First Ayah 1 الأية الأوليبِسْم ِ اللَّهِ الرَّحْمَٰنِ الرَّحِيمِ
يَا أَيُّهَا النَّاسُ اتَّقُوا رَبَّكُمْ ۚ إِنَّ زَلْزَلَةَ السَّاعَةِ شَيْءٌ
عَظِيمٌ
Turkish
Ey Insanlar! Rabbinizden sakinin; süphesiz o kiyamet gününün sarsintisi çok
büyük bir seydir.
|
Ayah 22:2 الأية
يَوْمَ تَرَوْنَهَا تَذْهَلُ كُلُّ مُرْضِعَةٍ عَمَّا أَرْضَعَتْ وَتَضَعُ كُلُّ
ذَاتِ حَمْلٍ حَمْلَهَا وَتَرَى النَّاسَ سُكَارَىٰ وَمَا هُم بِسُكَارَىٰ
وَلَٰكِنَّ عَذَابَ اللَّهِ شَدِيدٌ
Turkish
Onu göreceginiz gün, her emzikli kadin emzirdiginden geçer. Ve her hamile kadin
çocugunu düsürür. Insanlari hep sarhos görürsün, halbuki sarhos degillerdir.
Fakat Allah'in azabi çok siddetlidir.
|
Ayah 22:3 الأية
وَمِنَ النَّاسِ مَن يُجَادِلُ فِي اللَّهِ بِغَيْرِ عِلْمٍ وَيَتَّبِعُ كُلَّ
شَيْطَانٍ مَّرِيدٍ
Turkish
Insanlardan bazilari Allah hakkinda bir bilgisi olmadigi halde tartisir da her
azili seytanin ardina düser.
|
Ayah 22:4 الأية
كُتِبَ عَلَيْهِ أَنَّهُ مَن تَوَلَّاهُ فَأَنَّهُ يُضِلُّهُ وَيَهْدِيهِ إِلَىٰ
عَذَابِ السَّعِيرِ
Turkish
(O seytanki) hakkinda söyle hüküm verilmistir: Süphesiz kim onu dost edinirse, o
muhakkak onu saptirir ve dogruca cehennem azabina götürür.
|
Ayah 22:5 الأية
يَا أَيُّهَا النَّاسُ إِن كُنتُمْ فِي رَيْبٍ مِّنَ الْبَعْثِ فَإِنَّا
خَلَقْنَاكُم مِّن تُرَابٍ ثُمَّ مِن نُّطْفَةٍ ثُمَّ مِنْ عَلَقَةٍ ثُمَّ مِن
مُّضْغَةٍ مُّخَلَّقَةٍ وَغَيْرِ مُخَلَّقَةٍ لِّنُبَيِّنَ لَكُمْ ۚ وَنُقِرُّ فِي
الْأَرْحَامِ مَا نَشَاءُ إِلَىٰ أَجَلٍ مُّسَمًّى ثُمَّ نُخْرِجُكُمْ طِفْلًا
ثُمَّ لِتَبْلُغُوا أَشُدَّكُمْ ۖ وَمِنكُم مَّن يُتَوَفَّىٰ وَمِنكُم مَّن يُرَدُّ
إِلَىٰ أَرْذَلِ الْعُمُرِ لِكَيْلَا يَعْلَمَ مِن بَعْدِ عِلْمٍ شَيْئًا ۚ وَتَرَى
الْأَرْضَ هَامِدَةً فَإِذَا أَنزَلْنَا عَلَيْهَا الْمَاءَ اهْتَزَّتْ وَرَبَتْ
وَأَنبَتَتْ مِن كُلِّ زَوْجٍ بَهِيجٍ
Turkish
Ey insanlar ! Eger öldükten sonra dirilmekten süphede iseniz, (bilin ki) ne
oldugunuzu size açiklamak için süphesiz biz sizi topraktan, sonra nutfeden
(spermadan) sonra bir alekadan (embriodan) sonra yapisi belli belirsiz bir et
parçasindan yaratmisizdir. Diledigimizi belli bir süreye kadar rahimlerde
tutariz. Sonra sizi bir çocuk olarak çikartiriz, sonra sizi, olgunluk çagina
erismeniz için birakiriz. Bununla beraber kiminiz öldürülür, kiminiz de önceki
bilgisinden sonra, hiçbir sey bilmemek üzere, ömrünün en fena zamanina
ulastirilir. Bir de yeryüzünü görürsün ki kupkurudur; fakat biz onun üzerine su
indirdigimiz zaman, harekete geçer, kabarir ve her güzel çiftten bitkiler
bitirir.
|
Ayah 22:6 الأية
ذَٰلِكَ بِأَنَّ اللَّهَ هُوَ الْحَقُّ وَأَنَّهُ يُحْيِي الْمَوْتَىٰ وَأَنَّهُ
عَلَىٰ كُلِّ شَيْءٍ قَدِيرٌ
Turkish
Iste bunlar gösteriyor ki, Allah süphesiz haktir. Süphesiz ölüleri o diriltir ve
o her seye kadirdir.
|
Ayah 22:7 الأية
وَأَنَّ السَّاعَةَ آتِيَةٌ لَّا رَيْبَ فِيهَا وَأَنَّ اللَّهَ يَبْعَثُ مَن فِي
الْقُبُورِ
Turkish
Kiyamet ise süphesiz gelecek ve muhakkak ki Allah bütün kabirlerde olan
kimseleri tekrar diriltecektir.
|
Ayah 22:8 الأية
وَمِنَ النَّاسِ مَن يُجَادِلُ فِي اللَّهِ بِغَيْرِ عِلْمٍ وَلَا هُدًى وَلَا
كِتَابٍ مُّنِيرٍ
Turkish
Insanlardan kimi de vardir ki ne bir bilgiye, ne bir delile, ne de aydinlatici
bir kitaba dayanmaksizin Allah hakkinda tartisir.
|
Ayah 22:9 الأية
ثَانِيَ عِطْفِهِ لِيُضِلَّ عَن سَبِيلِ اللَّهِ ۖ لَهُ فِي الدُّنْيَا خِزْيٌ ۖ
وَنُذِيقُهُ يَوْمَ الْقِيَامَةِ عَذَابَ الْحَرِيقِ
Turkish
Allah yolundan sasirtmak (saptirmak) için büyüklük taslayarak (tartisir).
Dünyada ona bir rezillik vardir. Kiyamet gününde ise ona cehennem azabini
tattiracagiz
|
Ayah 22:10 الأية
ذَٰلِكَ بِمَا قَدَّمَتْ يَدَاكَ وَأَنَّ اللَّهَ لَيْسَ بِظَلَّامٍ لِّلْعَبِيدِ
Turkish
Ona "Bunlar, senin ellerinle kazandigin günahlar sebebiyledir" denir. Süphesiz
Allah kullarina zulmeden degildir.
|
Ayah 22:11 الأية
وَمِنَ النَّاسِ مَن يَعْبُدُ اللَّهَ عَلَىٰ حَرْفٍ ۖ فَإِنْ أَصَابَهُ خَيْرٌ
اطْمَأَنَّ بِهِ ۖ وَإِنْ أَصَابَتْهُ فِتْنَةٌ انقَلَبَ عَلَىٰ وَجْهِهِ خَسِرَ
الدُّنْيَا وَالْآخِرَةَ ۚ ذَٰلِكَ هُوَ الْخُسْرَانُ الْمُبِينُ
Turkish
Insanlardan kimi de Allah'a bir yar kenarindaymis gibi ibadet eder, eger
kendisine bir iyilik gelirse ona gönlü yatisir ve eger basina bir bela gelirse
yüzüstü dönüverir. Dünyayi da ahireti de kaybeder. Iste apaçik kayip budur.
|
Ayah 22:12 الأية
يَدْعُو مِن دُونِ اللَّهِ مَا لَا يَضُرُّهُ وَمَا لَا يَنفَعُهُ ۚ ذَٰلِكَ هُوَ
الضَّلَالُ الْبَعِيدُ
Turkish
Allah'i birakir da kendine ne zarar, ne menfaat veremeyecek seylere yalvarir.
Iste derin sapiklik budur.
|
Ayah 22:13 الأية
يَدْعُو لَمَن ضَرُّهُ أَقْرَبُ مِن نَّفْعِهِ ۚ لَبِئْسَ الْمَوْلَىٰ وَلَبِئْسَ
الْعَشِيرُ
Turkish
Herhalde o, zarari faydasindan daha yakin olana yalvariyor. Yalvardigi sey ne
kötü yardimci ve ne kötü yoldastir.
|
Ayah 22:14 الأية
إِنَّ اللَّهَ يُدْخِلُ الَّذِينَ آمَنُوا وَعَمِلُوا الصَّالِحَاتِ جَنَّاتٍ
تَجْرِي مِن تَحْتِهَا الْأَنْهَارُ ۚ إِنَّ اللَّهَ يَفْعَلُ مَا يُرِيدُ
Turkish
Süphe yok ki Allah, iman edip salih amelleri isleyenleri altindan irmaklar akan
cennetlere koyacak. Süphesiz Allah diledigini yapar.
|
Ayah 22:15 الأية
مَن كَانَ يَظُنُّ أَن لَّن يَنصُرَهُ اللَّهُ فِي الدُّنْيَا وَالْآخِرَةِ
فَلْيَمْدُدْ بِسَبَبٍ إِلَى السَّمَاءِ ثُمَّ لْيَقْطَعْ فَلْيَنظُرْ هَلْ
يُذْهِبَنَّ كَيْدُهُ مَا يَغِيظُ
Turkish
Allah'in ona (peygambere) dünyada ve ahirette yardim etmeyecegini sanan kimse
hemen yukariya bir ip uzatsin, sonra (kendini intihar edip) bogsun da baksin bu
hilesi kendisini öfkelendiren seyi giderecek mi?
|
Ayah 22:16 الأية
وَكَذَٰلِكَ أَنزَلْنَاهُ آيَاتٍ بَيِّنَاتٍ وَأَنَّ اللَّهَ يَهْدِي مَن يُرِيدُ
Turkish
Iste biz onu (Kur'n'i) böylece, apaçik yetler olarak indirdik. Süphesiz Allah
diledigini dogru yola eristirir.
|
Ayah 22:17 الأية
إِنَّ الَّذِينَ آمَنُوا وَالَّذِينَ هَادُوا وَالصَّابِئِينَ وَالنَّصَارَىٰ
وَالْمَجُوسَ وَالَّذِينَ أَشْرَكُوا إِنَّ اللَّهَ يَفْصِلُ بَيْنَهُمْ يَوْمَ
الْقِيَامَةِ ۚ إِنَّ اللَّهَ عَلَىٰ كُلِّ شَيْءٍ شَهِيدٌ
Turkish
Süphesiz o iman edenler, yahudi olanlar, sabiîler (yildiza tapanlar),
hiristiyanlar, atese tapanlar ve (Allah'a) es kosanlar (yok mu?) Allah, kiyamet
günü bunlarin arasini süphesiz ayiracaktir. Çünkü Allah her seyi hakkiyla görüp
bilendir.
|
Ayah 22:18 الأية
أَلَمْ تَرَ أَنَّ اللَّهَ يَسْجُدُ لَهُ مَن فِي السَّمَاوَاتِ وَمَن فِي
الْأَرْضِ وَالشَّمْسُ وَالْقَمَرُ وَالنُّجُومُ وَالْجِبَالُ وَالشَّجَرُ
وَالدَّوَابُّ وَكَثِيرٌ مِّنَ النَّاسِ ۖ وَكَثِيرٌ حَقَّ عَلَيْهِ الْعَذَابُ ۗ
وَمَن يُهِنِ اللَّهُ فَمَا لَهُ مِن مُّكْرِمٍ ۚ إِنَّ اللَّهَ يَفْعَلُ مَا
يَشَاءُ ۩
Turkish
Görmedin mi, göklerdeki kimseler, yerdeki kimseler, günes, ay ve yildizlar,
daglar, agaçlar, bütün hayvanlar ve insanlardan birçogu hep Allah'a secde
ediyor. Birçogunun üzerine de azab hak olmustur. Allah kimi hor ve hakir kilarsa
artik ona ikram edecek yoktur. Süphesiz Allah diledigi seyi yapar.
|
Ayah 22:19 الأية
هَٰذَانِ خَصْمَانِ اخْتَصَمُوا فِي رَبِّهِمْ ۖ فَالَّذِينَ كَفَرُوا قُطِّعَتْ
لَهُمْ ثِيَابٌ مِّن نَّارٍ يُصَبُّ مِن فَوْقِ رُءُوسِهِمُ الْحَمِيمُ
Turkish
Su ikisi Rableri hakkinda tartismaya girmis iki hasimdir. O'nu inkar edenler
için atesten elbiseleri biçilmistir. Baslarinin üstünden kaynar su dökülür.
|
Ayah 22:20 الأية
يُصْهَرُ بِهِ مَا فِي بُطُونِهِمْ وَالْجُلُودُ
Turkish
Bununla karinlarindaki ve derileri eritilir.
|
Ayah 22:21 الأية
وَلَهُم مَّقَامِعُ مِنْ حَدِيدٍ
Turkish
Bir de bunlara demirden kamçilar vardir.
|
Ayah 22:22 الأية
كُلَّمَا أَرَادُوا أَن يَخْرُجُوا مِنْهَا مِنْ غَمٍّ أُعِيدُوا فِيهَا وَذُوقُوا
عَذَابَ الْحَرِيقِ
Turkish
Ugradiklari gamdan (dolayi) oradan ne zaman çikmak isteseler, her defasinda
oraya geri çevrilirler: "Yakici azabi tadin" denir.
|
Ayah 22:23 الأية
إِنَّ اللَّهَ يُدْخِلُ الَّذِينَ آمَنُوا وَعَمِلُوا الصَّالِحَاتِ جَنَّاتٍ
تَجْرِي مِن تَحْتِهَا الْأَنْهَارُ يُحَلَّوْنَ فِيهَا مِنْ أَسَاوِرَ مِن ذَهَبٍ
وَلُؤْلُؤًا ۖ وَلِبَاسُهُمْ فِيهَا حَرِيرٌ
Turkish
Süphesiz Allah iman edip yararli is isleyenleri, altindan irmaklar akan
cennetlere koyacak, orada altin bilezikler ve inciler takinacaklar. Oradaki
elbiseleri de ipektendir.
|
Ayah 22:24 الأية
وَهُدُوا إِلَى الطَّيِّبِ مِنَ الْقَوْلِ وَهُدُوا إِلَىٰ صِرَاطِ الْحَمِيدِ
Turkish
Hem sözün güzelini isitecek duruma ulastirilmislar, hem de övülmeye layik (olan
Allah'in) yoluna eristirilmislerdir.
|
Ayah 22:25 الأية
إِنَّ الَّذِينَ كَفَرُوا وَيَصُدُّونَ عَن سَبِيلِ اللَّهِ وَالْمَسْجِدِ
الْحَرَامِ الَّذِي جَعَلْنَاهُ لِلنَّاسِ سَوَاءً الْعَاكِفُ فِيهِ وَالْبَادِ ۚ
وَمَن يُرِدْ فِيهِ بِإِلْحَادٍ بِظُلْمٍ نُّذِقْهُ مِنْ عَذَابٍ أَلِيمٍ
Turkish
Süphesiz inkr edenlere, Allah'in yolundan, yerli ve yolcu bütün insanlar için
esit kilinan Mescid-i Haram'dan alikoyanlara ve orada zulümle yanlis yola
saptirmak isteyene can yakici bir azab tattiririz.
|
Ayah 22:26 الأية
وَإِذْ بَوَّأْنَا لِإِبْرَاهِيمَ مَكَانَ الْبَيْتِ أَن لَّا تُشْرِكْ بِي شَيْئًا
وَطَهِّرْ بَيْتِيَ لِلطَّائِفِينَ وَالْقَائِمِينَ وَالرُّكَّعِ السُّجُودِ
Turkish
Bir zamanlar Kbe'nin yerini Ibrahim'e su sekilde hazirlamistik: Sakin bana
hiçbir seyi ortak kosma; tavaf edenler, orada (kiyama) duranlar, ruku edenler ve
secdeye varanlar için evimi tertemiz et.
|
Ayah 22:27 الأية
وَأَذِّن فِي النَّاسِ بِالْحَجِّ يَأْتُوكَ رِجَالًا وَعَلَىٰ كُلِّ ضَامِرٍ
يَأْتِينَ مِن كُلِّ فَجٍّ عَمِيقٍ
Turkish
Insanlari hacca çagir; yürüyerek veya incelmis binekler üstünde (uzak yollardan)
her derin vadiyi asarak sana gelsinler.
|
Ayah 22:28 الأية
لِّيَشْهَدُوا مَنَافِعَ لَهُمْ وَيَذْكُرُوا اسْمَ اللَّهِ فِي أَيَّامٍ
مَّعْلُومَاتٍ عَلَىٰ مَا رَزَقَهُم مِّن بَهِيمَةِ الْأَنْعَامِ ۖ فَكُلُوا
مِنْهَا وَأَطْعِمُوا الْبَائِسَ الْفَقِيرَ
Turkish
Ta ki kendilerine ait birtakim menfaatlere sahid olsunlar; Allah'in kendilerine
rizik olarak verdigi hayvanlari belli günlerde kurban ederken O'nun adini
ansinlar. Siz de onlardan yiyin, yoksulu, fakiri de doyurun.
|
Ayah 22:29 الأية
ثُمَّ لْيَقْضُوا تَفَثَهُمْ وَلْيُوفُوا نُذُورَهُمْ وَلْيَطَّوَّفُوا بِالْبَيْتِ
الْعَتِيقِ
Turkish
Sonra kirlerini giderip temizlensinler. Adaklarini yerine getirsinler. Kbeyi
tavaf etsinler.
|
Ayah 22:30 الأية
ذَٰلِكَ وَمَن يُعَظِّمْ حُرُمَاتِ اللَّهِ فَهُوَ خَيْرٌ لَّهُ عِندَ رَبِّهِ ۗ
وَأُحِلَّتْ لَكُمُ الْأَنْعَامُ إِلَّا مَا يُتْلَىٰ عَلَيْكُمْ ۖ فَاجْتَنِبُوا
الرِّجْسَ مِنَ الْأَوْثَانِ وَاجْتَنِبُوا قَوْلَ الزُّورِ
Turkish
Emir budur, Allah'in yasaklarina kim saygi gösterirse, bu, kendisi için Rabbinin
katinda süphesiz hayirdir. Size bildirilegelenden baska bütün hayvanlar helal
kilinmistir. O halde o pis putlardan kaçinin ve yalan sözden sakinin.
|
Ayah 22:31 الأية
حُنَفَاءَ لِلَّهِ غَيْرَ مُشْرِكِينَ بِهِ ۚ وَمَن يُشْرِكْ بِاللَّهِ
فَكَأَنَّمَا خَرَّ مِنَ السَّمَاءِ فَتَخْطَفُهُ الطَّيْرُ أَوْ تَهْوِي بِهِ
الرِّيحُ فِي مَكَانٍ سَحِيقٍ
Turkish
Allah için, O'na es kosmayan, O'nun birligine inanmis kimseler olun. Allah'a
ortak kosan kimse, gökten düsüp de kuslarin kaptigi veya rüzgarin bir uçuruma
sürükledigi seye benzer.
|
Ayah 22:32 الأية
ذَٰلِكَ وَمَن يُعَظِّمْ شَعَائِرَ اللَّهِ فَإِنَّهَا مِن تَقْوَى الْقُلُوبِ
Turkish
Bu böyledir; kim Allah'in nisanelerine, kurbanliklarina saygi gösterirse,
süphesiz o kalblerin takvasindandir.
|
Ayah 22:33 الأية
لَكُمْ فِيهَا مَنَافِعُ إِلَىٰ أَجَلٍ مُّسَمًّى ثُمَّ مَحِلُّهَا إِلَى الْبَيْتِ
الْعَتِيقِ
Turkish
Sizin için onlarda belli bir süreye kadar bir takim faydalar vardir. Sonra
bunlar Beyt-i atik (kbe) de son bulurlar.
|
Ayah 22:34 الأية
وَلِكُلِّ أُمَّةٍ جَعَلْنَا مَنسَكًا لِّيَذْكُرُوا اسْمَ اللَّهِ عَلَىٰ مَا
رَزَقَهُم مِّن بَهِيمَةِ الْأَنْعَامِ ۗ فَإِلَٰهُكُمْ إِلَٰهٌ وَاحِدٌ فَلَهُ
أَسْلِمُوا ۗ وَبَشِّرِ الْمُخْبِتِينَ
Turkish
Her ümmet için Allah'in kendilerine rizik olarak verdigi kurbanlik hayvanlarin
üzerine O'nun adini ansinlar diye bir mabed yapmisizdir. Hepinizin ilhi bir tek
ilhtir. Onun için yalniz O'na teslim olan müslümanlar olun. (Ey Muhammed!)
Allah'a itaat eden alçak gönüllüleri müjdele.
|
Ayah 22:35 الأية
الَّذِينَ إِذَا ذُكِرَ اللَّهُ وَجِلَتْ قُلُوبُهُمْ وَالصَّابِرِينَ عَلَىٰ مَا
أَصَابَهُمْ وَالْمُقِيمِي الصَّلَاةِ وَمِمَّا رَزَقْنَاهُمْ يُنفِقُونَ
Turkish
Ki Allah anildigi vakit onlarin kalpleri titrer. Onlar baslarina gelene
sabreden, namaz kilan kimselerdir. Kendilerine verdigimiz riziktan Allah yolunda
harcarlar.
|
Ayah 22:36 الأية
وَالْبُدْنَ جَعَلْنَاهَا لَكُم مِّن شَعَائِرِ اللَّهِ لَكُمْ فِيهَا خَيْرٌ ۖ
فَاذْكُرُوا اسْمَ اللَّهِ عَلَيْهَا صَوَافَّ ۖ فَإِذَا وَجَبَتْ جُنُوبُهَا
فَكُلُوا مِنْهَا وَأَطْعِمُوا الْقَانِعَ وَالْمُعْتَرَّ ۚ كَذَٰلِكَ
سَخَّرْنَاهَا لَكُمْ لَعَلَّكُمْ تَشْكُرُونَ
Turkish
Kurbanlik deve ve sigirlari Allah'in size olan nisanelerinden kildik. Sizin için
onlarda hayir vardir. Ön ayaklarinin biri bagli halde keserken üzerlerine
Allah'in adini anin. Yanlari yere yaslandigi vakit de onlardan yiyin, kanaat
edip istemeyene de, isteyene de yedirin. Böylece onlari sizin buyrugunuza verdik
ki, sükredesiniz.
|
Ayah 22:37 الأية
لَن يَنَالَ اللَّهَ لُحُومُهَا وَلَا دِمَاؤُهَا وَلَٰكِن يَنَالُهُ التَّقْوَىٰ
مِنكُمْ ۚ كَذَٰلِكَ سَخَّرَهَا لَكُمْ لِتُكَبِّرُوا اللَّهَ عَلَىٰ مَا هَدَاكُمْ
ۗ وَبَشِّرِ الْمُحْسِنِينَ
Turkish
Elbette onlarin etleri ve kanlari Allah'a ulasmayacaktir. Ancak O'na sizin
takvaniz erecektir. Onlari bu sekilde sizin buyrugunuza verdi ki, size yolunu
gösterdiginden dolayi, Allah'i tekbir ile yüceltesiniz. (Ey Muhammed!)
Vazifelerini güzelce yapan iyilik sevenleri müjdele.
|
Ayah 22:38 الأية
إِنَّ اللَّهَ يُدَافِعُ عَنِ الَّذِينَ آمَنُوا ۗ إِنَّ اللَّهَ لَا يُحِبُّ كُلَّ
خَوَّانٍ كَفُورٍ
Turkish
Süphesiz Allah inananlari savunur. Çünkü Allah hin ve nankörlerin hiçbirini
sevmez.
|
Ayah 22:39 الأية
أُذِنَ لِلَّذِينَ يُقَاتَلُونَ بِأَنَّهُمْ ظُلِمُوا ۚ وَإِنَّ اللَّهَ عَلَىٰ
نَصْرِهِمْ لَقَدِيرٌ
Turkish
Kendilerine savas açilan kimselere (kfirlere karsi koymak için) izin verildi.
Çünkü onlar zulme ugradilar. Süphesiz Allah onlari zafere ulastirmaya kadirdir.
|
Ayah 22:40 الأية
الَّذِينَ أُخْرِجُوا مِن دِيَارِهِم بِغَيْرِ حَقٍّ إِلَّا أَن يَقُولُوا رَبُّنَا
اللَّهُ ۗ وَلَوْلَا دَفْعُ اللَّهِ النَّاسَ بَعْضَهُم بِبَعْضٍ لَّهُدِّمَتْ
صَوَامِعُ وَبِيَعٌ وَصَلَوَاتٌ وَمَسَاجِدُ يُذْكَرُ فِيهَا اسْمُ اللَّهِ
كَثِيرًا ۗ وَلَيَنصُرَنَّ اللَّهُ مَن يَنصُرُهُ ۗ إِنَّ اللَّهَ لَقَوِيٌّ
عَزِيزٌ
Turkish
Onlar "Rabbimiz Allah'tir" demelerinden baska bir sebep olmaksizin haksiz yere
yurtlarindan çikarildilar. Eger Allah insanlarin bir kismini bir kismi ile
defetmeseydi manastirlar, kiliseler, havralar ve içinde Allah'in adi çok anilan
mescidler elbette yikilirdi. Süphesiz Allah kendi (dini) ne yardim edene yardim
edecektir. Süphesiz Allah çok güçlüdür, çok izetlidir (her seye galiptir).
|
Ayah 22:41 الأية
الَّذِينَ إِن مَّكَّنَّاهُمْ فِي الْأَرْضِ أَقَامُوا الصَّلَاةَ وَآتَوُا
الزَّكَاةَ وَأَمَرُوا بِالْمَعْرُوفِ وَنَهَوْا عَنِ الْمُنكَرِ ۗ وَلِلَّهِ
عَاقِبَةُ الْأُمُورِ
Turkish
Onlar (o müminlerdir) ki, eger kendilerini yeryüzünde iktidar mevkiine
getirirsek namazi kilarlar, zekati verirler, iyiligi emrederler ve fenaligi
yasak ederler. Bütün islerin sonu sirf Allah'a ittir.
|
Ayah 22:42 الأية
وَإِن يُكَذِّبُوكَ فَقَدْ كَذَّبَتْ قَبْلَهُمْ قَوْمُ نُوحٍ وَعَادٌ وَثَمُودُ
Turkish
(Ey Muhammed!) Eger seni (müsrikler) yalanliyorlarsa bil ki onlardan önce Nûh
kavmi, d ve Semûd (kavimleri de kendi peygamberlerini) yalanci saydilar.
|
Ayah 22:43 الأية
وَقَوْمُ إِبْرَاهِيمَ وَقَوْمُ لُوطٍ
Turkish
Ibrahim'in kavmi de, Lût'un kavmi de (peygamberlerini) yalanci saydilar.
|
Ayah 22:44 الأية
وَأَصْحَابُ مَدْيَنَ ۖ وَكُذِّبَ مُوسَىٰ فَأَمْلَيْتُ لِلْكَافِرِينَ ثُمَّ
أَخَذْتُهُمْ ۖ فَكَيْفَ كَانَ نَكِيرِ
Turkish
(Suayb'in kavmi olan) Medyen halki da (Sûayb'i) yalanladi. Musa da (Firavun
tarafindan) yalanlandi. Ben de o kfirlere bir süre verdim. Sonra da onlari
yakalayiverdim. Beni tanimamak nasilmis görsünler.
|
Ayah 22:45 الأية
فَكَأَيِّن مِّن قَرْيَةٍ أَهْلَكْنَاهَا وَهِيَ ظَالِمَةٌ فَهِيَ خَاوِيَةٌ عَلَىٰ
عُرُوشِهَا وَبِئْرٍ مُّعَطَّلَةٍ وَقَصْرٍ مَّشِيدٍ
Turkish
Nice memleketler vardi ki, zulüm yaparlarken biz onlari yok ettik. Artik damlari
çökmüs, duvarlari üzerine yikilmistir. (Geride) Nice terkedilmis kuyularla
bombos kalmis yüksek saraylar (birakilmistir.)
|
Ayah 22:46 الأية
أَفَلَمْ يَسِيرُوا فِي الْأَرْضِ فَتَكُونَ لَهُمْ قُلُوبٌ يَعْقِلُونَ بِهَا أَوْ
آذَانٌ يَسْمَعُونَ بِهَا ۖ فَإِنَّهَا لَا تَعْمَى الْأَبْصَارُ وَلَٰكِن تَعْمَى
الْقُلُوبُ الَّتِي فِي الصُّدُورِ
Turkish
Yeryüzünde dolasmiyorlar mi ki olanlari akledecek kalbleri, isitecek kulaklari
olsun. Gerçek sudur ki, gözler kör olmaz, fakat asil gögüslerin içindeki kalpler
kör olur.
|
Ayah 22:47 الأية
وَيَسْتَعْجِلُونَكَ بِالْعَذَابِ وَلَن يُخْلِفَ اللَّهُ وَعْدَهُ ۚ وَإِنَّ
يَوْمًا عِندَ رَبِّكَ كَأَلْفِ سَنَةٍ مِّمَّا تَعُدُّونَ
Turkish
Bir de senden acele azab istiyorlar. Elbette Allah sözünden caymaz. Bununla
beraber Rabbinin katinda birgün, sizin sayacaklarinizdan bin sene gibidir.
|
Ayah 22:48 الأية
وَكَأَيِّن مِّن قَرْيَةٍ أَمْلَيْتُ لَهَا وَهِيَ ظَالِمَةٌ ثُمَّ أَخَذْتُهَا
وَإِلَيَّ الْمَصِيرُ
Turkish
Zulmedip dururlarken kendilerine mühlet verdigim nice memleket halki vardi ki,
sonunda onlari yakalayivermistim. Dönüs ancak banadir.
|
Ayah 22:49 الأية
قُلْ يَا أَيُّهَا النَّاسُ إِنَّمَا أَنَا لَكُمْ نَذِيرٌ مُّبِينٌ
Turkish
(Habîbim!) De ki: "Ey insanlar! Ben size ancak apaçik anlatan bir uyariciyim."
|
Ayah 22:50 الأية
فَالَّذِينَ آمَنُوا وَعَمِلُوا الصَّالِحَاتِ لَهُم مَّغْفِرَةٌ وَرِزْقٌ كَرِيمٌ
Turkish
Iste iman edip salih amel isleyenler için hem bir magfiret, hem de (cennette)
tükenmez bir rizik vardir.
|
Ayah 22:51 الأية
وَالَّذِينَ سَعَوْا فِي آيَاتِنَا مُعَاجِزِينَ أُولَٰئِكَ أَصْحَابُ الْجَحِيمِ
Turkish
yetlerimizi tartisarak bozmaya ugrasanlara gelince, iste onlar
cehennemliktirler. Böyle de ve temennilere uyma. Çünkü:
|
Ayah 22:52 الأية
وَمَا أَرْسَلْنَا مِن قَبْلِكَ مِن رَّسُولٍ وَلَا نَبِيٍّ إِلَّا إِذَا تَمَنَّىٰ
أَلْقَى الشَّيْطَانُ فِي أُمْنِيَّتِهِ فَيَنسَخُ اللَّهُ مَا يُلْقِي
الشَّيْطَانُ ثُمَّ يُحْكِمُ اللَّهُ آيَاتِهِ ۗ وَاللَّهُ عَلِيمٌ حَكِيمٌ
Turkish
(Ey Muhammed!) Biz senden önce hiçbir elçi ve hiçbir peygamber göndermedik ki o
bir sey temenni ettigi zaman, seytan onun arzusuna süpheler karistirmasin. Bunun
üzerine Allah seytanin karistirdigi süpheyi giderir. Sonra da Allah, yetlerini
tahkim eder (güçlendirir). Allah Alîm'dir (herseyi bilir), Hakîmdir (Hikmet
sahibidir)
|
Ayah 22:53 الأية
لِّيَجْعَلَ مَا يُلْقِي الشَّيْطَانُ فِتْنَةً لِّلَّذِينَ فِي قُلُوبِهِم مَّرَضٌ
وَالْقَاسِيَةِ قُلُوبُهُمْ ۗ وَإِنَّ الظَّالِمِينَ لَفِي شِقَاقٍ بَعِيدٍ
Turkish
Allah, seytanin karistirdigini, kalblerinde hastalik bulunan ve kalpleri kaskati
olan kimseleri sinamaya vesile kilar. Zalimler süphesiz (haktan uzak) derin bir
ayrilik içindedirler.
|
Ayah 22:54 الأية
وَلِيَعْلَمَ الَّذِينَ أُوتُوا الْعِلْمَ أَنَّهُ الْحَقُّ مِن رَّبِّكَ
فَيُؤْمِنُوا بِهِ فَتُخْبِتَ لَهُ قُلُوبُهُمْ ۗ وَإِنَّ اللَّهَ لَهَادِ
الَّذِينَ آمَنُوا إِلَىٰ صِرَاطٍ مُّسْتَقِيمٍ
Turkish
Bir de kendilerine ilim verilmis olanlar, Kur'n'in süphesiz Rabbinden gelen bir
gerçek oldugunu bilsinler ve ona iman etsinler de kalpleri ona saygi duysun.
Çünkü Allah, iman edenleri dogru yola eristirir.
|
Ayah 22:55 الأية
وَلَا يَزَالُ الَّذِينَ كَفَرُوا فِي مِرْيَةٍ مِّنْهُ حَتَّىٰ تَأْتِيَهُمُ
السَّاعَةُ بَغْتَةً أَوْ يَأْتِيَهُمْ عَذَابُ يَوْمٍ عَقِيمٍ
Turkish
Inkr edenler de, kendilerine ansizin kiyamet gelinceye veya akîm (kisir) bir
günün azabi gelinceye kadar, Kur'n'dan süphe etmekte devam edip giderler.
|
Ayah 22:56 الأية
الْمُلْكُ يَوْمَئِذٍ لِّلَّهِ يَحْكُمُ بَيْنَهُمْ ۚ فَالَّذِينَ آمَنُوا
وَعَمِلُوا الصَّالِحَاتِ فِي جَنَّاتِ النَّعِيمِ
Turkish
O gün hükümranlik yalniz Allah'indir, O aralarinda hükmünü verir. Artik iman
edip yararli is isleyenler nimet cennetlerindedirler.
|
Ayah 22:57 الأية
وَالَّذِينَ كَفَرُوا وَكَذَّبُوا بِآيَاتِنَا فَأُولَٰئِكَ لَهُمْ عَذَابٌ
مُّهِينٌ
Turkish
Inkr edip yetlerimizi yalan sayanlar ise, iste bunlar için hakîr düsüren bir
azab vardir.
|
Ayah 22:58 الأية
وَالَّذِينَ هَاجَرُوا فِي سَبِيلِ اللَّهِ ثُمَّ قُتِلُوا أَوْ مَاتُوا
لَيَرْزُقَنَّهُمُ اللَّهُ رِزْقًا حَسَنًا ۚ وَإِنَّ اللَّهَ لَهُوَ خَيْرُ
الرَّازِقِينَ
Turkish
Allah yolunda hicret edip de sonra öldürülmüs veya ölmüs olanlara gelince,
elbette Allah, onlari güzel bir rizikla riziklandiracaktir. Çünkü Allah rizik
verenlerin en hayirlisidir.
|
Ayah 22:59 الأية
لَيُدْخِلَنَّهُم مُّدْخَلًا يَرْضَوْنَهُ ۗ وَإِنَّ اللَّهَ لَعَلِيمٌ حَلِيمٌ
Turkish
Allah onlari hosnud olacaklari bir yere (cennete) elbette koyacaktir. Süphesiz
Allah Alîmdir (herseyi bilir) Halîmdir, (Kullarina yumusak davranir.).
|
Ayah 22:60 الأية
ذَٰلِكَ وَمَنْ عَاقَبَ بِمِثْلِ مَا عُوقِبَ بِهِ ثُمَّ بُغِيَ عَلَيْهِ
لَيَنصُرَنَّهُ اللَّهُ ۗ إِنَّ اللَّهَ لَعَفُوٌّ غَفُورٌ
Turkish
Bu böyledir, kim kendisine yapilan cezaya ayni ile karsilik verir de, sonra yine
kendisine zulüm yapilirsa, muhakkak ki, Allah ona yardim eder. Allah süphesiz
çok af edicidir, çok bagislayicidir.
|
Ayah 22:61 الأية
ذَٰلِكَ بِأَنَّ اللَّهَ يُولِجُ اللَّيْلَ فِي النَّهَارِ وَيُولِجُ النَّهَارَ
فِي اللَّيْلِ وَأَنَّ اللَّهَ سَمِيعٌ بَصِيرٌ
Turkish
Çünkü Allah, geceyi gündüzün içine sokar, gündüzü de gecenin içine sokar.
Süphesiz Allah, Semîdir (herseyi isitir) Basîrdir (herseyi gö-rür).
|
Ayah 22:62 الأية
ذَٰلِكَ بِأَنَّ اللَّهَ هُوَ الْحَقُّ وَأَنَّ مَا يَدْعُونَ مِن دُونِهِ هُوَ
الْبَاطِلُ وَأَنَّ اللَّهَ هُوَ الْعَلِيُّ الْكَبِيرُ
Turkish
(Bu sonsuz güç sundandir) Çünkü Allah, varligi kendinden olan Hak'tir.
Müsriklerin O'nu birakip da tapindiklari putlar ise hep btildir. Süphesiz
Allah, yücedir, büyüktür.
|
Ayah 22:63 الأية
أَلَمْ تَرَ أَنَّ اللَّهَ أَنزَلَ مِنَ السَّمَاءِ مَاءً فَتُصْبِحُ الْأَرْضُ
مُخْضَرَّةً ۗ إِنَّ اللَّهَ لَطِيفٌ خَبِيرٌ
Turkish
Görmedin mi Allah'in gökten indirdigi su ile yeryüzü (nasil) yem-yesil oluyor?
Gerçekten Allah çok lütufkrdir, her seyden haberdardir.
|
Ayah 22:64 الأية
لَّهُ مَا فِي السَّمَاوَاتِ وَمَا فِي الْأَرْضِ ۗ وَإِنَّ اللَّهَ لَهُوَ
الْغَنِيُّ الْحَمِيدُ
Turkish
Göklerde ve yerde ne varsa hep O'nundur. Dogrusu Allah müstagnîdir, övülmege
layiktir.
|
Ayah 22:65 الأية
أَلَمْ تَرَ أَنَّ اللَّهَ سَخَّرَ لَكُم مَّا فِي الْأَرْضِ وَالْفُلْكَ تَجْرِي
فِي الْبَحْرِ بِأَمْرِهِ وَيُمْسِكُ السَّمَاءَ أَن تَقَعَ عَلَى الْأَرْضِ إِلَّا
بِإِذْنِهِ ۗ إِنَّ اللَّهَ بِالنَّاسِ لَرَءُوفٌ رَّحِيمٌ
Turkish
Görmedin mi ki, Allah bütün yerdekileri ve emriyle denizlerde akip giden
gemileri hep sizin buyrugunuz altina verdi. Gögü de izni olmaksizin yere
düsmekten o (koruyup havada) tutuyor. Süphesiz Allah insanlara çok sefkatlidir,
çok merhametlidir.
|
Ayah 22:66 الأية
وَهُوَ الَّذِي أَحْيَاكُمْ ثُمَّ يُمِيتُكُمْ ثُمَّ يُحْيِيكُمْ ۗ إِنَّ
الْإِنسَانَ لَكَفُورٌ
Turkish
Size (ilk defa) hayat veren, sonra öldürecek olan, sonra da yeniden diriltecek
olan O'dur. Insan gerçekten pek nankördür.
|
Ayah 22:67 الأية
لِّكُلِّ أُمَّةٍ جَعَلْنَا مَنسَكًا هُمْ نَاسِكُوهُ ۖ فَلَا يُنَازِعُنَّكَ فِي
الْأَمْرِ ۚ وَادْعُ إِلَىٰ رَبِّكَ ۖ إِنَّكَ لَعَلَىٰ هُدًى مُّسْتَقِيمٍ
Turkish
Biz her ümmet için bir seriat tayin ettik ki, onlar onunla amel ederler. Bunun
için (ey Muhammed!) bu konuda seninle hiçbir zaman çekismesinler. (Insanlari)
Rabbine (ibadet etmeye) çagir. Süphesiz sen gerçekten hidayete götüren dogru bir
yol üzerindesin.
|
Ayah 22:68 الأية
وَإِن جَادَلُوكَ فَقُلِ اللَّهُ أَعْلَمُ بِمَا تَعْمَلُونَ
Turkish
Eger seninle tartisirlarsa, de ki: "Allah yaptiklarinizi çok iyi bilir."
|
Ayah 22:69 الأية
اللَّهُ يَحْكُمُ بَيْنَكُمْ يَوْمَ الْقِيَامَةِ فِيمَا كُنتُمْ فِيهِ
تَخْتَلِفُونَ
Turkish
Ayriliga düstügünüz seyler hakkinda kiyamet günü Allah aranizda hükmünü
verecektir.
|
Ayah 22:70 الأية
أَلَمْ تَعْلَمْ أَنَّ اللَّهَ يَعْلَمُ مَا فِي السَّمَاءِ وَالْأَرْضِ ۗ إِنَّ
ذَٰلِكَ فِي كِتَابٍ ۚ إِنَّ ذَٰلِكَ عَلَى اللَّهِ يَسِيرٌ
Turkish
Bilmez misin ki, Allah, gökte ve yerde ne varsa hepsini bilir. Süphesiz bunlar
bir kitabtadir. Hiç süphe yok ki bunlar Allah'a pek kolaydir.
|
Ayah 22:71 الأية
وَيَعْبُدُونَ مِن دُونِ اللَّهِ مَا لَمْ يُنَزِّلْ بِهِ سُلْطَانًا وَمَا لَيْسَ
لَهُم بِهِ عِلْمٌ ۗ وَمَا لِلظَّالِمِينَ مِن نَّصِيرٍ
Turkish
Onlar Allah'i birakip da O'nun, haklarinda hiçbir delil indirmedigi ve
kendilerinde de bir bilgi bulunmayan seylere taparlar. Zalimler için hiçbir
yardimci yoktur.
|
Ayah 22:72 الأية
وَإِذَا تُتْلَىٰ عَلَيْهِمْ آيَاتُنَا بَيِّنَاتٍ تَعْرِفُ فِي وُجُوهِ الَّذِينَ
كَفَرُوا الْمُنكَرَ ۖ يَكَادُونَ يَسْطُونَ بِالَّذِينَ يَتْلُونَ عَلَيْهِمْ
آيَاتِنَا ۗ قُلْ أَفَأُنَبِّئُكُم بِشَرٍّ مِّن ذَٰلِكُمُ ۗ النَّارُ وَعَدَهَا
اللَّهُ الَّذِينَ كَفَرُوا ۖ وَبِئْسَ الْمَصِيرُ
Turkish
yetlerimiz kendilerine apaçik olarak okundugu zaman, o kfirlerin yüzlerinden
inkrlarini anlarsin. Neredeyse, kendilerine yetlerimizi okuyanlara
saldiracaklar. De ki: "Simdi size ondan daha kötü olanini haber vereyim mi? O,
atestir. Allah bunu kfir olanlara vaad buyurdu. O ne kötü bir dönüs yeridir."
|
Ayah 22:73 الأية
يَا أَيُّهَا النَّاسُ ضُرِبَ مَثَلٌ فَاسْتَمِعُوا لَهُ ۚ إِنَّ الَّذِينَ
تَدْعُونَ مِن دُونِ اللَّهِ لَن يَخْلُقُوا ذُبَابًا وَلَوِ اجْتَمَعُوا لَهُ ۖ
وَإِن يَسْلُبْهُمُ الذُّبَابُ شَيْئًا لَّا يَسْتَنقِذُوهُ مِنْهُ ۚ ضَعُفَ
الطَّالِبُ وَالْمَطْلُوبُ
Turkish
Ey insanlar! Bir misal verilmektedir, simdi ona iyi kulak verin: Sizin Allah'i
birakip taptiklariniz bir araya gelseler, bir sinek bile yaratamayacaklardir.
Sinek onlardan bir sey kapsa onu kurtaramazlar. Isteyen de, istenen de cizdir.
|
Ayah 22:74 الأية
مَا قَدَرُوا اللَّهَ حَقَّ قَدْرِهِ ۗ إِنَّ اللَّهَ لَقَوِيٌّ عَزِيزٌ
Turkish
Allah'in büyüklügünü geregi gibi degerlendirip bilemediler. Süphesiz ki Allah
çok kuvvetlidir, her seye üstündür.
|
Ayah 22:75 الأية
اللَّهُ يَصْطَفِي مِنَ الْمَلَائِكَةِ رُسُلًا وَمِنَ النَّاسِ ۚ إِنَّ اللَّهَ
سَمِيعٌ بَصِيرٌ
Turkish
Allah hem meleklerden, hem de insanlardan elçiler seçer. Süphesiz Allah her seyi
isitir, her seyi görür.
|
Ayah 22:76 الأية
يَعْلَمُ مَا بَيْنَ أَيْدِيهِمْ وَمَا خَلْفَهُمْ ۗ وَإِلَى اللَّهِ تُرْجَعُ
الْأُمُورُ
Turkish
O geçmislerini ve geleceklerini bilir. Bütün isler Allah'a döndürülür.
|
Ayah 22:77 الأية
يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُوا ارْكَعُوا وَاسْجُدُوا وَاعْبُدُوا رَبَّكُمْ
وَافْعَلُوا الْخَيْرَ لَعَلَّكُمْ تُفْلِحُونَ ۩
Turkish
Ey iman edenler! rükû edin, secdeye varin, Rabbinize kulluk edin, iyilik yapin
ki kurtulabilesiniz.
|
Ayah 22:78 الأية
وَجَاهِدُوا فِي اللَّهِ حَقَّ جِهَادِهِ ۚ هُوَ اجْتَبَاكُمْ وَمَا جَعَلَ
عَلَيْكُمْ فِي الدِّينِ مِنْ حَرَجٍ ۚ مِّلَّةَ أَبِيكُمْ إِبْرَاهِيمَ ۚ هُوَ
سَمَّاكُمُ الْمُسْلِمِينَ مِن قَبْلُ وَفِي هَٰذَا لِيَكُونَ الرَّسُولُ شَهِيدًا
عَلَيْكُمْ وَتَكُونُوا شُهَدَاءَ عَلَى النَّاسِ ۚ فَأَقِيمُوا الصَّلَاةَ وَآتُوا
الزَّكَاةَ وَاعْتَصِمُوا بِاللَّهِ هُوَ مَوْلَاكُمْ ۖ فَنِعْمَ الْمَوْلَىٰ
وَنِعْمَ النَّصِيرُ
Turkish
Allah ugrunda gerektigi gibi cihad edin. Sizi o seçmis, babaniz Ibrahim'in yolu
olan dinde sizin için bir zorluk kilmamistir. Daha önce ve Kur'n'da,
Peygamberin size sahid olmasi, sizin de insanlara sahid olmaniz için, size
müslüman adini veren O'dur. Artik namaz kilin, zekat verin, Allah'a sarilin. O
sizin sahibinizdir. O ne güzel sahip ve ne güzel yardimcidir!
|
©
EsinIslam.Com Designed & produced by The Awqaf London. Please pray for us
|