First Ayah 1 الأية الأوليبِسْم ِ اللَّهِ الرَّحْمَٰنِ الرَّحِيمِ
الْحَمْدُ لِلَّهِ الَّذِي خَلَقَ السَّمَاوَاتِ وَالْأَرْضَ وَجَعَلَ الظُّلُمَاتِ
وَالنُّورَ ۖ ثُمَّ الَّذِينَ كَفَرُوا بِرَبِّهِمْ يَعْدِلُونَ
Turkish
Hamd, gökleri ve yeri yaratan, karanliklari ve aydinligi var eden Allah'a
mahsustur. Böyleyken kfirler hl Rablerine baskalarini esit sayiyorlar.
|
Ayah 6:2 الأية
هُوَ الَّذِي خَلَقَكُم مِّن طِينٍ ثُمَّ قَضَىٰ أَجَلًا ۖ وَأَجَلٌ مُّسَمًّى
عِندَهُ ۖ ثُمَّ أَنتُمْ تَمْتَرُونَ
Turkish
Sizi çamurdan yaratan, sonra size bir ecel takdir eden O'dur. Tayin edilen bir
ecel de (kiyamet zamani) O'nun katindadir. Sonra bir de süphe ediyorsunuz.
|
Ayah 6:3 الأية
وَهُوَ اللَّهُ فِي السَّمَاوَاتِ وَفِي الْأَرْضِ ۖ يَعْلَمُ سِرَّكُمْ
وَجَهْرَكُمْ وَيَعْلَمُ مَا تَكْسِبُونَ
Turkish
O, göklerde de, yerde de (tek) Allah'tir. Sizin gizlinizi, açiginizi ve ne
kazandiginizi bilir.
|
Ayah 6:4 الأية
وَمَا تَأْتِيهِم مِّنْ آيَةٍ مِّنْ آيَاتِ رَبِّهِمْ إِلَّا كَانُوا عَنْهَا
مُعْرِضِينَ
Turkish
Onlara Rab'lerinin yetlerinden hiçbir yet gelmez ki, ondan yüz çevirmesinler.
|
Ayah 6:5 الأية
فَقَدْ كَذَّبُوا بِالْحَقِّ لَمَّا جَاءَهُمْ ۖ فَسَوْفَ يَأْتِيهِمْ أَنبَاءُ مَا
كَانُوا بِهِ يَسْتَهْزِئُونَ
Turkish
Hak, kendilerine gelince onu yalanladilar. Alaya aldiklari seyin haberi yakinda
kendilerine gelecektir.
|
Ayah 6:6 الأية
أَلَمْ يَرَوْا كَمْ أَهْلَكْنَا مِن قَبْلِهِم مِّن قَرْنٍ مَّكَّنَّاهُمْ فِي
الْأَرْضِ مَا لَمْ نُمَكِّن لَّكُمْ وَأَرْسَلْنَا السَّمَاءَ عَلَيْهِم
مِّدْرَارًا وَجَعَلْنَا الْأَنْهَارَ تَجْرِي مِن تَحْتِهِمْ فَأَهْلَكْنَاهُم
بِذُنُوبِهِمْ وَأَنشَأْنَا مِن بَعْدِهِمْ قَرْنًا آخَرِينَ
Turkish
Kendilerinden önce nice nesilleri helak ettigimizi görmediler mi? Yeryüzünde
size vermedigimiz imkanlari onlara vermistik. Onlara gökten bol bol yagmur
indirmis, altlarindan irmaklar akitmistik. Fakat onlari günahlarindan dolayi
helak ettik. Ve kendilerinden sonra baska bir nesil yarattik.
|
Ayah 6:7 الأية
وَلَوْ نَزَّلْنَا عَلَيْكَ كِتَابًا فِي قِرْطَاسٍ فَلَمَسُوهُ بِأَيْدِيهِمْ
لَقَالَ الَّذِينَ كَفَرُوا إِنْ هَٰذَا إِلَّا سِحْرٌ مُّبِينٌ
Turkish
Eger sana kagitta yazili bir kitap indirmis olsak da onu elleriyle tutsalardi,
yine de o kfirler: "Muhakkak ki bu, apaçik bir sihirdir" derlerdi.
|
Ayah 6:8 الأية
وَقَالُوا لَوْلَا أُنزِلَ عَلَيْهِ مَلَكٌ ۖ وَلَوْ أَنزَلْنَا مَلَكًا لَّقُضِيَ
الْأَمْرُ ثُمَّ لَا يُنظَرُونَ
Turkish
"O'na bir melek indirilmeli degil miydi?" dediler. Eger bir melek indirseydik,
is bitirilmis olurdu, sonra kendilerine hiç göz açtirilmazdi.
|
Ayah 6:9 الأية
وَلَوْ جَعَلْنَاهُ مَلَكًا لَّجَعَلْنَاهُ رَجُلًا وَلَلَبَسْنَا عَلَيْهِم مَّا
يَلْبِسُونَ
Turkish
Eger Peygamberi, biz bir melek yapsaydik, yine de onu bir adam seklinde yapardik
ve onlari yine düstükleri kuskuya düsürürdük.
|
Ayah 6:10 الأية
وَلَقَدِ اسْتُهْزِئَ بِرُسُلٍ مِّن قَبْلِكَ فَحَاقَ بِالَّذِينَ سَخِرُوا مِنْهُم
مَّا كَانُوا بِهِ يَسْتَهْزِئُونَ
Turkish
Senden önce de peygamberlerle alay edilmisti. Fakat onlardan alay edenleri, alay
ettikleri sey kusativerdi.
|
Ayah 6:11 الأية
قُلْ سِيرُوا فِي الْأَرْضِ ثُمَّ انظُرُوا كَيْفَ كَانَ عَاقِبَةُ الْمُكَذِّبِينَ
Turkish
De ki: "Yeryüzünde dolasin da yalanlayanlarin sonu nasil olmus, görün!".
|
Ayah 6:12 الأية
قُل لِّمَن مَّا فِي السَّمَاوَاتِ وَالْأَرْضِ ۖ قُل لِّلَّهِ ۚ كَتَبَ عَلَىٰ
نَفْسِهِ الرَّحْمَةَ ۚ لَيَجْمَعَنَّكُمْ إِلَىٰ يَوْمِ الْقِيَامَةِ لَا رَيْبَ
فِيهِ ۚ الَّذِينَ خَسِرُوا أَنفُسَهُمْ فَهُمْ لَا يُؤْمِنُونَ
Turkish
De ki: "Göklerde ve yerde olanlar kimindir?" "Allah'indir" de. O, rahmet etmeyi
kendi nefsine yazmistir. Sizi, varliginda asla süphe olmayan kiyamet gününde
toplayacaktir. Ama kendilerini zarara sokanlar inanmazlar.
|
Ayah 6:13 الأية
وَلَهُ مَا سَكَنَ فِي اللَّيْلِ وَالنَّهَارِ ۚ وَهُوَ السَّمِيعُ الْعَلِيمُ
Turkish
Gecede, gündüzde barinan her sey O'nundur. O, isitendir, bilendir.
|
Ayah 6:14 الأية
قُلْ أَغَيْرَ اللَّهِ أَتَّخِذُ وَلِيًّا فَاطِرِ السَّمَاوَاتِ وَالْأَرْضِ
وَهُوَ يُطْعِمُ وَلَا يُطْعَمُ ۗ قُلْ إِنِّي أُمِرْتُ أَنْ أَكُونَ أَوَّلَ مَنْ
أَسْلَمَ ۖ وَلَا تَكُونَنَّ مِنَ الْمُشْرِكِينَ
Turkish
De ki: "Gökleri ve yeri yoktan var eden, besleyen, fakat kendisi beslenmeyen
Allah'tan baska dost mu tutayim?" "Ben Islm olanlarin ilki olmakla emrolundum"
de ve sakin Allah'a ortak kosanlardan olma.
|
Ayah 6:15 الأية
قُلْ إِنِّي أَخَافُ إِنْ عَصَيْتُ رَبِّي عَذَابَ يَوْمٍ عَظِيمٍ
Turkish
De ki: "Eger Rabbime isyan edersem, büyük bir günün azabindan korkarim".
|
Ayah 6:16 الأية
مَّن يُصْرَفْ عَنْهُ يَوْمَئِذٍ فَقَدْ رَحِمَهُ ۚ وَذَٰلِكَ الْفَوْزُ الْمُبِينُ
Turkish
O gün kimden azab giderilirse, kuskusuz Allah ona rahmet etmistir. Iste apaçik
kurtulus budur.
|
Ayah 6:17 الأية
وَإِن يَمْسَسْكَ اللَّهُ بِضُرٍّ فَلَا كَاشِفَ لَهُ إِلَّا هُوَ ۖ وَإِن
يَمْسَسْكَ بِخَيْرٍ فَهُوَ عَلَىٰ كُلِّ شَيْءٍ قَدِيرٌ
Turkish
Allah sana bir zarar dokundurursa, onu yine kendisinden baska açacak yoktur. Ve
eger sana bir hayir dokundursa, kuskusuz O, herseyi yapabilendir.
|
Ayah 6:18 الأية
وَهُوَ الْقَاهِرُ فَوْقَ عِبَادِهِ ۚ وَهُوَ الْحَكِيمُ الْخَبِيرُ
Turkish
O, kullarinin üstünde tam hkimdir. O, hüküm ve hikmet sahibidir, herseyden
haberdardir.
|
Ayah 6:19 الأية
قُلْ أَيُّ شَيْءٍ أَكْبَرُ شَهَادَةً ۖ قُلِ اللَّهُ ۖ شَهِيدٌ بَيْنِي
وَبَيْنَكُمْ ۚ وَأُوحِيَ إِلَيَّ هَٰذَا الْقُرْآنُ لِأُنذِرَكُم بِهِ وَمَن
بَلَغَ ۚ أَئِنَّكُمْ لَتَشْهَدُونَ أَنَّ مَعَ اللَّهِ آلِهَةً أُخْرَىٰ ۚ قُل
لَّا أَشْهَدُ ۚ قُلْ إِنَّمَا هُوَ إِلَٰهٌ وَاحِدٌ وَإِنَّنِي بَرِيءٌ مِّمَّا
تُشْرِكُونَ
Turkish
De ki: "Sahitlik yönünden hangi sey daha büyüktür?". De ki: "Allah, benimle
sizin aranizda sahittir ve bana bu Kur'n vahyolundu ki, onunla hem sizi, hem de
sizden sonra kendisine ulasan herkesi uyarayim. Allah'la beraber baska ilhlar
olduguna siz gerçekten sahitlik eder misiniz?" De ki: "Ben buna sahitlik etmem".
"O, ancak ve ancak bir tek ilhtir ve gerçekten ben, sizin ortak tuttugunuz
seylerden uzagim"de.
|
Ayah 6:20 الأية
الَّذِينَ آتَيْنَاهُمُ الْكِتَابَ يَعْرِفُونَهُ كَمَا يَعْرِفُونَ أَبْنَاءَهُمُ
ۘ الَّذِينَ خَسِرُوا أَنفُسَهُمْ فَهُمْ لَا يُؤْمِنُونَ
Turkish
Kendilerine Kitap verdigimiz kimseler, Peygamber'i, kendi ogullarini bildikleri
gibi, bilirler. Kendilerine yazik edenler var ya! Iste onlar iman etmezler.
|
Ayah 6:21 الأية
وَمَنْ أَظْلَمُ مِمَّنِ افْتَرَىٰ عَلَى اللَّهِ كَذِبًا أَوْ كَذَّبَ بِآيَاتِهِ
ۗ إِنَّهُ لَا يُفْلِحُ الظَّالِمُونَ
Turkish
Allah'a iftira ederek yalan uydurandan veya yetlerini yalanlayandan daha zalim
kim olabilir? Hiç süphe yok ki zalimler kurtulusa eremezler.
|
Ayah 6:22 الأية
وَيَوْمَ نَحْشُرُهُمْ جَمِيعًا ثُمَّ نَقُولُ لِلَّذِينَ أَشْرَكُوا أَيْنَ
شُرَكَاؤُكُمُ الَّذِينَ كُنتُمْ تَزْعُمُونَ
Turkish
O gün hepsini mahsere toplayacagiz. Sonra Allah'a ortak kosanlara: " Hani nerede
o Allah'a ortak saydiginiz ortaklariniz?" diyecegiz.
|
Ayah 6:23 الأية
ثُمَّ لَمْ تَكُن فِتْنَتُهُمْ إِلَّا أَن قَالُوا وَاللَّهِ رَبِّنَا مَا كُنَّا
مُشْرِكِينَ
Turkish
Sonra, (Onlar): "Rabbimiz, Allah'a yemin ederiz ki, biz müsriklerden degildik"
demekten baska bir özür bulamayacaklar.
|
Ayah 6:24 الأية
انظُرْ كَيْفَ كَذَبُوا عَلَىٰ أَنفُسِهِمْ ۚ وَضَلَّ عَنْهُم مَّا كَانُوا
يَفْتَرُونَ
Turkish
Bak, vicdanlarina karsi nasil yalan söylediler! O uydurduklari putlar da
kendilerinden kaybolup gitti.
|
Ayah 6:25 الأية
وَمِنْهُم مَّن يَسْتَمِعُ إِلَيْكَ ۖ وَجَعَلْنَا عَلَىٰ قُلُوبِهِمْ أَكِنَّةً
أَن يَفْقَهُوهُ وَفِي آذَانِهِمْ وَقْرًا ۚ وَإِن يَرَوْا كُلَّ آيَةٍ لَّا
يُؤْمِنُوا بِهَا ۚ حَتَّىٰ إِذَا جَاءُوكَ يُجَادِلُونَكَ يَقُولُ الَّذِينَ
كَفَرُوا إِنْ هَٰذَا إِلَّا أَسَاطِيرُ الْأَوَّلِينَ
Turkish
Içlerinden seni dinleyenler de vardir, fakat biz, onu anlamalarina engel olmak
için kalblerinin üstüne örtüler, kulaklarinin içine de agirlik koyduk. Onlar,
bütün delilleri görseler bile yine ona inanmazlar. Hatta sana geldiklerinde
seninle tartisirlar. Ve o kfirler: "Bu, öncekilerin masallarindan baska bir sey
degildir" derler.
|
Ayah 6:26 الأية
وَهُمْ يَنْهَوْنَ عَنْهُ وَيَنْأَوْنَ عَنْهُ ۖ وَإِن يُهْلِكُونَ إِلَّا
أَنفُسَهُمْ وَمَا يَشْعُرُونَ
Turkish
Onlar, insanlari Kur'n'a iman etmekten menederler, hem de kendileri ondan uzak
dururlar. Böylece yalniz kendilerini mahvediyorlar ama farkinda degiller.
|
Ayah 6:27 الأية
وَلَوْ تَرَىٰ إِذْ وُقِفُوا عَلَى النَّارِ فَقَالُوا يَا لَيْتَنَا نُرَدُّ وَلَا
نُكَذِّبَ بِآيَاتِ رَبِّنَا وَنَكُونَ مِنَ الْمُؤْمِنِينَ
Turkish
Onlarin, atesin üzerinde durdurulduklari zaman: "Ne olurdu dünyaya
döndürülseydik, Rabb'imizin yetlerini yalanlamasaydik da müminlerden olsaydik"
dediklerini bir görsen!
|
Ayah 6:28 الأية
بَلْ بَدَا لَهُم مَّا كَانُوا يُخْفُونَ مِن قَبْلُ ۖ وَلَوْ رُدُّوا لَعَادُوا
لِمَا نُهُوا عَنْهُ وَإِنَّهُمْ لَكَاذِبُونَ
Turkish
Hayir, daha önce gizleyip durduklari karsilarina çikti da ondan, yoksa geri
çevrilselerdi yine menedildikleri seyi yapmaya dönerlerdi. Çünkü onlar
yalancidirlar.
|
Ayah 6:29 الأية
وَقَالُوا إِنْ هِيَ إِلَّا حَيَاتُنَا الدُّنْيَا وَمَا نَحْنُ بِمَبْعُوثِينَ
Turkish
Dediler ki:" Dünya hayatimizdan baska bir hayat yoktur, biz diriltilecek
degiliz".
|
Ayah 6:30 الأية
وَلَوْ تَرَىٰ إِذْ وُقِفُوا عَلَىٰ رَبِّهِمْ ۚ قَالَ أَلَيْسَ هَٰذَا بِالْحَقِّ
ۚ قَالُوا بَلَىٰ وَرَبِّنَا ۚ قَالَ فَذُوقُوا الْعَذَابَ بِمَا كُنتُمْ
تَكْفُرُونَ
Turkish
Rablerinin huzurunda durdurulduklari zaman onlari bir görsen! Rableri onlara
söyle der: "Bu, bir gerçek degil midir?". Onlar da: "Rabbimize yemin ederiz ki
gerçektir" derler. Rableri de onlara: "Öyleyse inkriniz sebebiyle azabi tadin!"
der.
|
Ayah 6:31 الأية
قَدْ خَسِرَ الَّذِينَ كَذَّبُوا بِلِقَاءِ اللَّهِ ۖ حَتَّىٰ إِذَا جَاءَتْهُمُ
السَّاعَةُ بَغْتَةً قَالُوا يَا حَسْرَتَنَا عَلَىٰ مَا فَرَّطْنَا فِيهَا وَهُمْ
يَحْمِلُونَ أَوْزَارَهُمْ عَلَىٰ ظُهُورِهِمْ ۚ أَلَا سَاءَ مَا يَزِرُونَ
Turkish
Allah'in huzuruna çikmayi yalanlayanlar, gerçekten hüsrana ugramislardir.
Kiyamet günü ansizin gelince onlar, günahlarini sirtlarina yüklenmis olarak
söyle derler: "Dünyada yaptigimiz kusurlardan dolayi yaziklar olsun bize!" Bakin
yüklendikleri günah ne kötüdür!
|
Ayah 6:32 الأية
وَمَا الْحَيَاةُ الدُّنْيَا إِلَّا لَعِبٌ وَلَهْوٌ ۖ وَلَلدَّارُ الْآخِرَةُ
خَيْرٌ لِّلَّذِينَ يَتَّقُونَ ۗ أَفَلَا تَعْقِلُونَ
Turkish
Dünya hayati, eglence ve oyundan baska bir sey degildir. Ahiret yurdu ise,
Allah'tan korkanlar için daha hayirlidir. Aklinizi kullanmaz misiniz?
|
Ayah 6:33 الأية
قَدْ نَعْلَمُ إِنَّهُ لَيَحْزُنُكَ الَّذِي يَقُولُونَ ۖ فَإِنَّهُمْ لَا
يُكَذِّبُونَكَ وَلَٰكِنَّ الظَّالِمِينَ بِآيَاتِ اللَّهِ يَجْحَدُونَ
Turkish
Onlarin söylediklerinin seni üzdügünü elbette biliyoruz. Onlar aslinda seni
yalanlamiyorlar, fakat, o zalimler Allah'in yetlerini inkr ediyorlar.
|
Ayah 6:34 الأية
وَلَقَدْ كُذِّبَتْ رُسُلٌ مِّن قَبْلِكَ فَصَبَرُوا عَلَىٰ مَا كُذِّبُوا
وَأُوذُوا حَتَّىٰ أَتَاهُمْ نَصْرُنَا ۚ وَلَا مُبَدِّلَ لِكَلِمَاتِ اللَّهِ ۚ
وَلَقَدْ جَاءَكَ مِن نَّبَإِ الْمُرْسَلِينَ
Turkish
Senden önce de peygamberler yalanlanmisti. Kendilerine yardimimiz gelinceye
kadar yalanlanmaya ve eziyet olunmaya sabrettiler. Allah'in sözlerini
degistirecek hiçbir kimse yoktur. Süphesiz ki sana, peygamberlerin haberlerinden
bir kismi gelmistir.
|
Ayah 6:35 الأية
وَإِن كَانَ كَبُرَ عَلَيْكَ إِعْرَاضُهُمْ فَإِنِ اسْتَطَعْتَ أَن تَبْتَغِيَ
نَفَقًا فِي الْأَرْضِ أَوْ سُلَّمًا فِي السَّمَاءِ فَتَأْتِيَهُم بِآيَةٍ ۚ
وَلَوْ شَاءَ اللَّهُ لَجَمَعَهُمْ عَلَى الْهُدَىٰ ۚ فَلَا تَكُونَنَّ مِنَ
الْجَاهِلِينَ
Turkish
Eger onlarin yüz çevirmesi sana agir geldiyse, haydi gücün yetiyorsa yerin içine
(inebilecegin) bir delik, ya da göge (çikabilecegin) bir merdiven ara ki onlara
bir mucize getiresin! Allah dileseydi, elbette onlari hidayet üzerinde toplardi.
O halde cahillerden olma!
|
Ayah 6:36 الأية
إِنَّمَا يَسْتَجِيبُ الَّذِينَ يَسْمَعُونَ ۘ وَالْمَوْتَىٰ يَبْعَثُهُمُ اللَّهُ
ثُمَّ إِلَيْهِ يُرْجَعُونَ
Turkish
Daveti ancak dinleyenler kabul ederler. Ölülere gelince, Allah onlari diriltir,
sonra O'na döndürülürler.
|
Ayah 6:37 الأية
وَقَالُوا لَوْلَا نُزِّلَ عَلَيْهِ آيَةٌ مِّن رَّبِّهِ ۚ قُلْ إِنَّ اللَّهَ
قَادِرٌ عَلَىٰ أَن يُنَزِّلَ آيَةً وَلَٰكِنَّ أَكْثَرَهُمْ لَا يَعْلَمُونَ
Turkish
Dediler ki: "Ona Rabbinden bir mucize indirilmeli degil miydi?" De ki: "Süphesiz
ki Allah, bir mucize indirmeye kdirdir, fakat çoklari bilmezler".
|
Ayah 6:38 الأية
وَمَا مِن دَابَّةٍ فِي الْأَرْضِ وَلَا طَائِرٍ يَطِيرُ بِجَنَاحَيْهِ إِلَّا
أُمَمٌ أَمْثَالُكُم ۚ مَّا فَرَّطْنَا فِي الْكِتَابِ مِن شَيْءٍ ۚ ثُمَّ إِلَىٰ
رَبِّهِمْ يُحْشَرُونَ
Turkish
Yeryüzünde yürüyen hiçbir hayvan ve iki kanadiyla uçan hiçbir kus yoktur ki,
sizin gibi birer ümmet olmasinlar. Biz kitapta hiçbir seyi eksik
birakmamisizdir, sonra hepsi Rablerinin huzurunda toplanirlar.
|
Ayah 6:39 الأية
وَالَّذِينَ كَذَّبُوا بِآيَاتِنَا صُمٌّ وَبُكْمٌ فِي الظُّلُمَاتِ ۗ مَن يَشَإِ
اللَّهُ يُضْلِلْهُ وَمَن يَشَأْ يَجْعَلْهُ عَلَىٰ صِرَاطٍ مُّسْتَقِيمٍ
Turkish
yetlerimizi yalanlayanlar, karanliklar içinde kalmis sagir ve dilsizlerdir.
Allah diledigi kimseyi sasirtir, diledigi kimseyi de dogru yola koyar.
|
Ayah 6:40 الأية
قُلْ أَرَأَيْتَكُمْ إِنْ أَتَاكُمْ عَذَابُ اللَّهِ أَوْ أَتَتْكُمُ السَّاعَةُ
أَغَيْرَ اللَّهِ تَدْعُونَ إِن كُنتُمْ صَادِقِينَ
Turkish
De ki: "Kendinizi hiç düsündünüz mü, Allah'in azabi size gelse veya kiyamet
vakti gelse, Allah'tan baskasina mi yalvarirsiniz? Eger sözünde dogru
kimselerseniz cevap verin".
|
Ayah 6:41 الأية
بَلْ إِيَّاهُ تَدْعُونَ فَيَكْشِفُ مَا تَدْعُونَ إِلَيْهِ إِن شَاءَ وَتَنسَوْنَ
مَا تُشْرِكُونَ
Turkish
Hayir, yalniz o Allah'a yalvarirsiniz. O da dilerse kaldirilmasini istediginiz
belayi kaldirir ve o zaman ortak kostugunuz seyleri unutursunuz.
|
Ayah 6:42 الأية
وَلَقَدْ أَرْسَلْنَا إِلَىٰ أُمَمٍ مِّن قَبْلِكَ فَأَخَذْنَاهُم بِالْبَأْسَاءِ
وَالضَّرَّاءِ لَعَلَّهُمْ يَتَضَرَّعُونَ
Turkish
Süphesiz ki senden önceki ümmetlere de peygamberler gönderdik. Bize yalvarsinlar
diye onlari darlik ve sikinti ile yakalayip cezalandirdik.
|
Ayah 6:43 الأية
فَلَوْلَا إِذْ جَاءَهُم بَأْسُنَا تَضَرَّعُوا وَلَٰكِن قَسَتْ قُلُوبُهُمْ
وَزَيَّنَ لَهُمُ الشَّيْطَانُ مَا كَانُوا يَعْمَلُونَ
Turkish
Hiç olmazsa kendilerine baskinimiz geldigi zaman olsun, yalvarmali degiller
miydi? Fakat kalbleri katilasti ve seytan yaptiklarini kendilerine güzel
gösterdi.
|
Ayah 6:44 الأية
فَلَمَّا نَسُوا مَا ذُكِّرُوا بِهِ فَتَحْنَا عَلَيْهِمْ أَبْوَابَ كُلِّ شَيْءٍ
حَتَّىٰ إِذَا فَرِحُوا بِمَا أُوتُوا أَخَذْنَاهُم بَغْتَةً فَإِذَا هُم
مُّبْلِسُونَ
Turkish
Kendilerine hatirlatilanlari unuttuklarinda, onlara her seyin kapisini açtik.
Nihayet kendilerine verilen o nimetlerle sevinip zevke dalinca onlari azabimizla
ansizin yakalayiverdik. Hemen ümitsizlige kapilip saskina döndüler.
|
Ayah 6:45 الأية
فَقُطِعَ دَابِرُ الْقَوْمِ الَّذِينَ ظَلَمُوا ۚ وَالْحَمْدُ لِلَّهِ رَبِّ
الْعَالَمِينَ
Turkish
Böylece zulmeden kavmin kökü kesildi. lemlerin Rabbi olan Allah'a hamdolsun.
|
Ayah 6:46 الأية
قُلْ أَرَأَيْتُمْ إِنْ أَخَذَ اللَّهُ سَمْعَكُمْ وَأَبْصَارَكُمْ وَخَتَمَ عَلَىٰ
قُلُوبِكُم مَّنْ إِلَٰهٌ غَيْرُ اللَّهِ يَأْتِيكُم بِهِ ۗ انظُرْ كَيْفَ
نُصَرِّفُ الْآيَاتِ ثُمَّ هُمْ يَصْدِفُونَ
Turkish
De ki: "Söyleyin bakalim, eger Allah kulaklarinizi ve gözlerinizi alir da
kalblerinize mühür vurursa, Allah'tan baska onlari size getirecek tanri
kimdir?". Dikkat et, yetlerimizi nasil türlü türlü açikliyoruz, sonra da onlar
yüz çeviriyorlar?
|
Ayah 6:47 الأية
قُلْ أَرَأَيْتَكُمْ إِنْ أَتَاكُمْ عَذَابُ اللَّهِ بَغْتَةً أَوْ جَهْرَةً هَلْ
يُهْلَكُ إِلَّا الْقَوْمُ الظَّالِمُونَ
Turkish
De ki: "Söyler misiniz bana! Size Allah'in azabi ansizin veya açikça gelirse,
zalim toplumdan baskasi mi helak olur?"
|
Ayah 6:48 الأية
وَمَا نُرْسِلُ الْمُرْسَلِينَ إِلَّا مُبَشِّرِينَ وَمُنذِرِينَ ۖ فَمَنْ آمَنَ
وَأَصْلَحَ فَلَا خَوْفٌ عَلَيْهِمْ وَلَا هُمْ يَحْزَنُونَ
Turkish
Biz peygamberleri, ancak rahmetimizin müjdecileri ve azabimizin habercileri
olmak üzere göndeririz. Artik kim iman edip durumunu düzeltirse, onlara hiç
korku yoktur. Onlar mahzun da olmayacaklardir.
|
Ayah 6:49 الأية
وَالَّذِينَ كَذَّبُوا بِآيَاتِنَا يَمَسُّهُمُ الْعَذَابُ بِمَا كَانُوا
يَفْسُقُونَ
Turkish
yetlerimizi yalanlayanlara gelince, yapmakta olduklari fenaliklar yüzünden
onlara azap dokunacaktir.
|
Ayah 6:50 الأية
قُل لَّا أَقُولُ لَكُمْ عِندِي خَزَائِنُ اللَّهِ وَلَا أَعْلَمُ الْغَيْبَ وَلَا
أَقُولُ لَكُمْ إِنِّي مَلَكٌ ۖ إِنْ أَتَّبِعُ إِلَّا مَا يُوحَىٰ إِلَيَّ ۚ قُلْ
هَلْ يَسْتَوِي الْأَعْمَىٰ وَالْبَصِيرُ ۚ أَفَلَا تَتَفَكَّرُونَ
Turkish
De ki: "Size Allah'in hazineleri benim yanimdadir, demiyorum. Gaybi da
bilmiyorum. Ve size, ben bir melegim de demiyorum. Ben sadece bana vahyolunana
uyuyorum." De ki: "Kör ile gören bir olur mu? Hiç düsünmez misiniz?"
|
Ayah 6:51 الأية
وَأَنذِرْ بِهِ الَّذِينَ يَخَافُونَ أَن يُحْشَرُوا إِلَىٰ رَبِّهِمْ ۙ لَيْسَ
لَهُم مِّن دُونِهِ وَلِيٌّ وَلَا شَفِيعٌ لَّعَلَّهُمْ يَتَّقُونَ
Turkish
Rablerinin huzurunda toplanacaklarindan korkanlari Kur'an'la uyar. Onlar için
Allah'tan baska ne bir dost, ne de bir sefaatçi vardir. Gerekir ki Allah'tan
korkarlar.
|
Ayah 6:52 الأية
وَلَا تَطْرُدِ الَّذِينَ يَدْعُونَ رَبَّهُم بِالْغَدَاةِ وَالْعَشِيِّ يُرِيدُونَ
وَجْهَهُ ۖ مَا عَلَيْكَ مِنْ حِسَابِهِم مِّن شَيْءٍ وَمَا مِنْ حِسَابِكَ
عَلَيْهِم مِّن شَيْءٍ فَتَطْرُدَهُمْ فَتَكُونَ مِنَ الظَّالِمِينَ
Turkish
Sirf Allah'in rizasini dileyerek sabah aksam Rab'lerine dua edenleri huzurundan
kovma. Onlarin hesabindan sen sorumlu degilsin, onlar da senin hesabindan
sorumlu degiller. Onlari yanindan kovdugun takdirde zalimlerden olursun.
|
Ayah 6:53 الأية
وَكَذَٰلِكَ فَتَنَّا بَعْضَهُم بِبَعْضٍ لِّيَقُولُوا أَهَٰؤُلَاءِ مَنَّ اللَّهُ
عَلَيْهِم مِّن بَيْنِنَا ۗ أَلَيْسَ اللَّهُ بِأَعْلَمَ بِالشَّاكِرِينَ
Turkish
Biz onlardan kimini kimi ile, "Allah aramizdan bunlara mi lutfunu layik gördü"
desinler diye, iste böyle imtihan ettik. Allah, sükredenleri daha iyi bilen
degil midir?
|
Ayah 6:54 الأية
وَإِذَا جَاءَكَ الَّذِينَ يُؤْمِنُونَ بِآيَاتِنَا فَقُلْ سَلَامٌ عَلَيْكُمْ ۖ
كَتَبَ رَبُّكُمْ عَلَىٰ نَفْسِهِ الرَّحْمَةَ ۖ أَنَّهُ مَنْ عَمِلَ مِنكُمْ
سُوءًا بِجَهَالَةٍ ثُمَّ تَابَ مِن بَعْدِهِ وَأَصْلَحَ فَأَنَّهُ غَفُورٌ
رَّحِيمٌ
Turkish
yetlerimize inananlar sana geldikleri zaman onlara söyle söyle: Selam olsun
size! Rabbiniz rahmeti kendi üzerine yazdi. Sizden her kim bilmeyerek bir
kötülük isleyip de sonra arkasindan tevbe eder, kendini düzeltirse, muhakkak ki
O, bagislayan, esirgeyendir".
|
Ayah 6:55 الأية
وَكَذَٰلِكَ نُفَصِّلُ الْآيَاتِ وَلِتَسْتَبِينَ سَبِيلُ الْمُجْرِمِينَ
Turkish
Suçlularin tuttugu yol açiga çiksin diye, yetleri iste böyle genisçe
açikliyoruz.
|
Ayah 6:56 الأية
قُلْ إِنِّي نُهِيتُ أَنْ أَعْبُدَ الَّذِينَ تَدْعُونَ مِن دُونِ اللَّهِ ۚ قُل
لَّا أَتَّبِعُ أَهْوَاءَكُمْ ۙ قَدْ ضَلَلْتُ إِذًا وَمَا أَنَا مِنَ
الْمُهْتَدِينَ
Turkish
De ki: "Süphesiz ki bana, Allah'tan baska yalvardiklariniza ibadet etmem
yasaklandi". De ki: "Sizin çarpik isteklerinize uymayacagim, (eger uyarsam) o
zaman sapitmis olur, dogru yolda gidenlerden olmamis olurum".
|
Ayah 6:57 الأية
قُلْ إِنِّي عَلَىٰ بَيِّنَةٍ مِّن رَّبِّي وَكَذَّبْتُم بِهِ ۚ مَا عِندِي مَا
تَسْتَعْجِلُونَ بِهِ ۚ إِنِ الْحُكْمُ إِلَّا لِلَّهِ ۖ يَقُصُّ الْحَقَّ ۖ وَهُوَ
خَيْرُ الْفَاصِلِينَ
Turkish
De ki: "Ben Rabbimden apaçik bir delile dayanmaktayim, siz ise onu yalanladiniz.
O çabuk gelmesini istediginiz azab benim elimde degildir, hüküm ancak Allah'a
aittir, gerçegi O anlatir ve O, hakki btildan ayirdedenlerin en hayirlisidir".
|
Ayah 6:58 الأية
قُل لَّوْ أَنَّ عِندِي مَا تَسْتَعْجِلُونَ بِهِ لَقُضِيَ الْأَمْرُ بَيْنِي
وَبَيْنَكُمْ ۗ وَاللَّهُ أَعْلَمُ بِالظَّالِمِينَ
Turkish
De ki: "Sizin çabuk gelmesini istediginiz azab benim elimde olsaydi, benimle
sizin aranizdaki durum herhalde sonuçlanmis olurdu. Allah, zulmedenleri en iyi
bilendir".
|
Ayah 6:59 الأية
وَعِندَهُ مَفَاتِحُ الْغَيْبِ لَا يَعْلَمُهَا إِلَّا هُوَ ۚ وَيَعْلَمُ مَا فِي
الْبَرِّ وَالْبَحْرِ ۚ وَمَا تَسْقُطُ مِن وَرَقَةٍ إِلَّا يَعْلَمُهَا وَلَا
حَبَّةٍ فِي ظُلُمَاتِ الْأَرْضِ وَلَا رَطْبٍ وَلَا يَابِسٍ إِلَّا فِي كِتَابٍ
مُّبِينٍ
Turkish
Gaybin anahtarlari O'nun katindadir, onlari O'ndan baskasi bilmez, karada ve
denizde olanlari O bilir ve bir yaprak düsmez ki, onu O bilmesin; ne topragin
karanliklarinda bir tane, ne de kuru ve yas hiçbir sey yoktur ki, o herseyi
açiklayan Kitap'ta bulunmasin.
|
Ayah 6:60 الأية
وَهُوَ الَّذِي يَتَوَفَّاكُم بِاللَّيْلِ وَيَعْلَمُ مَا جَرَحْتُم بِالنَّهَارِ
ثُمَّ يَبْعَثُكُمْ فِيهِ لِيُقْضَىٰ أَجَلٌ مُّسَمًّى ۖ ثُمَّ إِلَيْهِ
مَرْجِعُكُمْ ثُمَّ يُنَبِّئُكُم بِمَا كُنتُمْ تَعْمَلُونَ
Turkish
Sizi geceleyin ölü gibi uyutan, gündüzün ne yaptiklarinizi bilen, sonra ölüm ni
gelinceye kadar gündüzleri sizi uyandirip kaldiran O'dur. Sonunda da dönüsünüz
ancak O'nadir. Sonra bütün yaptiklarinizi size O haber verecektir.
|
Ayah 6:61 الأية
وَهُوَ الْقَاهِرُ فَوْقَ عِبَادِهِ ۖ وَيُرْسِلُ عَلَيْكُمْ حَفَظَةً حَتَّىٰ
إِذَا جَاءَ أَحَدَكُمُ الْمَوْتُ تَوَفَّتْهُ رُسُلُنَا وَهُمْ لَا يُفَرِّطُونَ
Turkish
O, kullari üzerinde hükümranligi sürdürür ve size koruyucular gönderir, sonunda
sizden birinize ölüm geldigi vakit elçilerimiz, hiç eksiklik yapmadan, onun
canini alirlar.
|
Ayah 6:62 الأية
ثُمَّ رُدُّوا إِلَى اللَّهِ مَوْلَاهُمُ الْحَقِّ ۚ أَلَا لَهُ الْحُكْمُ وَهُوَ
أَسْرَعُ الْحَاسِبِينَ
Turkish
Sonra da gerçek Mevllarina döndürülürler. Dikkatli olun, hüküm ancak O'nundur
ve O, hesap görenlerin en süratlisidir.
|
Ayah 6:63 الأية
قُلْ مَن يُنَجِّيكُم مِّن ظُلُمَاتِ الْبَرِّ وَالْبَحْرِ تَدْعُونَهُ تَضَرُّعًا
وَخُفْيَةً لَّئِنْ أَنجَانَا مِنْ هَٰذِهِ لَنَكُونَنَّ مِنَ الشَّاكِرِينَ
Turkish
De ki: "Bizi bu tehlikeden kurtarirsa elbette sükredenlerden olacagiz" diye
gizli ve asikr O'na yalvarip dururken, karanin ve denizin karanliklarindan sizi
kim kurtarir?
|
Ayah 6:64 الأية
قُلِ اللَّهُ يُنَجِّيكُم مِّنْهَا وَمِن كُلِّ كَرْبٍ ثُمَّ أَنتُمْ تُشْرِكُونَ
Turkish
De ki: "Allah, sizi ondan ve bütün sikintilardan kurtarir, sonra da siz yine
ortak kosarsiniz".
|
Ayah 6:65 الأية
قُلْ هُوَ الْقَادِرُ عَلَىٰ أَن يَبْعَثَ عَلَيْكُمْ عَذَابًا مِّن فَوْقِكُمْ
أَوْ مِن تَحْتِ أَرْجُلِكُمْ أَوْ يَلْبِسَكُمْ شِيَعًا وَيُذِيقَ بَعْضَكُم
بَأْسَ بَعْضٍ ۗ انظُرْ كَيْفَ نُصَرِّفُ الْآيَاتِ لَعَلَّهُمْ يَفْقَهُونَ
Turkish
De ki: "O'nun üstünüzden ve ayaklarinizin altindan azab göndermeye, yahut sizi
firkalara ayirip kiminizin kiminize hincini tattirmaya gücü yeter". Bak,
yetlerimizi nasil inceden inceye açikliyoruz ki, onlar iyice anlasinlar.
|
Ayah 6:66 الأية
وَكَذَّبَ بِهِ قَوْمُكَ وَهُوَ الْحَقُّ ۚ قُل لَّسْتُ عَلَيْكُم بِوَكِيلٍ
Turkish
Kavmin o (Kur'n'i) yalan saydi, halbuki o gerçektir . De ki: " Ben sizin
vekiliniz degilim".
|
Ayah 6:67 الأية
لِّكُلِّ نَبَإٍ مُّسْتَقَرٌّ ۚ وَسَوْفَ تَعْلَمُونَ
Turkish
Her haberin kararlastirilmis bir zamani vardir, siz de onu yakinda bileceksiniz.
|
Ayah 6:68 الأية
وَإِذَا رَأَيْتَ الَّذِينَ يَخُوضُونَ فِي آيَاتِنَا فَأَعْرِضْ عَنْهُمْ حَتَّىٰ
يَخُوضُوا فِي حَدِيثٍ غَيْرِهِ ۚ وَإِمَّا يُنسِيَنَّكَ الشَّيْطَانُ فَلَا
تَقْعُدْ بَعْدَ الذِّكْرَىٰ مَعَ الْقَوْمِ الظَّالِمِينَ
Turkish
yetlerimiz hakkinda münasebetsizlige dalanlari gördügün zaman hemen onlardan
uzaklas ki, ondan baska söze dalsinlar. Eger seytan bunu sana unutturursa
hatirladiktan sonra hemen kalk, o zalimler topluluguyla oturma.
|
Ayah 6:69 الأية
وَمَا عَلَى الَّذِينَ يَتَّقُونَ مِنْ حِسَابِهِم مِّن شَيْءٍ وَلَٰكِن ذِكْرَىٰ
لَعَلَّهُمْ يَتَّقُونَ
Turkish
Allah'tan korkanlara o zalimlerin hesabindan bir sorumluluk yoktur. Fakat bu bir
hatirlatmadir. Gerekir ki sakinirlar.
|
Ayah 6:70 الأية
وَذَرِ الَّذِينَ اتَّخَذُوا دِينَهُمْ لَعِبًا وَلَهْوًا وَغَرَّتْهُمُ الْحَيَاةُ
الدُّنْيَا ۚ وَذَكِّرْ بِهِ أَن تُبْسَلَ نَفْسٌ بِمَا كَسَبَتْ لَيْسَ لَهَا مِن
دُونِ اللَّهِ وَلِيٌّ وَلَا شَفِيعٌ وَإِن تَعْدِلْ كُلَّ عَدْلٍ لَّا يُؤْخَذْ
مِنْهَا ۗ أُولَٰئِكَ الَّذِينَ أُبْسِلُوا بِمَا كَسَبُوا ۖ لَهُمْ شَرَابٌ مِّنْ
حَمِيمٍ وَعَذَابٌ أَلِيمٌ بِمَا كَانُوا يَكْفُرُونَ
Turkish
Dinlerini bir oyun ve bir eglence edinen ve kendilerini dünya hayatinin
aldattigi kimseleri birak! Ve hiçbir kimsenin kazandigi sey yüzünden kendisini
helake atmamasini, kendisi için Allah'tan baska hiç bir dost ve hiçbir sefaatçi
bulunmadigini Kur'n ile hatirlat. O, azaptan kurtulmak için bütün varini feda
etse, kendisinden alinmaz. Onlar kazandiklari sey yüzünden helake
ugratilmislardir. Onlar için, inkr ettiklerinden dolayi kaynar bir içecek ve
can yakici bir azab vardir.
|
Ayah 6:71 الأية
قُلْ أَنَدْعُو مِن دُونِ اللَّهِ مَا لَا يَنفَعُنَا وَلَا يَضُرُّنَا وَنُرَدُّ
عَلَىٰ أَعْقَابِنَا بَعْدَ إِذْ هَدَانَا اللَّهُ كَالَّذِي اسْتَهْوَتْهُ
الشَّيَاطِينُ فِي الْأَرْضِ حَيْرَانَ لَهُ أَصْحَابٌ يَدْعُونَهُ إِلَى الْهُدَى
ائْتِنَا ۗ قُلْ إِنَّ هُدَى اللَّهِ هُوَ الْهُدَىٰ ۖ وَأُمِرْنَا لِنُسْلِمَ
لِرَبِّ الْعَالَمِينَ
Turkish
De ki: "Biz Allah'i birakip da bize fayda veya zarar vermeyen seylere mi
yalvaralim? Allah bizi dogru yola kavusturduktan sonra ardimiza mi dönelim?
Arkadaslari, bize gel, diye dogru yola çagirdiklari halde yeryüzünde saskin
saskin dolasip, seytanlarin ayartarak uçuruma çektikleri ahmak gibi mi olalim?".
De ki: "Allah'in gösterdigi yol, yegane dogru yoldur. Bize, bütün lemlerin
Rabb'ine teslim olmamiz emrolundu".
|
Ayah 6:72 الأية
وَأَنْ أَقِيمُوا الصَّلَاةَ وَاتَّقُوهُ ۚ وَهُوَ الَّذِي إِلَيْهِ تُحْشَرُونَ
Turkish
Bize: "Namazi dosdogru kilin, Allah'a karsi gelmekten sakinin" (diye emredildi),
toplanacaginiz yer O'nun huzurudur.
|
Ayah 6:73 الأية
وَهُوَ الَّذِي خَلَقَ السَّمَاوَاتِ وَالْأَرْضَ بِالْحَقِّ ۖ وَيَوْمَ يَقُولُ
كُن فَيَكُونُ ۚ قَوْلُهُ الْحَقُّ ۚ وَلَهُ الْمُلْكُ يَوْمَ يُنفَخُ فِي الصُّورِ
ۚ عَالِمُ الْغَيْبِ وَالشَّهَادَةِ ۚ وَهُوَ الْحَكِيمُ الْخَبِيرُ
Turkish
Gökleri ve yeri, yerli yerince yaratan O'dur. Bir seye "ol" dedigi gün hemen
oluverir. O'nun sözü haktir. "Sûr"a üfürüldügü gün de mülk ancak O'nundur. O,
gizliyi ve açigi bilendir. O, hikmet sahibi, her seyden haberdardir.
|
Ayah 6:74 الأية
وَإِذْ قَالَ إِبْرَاهِيمُ لِأَبِيهِ آزَرَ أَتَتَّخِذُ أَصْنَامًا آلِهَةً ۖ
إِنِّي أَرَاكَ وَقَوْمَكَ فِي ضَلَالٍ مُّبِينٍ
Turkish
Ibrahim, babasi zer'e demisti ki: "sen putlari tanri mi ediniyorsun? Dogrusu
ben seni ve kavmini açik bir sapiklik içinde görüyorum".
|
Ayah 6:75 الأية
وَكَذَٰلِكَ نُرِي إِبْرَاهِيمَ مَلَكُوتَ السَّمَاوَاتِ وَالْأَرْضِ وَلِيَكُونَ
مِنَ الْمُوقِنِينَ
Turkish
Böylece biz Ibrahim'e göklerin ve yerin melekûtunu (muhtesem varliklarini)
gösteriyorduk ki, kesin inananlardan olsun.
|
Ayah 6:76 الأية
فَلَمَّا جَنَّ عَلَيْهِ اللَّيْلُ رَأَىٰ كَوْكَبًا ۖ قَالَ هَٰذَا رَبِّي ۖ
فَلَمَّا أَفَلَ قَالَ لَا أُحِبُّ الْآفِلِينَ
Turkish
Üzerine gece bastirinca, bir yildiz gördü:"Rabb'im budur" dedi. Yildiz batinca
da:" Ben batanlari sevmem" dedi.
|
Ayah 6:77 الأية
فَلَمَّا رَأَى الْقَمَرَ بَازِغًا قَالَ هَٰذَا رَبِّي ۖ فَلَمَّا أَفَلَ قَالَ
لَئِن لَّمْ يَهْدِنِي رَبِّي لَأَكُونَنَّ مِنَ الْقَوْمِ الضَّالِّينَ
Turkish
Ay'i dogarken gördü: "Rabb'im budur" dedi. O da batinca: "Yemin ederim ki,
Rabbim bana dogru yolu göstermeseydi, elbette sapikliga düsen topluluktan
olurdum" dedi.
|
Ayah 6:78 الأية
فَلَمَّا رَأَى الشَّمْسَ بَازِغَةً قَالَ هَٰذَا رَبِّي هَٰذَا أَكْبَرُ ۖ
فَلَمَّا أَفَلَتْ قَالَ يَا قَوْمِ إِنِّي بَرِيءٌ مِّمَّا تُشْرِكُونَ
Turkish
Günes'i dogarken görünce: "Rabb'im budur, bu hepsinden büyük" dedi. O da batinca
dedi ki: "Ey kavmim! Ben sizin (Allah'a) ortak kostugunuz seylerden uzagim".
|
Ayah 6:79 الأية
إِنِّي وَجَّهْتُ وَجْهِيَ لِلَّذِي فَطَرَ السَّمَاوَاتِ وَالْأَرْضَ حَنِيفًا ۖ
وَمَا أَنَا مِنَ الْمُشْرِكِينَ
Turkish
"Ben yüzümü tamamen, gökleri ve yeri yoktan var edene çevirdim ve artik ben asla
Allah'a ortak kosanlardan degilim".
|
Ayah 6:80 الأية
وَحَاجَّهُ قَوْمُهُ ۚ قَالَ أَتُحَاجُّونِّي فِي اللَّهِ وَقَدْ هَدَانِ ۚ وَلَا
أَخَافُ مَا تُشْرِكُونَ بِهِ إِلَّا أَن يَشَاءَ رَبِّي شَيْئًا ۗ وَسِعَ رَبِّي
كُلَّ شَيْءٍ عِلْمًا ۗ أَفَلَا تَتَذَكَّرُونَ
Turkish
Kavmi onunla tartismaya basladi. O da onlara dedi ki: "Beni dogru yola
eristirdigi halde Allah hakkinda benimle mücadele mi ediyorsunuz? O'na ortak
kostuklarinizdan hiç korkmuyorum, ancak Rabbimin diledigi sey hariç. Rabbim
ilmiyle her seyi kusatmistir. Hiç düsünmez misiniz?"
|
Ayah 6:81 الأية
وَكَيْفَ أَخَافُ مَا أَشْرَكْتُمْ وَلَا تَخَافُونَ أَنَّكُمْ أَشْرَكْتُم
بِاللَّهِ مَا لَمْ يُنَزِّلْ بِهِ عَلَيْكُمْ سُلْطَانًا ۚ فَأَيُّ الْفَرِيقَيْنِ
أَحَقُّ بِالْأَمْنِ ۖ إِن كُنتُمْ تَعْلَمُونَ
Turkish
"Hakkinda hiçbir delil indirmedigi halde, siz Allah'a ortak kosmaktan
korkmuyorsunuz da, ben sizin ortak kostuklarinizdan nasil korkarim?" Eger
bilirseniz söyleyin, bu iki topluluktan hangisi güven içinde olmaya daha
layiktir?
|
Ayah 6:82 الأية
الَّذِينَ آمَنُوا وَلَمْ يَلْبِسُوا إِيمَانَهُم بِظُلْمٍ أُولَٰئِكَ لَهُمُ
الْأَمْنُ وَهُم مُّهْتَدُونَ
Turkish
Iman edenler ve imanlarini zulüm ile karistirmayanlar... Iste güven onlarindir
ve dogru yolu bulanlar da onlardir.
|
Ayah 6:83 الأية
وَتِلْكَ حُجَّتُنَا آتَيْنَاهَا إِبْرَاهِيمَ عَلَىٰ قَوْمِهِ ۚ نَرْفَعُ
دَرَجَاتٍ مَّن نَّشَاءُ ۗ إِنَّ رَبَّكَ حَكِيمٌ عَلِيمٌ
Turkish
Iste bunlar, kavmine karsi Ibrahim'e verdigimiz delillerimizdir. Diledigimizi
derecelerle yükseltiriz. Muhakkak Rabbin hikmet sahibidir, bilendir.
|
Ayah 6:84 الأية
وَوَهَبْنَا لَهُ إِسْحَاقَ وَيَعْقُوبَ ۚ كُلًّا هَدَيْنَا ۚ وَنُوحًا هَدَيْنَا
مِن قَبْلُ ۖ وَمِن ذُرِّيَّتِهِ دَاوُودَ وَسُلَيْمَانَ وَأَيُّوبَ وَيُوسُفَ
وَمُوسَىٰ وَهَارُونَ ۚ وَكَذَٰلِكَ نَجْزِي الْمُحْسِنِينَ
Turkish
Biz ona Ishak'i ve Yakub'u da hediye ettik: Hepsine de dogru yolu gösterdik.
Nitekim daha önce Nuh'a ve onun soyundan Davud'a, Süleyman'a, Eyyub'a, Yusuf'a,
Musa'ya ve Harun'a da yol göstermistik. Biz güzel davrananlara böyle karsilik
veririz.
|
Ayah 6:85 الأية
وَزَكَرِيَّا وَيَحْيَىٰ وَعِيسَىٰ وَإِلْيَاسَ ۖ كُلٌّ مِّنَ الصَّالِحِينَ
Turkish
Zekeriyya, Yahya, Isa ve Ilyas'a da (hidayet ettik). Hepsi de salih
kullarimizdandi.
|
Ayah 6:86 الأية
وَإِسْمَاعِيلَ وَالْيَسَعَ وَيُونُسَ وَلُوطًا ۚ وَكُلًّا فَضَّلْنَا عَلَى
الْعَالَمِينَ
Turkish
Ismail, Elyesa, Yunus ve Lut'u da (hidayete erdirdik). Hepsini lemlere üstün
kildik.
|
Ayah 6:87 الأية
وَمِنْ آبَائِهِمْ وَذُرِّيَّاتِهِمْ وَإِخْوَانِهِمْ ۖ وَاجْتَبَيْنَاهُمْ
وَهَدَيْنَاهُمْ إِلَىٰ صِرَاطٍ مُّسْتَقِيمٍ
Turkish
Babalarindan, çocuklarindan ve kardeslerinden bazilarini da (üstün kildik).
Onlari seçtik ve dogru yola ilettik.
|
Ayah 6:88 الأية
ذَٰلِكَ هُدَى اللَّهِ يَهْدِي بِهِ مَن يَشَاءُ مِنْ عِبَادِهِ ۚ وَلَوْ
أَشْرَكُوا لَحَبِطَ عَنْهُم مَّا كَانُوا يَعْمَلُونَ
Turkish
Iste bu, Allah'in dogru yoludur. Kullarindan diledigini o dogru yola iletir.
Eger onlar Allah'a ortak kossalardi, yaptiklari bütün amelleri bosa giderdi.
|
Ayah 6:89 الأية
أُولَٰئِكَ الَّذِينَ آتَيْنَاهُمُ الْكِتَابَ وَالْحُكْمَ وَالنُّبُوَّةَ ۚ فَإِن
يَكْفُرْ بِهَا هَٰؤُلَاءِ فَقَدْ وَكَّلْنَا بِهَا قَوْمًا لَّيْسُوا بِهَا
بِكَافِرِينَ
Turkish
Iste onlar, kendilerine kitap, hüküm (hikmet ve hükümranlik) ve peygamberlik
verdigimiz kimselerdir. Bunlar, ona inanmayacak olurlarsa, yerlerine, onu
tanimamazlik etmiyecek bir toplum getiririz.
|
Ayah 6:90 الأية
أُولَٰئِكَ الَّذِينَ هَدَى اللَّهُ ۖ فَبِهُدَاهُمُ اقْتَدِهْ ۗ قُل لَّا
أَسْأَلُكُمْ عَلَيْهِ أَجْرًا ۖ إِنْ هُوَ إِلَّا ذِكْرَىٰ لِلْعَالَمِينَ
Turkish
Bunlar, Allah'in hidayet ettigi kimselerdir. Sen de onlarin hidayetine uy. De
ki:"Ben ona karsilik sizden bir ücret istemiyorum. O, sadece bütün lemlere bir
ögüttür.
|
Ayah 6:91 الأية
وَمَا قَدَرُوا اللَّهَ حَقَّ قَدْرِهِ إِذْ قَالُوا مَا أَنزَلَ اللَّهُ عَلَىٰ
بَشَرٍ مِّن شَيْءٍ ۗ قُلْ مَنْ أَنزَلَ الْكِتَابَ الَّذِي جَاءَ بِهِ مُوسَىٰ
نُورًا وَهُدًى لِّلنَّاسِ ۖ تَجْعَلُونَهُ قَرَاطِيسَ تُبْدُونَهَا وَتُخْفُونَ
كَثِيرًا ۖ وَعُلِّمْتُم مَّا لَمْ تَعْلَمُوا أَنتُمْ وَلَا آبَاؤُكُمْ ۖ قُلِ
اللَّهُ ۖ ثُمَّ ذَرْهُمْ فِي خَوْضِهِمْ يَلْعَبُونَ
Turkish
Onlar: "Allah insanlara hiçbir sey göndermemistir" demekle, Allah'i geregi gibi
taniyamadilar. De ki: Musa'nin insanlara aydinlik ve hidayet olmak üzere
getirdigi, sizin parça parça kgitlara çevirdiginiz, bir kismini belli
ettiginiz, birçogunu gizlediginiz; sizinle babalarinizin, sayesinde bilmediginiz
birçok seyleri ögrendiginiz Kitab'i kim gönderdi? (Onlara karsi sen) "Allah" de.
Sonra onlari birak, bos laflara dalarak oyalansinlar.
|
Ayah 6:92 الأية
وَهَٰذَا كِتَابٌ أَنزَلْنَاهُ مُبَارَكٌ مُّصَدِّقُ الَّذِي بَيْنَ يَدَيْهِ
وَلِتُنذِرَ أُمَّ الْقُرَىٰ وَمَنْ حَوْلَهَا ۚ وَالَّذِينَ يُؤْمِنُونَ
بِالْآخِرَةِ يُؤْمِنُونَ بِهِ ۖ وَهُمْ عَلَىٰ صَلَاتِهِمْ يُحَافِظُونَ
Turkish
Bu Kitap (Kur'n), kendinden önceki kitaplari tasdik eden, sehirler anasi
(Mekke) halkini ve çevresindeki bütün insanligi uyarman için indirdigimiz
mübarek bir kitaptir. Ahiret gününe iman edenler bu Kitab'a da iman ederler ve
onlar namazlarina da devamlidirlar.
|
Ayah 6:93 الأية
وَمَنْ أَظْلَمُ مِمَّنِ افْتَرَىٰ عَلَى اللَّهِ كَذِبًا أَوْ قَالَ أُوحِيَ
إِلَيَّ وَلَمْ يُوحَ إِلَيْهِ شَيْءٌ وَمَن قَالَ سَأُنزِلُ مِثْلَ مَا أَنزَلَ
اللَّهُ ۗ وَلَوْ تَرَىٰ إِذِ الظَّالِمُونَ فِي غَمَرَاتِ الْمَوْتِ
وَالْمَلَائِكَةُ بَاسِطُو أَيْدِيهِمْ أَخْرِجُوا أَنفُسَكُمُ ۖ الْيَوْمَ
تُجْزَوْنَ عَذَابَ الْهُونِ بِمَا كُنتُمْ تَقُولُونَ عَلَى اللَّهِ غَيْرَ
الْحَقِّ وَكُنتُمْ عَنْ آيَاتِهِ تَسْتَكْبِرُونَ
Turkish
Allah'a karsi yalan uyduran, yahut kendisine hiçbir sey vahyolunmadigi halde:
"bana vahyedildi" diyen ve: "Allah'in indirdigi gibi bir kitap da ben
indirecegim" diye iddiada bulunandan daha zalim kim olabilir? O zalimlerin
halini ölüm siddeti içindeyken bir görsen! Melekler onlara ellerini uzatirlar
ve:" Ruhunuzu teslim edin. Bugün, Allah'a karsi haksiz seyler söylediginizden ve
O'nun yetlerine karsi böbürlenmenizden dolayi alçaltici bir azapla
cezalandiralacaksiniz" derler.
|
Ayah 6:94 الأية
وَلَقَدْ جِئْتُمُونَا فُرَادَىٰ كَمَا خَلَقْنَاكُمْ أَوَّلَ مَرَّةٍ وَتَرَكْتُم
مَّا خَوَّلْنَاكُمْ وَرَاءَ ظُهُورِكُمْ ۖ وَمَا نَرَىٰ مَعَكُمْ شُفَعَاءَكُمُ
الَّذِينَ زَعَمْتُمْ أَنَّهُمْ فِيكُمْ شُرَكَاءُ ۚ لَقَد تَّقَطَّعَ بَيْنَكُمْ
وَضَلَّ عَنكُم مَّا كُنتُمْ تَزْعُمُونَ
Turkish
Bugün, sizi ilk defa yarattigimiz zamanki gibi yapayalniz huzurumuza geldiniz,
size verdigimiz herseyi arkanizda biraktiniz. Allah'in size göre ortagi
olduklarini iddia ederek yardimlarina, sefaatlarina güvendiginiz ortaklari
yaninizda görmüyoruz. Aranizdaki bütün baglar artik kesilmis, güvendiklerinizin
hepsi kaybolup gitmistir.
|
Ayah 6:95 الأية
إِنَّ اللَّهَ فَالِقُ الْحَبِّ وَالنَّوَىٰ ۖ يُخْرِجُ الْحَيَّ مِنَ الْمَيِّتِ
وَمُخْرِجُ الْمَيِّتِ مِنَ الْحَيِّ ۚ ذَٰلِكُمُ اللَّهُ ۖ فَأَنَّىٰ تُؤْفَكُونَ
Turkish
Süphesiz ki taneleri ve çekirdekleri yaran Allah'tir. O, ölüden diriyi çikarir,
diriden de ölüyü çikaran O'dur. Iste Allah budur. O halde nasil yüz
çevirirsiniz?
|
Ayah 6:96 الأية
فَالِقُ الْإِصْبَاحِ وَجَعَلَ اللَّيْلَ سَكَنًا وَالشَّمْسَ وَالْقَمَرَ
حُسْبَانًا ۚ ذَٰلِكَ تَقْدِيرُ الْعَزِيزِ الْعَلِيمِ
Turkish
Karanligi yarip tanyerini agartan O'dur. Geceyi, dinlenmek için; Günes'i, Ay'i
(vakitlerinizi) hesaplamak için yaratmistir. Iste bu, her seye galip gelen ve
her seyi bilen Allah'in takdiridir.
|
Ayah 6:97 الأية
وَهُوَ الَّذِي جَعَلَ لَكُمُ النُّجُومَ لِتَهْتَدُوا بِهَا فِي ظُلُمَاتِ
الْبَرِّ وَالْبَحْرِ ۗ قَدْ فَصَّلْنَا الْآيَاتِ لِقَوْمٍ يَعْلَمُونَ
Turkish
Kara ve denizin karanliklarinda yolunuzu bulasiniz diye yildizlari sizin için
yaratan O'dur. Süphesiz biz, bilen bir toplum için yetleri genis bir sekilde
açikladik.
|
Ayah 6:98 الأية
وَهُوَ الَّذِي أَنشَأَكُم مِّن نَّفْسٍ وَاحِدَةٍ فَمُسْتَقَرٌّ وَمُسْتَوْدَعٌ ۗ
قَدْ فَصَّلْنَا الْآيَاتِ لِقَوْمٍ يَفْقَهُونَ
Turkish
Sizi bir tek candan yaratan O'dur. Sonra sizin için bir karar yeri, bir de
emanet yeri vardir. Biz yetlerimizi, anlayan bir toplum için apaçik beyan
ettik.
|
Ayah 6:99 الأية
وَهُوَ الَّذِي أَنزَلَ مِنَ السَّمَاءِ مَاءً فَأَخْرَجْنَا بِهِ نَبَاتَ كُلِّ
شَيْءٍ فَأَخْرَجْنَا مِنْهُ خَضِرًا نُّخْرِجُ مِنْهُ حَبًّا مُّتَرَاكِبًا وَمِنَ
النَّخْلِ مِن طَلْعِهَا قِنْوَانٌ دَانِيَةٌ وَجَنَّاتٍ مِّنْ أَعْنَابٍ
وَالزَّيْتُونَ وَالرُّمَّانَ مُشْتَبِهًا وَغَيْرَ مُتَشَابِهٍ ۗ انظُرُوا إِلَىٰ
ثَمَرِهِ إِذَا أَثْمَرَ وَيَنْعِهِ ۚ إِنَّ فِي ذَٰلِكُمْ لَآيَاتٍ لِّقَوْمٍ
يُؤْمِنُونَ
Turkish
Gökten suyu indiren O'dur. Onunla her çesit bitkiyi çikardik, o bitkiden bir
yesillik çikardik, ondan da birbiri üzerine binmis taneler; hurmanin
tomurcugundan sarkan salkimlar, üzüm baglari, zeytin ve nar (bahçeleri)
çikariyoruz. (Bunlarin) kimi birbirine benzer, kimi benzemez. Bunlar
meyvelendikleri zaman meyvelerinin olgunlasmasina bakin! Bunlarda inanan bir
toplum için ibretler vardir.
|
Ayah 6:100 الأية
وَجَعَلُوا لِلَّهِ شُرَكَاءَ الْجِنَّ وَخَلَقَهُمْ ۖ وَخَرَقُوا لَهُ بَنِينَ
وَبَنَاتٍ بِغَيْرِ عِلْمٍ ۚ سُبْحَانَهُ وَتَعَالَىٰ عَمَّا يَصِفُونَ
Turkish
Onlar, Allah'a cinlerden de ortak kostular. Halbuki onlari yaratan O'dur.
Bilgileri olmadan O'na ogullar, kizlar uydurdular. O'nun sni onlarin
uydurduklari sifatlardan münezzeh ve yücedir.
|
Ayah 6:101 الأية
بَدِيعُ السَّمَاوَاتِ وَالْأَرْضِ ۖ أَنَّىٰ يَكُونُ لَهُ وَلَدٌ وَلَمْ تَكُن
لَّهُ صَاحِبَةٌ ۖ وَخَلَقَ كُلَّ شَيْءٍ ۖ وَهُوَ بِكُلِّ شَيْءٍ عَلِيمٌ
Turkish
Gökleri ve yeri yoktan var eden O'dur. Esi de olmadigi halde, nasil olur da
çocugu olur? Her seyi yaratan O'dur. Ve O, herseyi bilendir.
|
Ayah 6:102 الأية
ذَٰلِكُمُ اللَّهُ رَبُّكُمْ ۖ لَا إِلَٰهَ إِلَّا هُوَ ۖ خَالِقُ كُلِّ شَيْءٍ
فَاعْبُدُوهُ ۚ وَهُوَ عَلَىٰ كُلِّ شَيْءٍ وَكِيلٌ
Turkish
Iste Rabbiniz Allah bu! O'ndan baska ilh yoktur; O, her seyin yaratanidir. O'na
kulluk edin, O her seye vekildir.
|
Ayah 6:103 الأية
لَّا تُدْرِكُهُ الْأَبْصَارُ وَهُوَ يُدْرِكُ الْأَبْصَارَ ۖ وَهُوَ اللَّطِيفُ
الْخَبِيرُ
Turkish
Gözler onu göremez, O ise bütün gözleri görür; O, lütuf sahibidir, her seyden
haberlidir.
|
Ayah 6:104 الأية
قَدْ جَاءَكُم بَصَائِرُ مِن رَّبِّكُمْ ۖ فَمَنْ أَبْصَرَ فَلِنَفْسِهِ ۖ وَمَنْ
عَمِيَ فَعَلَيْهَا ۚ وَمَا أَنَا عَلَيْكُم بِحَفِيظٍ
Turkish
Muhakkak size Rabbinizden basiretler (kalb gözleri) geldi. Artik kim hakki
görürse faydasi kendisine, kim de körlük ederse zarari kendisinedir. Ben sizin
bekçiniz degilim!
|
Ayah 6:105 الأية
وَكَذَٰلِكَ نُصَرِّفُ الْآيَاتِ وَلِيَقُولُوا دَرَسْتَ وَلِنُبَيِّنَهُ لِقَوْمٍ
يَعْلَمُونَ
Turkish
Iste böylece yetleri türlü türlü çevirip açikliyoruz ki, onlar sana: "Sen
bunlari bir yerlerden okuyup ögrenmissin" desinler ve bilen bir toplum için de
onu iyice beyan edelim.
|
Ayah 6:106 الأية
اتَّبِعْ مَا أُوحِيَ إِلَيْكَ مِن رَّبِّكَ ۖ لَا إِلَٰهَ إِلَّا هُوَ ۖ
وَأَعْرِضْ عَنِ الْمُشْرِكِينَ
Turkish
Rabbinden sana vahyedilene uy. O'ndan baska ilh yoktur. Ortak kosanlardan da
yüz çevir.
|
Ayah 6:107 الأية
وَلَوْ شَاءَ اللَّهُ مَا أَشْرَكُوا ۗ وَمَا جَعَلْنَاكَ عَلَيْهِمْ حَفِيظًا ۖ
وَمَا أَنتَ عَلَيْهِم بِوَكِيلٍ
Turkish
Allah dileseydi, ortak kosmazlardi. Biz, seni onlar üzerine bekçi yapmadik, sen
onlara vekil de degilsin!
|
Ayah 6:108 الأية
وَلَا تَسُبُّوا الَّذِينَ يَدْعُونَ مِن دُونِ اللَّهِ فَيَسُبُّوا اللَّهَ
عَدْوًا بِغَيْرِ عِلْمٍ ۗ كَذَٰلِكَ زَيَّنَّا لِكُلِّ أُمَّةٍ عَمَلَهُمْ ثُمَّ
إِلَىٰ رَبِّهِم مَّرْجِعُهُمْ فَيُنَبِّئُهُم بِمَا كَانُوا يَعْمَلُونَ
Turkish
Onlarin Allah'tan baska yalvardiklarina sövmeyin ki, onlar da bilmeyerek siniri
asip Allah'a sövmesinler. Biz, her ümmete yaptiklari isi böyle süslü gösterdik.
Sonunda dönüsleri Rablerinedir. O, onlara ne yaptiklarini haber verir.
|
Ayah 6:109 الأية
وَأَقْسَمُوا بِاللَّهِ جَهْدَ أَيْمَانِهِمْ لَئِن جَاءَتْهُمْ آيَةٌ
لَّيُؤْمِنُنَّ بِهَا ۚ قُلْ إِنَّمَا الْآيَاتُ عِندَ اللَّهِ ۖ وَمَا
يُشْعِرُكُمْ أَنَّهَا إِذَا جَاءَتْ لَا يُؤْمِنُونَ
Turkish
Müsrikler, kendilerine bir mucize gelirse ona mutlaka iman edeceklerine dair en
agir yeminleriyle Allah'a yemin ettiler. De ki: "Mucizeler ancak Allah
katindadir". Onlara mucizeler geldiginde de iman etmeyeceklerini siz nerden
bileceksiniz?
|
Ayah 6:110 الأية
وَنُقَلِّبُ أَفْئِدَتَهُمْ وَأَبْصَارَهُمْ كَمَا لَمْ يُؤْمِنُوا بِهِ أَوَّلَ
مَرَّةٍ وَنَذَرُهُمْ فِي طُغْيَانِهِمْ يَعْمَهُونَ
Turkish
Biz onlarin kalblerini ve gözlerini çeviririz de, onlar, ilkin iman etmedikleri
gibi, gene de iman etmezler. Biz de onlari taskinliklari içerisinde kör ve
saskin birakiriz.
|
Ayah 6:111 الأية
وَلَوْ أَنَّنَا نَزَّلْنَا إِلَيْهِمُ الْمَلَائِكَةَ وَكَلَّمَهُمُ الْمَوْتَىٰ
وَحَشَرْنَا عَلَيْهِمْ كُلَّ شَيْءٍ قُبُلًا مَّا كَانُوا لِيُؤْمِنُوا إِلَّا أَن
يَشَاءَ اللَّهُ وَلَٰكِنَّ أَكْثَرَهُمْ يَجْهَلُونَ
Turkish
Eger biz onlara melekleri indirseydik, ölüler de kendileriyle konussaydi ve her
seyi toplayip karsilarina getirseydik, Allah'in diledikleri hariç, yine de
inanacak degillerdi, fakat çoklari bunu bilmezler.
|
Ayah 6:112 الأية
وَكَذَٰلِكَ جَعَلْنَا لِكُلِّ نَبِيٍّ عَدُوًّا شَيَاطِينَ الْإِنسِ وَالْجِنِّ
يُوحِي بَعْضُهُمْ إِلَىٰ بَعْضٍ زُخْرُفَ الْقَوْلِ غُرُورًا ۚ وَلَوْ شَاءَ
رَبُّكَ مَا فَعَلُوهُ ۖ فَذَرْهُمْ وَمَا يَفْتَرُونَ
Turkish
Biz böylece, her peygambere insan ve cin seytanlarini düsman yaptik. Bunlar
birbirini aldatmak için süslü sözlerle vesvese verirler. Rabbin dileseydi onu
yapamazlardi. Artik onlari iftiralari ile basbasa birak.
|
Ayah 6:113 الأية
وَلِتَصْغَىٰ إِلَيْهِ أَفْئِدَةُ الَّذِينَ لَا يُؤْمِنُونَ بِالْآخِرَةِ
وَلِيَرْضَوْهُ وَلِيَقْتَرِفُوا مَا هُم مُّقْتَرِفُونَ
Turkish
Bir de ahirete iman etmeyenlerin kalbleri, o yaldizli söze kansin, ondan
hoslansin ve isledikleri suçlari islemeye devam etsinler diye böyle yaparlar.
|
Ayah 6:114 الأية
أَفَغَيْرَ اللَّهِ أَبْتَغِي حَكَمًا وَهُوَ الَّذِي أَنزَلَ إِلَيْكُمُ
الْكِتَابَ مُفَصَّلًا ۚ وَالَّذِينَ آتَيْنَاهُمُ الْكِتَابَ يَعْلَمُونَ أَنَّهُ
مُنَزَّلٌ مِّن رَّبِّكَ بِالْحَقِّ ۖ فَلَا تَكُونَنَّ مِنَ الْمُمْتَرِينَ
Turkish
Allah, size Kitab'i (Kur'n'i) açiklanmis olarak indirdigi halde, ondan baska
bir hakem mi arayayim? Kendilerine kitap verdiklerimiz, o Kur'n'in, gerçekten
Rabbin katindan hak olarak indirilmis oldugunu bilirler. O halde sakin süphe
edenlerden olma.
|
Ayah 6:115 الأية
وَتَمَّتْ كَلِمَتُ رَبِّكَ صِدْقًا وَعَدْلًا ۚ لَّا مُبَدِّلَ لِكَلِمَاتِهِ ۚ
وَهُوَ السَّمِيعُ الْعَلِيمُ
Turkish
Rabbinin sözü hem dogrulukça, hem de adaletçe tamamlanmistir. O'nun sözlerini
degistirebilecek hiç kimse yoktur. O, isitendir, bilendir.
|
Ayah 6:116 الأية
وَإِن تُطِعْ أَكْثَرَ مَن فِي الْأَرْضِ يُضِلُّوكَ عَن سَبِيلِ اللَّهِ ۚ إِن
يَتَّبِعُونَ إِلَّا الظَّنَّ وَإِنْ هُمْ إِلَّا يَخْرُصُونَ
Turkish
Eger yeryüzündekilerin çogunluguna uyarsan seni Allah yolundan saptirirlar.
Çünkü onlar sadece "zann"a uyarlar ve saçmalarlar.
|
Ayah 6:117 الأية
إِنَّ رَبَّكَ هُوَ أَعْلَمُ مَن يَضِلُّ عَن سَبِيلِهِ ۖ وَهُوَ أَعْلَمُ
بِالْمُهْتَدِينَ
Turkish
Süphesiz ki Rabbin, yolundan kimlerin saptigini çok iyi bilir. O, dogru yolda
olanlari da çok iyi bilir.
|
|