ayah 15:15 الأية
لَقَالُوا إِنَّمَا سُكِّرَتْ أَبْصَارُنَا بَلْ نَحْنُ قَوْمٌ مَّسْحُورُونَ
Turkish
"Gözlerimiz perdelendi, daha dogrusu bize büyü yapilmistir" derler.
|
Ayah 15:16 الأية
وَلَقَدْ جَعَلْنَا فِي السَّمَاءِ بُرُوجًا وَزَيَّنَّاهَا لِلنَّاظِرِينَ
Turkish
Andolsun biz, gökte birtakim burçlar yarattik ve bakanlar için onu süsledik.
|
Ayah 15:17 الأية
وَحَفِظْنَاهَا مِن كُلِّ شَيْطَانٍ رَّجِيمٍ
Turkish
Ve gögü taslanan bütün seytanlardan koruduk.
|
Ayah 15:18 الأية
إِلَّا مَنِ اسْتَرَقَ السَّمْعَ فَأَتْبَعَهُ شِهَابٌ مُّبِينٌ
Turkish
Ancak kulak hirsizligi eden seytan hariç, onu apaçik bir alev sütunu takip eder.
|
Ayah 15:19 الأية
وَالْأَرْضَ مَدَدْنَاهَا وَأَلْقَيْنَا فِيهَا رَوَاسِيَ وَأَنبَتْنَا فِيهَا مِن
كُلِّ شَيْءٍ مَّوْزُونٍ
Turkish
Yeryüzünü düzgün bir sekilde yarattik ve oraya sabit daglar yerlestirdik. Orada
hikmetle ölçülmüs her seyden bitkiler bitirdik.
|
Ayah 15:20 الأية
وَجَعَلْنَا لَكُمْ فِيهَا مَعَايِشَ وَمَن لَّسْتُمْ لَهُ بِرَازِقِينَ
Turkish
Orada hem sizin için, hem de sizin riziklarini veremediginiz kimseler için geçim
yollarini yarattik.
|
Ayah 15:21 الأية
وَإِن مِّن شَيْءٍ إِلَّا عِندَنَا خَزَائِنُهُ وَمَا نُنَزِّلُهُ إِلَّا بِقَدَرٍ
مَّعْلُومٍ
Turkish
Her seyin hazineleri yalniz bizim yanimizdadir. Fakat biz, onu ancak ihtiyaca
göre, belli ölçülerde veririz.
|
Ayah 15:22 الأية
وَأَرْسَلْنَا الرِّيَاحَ لَوَاقِحَ فَأَنزَلْنَا مِنَ السَّمَاءِ مَاءً
فَأَسْقَيْنَاكُمُوهُ وَمَا أَنتُمْ لَهُ بِخَازِنِينَ
Turkish
Biz rüzgarlari asilayici olarak gönderdik ve gökten bir su indirip sizi onunla
suladik. O suyu hazinelerde tutan da siz degilsiniz.
|
Ayah 15:23 الأية
وَإِنَّا لَنَحْنُ نُحْيِي وَنُمِيتُ وَنَحْنُ الْوَارِثُونَ
Turkish
Elbette biz diriltiriz ve biz öldürürüz! Ve hepsinin varisleri de biziz.
|
Ayah 15:24 الأية
وَلَقَدْ عَلِمْنَا الْمُسْتَقْدِمِينَ مِنكُمْ وَلَقَدْ عَلِمْنَا
الْمُسْتَأْخِرِينَ
Turkish
Andolsun ki biz, içinizden Islm'da öne geçmek isteyenleri de biliriz, geri
kalmak isteyenleri de biliriz.
|
Ayah 15:25 الأية
وَإِنَّ رَبَّكَ هُوَ يَحْشُرُهُمْ ۚ إِنَّهُ حَكِيمٌ عَلِيمٌ
Turkish
Süphesiz Rabbin O'dur ki, onlari kiyamet gününde hesaba çekmek için
toplayacaktir. O, hikmet sahibidir, bilendir.
|
Ayah 15:26 الأية
وَلَقَدْ خَلَقْنَا الْإِنسَانَ مِن صَلْصَالٍ مِّنْ حَمَإٍ مَّسْنُونٍ
Turkish
Andolsun ki biz insani kuru bir çamurdan, sekillenmis bir balçiktan yarattik.
|
Ayah 15:27 الأية
وَالْجَانَّ خَلَقْنَاهُ مِن قَبْلُ مِن نَّارِ السَّمُومِ
Turkish
Cinleri de daha önce insan vücudunun gözeneklerinden geçebilen güçlü bir atesten
yarattik.
|
Ayah 15:28 الأية
وَإِذْ قَالَ رَبُّكَ لِلْمَلَائِكَةِ إِنِّي خَالِقٌ بَشَرًا مِّن صَلْصَالٍ مِّنْ
حَمَإٍ مَّسْنُونٍ
Turkish
Ey Peygamber! Rabbinin meleklere söyle dedigini hatirla: "Ben, kuru balçiktan,
sekil verilmis kokusmus çamurdan bir insan yaratacagim."
|
Ayah 15:29 الأية
فَإِذَا سَوَّيْتُهُ وَنَفَخْتُ فِيهِ مِن رُّوحِي فَقَعُوا لَهُ سَاجِدِينَ
Turkish
Ben, onun yaratilisini tamamladigim ve ona ruhumdan üfledigim zaman, siz hemen
onun için secdeye kapanin."
|
Ayah 15:30 الأية
فَسَجَدَ الْمَلَائِكَةُ كُلُّهُمْ أَجْمَعُونَ
Turkish
Bunun üzerine meleklerin hepsi toptan secde ettiler.
|
Ayah 15:31 الأية
إِلَّا إِبْلِيسَ أَبَىٰ أَن يَكُونَ مَعَ السَّاجِدِينَ
Turkish
Yalniz Iblis hariç. O secde edenlerle beraber olmaktan çekinmisti.
|
Ayah 15:32 الأية
قَالَ يَا إِبْلِيسُ مَا لَكَ أَلَّا تَكُونَ مَعَ السَّاجِدِينَ
Turkish
Allah buyurdu ki: "Ey Iblis! Ne oluyor sana da, secde edenlerle beraber
olmuyorsun?"
|
Ayah 15:33 الأية
قَالَ لَمْ أَكُن لِّأَسْجُدَ لِبَشَرٍ خَلَقْتَهُ مِن صَلْصَالٍ مِّنْ حَمَإٍ
مَّسْنُونٍ
Turkish
Iblis söyle dedi: "Kuru bir çamurdan, sekillenmis bir balçiktan yarattigin bir
insana secde edemezdim."
|
Ayah 15:34 الأية
قَالَ فَاخْرُجْ مِنْهَا فَإِنَّكَ رَجِيمٌ
Turkish
Allah söyle buyurdu: "Öyle ise oradan çik! Sen, artik kovulmus birisin."
|
Ayah 15:35 الأية
وَإِنَّ عَلَيْكَ اللَّعْنَةَ إِلَىٰ يَوْمِ الدِّينِ
Turkish
"Kiyamet gününe kadar lanet senin üzerindedir."
|
Ayah 15:36 الأية
قَالَ رَبِّ فَأَنظِرْنِي إِلَىٰ يَوْمِ يُبْعَثُونَ
Turkish
Iblis: "Rabbim! Öyle ise insanlarin kabirlerinden kaldirilacaklari güne
(kiyamete) kadar bana mühlet ver" dedi.
|
Ayah 15:37 الأية
قَالَ فَإِنَّكَ مِنَ الْمُنظَرِينَ
Turkish
Allah buyurdu ki: "Sen mühlet verilenlerdensin."
|
Ayah 15:38 الأية
إِلَىٰ يَوْمِ الْوَقْتِ الْمَعْلُومِ
Turkish
"Allah katinda bilinen vaktin gününe kadar..."
|
Ayah 15:39 الأية
قَالَ رَبِّ بِمَا أَغْوَيْتَنِي لَأُزَيِّنَنَّ لَهُمْ فِي الْأَرْضِ
وَلَأُغْوِيَنَّهُمْ أَجْمَعِينَ
Turkish
Iblis söyle dedi: "Rabbim! Beni saptirdigin için, mutlaka ben de yeryüzünde
onlara günahlari süsleyecegim ve onlarin hepsini mutlaka azdiracagim!"
|
Ayah 15:40 الأية
إِلَّا عِبَادَكَ مِنْهُمُ الْمُخْلَصِينَ
Turkish
"Ancak içlerinden ihlasli kullarin müstesndir."
|
Ayah 15:41 الأية
قَالَ هَٰذَا صِرَاطٌ عَلَيَّ مُسْتَقِيمٌ
Turkish
Allah söyle buyurdu: "Iste bana ulasan dosdogru yol budur."
|
Ayah 15:42 الأية
إِنَّ عِبَادِي لَيْسَ لَكَ عَلَيْهِمْ سُلْطَانٌ إِلَّا مَنِ اتَّبَعَكَ مِنَ
الْغَاوِينَ
Turkish
"Sana uyan azginlardan baska, kullarimin üzerinde hiçbir nüfuzun yoktur."
|
Ayah 15:43 الأية
وَإِنَّ جَهَنَّمَ لَمَوْعِدُهُمْ أَجْمَعِينَ
Turkish
"Süphesiz ki onlarin hepsine vaad edilen yer cehennemdir."
|
Ayah 15:44 الأية
لَهَا سَبْعَةُ أَبْوَابٍ لِّكُلِّ بَابٍ مِّنْهُمْ جُزْءٌ مَّقْسُومٌ
Turkish
"Cehennemin yedi kapisi vardir. O kapilarin herbiri için birer grup
ayrilmistir."
|
Ayah 15:45 الأية
إِنَّ الْمُتَّقِينَ فِي جَنَّاتٍ وَعُيُونٍ
Turkish
Allahtan korkanlar, elbette cennetlerde ve pinarlarin basindadirlar.
|
Ayah 15:46 الأية
ادْخُلُوهَا بِسَلَامٍ آمِنِينَ
Turkish
Onlara: "Selametle güven içinde oraya girin" denir.
|
Ayah 15:47 الأية
وَنَزَعْنَا مَا فِي صُدُورِهِم مِّنْ غِلٍّ إِخْوَانًا عَلَىٰ سُرُرٍ
مُّتَقَابِلِينَ
Turkish
Biz o cennetliklerin kalblerindeki kinleri çikarir atariz. Hepsi kardesler
olarak sevinç içinde karsilikli koltuklara otururlar.
|
Ayah 15:48 الأية
لَا يَمَسُّهُمْ فِيهَا نَصَبٌ وَمَا هُم مِّنْهَا بِمُخْرَجِينَ
Turkish
Orada kendilerine hiçbir yorgunluk gelmeyecek. Oradan çikarilacak da
degillerdir.
|
Ayah 15:49 الأية
نَبِّئْ عِبَادِي أَنِّي أَنَا الْغَفُورُ الرَّحِيمُ
Turkish
Kullarima haber ver ki, gerçekten ben çok bagislayici ve pek merhamet ediciyim.
|
Ayah 15:50 الأية
وَأَنَّ عَذَابِي هُوَ الْعَذَابُ الْأَلِيمُ
Turkish
Bununla beraber azabim da çok acikli bir azabdir. Bunlari geçmisten bazi
örneklerle açiklamak üzere:
|
Ayah 15:51 الأية
وَنَبِّئْهُمْ عَن ضَيْفِ إِبْرَاهِيمَ
Turkish
Hem o kullara, Ibrahim'in misafirlerinden de haber ver.
|
Ayah 15:52 الأية
إِذْ دَخَلُوا عَلَيْهِ فَقَالُوا سَلَامًا قَالَ إِنَّا مِنكُمْ وَجِلُونَ
Turkish
Hani melekler, Ibrahim'in yanina girdikleri zaman, "selam" demisler, Ibrahim de
onlara: "Biz sizden korkuyoruz" demisti.
|
Ayah 15:53 الأية
قَالُوا لَا تَوْجَلْ إِنَّا نُبَشِّرُكَ بِغُلَامٍ عَلِيمٍ
Turkish
Melekler: "Korkma! Gerçekten biz sana bilgin bir ogul müjdeliyoruz" dediler.
|
Ayah 15:54 الأية
قَالَ أَبَشَّرْتُمُونِي عَلَىٰ أَن مَّسَّنِيَ الْكِبَرُ فَبِمَ تُبَشِّرُونَ
Turkish
Ibrahim dedi ki: "Bana ihtiyarlik gelmisken, beni mi müjdeliyorsunuz, neye
dayanarak beni müjdeliyorsunuz?"
|
Ayah 15:55 الأية
قَالُوا بَشَّرْنَاكَ بِالْحَقِّ فَلَا تَكُن مِّنَ الْقَانِطِينَ
Turkish
Melekler: "Seni gerçekle müjdeliyoruz. Sakin Allah'in rahmetinden ümidini
kesenlerden olma!" dediler.
|
Ayah 15:56 الأية
قَالَ وَمَن يَقْنَطُ مِن رَّحْمَةِ رَبِّهِ إِلَّا الضَّالُّونَ
Turkish
Ibrahim dedi ki: "Rabbimin rahmetinden, sapiklardan baska kim ümit keser?"
|
Ayah 15:57 الأية
قَالَ فَمَا خَطْبُكُمْ أَيُّهَا الْمُرْسَلُونَ
Turkish
"Ey elçiler! Baska ne isiniz var?" dedi.
|
Ayah 15:58 الأية
قَالُوا إِنَّا أُرْسِلْنَا إِلَىٰ قَوْمٍ مُّجْرِمِينَ
Turkish
Melekler söyle dediler: "Biz suçlu bir kavmi cezalandirmak için gönderildik.
|
Ayah 15:59 الأية
إِلَّا آلَ لُوطٍ إِنَّا لَمُنَجُّوهُمْ أَجْمَعِينَ
Turkish
Ancak Lût ailesi müstesndir. Biz, onlarin hepsini muhakkak kurtaracagiz.
|
Ayah 15:60 الأية
إِلَّا امْرَأَتَهُ قَدَّرْنَا ۙ إِنَّهَا لَمِنَ الْغَابِرِينَ
Turkish
Yalniz Lût'un karisi müstesn, çünkü onun helak edilenlerle birlikte yok
edilmesini takdir ettik.
|
Ayah 15:61 الأية
فَلَمَّا جَاءَ آلَ لُوطٍ الْمُرْسَلُونَ
Turkish
Melek olan elçiler, Lût kavmine gelince,
|
Ayah 15:62 الأية
قَالَ إِنَّكُمْ قَوْمٌ مُّنكَرُونَ
Turkish
Lût dedi ki: "Dogrusu siz ürkülecek bir kavimsiniz."
|
Ayah 15:63 الأية
قَالُوا بَلْ جِئْنَاكَ بِمَا كَانُوا فِيهِ يَمْتَرُونَ
Turkish
Elçiler dediler ki: "Bilakis biz sana onlarin süphe ettigi azabi getirdik."
|
Ayah 15:64 الأية
وَأَتَيْنَاكَ بِالْحَقِّ وَإِنَّا لَصَادِقُونَ
Turkish
"Sana gerçegi getirdik; biz elbette dogru söylüyoruz."
|
Ayah 15:65 الأية
فَأَسْرِ بِأَهْلِكَ بِقِطْعٍ مِّنَ اللَّيْلِ وَاتَّبِعْ أَدْبَارَهُمْ وَلَا
يَلْتَفِتْ مِنكُمْ أَحَدٌ وَامْضُوا حَيْثُ تُؤْمَرُونَ
Turkish
"Gecenin bir bölümünde aileni yola çikar, sen de arkalarindan yürü ve sizden
kimse ardina bakmasin; istenen yere gidin."
|
Ayah 15:66 الأية
وَقَضَيْنَا إِلَيْهِ ذَٰلِكَ الْأَمْرَ أَنَّ دَابِرَ هَٰؤُلَاءِ مَقْطُوعٌ
مُّصْبِحِينَ
Turkish
Biz, Lût'a su kesin emri vahyettik: "Bu kfirler sabaha çikarken muhakkak
kökleri kesilmis olacaktir."
|
Ayah 15:67 الأية
وَجَاءَ أَهْلُ الْمَدِينَةِ يَسْتَبْشِرُونَ
Turkish
Sehir halki, insan seklindeki güzel yüzlü melekleri görünce, onlara igrenç
islerini yapabileceklerini düsünüp sevinerek geldiler.
|
Ayah 15:68 الأية
قَالَ إِنَّ هَٰؤُلَاءِ ضَيْفِي فَلَا تَفْضَحُونِ
Turkish
Lût, kavmine söyle dedi: "Bunlar benim misafirlerimdir, beni rüsvay etmeyin."
|
Ayah 15:69 الأية
وَاتَّقُوا اللَّهَ وَلَا تُخْزُونِ
Turkish
"Allah'tan korkun! Beni mahcub etmeyin."
|
Ayah 15:70 الأية
قَالُوا أَوَلَمْ نَنْهَكَ عَنِ الْعَالَمِينَ
Turkish
Lût kavmi söyle dedi: "Biz sana kimsenin koruyuculugunu yapmamani söylememis
miydik?"
|
Ayah 15:71 الأية
قَالَ هَٰؤُلَاءِ بَنَاتِي إِن كُنتُمْ فَاعِلِينَ
Turkish
Lût söyle dedi: "Iste kizlarim! Düsündügünüzü yapacaksaniz (onlarla evlenin).
|
Ayah 15:72 الأية
لَعَمْرُكَ إِنَّهُمْ لَفِي سَكْرَتِهِمْ يَعْمَهُونَ
Turkish
Resulüm! Ömrüne yemin olsun ki gerçekten onlar, sarhosluklari içinde bocalayip
duruyorlardi.
|
Ayah 15:73 الأية
فَأَخَذَتْهُمُ الصَّيْحَةُ مُشْرِقِينَ
Turkish
Günes dogarken o korkunç çiglik onlari yakaladi.
|
Ayah 15:74 الأية
فَجَعَلْنَا عَالِيَهَا سَافِلَهَا وَأَمْطَرْنَا عَلَيْهِمْ حِجَارَةً مِّن
سِجِّيلٍ
Turkish
Biz, onlarin sehirlerinin üstünü altina geçirdik ve üzerlerine de balçiktan
pisirilmis taslar yagdirdik.
|
Ayah 15:75 الأية
إِنَّ فِي ذَٰلِكَ لَآيَاتٍ لِّلْمُتَوَسِّمِينَ
Turkish
Gerçekten bunda, düsünen keskin anlayislilar için ibretler vardir.
|
Ayah 15:76 الأية
وَإِنَّهَا لَبِسَبِيلٍ مُّقِيمٍ
Turkish
Hem o Lût kavminin bulundugu sehir harabesi bir yol üzerinde bulunmaktadir.
|
Ayah 15:77 الأية
إِنَّ فِي ذَٰلِكَ لَآيَةً لِّلْمُؤْمِنِينَ
Turkish
Süphesiz ki, bunda iman edenler için bir ibret vardir.
|
Ayah 15:78 الأية
وَإِن كَانَ أَصْحَابُ الْأَيْكَةِ لَظَالِمِينَ
Turkish
Eyke halki da gerçekten zalimlerdi.
|
Ayah 15:79 الأية
فَانتَقَمْنَا مِنْهُمْ وَإِنَّهُمَا لَبِإِمَامٍ مُّبِينٍ
Turkish
Biz Eyke halkindan da intikm aldik. Ikisi de (Eyke ve Medyen) açik bir yol
üzerindedir.
|
Ayah 15:80 الأية
وَلَقَدْ كَذَّبَ أَصْحَابُ الْحِجْرِ الْمُرْسَلِينَ
Turkish
Süphesiz ki, Hicr halki da peygamberleri yalanladilar.
|
Ayah 15:81 الأية
وَآتَيْنَاهُمْ آيَاتِنَا فَكَانُوا عَنْهَا مُعْرِضِينَ
Turkish
Biz, onlara yetlerimizi vermistik de onlar, yüz çeviriyorlardi
|
Ayah 15:82 الأية
وَكَانُوا يَنْحِتُونَ مِنَ الْجِبَالِ بُيُوتًا آمِنِينَ
Turkish
Onlar, daglardan emniyetli emniyetli evler yontuyorlardi.
|
Ayah 15:83 الأية
فَأَخَذَتْهُمُ الصَّيْحَةُ مُصْبِحِينَ
Turkish
Onlari da sabahleyin korkunç bir çiglik yakaladi.
|
Ayah 15:84 الأية
فَمَا أَغْنَىٰ عَنْهُم مَّا كَانُوا يَكْسِبُونَ
Turkish
Kazanmakta olduklari seyler, onlardan hiçbir zarari savmadi.
|
Ayah 15:85 الأية
وَمَا خَلَقْنَا السَّمَاوَاتِ وَالْأَرْضَ وَمَا بَيْنَهُمَا إِلَّا بِالْحَقِّ ۗ
وَإِنَّ السَّاعَةَ لَآتِيَةٌ ۖ فَاصْفَحِ الصَّفْحَ الْجَمِيلَ
Turkish
Biz gökleri, yeri ve aralarindaki varliklari ancak hak ve hikmetle yarattik ve
elbette ki, kiyamet kopacaktir. (Ey Peygamber!) Simdi sen onlara yumusak davran
ve güzel muamele et.
|
Ayah 15:86 الأية
إِنَّ رَبَّكَ هُوَ الْخَلَّاقُ الْعَلِيمُ
Turkish
Süphesiz Rabbin kemaliyle yaratandir ve iyi bilendir.
|
Ayah 15:87 الأية
وَلَقَدْ آتَيْنَاكَ سَبْعًا مِّنَ الْمَثَانِي وَالْقُرْآنَ الْعَظِيمَ
Turkish
Andolsun ki, biz sana tekrarlanan yedi yeti (Fatihayi) ve yüce Kur'n'i verdik.
|
Ayah 15:88 الأية
لَا تَمُدَّنَّ عَيْنَيْكَ إِلَىٰ مَا مَتَّعْنَا بِهِ أَزْوَاجًا مِّنْهُمْ وَلَا
تَحْزَنْ عَلَيْهِمْ وَاخْفِضْ جَنَاحَكَ لِلْمُؤْمِنِينَ
Turkish
Sakin o kfirlerden birtakimlarina verip de kendilerini zevklendirdigimiz seye
(mal ve servete) heveslenip göz dikeyim deme. Onlardan dolayi üzülme. Müminlere
merhamet kanatlarini indir.
|
Ayah 15:89 الأية
وَقُلْ إِنِّي أَنَا النَّذِيرُ الْمُبِينُ
Turkish
De ki: "Süphesiz ben apaçik bir uyariciyim."
|
Ayah 15:90 الأية
كَمَا أَنزَلْنَا عَلَى الْمُقْتَسِمِينَ
Turkish
(Inanmazsaniz basiniza) tipki o taksimcilere (yahudi ve hiristiyanlara)
indirdigimiz azap gibi (bir azab inecektir).
|
Ayah 15:91 الأية
الَّذِينَ جَعَلُوا الْقُرْآنَ عِضِينَ
Turkish
Onlar, Kur'n'in bir kismina inanip bir kismina inanmayarak onu kisim kisim
böldüler.
|
Ayah 15:92 الأية
فَوَرَبِّكَ لَنَسْأَلَنَّهُمْ أَجْمَعِينَ
Turkish
(92 - 93) Rabbin hakki için biz, mutlaka onlarin hepsini yaptiklarindan dolayi
hesaba çekecegiz.
|
Ayah 15:93 الأية
عَمَّا كَانُوا يَعْمَلُونَ
Turkish
(92 - 93) Rabbin hakki için biz, mutlaka onlarin hepsini yaptiklarindan dolayi
hesaba çekecegiz.
|
Ayah 15:94 الأية
فَاصْدَعْ بِمَا تُؤْمَرُ وَأَعْرِضْ عَنِ الْمُشْرِكِينَ
Turkish
Simdi sen emrolundugunu açikça teblig et. Müsriklerden yüz çevir.
|
Ayah 15:95 الأية
إِنَّا كَفَيْنَاكَ الْمُسْتَهْزِئِينَ
Turkish
Muhakkak ki alay edenlere karsi biz sana yeteriz.
|
Ayah 15:96 الأية
الَّذِينَ يَجْعَلُونَ مَعَ اللَّهِ إِلَٰهًا آخَرَ ۚ فَسَوْفَ يَعْلَمُونَ
Turkish
Onlar Allah ile birlikte baskasini ilh edinenlerdir. Onlar yakinda
bileceklerdir.
|
Ayah 15:97 الأية
وَلَقَدْ نَعْلَمُ أَنَّكَ يَضِيقُ صَدْرُكَ بِمَا يَقُولُونَ
Turkish
Gerçekten biliriz ki, onlarin söylediklerine gögsün daraliyor.
|
Ayah 15:98 الأية
فَسَبِّحْ بِحَمْدِ رَبِّكَ وَكُن مِّنَ السَّاجِدِينَ
Turkish
O halde Rabbini hamd ile tesbih et. Ve secde edenlerden ol.
|
Ayah 15:99 الأية
وَاعْبُدْ رَبَّكَ حَتَّىٰ يَأْتِيَكَ الْيَقِينُ
Turkish
Ve sana ölüm gelinceye kadar Rabbine ibadet et.
|
©
EsinIslam.Com Designed & produced by The Awqaf London. Please pray for us
|