Prev  

25. Surah Al-Furqân سورة الفرقان

  Next  




Ayah  25:1  الأية
    +/- -/+  
بِسْم ِ اللهِ الرَّحْمَٰنِ الرَّحِيمِ
تَبَارَكَ الَّذِي نَزَّلَ الْفُرْقَانَ عَلَىٰ عَبْدِهِ لِيَكُونَ لِلْعَالَمِينَ نَذِيرًا
Turkish
 
"Tebareke" ne yüce feyyazdir o ki, dünyalari uyarmak üzere kulu Muhammed'e, hakki batildan ayirdeden Kur'n'i indirdi.

Ayah  25:2  الأية
    +/- -/+  
الَّذِي لَهُ مُلْكُ السَّمَاوَاتِ وَالْأَرْضِ وَلَمْ يَتَّخِذْ وَلَدًا وَلَمْ يَكُن لَّهُ شَرِيكٌ فِي الْمُلْكِ وَخَلَقَ كُلَّ شَيْءٍ فَقَدَّرَهُ تَقْدِيرًا
Turkish
 
O öyle bir ilhtir ki, göklerin ve yerin hükümranligi kendisinindir. O hiç çocuk edinmedi, hükümranlikta ortagi yoktur. O, her seyi yaratip bir ölçüye göre düzenleyerek takdir etmistir.

Ayah  25:3  الأية
    +/- -/+  
وَاتَّخَذُوا مِن دُونِهِ آلِهَةً لَّا يَخْلُقُونَ شَيْئًا وَهُمْ يُخْلَقُونَ وَلَا يَمْلِكُونَ لِأَنفُسِهِمْ ضَرًّا وَلَا نَفْعًا وَلَا يَمْلِكُونَ مَوْتًا وَلَا حَيَاةً وَلَا نُشُورًا
Turkish
 
Kfirler, O'nu birakip bir sey yaratamayan, bilakis kendileri yaratilmis olan, kendilerine ne zarar ve ne de fayda verebilen; öldürmeye, diriltmeye ve ölümden sonra tekrar canlandirmaya güçleri yetmeyen tanrilar edindiler.

Ayah  25:4  الأية
    +/- -/+  
وَقَالَ الَّذِينَ كَفَرُوا إِنْ هَٰذَا إِلَّا إِفْكٌ افْتَرَاهُ وَأَعَانَهُ عَلَيْهِ قَوْمٌ آخَرُونَ ۖ فَقَدْ جَاءُوا ظُلْمًا وَزُورًا
Turkish
 
Inkr edenler: "Bu Kur'n Muhammed'in uydurmasidir, ona baska bir topluluk yardim etmistir" diyerek haksiz ve asilsiz bir söz uydurdular.

Ayah  25:5  الأية
    +/- -/+  
وَقَالُوا أَسَاطِيرُ الْأَوَّلِينَ اكْتَتَبَهَا فَهِيَ تُمْلَىٰ عَلَيْهِ بُكْرَةً وَأَصِيلًا
Turkish
 
"Kur'n öncekilerin masallaridir; baskalarina yazdirmis da sabah aksam kendisine okunmaktadir" dediler.

Ayah  25:6  الأية
    +/- -/+  
قُلْ أَنزَلَهُ الَّذِي يَعْلَمُ السِّرَّ فِي السَّمَاوَاتِ وَالْأَرْضِ ۚ إِنَّهُ كَانَ غَفُورًا رَّحِيمًا
Turkish
 
Ey Muhammed! De ki: "Onu, göklerin ve yerin sirrini bilen indirmistir. Süphesiz O, bagislayandir, merhamet edendir."

Ayah  25:7  الأية
    +/- -/+  
وَقَالُوا مَالِ هَٰذَا الرَّسُولِ يَأْكُلُ الطَّعَامَ وَيَمْشِي فِي الْأَسْوَاقِ ۙ لَوْلَا أُنزِلَ إِلَيْهِ مَلَكٌ فَيَكُونَ مَعَهُ نَذِيرًا
Turkish
 
Söyle dediler: "Bu ne biçim peygamber ki, yemek yer, sokaklarda gezer? Ona, beraberinde bulunup uyaran bir melek indirilseydi ya!"

Ayah  25:8  الأية
    +/- -/+  
أَوْ يُلْقَىٰ إِلَيْهِ كَنزٌ أَوْ تَكُونُ لَهُ جَنَّةٌ يَأْكُلُ مِنْهَا ۚ وَقَالَ الظَّالِمُونَ إِن تَتَّبِعُونَ إِلَّا رَجُلًا مَّسْحُورًا
Turkish
 
"Yahut kendisine bir hazine verilseydi veya beslenecegi bir bahçe olsaydi ya!" Bu zalimler, inananlara "Siz sadece büyülenmis bir adama uyuyorsunuz" dediler.

Ayah  25:9  الأية
    +/- -/+  
انظُرْ كَيْفَ ضَرَبُوا لَكَ الْأَمْثَالَ فَضَلُّوا فَلَا يَسْتَطِيعُونَ سَبِيلًا
Turkish
 
Ey Muhammed! sana nasil misaller getirdiklerine bir bak! Onlar sapmislardir, yol bulamazlar.

Ayah  25:10  الأية
    +/- -/+  
تَبَارَكَ الَّذِي إِن شَاءَ جَعَلَ لَكَ خَيْرًا مِّن ذَٰلِكَ جَنَّاتٍ تَجْرِي مِن تَحْتِهَا الْأَنْهَارُ وَيَجْعَل لَّكَ قُصُورًا
Turkish
 
Öyle yücedir O ki, dilerse sana ondan daha iyisini, altindan irmaklar akan cennetler verir, sana köskler de yapar.

Ayah  25:11  الأية
    +/- -/+  
بَلْ كَذَّبُوا بِالسَّاعَةِ ۖ وَأَعْتَدْنَا لِمَن كَذَّبَ بِالسَّاعَةِ سَعِيرًا
Turkish
 
Fakat onlar o saati (kiyameti) de yalanladilar. Biz ise o saati yalanlayanlara çilgin alevli bir ates hazirladik.

Ayah  25:12  الأية
    +/- -/+  
إِذَا رَأَتْهُم مِّن مَّكَانٍ بَعِيدٍ سَمِعُوا لَهَا تَغَيُّظًا وَزَفِيرًا
Turkish
 
Ki, cehennem atesi uzak bir mesafeden kendilerine görününce, onun bir hisimlanmasini (kaynamasini) ve ugultusunu isitirler.

Ayah  25:13  الأية
    +/- -/+  
وَإِذَا أُلْقُوا مِنْهَا مَكَانًا ضَيِّقًا مُّقَرَّنِينَ دَعَوْا هُنَالِكَ ثُبُورًا
Turkish
 
Elleri boyunlarina bagli olarak onun dar bir yerine atildiklari zaman da, oracikta yok olmayi isterler.

Ayah  25:14  الأية
    +/- -/+  
لَّا تَدْعُوا الْيَوْمَ ثُبُورًا وَاحِدًا وَادْعُوا ثُبُورًا كَثِيرًا
Turkish
 
(Onlara söyle denilir) Bu gün bir yok olmayi degil, nice yok olmalari isteyin!

Ayah  25:15  الأية
    +/- -/+  
قُلْ أَذَٰلِكَ خَيْرٌ أَمْ جَنَّةُ الْخُلْدِ الَّتِي وُعِدَ الْمُتَّقُونَ ۚ كَانَتْ لَهُمْ جَزَاءً وَمَصِيرًا
Turkish
 
De ki: Bu mu daha iyi, yoksa takva sahiplerine vaad olunan ebedilik cenneti mi? Çünkü orasi, onlar için bir mükafattir ve bir varis yeridir.

Ayah  25:16  الأية
    +/- -/+  
لَّهُمْ فِيهَا مَا يَشَاءُونَ خَالِدِينَ ۚ كَانَ عَلَىٰ رَبِّكَ وَعْدًا مَّسْئُولًا
Turkish
 
Onlar için orada ne isterlerse var, hem orada ebedî kalacaklar. Çünkü bu Rabbinden yerine getirilmesi istenen bir vaaddir.

Ayah  25:17  الأية
    +/- -/+  
وَيَوْمَ يَحْشُرُهُمْ وَمَا يَعْبُدُونَ مِن دُونِ اللهِ فَيَقُولُ أَأَنتُمْ أَضْلَلْتُمْ عِبَادِي هَٰؤُلَاءِ أَمْ هُمْ ضَلُّوا السَّبِيلَ
Turkish
 
Hele o gün Rabbin onlari Allah'tan baska taptiklari seylerle toplar da, der ki: "Siz mi saptirdiniz su kullarimi, yoksa kendileri mi yolu kaybettiler?"

Ayah  25:18  الأية
    +/- -/+  
قَالُوا سُبْحَانَكَ مَا كَانَ يَنبَغِي لَنَا أَن نَّتَّخِذَ مِن دُونِكَ مِنْ أَوْلِيَاءَ وَلَٰكِن مَّتَّعْتَهُمْ وَآبَاءَهُمْ حَتَّىٰ نَسُوا الذِّكْرَ وَكَانُوا قَوْمًا بُورًا
Turkish
 
Onlar: "Sübhansin seni tenzih ederiz. Seni birakip da senden baska dostlar edinmek bize yarasmaz; fakat sen onlara ve atalarina o kadar nimet verdin ki, sonunda seni anmayi unuttular ve helaki hak eden bir kavim oldular." derler.

Ayah  25:19  الأية
    +/- -/+  
فَقَدْ كَذَّبُوكُم بِمَا تَقُولُونَ فَمَا تَسْتَطِيعُونَ صَرْفًا وَلَا نَصْرًا ۚ وَمَن يَظْلِم مِّنكُمْ نُذِقْهُ عَذَابًا كَبِيرًا
Turkish
 
(Bunun üzerine ötekilere hitaben söyle denilir.) Iste (taptiklariniz) sizi söylediklerinizde yalanci çikardilar. Artik ne (azabinizi) geri çevirebilir, ne de bir yardima çare bulabilirsiniz ve içinizden kim zulmederse, ona büyük bir azab tattiracagiz.

Ayah  25:20  الأية
    +/- -/+  
وَمَا أَرْسَلْنَا قَبْلَكَ مِنَ الْمُرْسَلِينَ إِلَّا إِنَّهُمْ لَيَأْكُلُونَ الطَّعَامَ وَيَمْشُونَ فِي الْأَسْوَاقِ ۗ وَجَعَلْنَا بَعْضَكُمْ لِبَعْضٍ فِتْنَةً أَتَصْبِرُونَ ۗ وَكَانَ رَبُّكَ بَصِيرًا
Turkish
 
(Resulüm!) Biz senden evvel de peygamberleri baska türlü göndermedik. Süphesiz onlar hem yemek yiyorlar, hem çarsilarda geziyorlardi (sokaklarda yürüyorlardi). Sizin bir kisminizi bir digerine fitne (imtihan sebebi) kilmisizdir ki, bakalim sabredecek misiniz? Zira Rabbin her seyi hakkiyla görmektedir.

Ayah  25:21  الأية
    +/- -/+  
وَقَالَ الَّذِينَ لَا يَرْجُونَ لِقَاءَنَا لَوْلَا أُنزِلَ عَلَيْنَا الْمَلَائِكَةُ أَوْ نَرَىٰ رَبَّنَا ۗ لَقَدِ اسْتَكْبَرُوا فِي أَنفُسِهِمْ وَعَتَوْا عُتُوًّا كَبِيرًا
Turkish
 
Bununla beraber, bize kavusmayi ummayanlar "Bize ya melekler indirilmeliydi, ya da Rabbimizi görmeliydik" dediler. Andolsun ki, dogrusu nefislerinde kendilerini büyük gördüler ve büyük azginlik ettiler.

Ayah  25:22  الأية
    +/- -/+  
يَوْمَ يَرَوْنَ الْمَلَائِكَةَ لَا بُشْرَىٰ يَوْمَئِذٍ لِّلْمُجْرِمِينَ وَيَقُولُونَ حِجْرًا مَّحْجُورًا
Turkish
 
Melekleri görecekleri gün, iste o gün, günahkarlara hiçbir sevinç haberi yoktur. Ve yasak yasak, diyeceklerdir.

Ayah  25:23  الأية
    +/- -/+  
وَقَدِمْنَا إِلَىٰ مَا عَمِلُوا مِنْ عَمَلٍ فَجَعَلْنَاهُ هَبَاءً مَّنثُورًا
Turkish
 
Onlarin yaptiklari her bir iyi isi dikkate aliriz, fakat onu saçilmis zerreler haline getiririz.

Ayah  25:24  الأية
    +/- -/+  
أَصْحَابُ الْجَنَّةِ يَوْمَئِذٍ خَيْرٌ مُّسْتَقَرًّا وَأَحْسَنُ مَقِيلًا
Turkish
 
O gün cennetliklerin kalacaklari yer çok iyi, dinlenecekleri yer pek güzeldir.

Ayah  25:25  الأية
    +/- -/+  
وَيَوْمَ تَشَقَّقُ السَّمَاءُ بِالْغَمَامِ وَنُزِّلَ الْمَلَائِكَةُ تَنزِيلًا
Turkish
 
O gün gökyüzü beyaz bulutlar halinde yarilacak ve melekler bölük bölük indirileceklerdir.

Ayah  25:26  الأية
    +/- -/+  
الْمُلْكُ يَوْمَئِذٍ الْحَقُّ لِلرَّحْمَٰنِ ۚ وَكَانَ يَوْمًا عَلَى الْكَافِرِينَ عَسِيرًا
Turkish
 
Iste o gün gerçek hükümranlik, çok merhametli olan Allah'indir. Kfirler için ise o, pek çetin bir gündür.

Ayah  25:27  الأية
    +/- -/+  
وَيَوْمَ يَعَضُّ الظَّالِمُ عَلَىٰ يَدَيْهِ يَقُولُ يَا لَيْتَنِي اتَّخَذْتُ مَعَ الرَّسُولِ سَبِيلًا
Turkish
 
O gün zalim kimse ellerini isiracak: "Eyvah!" diyecek, "keske Peygamberin yaninda bir yol tutsaydim!"

Ayah  25:28  الأية
    +/- -/+  
يَا وَيْلَتَىٰ لَيْتَنِي لَمْ أَتَّخِذْ فُلَانًا خَلِيلًا
Turkish
 
"Eyvah!" diyecek, "keske falancayi dost edinmeseydim.

Ayah  25:29  الأية
    +/- -/+  
لَّقَدْ أَضَلَّنِي عَنِ الذِّكْرِ بَعْدَ إِذْ جَاءَنِي ۗ وَكَانَ الشَّيْطَانُ لِلْإِنسَانِ خَذُولًا
Turkish
 
Çünkü zikir (Kur'n) bana gelmisken o, hakikaten beni ondan saptirdi. Seytan insani (uçuruma sürükleyip sonra) yapayalniz ve yardimcisiz birakmaktadir.

Ayah  25:30  الأية
    +/- -/+  
وَقَالَ الرَّسُولُ يَا رَبِّ إِنَّ قَوْمِي اتَّخَذُوا هَٰذَا الْقُرْآنَ مَهْجُورًا
Turkish
 
Peygamber dedi ki: "Ey Rabbim! Kavmim bu Kur'n'i terkedilmis (bir sey yerinde) tuttular."

Ayah  25:31  الأية
    +/- -/+  
وَكَذَٰلِكَ جَعَلْنَا لِكُلِّ نَبِيٍّ عَدُوًّا مِّنَ الْمُجْرِمِينَ ۗ وَكَفَىٰ بِرَبِّكَ هَادِيًا وَنَصِيرًا
Turkish
 
(Resulüm!) Ve iste biz böyle her peygamber için günahkarlardan bir düsman yapmisizdir. Bununla beraber hidayet verici ve yardimci olarak Rabbin yeter.

Ayah  25:32  الأية
    +/- -/+  
وَقَالَ الَّذِينَ كَفَرُوا لَوْلَا نُزِّلَ عَلَيْهِ الْقُرْآنُ جُمْلَةً وَاحِدَةً ۚ كَذَٰلِكَ لِنُثَبِّتَ بِهِ فُؤَادَكَ ۖ وَرَتَّلْنَاهُ تَرْتِيلًا
Turkish
 
Yine o inkr edenler dediler ki: "O Kur'n ona, hepsi birden indirilseydi ya"! Biz onu senin kalbine iyice yerlestirmek için böyle (parça parça indirdik) ve onu tane tane (ayirarak) okuduk.

Ayah  25:33  الأية
    +/- -/+  
وَلَا يَأْتُونَكَ بِمَثَلٍ إِلَّا جِئْنَاكَ بِالْحَقِّ وَأَحْسَنَ تَفْسِيرًا
Turkish
 
Hem onlar sana karsi herhangi bir mesel ile gelmezler ki, biz sana (onun karsiliginda) dogrusunu ve tefsirin daha güzelini getirmis olmayalim.

Ayah  25:34  الأية
    +/- -/+  
الَّذِينَ يُحْشَرُونَ عَلَىٰ وُجُوهِهِمْ إِلَىٰ جَهَنَّمَ أُولَٰئِكَ شَرٌّ مَّكَانًا وَأَضَلُّ سَبِيلًا
Turkish
 
O yüzleri üstü cehenneme toplanacaklar var ya! iste onlar, yerleri en kötü, yollari en sapik olanlardir.

Ayah  25:35  الأية
    +/- -/+  
وَلَقَدْ آتَيْنَا مُوسَى الْكِتَابَ وَجَعَلْنَا مَعَهُ أَخَاهُ هَارُونَ وَزِيرًا
Turkish
 
Andolsun ki Musa'ya kitap verdik, kardesi Harun'u da ona yardimci yaptik.

Ayah  25:36  الأية
    +/- -/+  
فَقُلْنَا اذْهَبَا إِلَى الْقَوْمِ الَّذِينَ كَذَّبُوا بِآيَاتِنَا فَدَمَّرْنَاهُمْ تَدْمِيرًا
Turkish
 
"Haydi yetlerimizi yalan sayan o kavme gidin" dedik. Sonunda (yola gelmediklerinden) onlari yerle bir ettik.

Ayah  25:37  الأية
    +/- -/+  
وَقَوْمَ نُوحٍ لَّمَّا كَذَّبُوا الرُّسُلَ أَغْرَقْنَاهُمْ وَجَعَلْنَاهُمْ لِلنَّاسِ آيَةً ۖ وَأَعْتَدْنَا لِلظَّالِمِينَ عَذَابًا أَلِيمًا
Turkish
 
Nuh kavmine gelince, Peygamberleri yalancilikla itham ettiklerinde, onlari suda bogduk ve kendilerini insanlar için bir ibret yaptik. Biz zalimler için acikli bir azab hazirlamisizdir.

Ayah  25:38  الأية
    +/- -/+  
وَعَادًا وَثَمُودَ وَأَصْحَابَ الرَّسِّ وَقُرُونًا بَيْنَ ذَٰلِكَ كَثِيرًا
Turkish
 
Ad'i, Semud'u, Ress halkini ve bunlar arasinda daha bir çok nesilleri de (inkrciliklari yüzünden helak ettik)

Ayah  25:39  الأية
    +/- -/+  
وَكُلًّا ضَرَبْنَا لَهُ الْأَمْثَالَ ۖ وَكُلًّا تَبَّرْنَا تَتْبِيرًا
Turkish
 
Onlarin herbirine misaller getirdik; (ama ögüt almadiklari için) hepsini kirdik geçirdik.

Ayah  25:40  الأية
    +/- -/+  
وَلَقَدْ أَتَوْا عَلَى الْقَرْيَةِ الَّتِي أُمْطِرَتْ مَطَرَ السَّوْءِ ۚ أَفَلَمْ يَكُونُوا يَرَوْنَهَا ۚ بَلْ كَانُوا لَا يَرْجُونَ نُشُورًا
Turkish
 
(Resulüm!) Andolsun ki, (bu Mekke'li putperestler), bela ve fenalik yagmuruna tutulmus olan beldeye ugramislardir. Peki onu da görmüyorlar miydi? Hayir! Onlar öldükten sonra dirilmeyi ummamaktadirlar.

Ayah  25:41  الأية
    +/- -/+  
وَإِذَا رَأَوْكَ إِن يَتَّخِذُونَكَ إِلَّا هُزُوًا أَهَٰذَا الَّذِي بَعَثَ اللهُ رَسُولًا
Turkish
 
Seni gördükleri zaman "Bu mu Allah'in Peygamber olarak gönderdigi?" diye hep seni alaya aliyorlar.

Ayah  25:42  الأية
    +/- -/+  
إِن كَادَ لَيُضِلُّنَا عَنْ آلِهَتِنَا لَوْلَا أَن صَبَرْنَا عَلَيْهَا ۚ وَسَوْفَ يَعْلَمُونَ حِينَ يَرَوْنَ الْعَذَابَ مَنْ أَضَلُّ سَبِيلًا
Turkish
 
"Sayet tanrilarimiza inanmakta sebat göstermeseydik, gerçekten de bizi neredeyse tanrilarimizdan saptiracakti" diyorlar. Azabi gördükleri zaman, kimin yolunun sapik oldugunu bilecekler!

Ayah  25:43  الأية
    +/- -/+  
أَرَأَيْتَ مَنِ اتَّخَذَ إِلَٰهَهُ هَوَاهُ أَفَأَنتَ تَكُونُ عَلَيْهِ وَكِيلًا
Turkish
 
Kötü duygularini kendisine tanri edinen kimseyi gördün mü? Simdi ona sen mi vekil olacaksin?

Ayah  25:44  الأية
    +/- -/+  
أَمْ تَحْسَبُ أَنَّ أَكْثَرَهُمْ يَسْمَعُونَ أَوْ يَعْقِلُونَ ۚ إِنْ هُمْ إِلَّا كَالْأَنْعَامِ ۖ بَلْ هُمْ أَضَلُّ سَبِيلًا
Turkish
 
Yoksa sen, onlarin çogunun gerçekten söz dinleyecegini yahut akillanacagini mi saniyorsun? Gerçekte onlar hayvanlar gibidir, hatta gidisçe daha sapiktirlar.

Ayah  25:45  الأية
    +/- -/+  
أَلَمْ تَرَ إِلَىٰ رَبِّكَ كَيْفَ مَدَّ الظِّلَّ وَلَوْ شَاءَ لَجَعَلَهُ سَاكِنًا ثُمَّ جَعَلْنَا الشَّمْسَ عَلَيْهِ دَلِيلًا
Turkish
 
Rabbinin gölgeyi nasil uzatmakta oldugunu görmedin mi? Dileseydi onu elbet hareketsiz de kilardi. Sonra biz günesi, ona (gölgeye) delil kilmisizdir.

Ayah  25:46  الأية
    +/- -/+  
ثُمَّ قَبَضْنَاهُ إِلَيْنَا قَبْضًا يَسِيرًا
Turkish
 
Sonra da onu yavas yavas kendimize (baska yöne) çekmekteyiz.

Ayah  25:47  الأية
    +/- -/+  
وَهُوَ الَّذِي جَعَلَ لَكُمُ اللَّيْلَ لِبَاسًا وَالنَّوْمَ سُبَاتًا وَجَعَلَ النَّهَارَ نُشُورًا
Turkish
 
Sizin için geceyi örtü, uykuyu istirahat kilan, gündüzü yayilip çalisma (zamani) yapan O'dur.

Ayah  25:48  الأية
    +/- -/+  
وَهُوَ الَّذِي أَرْسَلَ الرِّيَاحَ بُشْرًا بَيْنَ يَدَيْ رَحْمَتِهِ ۚ وَأَنزَلْنَا مِنَ السَّمَاءِ مَاءً طَهُورًا
Turkish
 
Rüzgarlari rahmetinin önünde müjdeci olarak gönderen ve gökten tertemiz bir su indiren O'dur.

Ayah  25:49  الأية
    +/- -/+  
لِّنُحْيِيَ بِهِ بَلْدَةً مَّيْتًا وَنُسْقِيَهُ مِمَّا خَلَقْنَا أَنْعَامًا وَأَنَاسِيَّ كَثِيرًا
Turkish
 
Ki biz (o suyla) ölü topraga can verelim, yarattigimiz nice hayvanlara ve insanlara su saglayalim, diye.

Ayah  25:50  الأية
    +/- -/+  
وَلَقَدْ صَرَّفْنَاهُ بَيْنَهُمْ لِيَذَّكَّرُوا فَأَبَىٰ أَكْثَرُ النَّاسِ إِلَّا كُفُورًا
Turkish
 
Andolsun bunu, insanlarin ögüt almalari için, aralarinda çesit çesit sekillerde anlatmisizdir; ama insanlarin çogu ille nankörlük edip diretmistir.

Ayah  25:51  الأية
    +/- -/+  
وَلَوْ شِئْنَا لَبَعَثْنَا فِي كُلِّ قَرْيَةٍ نَّذِيرًا
Turkish
 
(Habibim!) Sayet dileseydik elbette her köye bir uyarici (peygamber) gönderirdik.

Ayah  25:52  الأية
    +/- -/+  
فَلَا تُطِعِ الْكَافِرِينَ وَجَاهِدْهُم بِهِ جِهَادًا كَبِيرًا
Turkish
 
(Madem ki yalniz seni gönderdik) Öyleyse kfirlere boyun egme ve bununla (Kur'n ile) onlara karsi olanca gücünle büyük bir savas ver!

Ayah  25:53  الأية
    +/- -/+  
وَهُوَ الَّذِي مَرَجَ الْبَحْرَيْنِ هَٰذَا عَذْبٌ فُرَاتٌ وَهَٰذَا مِلْحٌ أُجَاجٌ وَجَعَلَ بَيْنَهُمَا بَرْزَخًا وَحِجْرًا مَّحْجُورًا
Turkish
 
Birinin suyu tatli ve susuzlugu giderici, digerininki tuzlu ve aci iki denizi saliveren ve aralarina bir engel, asilmaz bir serhat koyan O'dur.

Ayah  25:54  الأية
    +/- -/+  
وَهُوَ الَّذِي خَلَقَ مِنَ الْمَاءِ بَشَرًا فَجَعَلَهُ نَسَبًا وَصِهْرًا ۗ وَكَانَ رَبُّكَ قَدِيرًا
Turkish
 
O (hakir) sudan, bir insan yaratip ona bir neseb bahseden ve sihriyet bagi ile akraba yapan O'dur. Rabbinin her seye gücü yeter.

Ayah  25:55  الأية
    +/- -/+  
وَيَعْبُدُونَ مِن دُونِ اللهِ مَا لَا يَنفَعُهُمْ وَلَا يَضُرُّهُمْ ۗ وَكَانَ الْكَافِرُ عَلَىٰ رَبِّهِ ظَهِيرًا
Turkish
 
(Böyle iken inkrcilar) Allah'i birakip kendilerine ne fayda, ne zarar veremeyen seylere kulluk ediyorlar. Inkrci olan kimse Rabbine karsi ugrasip durmaktadir.

Ayah  25:56  الأية
    +/- -/+  
وَمَا أَرْسَلْنَاكَ إِلَّا مُبَشِّرًا وَنَذِيرًا
Turkish
 
(Halbuki) biz seni ancak müjdeci ve uyarici olarak gönderdik.

Ayah  25:57  الأية
    +/- -/+  
قُلْ مَا أَسْأَلُكُمْ عَلَيْهِ مِنْ أَجْرٍ إِلَّا مَن شَاءَ أَن يَتَّخِذَ إِلَىٰ رَبِّهِ سَبِيلًا
Turkish
 
De ki: "Ben, buna karsi sizden bir ücret degil, ancak Rabbine dogru bir yol tutmayi dileyen kimseler (olmanizi) istiyorum."

Ayah  25:58  الأية
    +/- -/+  
وَتَوَكَّلْ عَلَى الْحَيِّ الَّذِي لَا يَمُوتُ وَسَبِّحْ بِحَمْدِهِ ۚ وَكَفَىٰ بِهِ بِذُنُوبِ عِبَادِهِ خَبِيرًا
Turkish
 
Sen, ölümsüz ve daima diri olan Allah'a güvenip dayan. O'nu hamd ile tesbih et. Kullarinin günahlarindan haberdar olarak O yeter.

Ayah  25:59  الأية
    +/- -/+  
الَّذِي خَلَقَ السَّمَاوَاتِ وَالْأَرْضَ وَمَا بَيْنَهُمَا فِي سِتَّةِ أَيَّامٍ ثُمَّ اسْتَوَىٰ عَلَى الْعَرْشِ ۚ الرَّحْمَٰنُ فَاسْأَلْ بِهِ خَبِيرًا
Turkish
 
Gökleri yeri ve ikisinin arasindakileri alti günde yaratan, sonra Ars'a hükmeden Rahmn'dir. Haydi ne dileyeceksen o her seyden haberdar olan (Rahmn)dan dile.

Ayah  25:60  الأية
    +/- -/+  
وَإِذَا قِيلَ لَهُمُ اسْجُدُوا لِلرَّحْمَٰنِ قَالُوا وَمَا الرَّحْمَٰنُ أَنَسْجُدُ لِمَا تَأْمُرُنَا وَزَادَهُمْ نُفُورًا ۩
Turkish
 
Onlara "Rahmn'a secde edin" dendigi zaman, "Rahmn da neymis? Senin bize emrettigine secde eder miyiz hiç?" derler ve bu emir onlarin nefretini artirir.

Ayah  25:61  الأية
    +/- -/+  
تَبَارَكَ الَّذِي جَعَلَ فِي السَّمَاءِ بُرُوجًا وَجَعَلَ فِيهَا سِرَاجًا وَقَمَرًا مُّنِيرًا
Turkish
 
Gökte burçlari var eden, onlarin içinde bir kandil (günes) ve nurlu bir ay barindiran Allah, yüceler yücesidir.

Ayah  25:62  الأية
    +/- -/+  
وَهُوَ الَّذِي جَعَلَ اللَّيْلَ وَالنَّهَارَ خِلْفَةً لِّمَنْ أَرَادَ أَن يَذَّكَّرَ أَوْ أَرَادَ شُكُورًا
Turkish
 
Ibret almak veya sükretmek dileyen kimseler için gece ile gündüzü birbiri ardinca getiren O'dur.

Ayah  25:63  الأية
    +/- -/+  
وَعِبَادُ الرَّحْمَٰنِ الَّذِينَ يَمْشُونَ عَلَى الْأَرْضِ هَوْنًا وَإِذَا خَاطَبَهُمُ الْجَاهِلُونَ قَالُوا سَلَامًا
Turkish
 
O çok merhametli Allah'in (has) kullari onlardir ki, yeryüzünde tevazu ile yürürler ve cahil kimseler kendilerine laf attigi zaman (incitmeksizin) "selam" derler (geçerler).

Ayah  25:64  الأية
    +/- -/+  
وَالَّذِينَ يَبِيتُونَ لِرَبِّهِمْ سُجَّدًا وَقِيَامًا
Turkish
 
Ve onlar ki, Rablerine secdeler ve kiyamlar ederek yatarlar.

Ayah  25:65  الأية
    +/- -/+  
وَالَّذِينَ يَقُولُونَ رَبَّنَا اصْرِفْ عَنَّا عَذَابَ جَهَنَّمَ ۖ إِنَّ عَذَابَهَا كَانَ غَرَامًا
Turkish
 
Onlar ki, söyle derler: Cehennem azabini üzerimizden sav! Dogrusu onun azabi geçici bir sey degildir.

Ayah  25:66  الأية
    +/- -/+  
إِنَّهَا سَاءَتْ مُسْتَقَرًّا وَمُقَامًا
Turkish
 
Orasi cidden ne kötü bir ugrak, ne kötü bir konaktir.

Ayah  25:67  الأية
    +/- -/+  
وَالَّذِينَ إِذَا أَنفَقُوا لَمْ يُسْرِفُوا وَلَمْ يَقْتُرُوا وَكَانَ بَيْنَ ذَٰلِكَ قَوَامًا
Turkish
 
Ve onlar ki, harcadiklarinda ne israf ne de cimrilik ederler; ikisi arasinda orta bir yol tutarlar.

Ayah  25:68  الأية
    +/- -/+  
وَالَّذِينَ لَا يَدْعُونَ مَعَ اللهِ إِلَٰهًا آخَرَ وَلَا يَقْتُلُونَ النَّفْسَ الَّتِي حَرَّمَ اللهُ إِلَّا بِالْحَقِّ وَلَا يَزْنُونَ ۚ وَمَن يَفْعَلْ ذَٰلِكَ يَلْقَ أَثَامًا
Turkish
 
Yine onlar ki, Allah ile beraber baska bir tanriya yalvarmazlar, Allah'in haram kildigi cana haksiz yere kiymazlar ve zina etmezler. Bunlari yapan günahi(nin cezasini) bulur.

Ayah  25:69  الأية
    +/- -/+  
يُضَاعَفْ لَهُ الْعَذَابُ يَوْمَ الْقِيَامَةِ وَيَخْلُدْ فِيهِ مُهَانًا
Turkish
 
Kiyamet günü azabi kat kat olur ve orada alçaltilmis olarak temelli kalir.

Ayah  25:70  الأية
    +/- -/+  
إِلَّا مَن تَابَ وَآمَنَ وَعَمِلَ عَمَلًا صَالِحًا فَأُولَٰئِكَ يُبَدِّلُ اللهُ سَيِّئَاتِهِمْ حَسَنَاتٍ ۗ وَكَانَ اللهُ غَفُورًا رَّحِيمًا
Turkish
 
Ancak tevbe ve iman edip iyi davranislarda bulunanlar baska; Allah onlarin kötülüklerini iyiliklere çevirir. Allah çok bagislayicidir, engin merhamet sahibidir.

Ayah  25:71  الأية
    +/- -/+  
وَمَن تَابَ وَعَمِلَ صَالِحًا فَإِنَّهُ يَتُوبُ إِلَى اللهِ مَتَابًا
Turkish
 
Ve her kim tevbe edip iyi davranis gösterirse, süphesiz o, tevbesi kabul edilmis olarak Allah'a döner.

Ayah  25:72  الأية
    +/- -/+  
وَالَّذِينَ لَا يَشْهَدُونَ الزُّورَ وَإِذَا مَرُّوا بِاللَّغْوِ مَرُّوا كِرَامًا
Turkish
 
Ve onlar ki, yalan sahitlik etmezler, bos bir seye rastladiklari zaman vakar ile (oradan) geçip giderler.

Ayah  25:73  الأية
    +/- -/+  
وَالَّذِينَ إِذَا ذُكِّرُوا بِآيَاتِ رَبِّهِمْ لَمْ يَخِرُّوا عَلَيْهَا صُمًّا وَعُمْيَانًا
Turkish
 
Kendilerine Rablerinin yetleri hatirlatildiginda ise, onlara karsi sagir ve kör davranmazlar.

Ayah  25:74  الأية
    +/- -/+  
وَالَّذِينَ يَقُولُونَ رَبَّنَا هَبْ لَنَا مِنْ أَزْوَاجِنَا وَذُرِّيَّاتِنَا قُرَّةَ أَعْيُنٍ وَاجْعَلْنَا لِلْمُتَّقِينَ إِمَامًا
Turkish
 
Ve onlar ki: "Ey Rabbimiz! Bize gözümüzü aydinlatacak esler ve zürriyetler bagisla ve bizi takva sahiplerine önder kil" derler.

Ayah  25:75  الأية
    +/- -/+  
أُولَٰئِكَ يُجْزَوْنَ الْغُرْفَةَ بِمَا صَبَرُوا وَيُلَقَّوْنَ فِيهَا تَحِيَّةً وَسَلَامًا
Turkish
 
Iste onlar, sabretmelerine karsilik cennetin en yüksek makamlari ile mükafatlandirilacaklar, orada hürmet ve selamla karsilanacaklardir.

Ayah  25:76  الأية
    +/- -/+  
خَالِدِينَ فِيهَا ۚ حَسُنَتْ مُسْتَقَرًّا وَمُقَامًا
Turkish
 
Orada ebedî kalacaklar, orasi ne güzel bir konak ve ne güzel bir makamdir.

Ayah  25:77  الأية
    +/- -/+  
قُلْ مَا يَعْبَأُ بِكُمْ رَبِّي لَوْلَا دُعَاؤُكُمْ ۖ فَقَدْ كَذَّبْتُمْ فَسَوْفَ يَكُونُ لِزَامًا
Turkish
 
(Resulüm!) De ki: "Rabbim size ne kiymet verir duaniz olmasa? (Ey inkrcilar! Size bildirdiklerini) kesinkes yalan saydiniz; o halde azab yakanizi birakmayacaktir!





© EsinIslam.Com Designed & produced by The Awqaf London. Please pray for us