Prev  

43. Surah Az-Zukhruf سورة الزخرف

  Next  



Ayah  43:1  الأية
    +/- -/+  
بِسْم ِ اللهِ الرَّحْمَٰنِ الرَّحِيمِ

Ayah  43:2  الأية
    +/- -/+  
وَالْكِتَابِ الْمُبِينِ
Turkish
 
(2-3) Apaçik kitaba andolsun ki biz onu iyice anlayasiniz diye Arapça bir Kur'an yaptik.

Ayah  43:3  الأية
    +/- -/+  
إِنَّا جَعَلْنَاهُ قُرْآنًا عَرَبِيًّا لَّعَلَّكُمْ تَعْقِلُونَ
Turkish
 
(2-3) Apaçik kitaba andolsun ki biz onu iyice anlayasiniz diye Arapça bir Kur'an yaptik.

Ayah  43:4  الأية
    +/- -/+  
وَإِنَّهُ فِي أُمِّ الْكِتَابِ لَدَيْنَا لَعَلِيٌّ حَكِيمٌ
Turkish
 
Gerçekten o bizim nezdimizde bulunan ana kitapta mevcut yüce ve hikmet dolu bir kitaptir.

Ayah  43:5  الأية
    +/- -/+  
أَفَنَضْرِبُ عَنكُمُ الذِّكْرَ صَفْحًا أَن كُنتُمْ قَوْمًا مُّسْرِفِينَ
Turkish
 
Siz haddi asan bir kavim oldunuz diye Kur'an'i size göndermekten vaz mi geçelim?

Ayah  43:6  الأية
    +/- -/+  
وَكَمْ أَرْسَلْنَا مِن نَّبِيٍّ فِي الْأَوَّلِينَ
Turkish
 
Biz öncekilere de nice peygamberler göndermistik.

Ayah  43:7  الأية
    +/- -/+  
وَمَا يَأْتِيهِم مِّن نَّبِيٍّ إِلَّا كَانُوا بِهِ يَسْتَهْزِئُونَ
Turkish
 
Onlar kendilerine gelen her peygamberle mutlaka alay ediyorlardi.

Ayah  43:8  الأية
    +/- -/+  
فَأَهْلَكْنَا أَشَدَّ مِنْهُم بَطْشًا وَمَضَىٰ مَثَلُ الْأَوَّلِينَ
Turkish
 
Biz onlardan daha kuvvetli olanlari helk ettik. Kur'an'da öncekilerin örnegi de geçmistir.

Ayah  43:9  الأية
    +/- -/+  
وَلَئِن سَأَلْتَهُم مَّنْ خَلَقَ السَّمَاوَاتِ وَالْأَرْضَ لَيَقُولُنَّ خَلَقَهُنَّ الْعَزِيزُ الْعَلِيمُ
Turkish
 
Eger sen onlara: "Gökleri ve yeri kim yaratti?" diye sorsan elbette: "Onlari çok güçlü ve herseyi bilen Allah yaratti." derler.

Ayah  43:10  الأية
    +/- -/+  
الَّذِي جَعَلَ لَكُمُ الْأَرْضَ مَهْدًا وَجَعَلَ لَكُمْ فِيهَا سُبُلًا لَّعَلَّكُمْ تَهْتَدُونَ
Turkish
 
O, yeryüzünü sizin için bir besik yapti ve dogru gidesiniz diye orada sizin için yollar meydana getirdi.

Ayah  43:11  الأية
    +/- -/+  
وَالَّذِي نَزَّلَ مِنَ السَّمَاءِ مَاءً بِقَدَرٍ فَأَنشَرْنَا بِهِ بَلْدَةً مَّيْتًا ۚ كَذَٰلِكَ تُخْرَجُونَ
Turkish
 
Allah gökten belli bir ölçüye göre su indirdi. Biz onunla ölü bir memlekete yeniden hayat verdik. Iste siz de kabirlerinizden böyle diriltilip çikarilacaksiniz.

Ayah  43:12  الأية
    +/- -/+  
وَالَّذِي خَلَقَ الْأَزْوَاجَ كُلَّهَا وَجَعَلَ لَكُم مِّنَ الْفُلْكِ وَالْأَنْعَامِ مَا تَرْكَبُونَ
Turkish
 
Allah bütün çiftleri yaratmistir. Sizin için bineceginiz gemiler ve hayvanlar var etmistir.

Ayah  43:13  الأية
    +/- -/+  
لِتَسْتَوُوا عَلَىٰ ظُهُورِهِ ثُمَّ تَذْكُرُوا نِعْمَةَ رَبِّكُمْ إِذَا اسْتَوَيْتُمْ عَلَيْهِ وَتَقُولُوا سُبْحَانَ الَّذِي سَخَّرَ لَنَا هَٰذَا وَمَا كُنَّا لَهُ مُقْرِنِينَ
Turkish
 
Siz onlarin sirtina binip üzerlerine yerlestiginiz zaman, Rabbinizin nimetini anarak söyle diyesiniz: "Bunlari bizim hizmetimize veren Allah'i tenzih ve tesbih ederiz. Yoksa bizim bunlara gücümüz yetmezdi."

Ayah  43:14  الأية
    +/- -/+  
وَإِنَّا إِلَىٰ رَبِّنَا لَمُنقَلِبُونَ
Turkish
 
"Gerçekten biz Rabbimize dönecegiz."

Ayah  43:15  الأية
    +/- -/+  
وَجَعَلُوا لَهُ مِنْ عِبَادِهِ جُزْءًا ۚ إِنَّ الْإِنسَانَ لَكَفُورٌ مُّبِينٌ
Turkish
 
Buna ragmen insanlar, Allah'in kullarindan bir kismini O'nun bir parçasi saydilar. Gerçekten de insan apaçik bir nankördür.

Ayah  43:16  الأية
    +/- -/+  
أَمِ اتَّخَذَ مِمَّا يَخْلُقُ بَنَاتٍ وَأَصْفَاكُم بِالْبَنِينَ
Turkish
 
Yoksa O, yarattiklarindan kendisine kizlar edindi de erkek çocuklari size mi seçti?

Ayah  43:17  الأية
    +/- -/+  
وَإِذَا بُشِّرَ أَحَدُهُم بِمَا ضَرَبَ لِلرَّحْمَٰنِ مَثَلًا ظَلَّ وَجْهُهُ مُسْوَدًّا وَهُوَ كَظِيمٌ
Turkish
 
Onlardan biri Rahman olan Allah'a isnad ettigi kiz çocugu ile müjdelendigi zaman yüzü simsiyah kesilir de öfkesinden yutkunur durur.

Ayah  43:18  الأية
    +/- -/+  
أَوَمَن يُنَشَّأُ فِي الْحِلْيَةِ وَهُوَ فِي الْخِصَامِ غَيْرُ مُبِينٍ
Turkish
 
Yoksa onlar, süs ve zinet içerisinde yetistirilip de mücadelede erkek gibi kendisini savunmaya açik olmayan kizlari mi O'na isnad ediyorlar?

Ayah  43:19  الأية
    +/- -/+  
وَجَعَلُوا الْمَلَائِكَةَ الَّذِينَ هُمْ عِبَادُ الرَّحْمَٰنِ إِنَاثًا ۚ أَشَهِدُوا خَلْقَهُمْ ۚ سَتُكْتَبُ شَهَادَتُهُمْ وَيُسْأَلُونَ
Turkish
 
Onlar Rahman olan Allah'in kullari olan melekleri de disi saydilar. Onlar meleklerin yaratilisini gördüler mi? Onlarin sahitlikleri yazilacak ve onlar sorguya çekileceklerdir.

Ayah  43:20  الأية
    +/- -/+  
وَقَالُوا لَوْ شَاءَ الرَّحْمَٰنُ مَا عَبَدْنَاهُم ۗ مَّا لَهُم بِذَٰلِكَ مِنْ عِلْمٍ ۖ إِنْ هُمْ إِلَّا يَخْرُصُونَ
Turkish
 
Onlar: "Eger Rahman olan, Allah dileseydi, biz o meleklere tapmazdik." dediler. Onlarin bu hususta hiçbir bilgileri yoktur. Onlar sadece yalan söylüyorlar.

Ayah  43:21  الأية
    +/- -/+  
أَمْ آتَيْنَاهُمْ كِتَابًا مِّن قَبْلِهِ فَهُم بِهِ مُسْتَمْسِكُونَ
Turkish
 
Yoksa biz kendilerine bundan önce bir kitap verdik de onlar, ona mi sariliyorlar?

Ayah  43:22  الأية
    +/- -/+  
بَلْ قَالُوا إِنَّا وَجَدْنَا آبَاءَنَا عَلَىٰ أُمَّةٍ وَإِنَّا عَلَىٰ آثَارِهِم مُّهْتَدُونَ
Turkish
 
Hayir, onlar sadece: "Biz babalarimizi bu din üzerinde bulduk, biz de onlarin izinde gidiyoruz." dediler.

Ayah  43:23  الأية
    +/- -/+  
وَكَذَٰلِكَ مَا أَرْسَلْنَا مِن قَبْلِكَ فِي قَرْيَةٍ مِّن نَّذِيرٍ إِلَّا قَالَ مُتْرَفُوهَا إِنَّا وَجَدْنَا آبَاءَنَا عَلَىٰ أُمَّةٍ وَإِنَّا عَلَىٰ آثَارِهِم مُّقْتَدُونَ
Turkish
 
Ey Muhammed! Yine böyle biz senden önce de hangi memlekete bir uyarici göndermissek, mutlaka oranin simarik varlikli kimseleri: "Biz babalarimizi bir din üzerinde bulduk, biz de onlarin izlerine uyariz." dediler.

Ayah  43:24  الأية
    +/- -/+  
قَالَ أَوَلَوْ جِئْتُكُم بِأَهْدَىٰ مِمَّا وَجَدتُّمْ عَلَيْهِ آبَاءَكُمْ ۖ قَالُوا إِنَّا بِمَا أُرْسِلْتُم بِهِ كَافِرُونَ
Turkish
 
Gönderilen uyarici; "Eger size babalarinizi üzerinde buldugunuz dinden daha dogrusunu getirmissem de mi bana uymazsiniz?" deyince, onlar: "Gerçekten biz sizin teblig için gönderildiginiz seyi tanimiyoruz." dediler.

Ayah  43:25  الأية
    +/- -/+  
فَانتَقَمْنَا مِنْهُمْ ۖ فَانظُرْ كَيْفَ كَانَ عَاقِبَةُ الْمُكَذِّبِينَ
Turkish
 
Biz de onlardan intikam aldik. Bak peygamberleri yalanlayanlarin sonu nasil oldu!

Ayah  43:26  الأية
    +/- -/+  
وَإِذْ قَالَ إِبْرَاهِيمُ لِأَبِيهِ وَقَوْمِهِ إِنَّنِي بَرَاءٌ مِّمَّا تَعْبُدُونَ
Turkish
 
Hani Ibrahim babasina ve kavmine: "Gerçekten ben sizin taptiginiz seylerden uzagim.

Ayah  43:27  الأية
    +/- -/+  
إِلَّا الَّذِي فَطَرَنِي فَإِنَّهُ سَيَهْدِينِ
Turkish
 
Ben ancak beni yaratana taparim. Süphesiz ki O, beni dogru yola iletecektir." dedi.

Ayah  43:28  الأية
    +/- -/+  
وَجَعَلَهَا كَلِمَةً بَاقِيَةً فِي عَقِبِهِ لَعَلَّهُمْ يَرْجِعُونَ
Turkish
 
Ibrahim, bu sözü, ardindan gelecek olanlara devamli kalacak bir miras olarak birakti ki, onlar dogru yola dönsünler.

Ayah  43:29  الأية
    +/- -/+  
بَلْ مَتَّعْتُ هَٰؤُلَاءِ وَآبَاءَهُمْ حَتَّىٰ جَاءَهُمُ الْحَقُّ وَرَسُولٌ مُّبِينٌ
Turkish
 
Dogrusu ben bunlari da babalarini da kendilerine hak olan kitap ve gerçegi açiklayan bir peygamber gelinceye kadar faydalandirip geçindirdim.

Ayah  43:30  الأية
    +/- -/+  
وَلَمَّا جَاءَهُمُ الْحَقُّ قَالُوا هَٰذَا سِحْرٌ وَإِنَّا بِهِ كَافِرُونَ
Turkish
 
Kendilerine hak geldigi zaman onlar: "Bu bir büyüdür dogrusu biz onu tanimiyoruz." dediler.

Ayah  43:31  الأية
    +/- -/+  
وَقَالُوا لَوْلَا نُزِّلَ هَٰذَا الْقُرْآنُ عَلَىٰ رَجُلٍ مِّنَ الْقَرْيَتَيْنِ عَظِيمٍ
Turkish
 
Yine Onlar: "Bu Kur'an, su iki sehirden bir büyük adama indirilmeli degil miydi?" dediler.

Ayah  43:32  الأية
    +/- -/+  
أَهُمْ يَقْسِمُونَ رَحْمَتَ رَبِّكَ ۚ نَحْنُ قَسَمْنَا بَيْنَهُم مَّعِيشَتَهُمْ فِي الْحَيَاةِ الدُّنْيَا ۚ وَرَفَعْنَا بَعْضَهُمْ فَوْقَ بَعْضٍ دَرَجَاتٍ لِّيَتَّخِذَ بَعْضُهُم بَعْضًا سُخْرِيًّا ۗ وَرَحْمَتُ رَبِّكَ خَيْرٌ مِّمَّا يَجْمَعُونَ
Turkish
 
Ey Muhammed! Rabbinin rahmetini onlar mi taksim ediyorlar? Dünya hayatinda onlarin geçimliklerini aralarinda biz taksim ettik. Birbirlerine islerini gördürsünler diye biz onlarin bir kismini digerlerinden derecelerle üstün kildik. Rabbinin rahmeti onlarin biriktirdikleri seylerden daha hayirlidir.

Ayah  43:33  الأية
    +/- -/+  
وَلَوْلَا أَن يَكُونَ النَّاسُ أُمَّةً وَاحِدَةً لَّجَعَلْنَا لِمَن يَكْفُرُ بِالرَّحْمَٰنِ لِبُيُوتِهِمْ سُقُفًا مِّن فِضَّةٍ وَمَعَارِجَ عَلَيْهَا يَظْهَرُونَ
Turkish
 
Eger insanlar küfre sapan bir ümmet haline gelmeyecek olsalardi, biz O Rahman olan Allah'i inkr eden kimselerin evlerine gümüsten tavanlar ve üzerine çikacaklari merdivenler yapardik.

Ayah  43:34  الأية
    +/- -/+  
وَلِبُيُوتِهِمْ أَبْوَابًا وَسُرُرًا عَلَيْهَا يَتَّكِئُونَ
Turkish
 
Onlarin evleri için gümüsten kapilar, üzerine yaslanacaklari koltuklar yapardik.

Ayah  43:35  الأية
    +/- -/+  
وَزُخْرُفًا ۚ وَإِن كُلُّ ذَٰلِكَ لَمَّا مَتَاعُ الْحَيَاةِ الدُّنْيَا ۚ وَالْآخِرَةُ عِندَ رَبِّكَ لِلْمُتَّقِينَ
Turkish
 
Daha nice altin ziynetler verirdik. Çünkü bunlarin bizce hiçbir kiymeti yoktur. Bütün bunlar dünya hayatinin geçici menfaatinden baska bir sey degildir. Ahiret ise Rabbin katinda takva sahipleri içindir.

Ayah  43:36  الأية
    +/- -/+  
وَمَن يَعْشُ عَن ذِكْرِ الرَّحْمَٰنِ نُقَيِّضْ لَهُ شَيْطَانًا فَهُوَ لَهُ قَرِينٌ
Turkish
 
Her kim Rahman olan Allah'in zikrinden yüz çevirirse biz ona bir seytan musallat ederiz. Artik o seytan onun yakin dostudur.

Ayah  43:37  الأية
    +/- -/+  
وَإِنَّهُمْ لَيَصُدُّونَهُمْ عَنِ السَّبِيلِ وَيَحْسَبُونَ أَنَّهُم مُّهْتَدُونَ
Turkish
 
Süphesiz ki bu seytanlar onlari yoldan çikarirlar. Onlar da kendilerinin dogru yolda olduklarini sanirlar.

Ayah  43:38  الأية
    +/- -/+  
حَتَّىٰ إِذَا جَاءَنَا قَالَ يَا لَيْتَ بَيْنِي وَبَيْنَكَ بُعْدَ الْمَشْرِقَيْنِ فَبِئْسَ الْقَرِينُ
Turkish
 
Nihayet kiyamet günü bize gelince, arkadasina: "Keske seninle benim aramda dogu ile bati arasindaki kadar bir uzaklik olsaydi. Sen ne kötü arkadasmissin!" der.

Ayah  43:39  الأية
    +/- -/+  
وَلَن يَنفَعَكُمُ الْيَوْمَ إِذ ظَّلَمْتُمْ أَنَّكُمْ فِي الْعَذَابِ مُشْتَرِكُونَ
Turkish
 
Onlara: "Bugün pismanlik duymaniz size hiçbir fayda saglamayacaktir. Çünkü siz zulmettiniz. Simdi de hepiniz azapta ortaksiniz." denir.

Ayah  43:40  الأية
    +/- -/+  
أَفَأَنتَ تُسْمِعُ الصُّمَّ أَوْ تَهْدِي الْعُمْيَ وَمَن كَانَ فِي ضَلَالٍ مُّبِينٍ
Turkish
 
Ey Muhammed! O halde sagirlara sen mi isittireceksin? Yahut körlere ve apaçik bir sapiklik içinde bulunanlara sen mi dogru yolu göstereceksin?

Ayah  43:41  الأية
    +/- -/+  
فَإِمَّا نَذْهَبَنَّ بِكَ فَإِنَّا مِنْهُم مُّنتَقِمُونَ
Turkish
 
Eger biz seni onlara azap gelmeden önce alip götürsek bile onlardan intikam aliriz.

Ayah  43:42  الأية
    +/- -/+  
أَوْ نُرِيَنَّكَ الَّذِي وَعَدْنَاهُمْ فَإِنَّا عَلَيْهِم مُّقْتَدِرُونَ
Turkish
 
Yahut da onlara vaad ettigimiz azabi sana gösteririz. Çünkü bizim onlara azap etmeye gücümüz yeter.

Ayah  43:43  الأية
    +/- -/+  
فَاسْتَمْسِكْ بِالَّذِي أُوحِيَ إِلَيْكَ ۖ إِنَّكَ عَلَىٰ صِرَاطٍ مُّسْتَقِيمٍ
Turkish
 
Öyleyse sen, sana vahyedilen Kur'an'a saril. Süphesiz ki sen dogru bir yol üzerindesin.

Ayah  43:44  الأية
    +/- -/+  
وَإِنَّهُ لَذِكْرٌ لَّكَ وَلِقَوْمِكَ ۖ وَسَوْفَ تُسْأَلُونَ
Turkish
 
Dogrusu o Kur'an, senin için de, kavmin için de bir ögüttür ve siz ondan sorguya çekileceksiniz.

Ayah  43:45  الأية
    +/- -/+  
وَاسْأَلْ مَنْ أَرْسَلْنَا مِن قَبْلِكَ مِن رُّسُلِنَا أَجَعَلْنَا مِن دُونِ الرَّحْمَٰنِ آلِهَةً يُعْبَدُونَ
Turkish
 
Ey Muhammed! Senden önce gönderdigimiz peygamberlerimize de sor, biz Rahman olan Allah'tan baska kendisine ibadet edilecek ilhlar yapmis miyiz?

Ayah  43:46  الأية
    +/- -/+  
وَلَقَدْ أَرْسَلْنَا مُوسَىٰ بِآيَاتِنَا إِلَىٰ فِرْعَوْنَ وَمَلَئِهِ فَقَالَ إِنِّي رَسُولُ رَبِّ الْعَالَمِينَ
Turkish
 
Andolsun ki, biz Musa'yi mucizelerimizle Firavun'a ve ileri gelen adamlarina gönderdik. Musa: "Ben gerçekten lemlerin Rabbi olan Allah'in peygamberiyim." dedi.

Ayah  43:47  الأية
    +/- -/+  
فَلَمَّا جَاءَهُم بِآيَاتِنَا إِذَا هُم مِّنْهَا يَضْحَكُونَ
Turkish
 
Musa onlara mucizelerimizi getirince onlar hemen bu mucizelere gülüverdiler.

Ayah  43:48  الأية
    +/- -/+  
وَمَا نُرِيهِم مِّنْ آيَةٍ إِلَّا هِيَ أَكْبَرُ مِنْ أُخْتِهَا ۖ وَأَخَذْنَاهُم بِالْعَذَابِ لَعَلَّهُمْ يَرْجِعُونَ
Turkish
 
Bizim onlara gösterdigimiz her bir mucize digerinden daha büyüktü. Belki dogru yola dönerler diye biz onlari azapla yakaladik.

Ayah  43:49  الأية
    +/- -/+  
وَقَالُوا يَا أَيُّهَ السَّاحِرُ ادْعُ لَنَا رَبَّكَ بِمَا عَهِدَ عِندَكَ إِنَّنَا لَمُهْتَدُونَ
Turkish
 
Onlar azbi görünce: "Ey sihirbaz! Sende olan ahdi hürmetine bizim için Rabbine dua et. Biz gerçekten dogru yola girecegiz." dediler.

Ayah  43:50  الأية
    +/- -/+  
فَلَمَّا كَشَفْنَا عَنْهُمُ الْعَذَابَ إِذَا هُمْ يَنكُثُونَ
Turkish
 
Fakat azabi kendilerinden kaldirdigimiz zaman hemen sözlerinden dönüverdiler.

Ayah  43:51  الأية
    +/- -/+  
وَنَادَىٰ فِرْعَوْنُ فِي قَوْمِهِ قَالَ يَا قَوْمِ أَلَيْسَ لِي مُلْكُ مِصْرَ وَهَٰذِهِ الْأَنْهَارُ تَجْرِي مِن تَحْتِي ۖ أَفَلَا تُبْصِرُونَ
Turkish
 
Firavun kavmine seslenerek dedi ki: "Ey kavmim! Misir hükümdarligi ve altimdan akip giden su irmaklar benim degil mi? Görmüyor musunuz?

Ayah  43:52  الأية
    +/- -/+  
أَمْ أَنَا خَيْرٌ مِّنْ هَٰذَا الَّذِي هُوَ مَهِينٌ وَلَا يَكَادُ يُبِينُ
Turkish
 
Yoksa ben, nerede ise meramini anlatamayan su zavallidan daha hayirli degil miyim?

Ayah  43:53  الأية
    +/- -/+  
فَلَوْلَا أُلْقِيَ عَلَيْهِ أَسْوِرَةٌ مِّن ذَهَبٍ أَوْ جَاءَ مَعَهُ الْمَلَائِكَةُ مُقْتَرِنِينَ
Turkish
 
Eger O'nun dedigi dogru ise üzerine altin bilezikler atilmali veya kendisiyle beraber onu tasdik eden melekler gelmeli degil miydi?"

Ayah  43:54  الأية
    +/- -/+  
فَاسْتَخَفَّ قَوْمَهُ فَأَطَاعُوهُ ۚ إِنَّهُمْ كَانُوا قَوْمًا فَاسِقِينَ
Turkish
 
Firavun kavmini küçümsedi. Onlar da O'na itaat ettiler. Çünkü onlar fsik bir kavimdi.

Ayah  43:55  الأية
    +/- -/+  
فَلَمَّا آسَفُونَا انتَقَمْنَا مِنْهُمْ فَأَغْرَقْنَاهُمْ أَجْمَعِينَ
Turkish
 
Nihayet bizi gazaplandirdiklari zaman onlardan intikam aldik. Hepsini suda bogduk.

Ayah  43:56  الأية
    +/- -/+  
فَجَعَلْنَاهُمْ سَلَفًا وَمَثَلًا لِّلْآخِرِينَ
Turkish
 
Onlari sonradan gelecekler için ibret ve örnek kildik.

Ayah  43:57  الأية
    +/- -/+  
وَلَمَّا ضُرِبَ ابْنُ مَرْيَمَ مَثَلًا إِذَا قَوْمُكَ مِنْهُ يَصِدُّونَ
Turkish
 
Meryem oglu Is bir misal olarak anlatilinca, senin kavmin hemen ondan bir delil bulduklarini sanarak bagrismaya basladilar.

Ayah  43:58  الأية
    +/- -/+  
وَقَالُوا أَآلِهَتُنَا خَيْرٌ أَمْ هُوَ ۚ مَا ضَرَبُوهُ لَكَ إِلَّا جَدَلًا ۚ بَلْ هُمْ قَوْمٌ خَصِمُونَ
Turkish
 
Onlar dediler ki: "Bizim ilhlarimiz mi daha hayirlidir, yoksa Is mi?" Bu misli sirf seninle tartismak için ortaya attilar. Dogrusu onlar çok kavgaci bir topluluktur.

Ayah  43:59  الأية
    +/- -/+  
إِنْ هُوَ إِلَّا عَبْدٌ أَنْعَمْنَا عَلَيْهِ وَجَعَلْنَاهُ مَثَلًا لِّبَنِي إِسْرَائِيلَ
Turkish
 
Is, ancak kendisine nimet verdigimiz ve Israilogullarina örnek kildigimiz bir kuldur.

Ayah  43:60  الأية
    +/- -/+  
وَلَوْ نَشَاءُ لَجَعَلْنَا مِنكُم مَّلَائِكَةً فِي الْأَرْضِ يَخْلُفُونَ
Turkish
 
Eger biz dileseydik, sizden yeryüzünde yerinize geçecek melekler yaratirdik.

Ayah  43:61  الأية
    +/- -/+  
وَإِنَّهُ لَعِلْمٌ لِّلسَّاعَةِ فَلَا تَمْتَرُنَّ بِهَا وَاتَّبِعُونِ ۚ هَٰذَا صِرَاطٌ مُّسْتَقِيمٌ
Turkish
 
Gerçekten o, (Is'nin yere inisi) kiymetin yaklastigini gösteren bir bilgidir. Sakin kiymet hakkinda süpheye düsmeyip, bana uyun, bu dogru yoldur.

Ayah  43:62  الأية
    +/- -/+  
وَلَا يَصُدَّنَّكُمُ الشَّيْطَانُ ۖ إِنَّهُ لَكُمْ عَدُوٌّ مُّبِينٌ
Turkish
 
Sakin seytan sizi dogru yoldan alikoymasin. Gerçekten o sizin için apaçik bir düsmandir.

Ayah  43:63  الأية
    +/- -/+  
وَلَمَّا جَاءَ عِيسَىٰ بِالْبَيِّنَاتِ قَالَ قَدْ جِئْتُكُم بِالْحِكْمَةِ وَلِأُبَيِّنَ لَكُم بَعْضَ الَّذِي تَخْتَلِفُونَ فِيهِ ۖ فَاتَّقُوا اللهَ وَأَطِيعُونِ
Turkish
 
Is mucizelerle indigi zaman dedi ki: "Ben size hikmeti getirdim ve hakkinda ihtilfa düstügünüz seylerin bir kismini size açiklamak için geldim. O halde Allah'tan korkun, ve bana itaat edin.

Ayah  43:64  الأية
    +/- -/+  
إِنَّ اللهَ هُوَ رَبِّي وَرَبُّكُمْ فَاعْبُدُوهُ ۚ هَٰذَا صِرَاطٌ مُّسْتَقِيمٌ
Turkish
 
Gerçekten benim de Rabbim sizin de Rabbiniz Allah'tir. Öyle ise O'na kulluk edin. Bu dogru bir yoldur.

Ayah  43:65  الأية
    +/- -/+  
فَاخْتَلَفَ الْأَحْزَابُ مِن بَيْنِهِمْ ۖ فَوَيْلٌ لِّلَّذِينَ ظَلَمُوا مِنْ عَذَابِ يَوْمٍ أَلِيمٍ
Turkish
 
Fakat aralarindan çikan gruplar, Is hakkinda ihtilfa düstüler. Aci bir günün azbindan dolayi vay zulmedenlerin hline!

Ayah  43:66  الأية
    +/- -/+  
هَلْ يَنظُرُونَ إِلَّا السَّاعَةَ أَن تَأْتِيَهُم بَغْتَةً وَهُمْ لَا يَشْعُرُونَ
Turkish
 
Onlar kendileri farkina varmadan ansizin kiymetin baslarina gelmesini mi bekliyorlar?

Ayah  43:67  الأية
    +/- -/+  
الْأَخِلَّاءُ يَوْمَئِذٍ بَعْضُهُمْ لِبَعْضٍ عَدُوٌّ إِلَّا الْمُتَّقِينَ
Turkish
 
O gün Allah'tan korkanlar hariç dost olanlar birbirlerine düsmandirlar.

Ayah  43:68  الأية
    +/- -/+  
يَا عِبَادِ لَا خَوْفٌ عَلَيْكُمُ الْيَوْمَ وَلَا أَنتُمْ تَحْزَنُونَ
Turkish
 
(68-69) Allah, takva sahiplerine söyle nida eder: "Ey yetlerimize imn edip müslüman olan kullarim! Bugün size hiçbir korku yoktur ve siz üzülmeyeceksiniz.

Ayah  43:69  الأية
    +/- -/+  
الَّذِينَ آمَنُوا بِآيَاتِنَا وَكَانُوا مُسْلِمِينَ
Turkish
 
(68-69) Allah, takva sahiplerine söyle nida eder: "Ey yetlerimize imn edip müslüman olan kullarim! Bugün size hiçbir korku yoktur ve siz üzülmeyeceksiniz.

Ayah  43:70  الأية
    +/- -/+  
ادْخُلُوا الْجَنَّةَ أَنتُمْ وَأَزْوَاجُكُمْ تُحْبَرُونَ
Turkish
 
Siz ve esleriniz cennete girin. Orada agirlanip sevindirileceksiniz."

Ayah  43:71  الأية
    +/- -/+  
يُطَافُ عَلَيْهِم بِصِحَافٍ مِّن ذَهَبٍ وَأَكْوَابٍ ۖ وَفِيهَا مَا تَشْتَهِيهِ الْأَنفُسُ وَتَلَذُّ الْأَعْيُنُ ۖ وَأَنتُمْ فِيهَا خَالِدُونَ
Turkish
 
Onlarin etrafinda yiyecek ve içecekler altin tepsiler ve kadehlerle dolastirilir. Orada canlarin çektigi ve gözlerin hoslandigi hersey vardir. Siz orada ebedi olarak kalacaksiniz.

Ayah  43:72  الأية
    +/- -/+  
وَتِلْكَ الْجَنَّةُ الَّتِي أُورِثْتُمُوهَا بِمَا كُنتُمْ تَعْمَلُونَ
Turkish
 
Iste yaptiklariniza karsilik size miras verilen cennet budur.

Ayah  43:73  الأية
    +/- -/+  
لَكُمْ فِيهَا فَاكِهَةٌ كَثِيرَةٌ مِّنْهَا تَأْكُلُونَ
Turkish
 
Orada sizin için bol bol meyveler vardir. Onlardan yersiniz.

Ayah  43:74  الأية
    +/- -/+  
إِنَّ الْمُجْرِمِينَ فِي عَذَابِ جَهَنَّمَ خَالِدُونَ
Turkish
 
Süphesiz ki suçlular, cehennem azbinda ebedi olarak kalacaklardir.

Ayah  43:75  الأية
    +/- -/+  
لَا يُفَتَّرُ عَنْهُمْ وَهُمْ فِيهِ مُبْلِسُونَ
Turkish
 
Onlarin azbi hafifletilmez ve onlar azab içersinde ümitsizdirler.

Ayah  43:76  الأية
    +/- -/+  
وَمَا ظَلَمْنَاهُمْ وَلَٰكِن كَانُوا هُمُ الظَّالِمِينَ
Turkish
 
Biz onlara zulmetmedik, fakat onlar kendileri zlimler oldular.

Ayah  43:77  الأية
    +/- -/+  
وَنَادَوْا يَا مَالِكُ لِيَقْضِ عَلَيْنَا رَبُّكَ ۖ قَالَ إِنَّكُم مَّاكِثُونَ
Turkish
 
Onlar cehennem bekçisine: "Ey Mlik! Rabbin artik bizi öldürsün." diye seslenirler. Mlik de: "Siz böylece kalacaksiniz." der.

Ayah  43:78  الأية
    +/- -/+  
لَقَدْ جِئْنَاكُم بِالْحَقِّ وَلَٰكِنَّ أَكْثَرَكُمْ لِلْحَقِّ كَارِهُونَ
Turkish
 
Andolsun ki biz size hakki getirdik. Fakat sizin çogunuz haktan hoslanmiyorsunuz.

Ayah  43:79  الأية
    +/- -/+  
أَمْ أَبْرَمُوا أَمْرًا فَإِنَّا مُبْرِمُونَ
Turkish
 
Yoksa onlar hakka karsi gelmek için bir is mi kararlastirdilar? Biz de onlari cezalandirmak için kararliyiz.

Ayah  43:80  الأية
    +/- -/+  
أَمْ يَحْسَبُونَ أَنَّا لَا نَسْمَعُ سِرَّهُمْ وَنَجْوَاهُم ۚ بَلَىٰ وَرُسُلُنَا لَدَيْهِمْ يَكْتُبُونَ
Turkish
 
Yoksa onlar bizim sirlarini ve gizli konusmalarini isitmedigimizi mi saniyorlar? Hayir, isitiriz ve yanlarinda bulunan elçi meleklerimiz de her yaptiklarini yaziyorlar.

Ayah  43:81  الأية
    +/- -/+  
قُلْ إِن كَانَ لِلرَّحْمَٰنِ وَلَدٌ فَأَنَا أَوَّلُ الْعَابِدِينَ
Turkish
 
Ey Muhammed! de ki: "Eger Rahman olan Allah'in bir çocugu olsaydi, ona ibdet edenlerin birincisi ben olurdum."

Ayah  43:82  الأية
    +/- -/+  
سُبْحَانَ رَبِّ السَّمَاوَاتِ وَالْأَرْضِ رَبِّ الْعَرْشِ عَمَّا يَصِفُونَ
Turkish
 
Göklerin ve yerin Rabbi, arsin Rabbi onlarin nitelendirdikleri seyden münezzehtir, yücedir.

Ayah  43:83  الأية
    +/- -/+  
فَذَرْهُمْ يَخُوضُوا وَيَلْعَبُوا حَتَّىٰ يُلَاقُوا يَوْمَهُمُ الَّذِي يُوعَدُونَ
Turkish
 
Simdi sen birak onlari, tehdit edildikleri günlerine kavusuncaya kadar batila dalsinlar oynasinlar.

Ayah  43:84  الأية
    +/- -/+  
وَهُوَ الَّذِي فِي السَّمَاءِ إِلَٰهٌ وَفِي الْأَرْضِ إِلَٰهٌ ۚ وَهُوَ الْحَكِيمُ الْعَلِيمُ
Turkish
 
Gökteki ilh da yerdeki ilh da O'dur. O hüküm ve hikmet sahibidir herseyi bilir.

Ayah  43:85  الأية
    +/- -/+  
وَتَبَارَكَ الَّذِي لَهُ مُلْكُ السَّمَاوَاتِ وَالْأَرْضِ وَمَا بَيْنَهُمَا وَعِندَهُ عِلْمُ السَّاعَةِ وَإِلَيْهِ تُرْجَعُونَ
Turkish
 
Göklerin, yerin ve her ikisi arasindakilerin hükümranligi kendisine ait olan Allah'in sani yücedir. Kiymet saatinin bilgisi de yalniz onun yanindadir. Siz sadece O'na döndürüleceksiniz.

Ayah  43:86  الأية
    +/- -/+  
وَلَا يَمْلِكُ الَّذِينَ يَدْعُونَ مِن دُونِهِ الشَّفَاعَةَ إِلَّا مَن شَهِدَ بِالْحَقِّ وَهُمْ يَعْلَمُونَ
Turkish
 
Onlarin Allah'i birakip da tapdiklari putlar sefaat hakkina sahip degillerdir. Ancak bilerek hakka sahitlik edenler sefat edebilir.

Ayah  43:87  الأية
    +/- -/+  
وَلَئِن سَأَلْتَهُم مَّنْ خَلَقَهُمْ لَيَقُولُنَّ اللهُ ۖ فَأَنَّىٰ يُؤْفَكُونَ
Turkish
 
Eger sen onlara kendilerini kimin yarattigini sorsan elbette: "Allah" derler. O halde nasil haktan çevriliyorlar?

Ayah  43:88  الأية
    +/- -/+  
وَقِيلِهِ يَا رَبِّ إِنَّ هَٰؤُلَاءِ قَوْمٌ لَّا يُؤْمِنُونَ
Turkish
 
Peygamberin sözü su olmustur: "Ey Rabbim! Bunlar gerçekten imn etmeyen bir kavimdir."

Ayah  43:89  الأية
    +/- -/+  
فَاصْفَحْ عَنْهُمْ وَقُلْ سَلَامٌ ۚ فَسَوْفَ يَعْلَمُونَ
Turkish
 
Ey Muhammed! Simdilik sen onlara aldirma ve: "Size selm olsun." de. Onlar yakinda bilecekler!
 


© EsinIslam.Com Designed & produced by The Awqaf London. Please pray for us