First Ayah 1 الأية الأوليبِسْم ِ اللَّهِ الرَّحْمَٰنِ الرَّحِيمِ
كهيعص
Turkish
Kf, H, Y, Ayn, Sd.
|
Ayah 19:2 الأية
ذِكْرُ رَحْمَتِ رَبِّكَ عَبْدَهُ زَكَرِيَّا
Turkish
Bu, Rabbinin, kulu Zekeriyya'ya olan rahmetini anmadir.
|
Ayah 19:3 الأية
إِذْ نَادَىٰ رَبَّهُ نِدَاءً خَفِيًّا
Turkish
Bir zamanlar o, Rabbine gizlice (içinden) yalvarmisti.
|
Ayah 19:4 الأية
قَالَ رَبِّ إِنِّي وَهَنَ الْعَظْمُ مِنِّي وَاشْتَعَلَ الرَّأْسُ شَيْبًا وَلَمْ
أَكُن بِدُعَائِكَ رَبِّ شَقِيًّا
Turkish
Söyle demisti: "Ey Rabbim! Süphesiz (artik öyle bir durumdayim ki) benim kemigim
zayiflayip gevsedi ve basim(in saçi) bembeyaz alev gibi tutustu. Sana dua
etmekle de ey Rabbim, hiçbir zaman bedbaht olmadim."
|
Ayah 19:5 الأية
وَإِنِّي خِفْتُ الْمَوَالِيَ مِن وَرَائِي وَكَانَتِ امْرَأَتِي عَاقِرًا فَهَبْ
لِي مِن لَّدُنكَ وَلِيًّا
Turkish
"Gerçekten ben, arkamdan yerime geçecek varislerden endisedeyim. Karim da kisir
bulunuyor. Onun için katindan bana bir çocuk ihsan et."
|
Ayah 19:6 الأية
يَرِثُنِي وَيَرِثُ مِنْ آلِ يَعْقُوبَ ۖ وَاجْعَلْهُ رَبِّ رَضِيًّا
Turkish
"Ki bana da mirasçi olsun, Yakub ailesine de mirasci olsun. Rabbim, onu sen
rizana kavustur."
|
Ayah 19:7 الأية
يَا زَكَرِيَّا إِنَّا نُبَشِّرُكَ بِغُلَامٍ اسْمُهُ يَحْيَىٰ لَمْ نَجْعَل لَّهُ
مِن قَبْلُ سَمِيًّا
Turkish
(Allah söyle buyurdu): "Ey Zekeriyya! Süphesiz biz sana Yahya isminde bir oglani
müjdeliyoruz. Bundan önce ona hiçbir adas yapmadik."
|
Ayah 19:8 الأية
قَالَ رَبِّ أَنَّىٰ يَكُونُ لِي غُلَامٌ وَكَانَتِ امْرَأَتِي عَاقِرًا وَقَدْ
بَلَغْتُ مِنَ الْكِبَرِ عِتِيًّا
Turkish
Zekeriyya: "Rabbim! Karim kisir, ben de son derece kocamisken nasil oglum
olabilir?" dedi.
|
Ayah 19:9 الأية
قَالَ كَذَٰلِكَ قَالَ رَبُّكَ هُوَ عَلَيَّ هَيِّنٌ وَقَدْ خَلَقْتُكَ مِن قَبْلُ
وَلَمْ تَكُ شَيْئًا
Turkish
(Allah yahut Cebrail ona söyle) dedi: "Dedigin gibidir, (fakat) Rabbin buyurdu
ki, bu isi yapmak bana kolaydir. Nitekim bundan önce seni yarattim. Halbuki sen
hiçbir sey degildin."
|
Ayah 19:10 الأية
قَالَ رَبِّ اجْعَل لِّي آيَةً ۚ قَالَ آيَتُكَ أَلَّا تُكَلِّمَ النَّاسَ ثَلَاثَ
لَيَالٍ سَوِيًّا
Turkish
Zekeriyya söyle dedi: "Rabbim! Bana almet ver." Allah: "Senin almetin,
sapasaglam oldugun halde, üç gün, üç gece insanlarla konusamaz hale gelmendir."
buyurdu.
|
Ayah 19:11 الأية
فَخَرَجَ عَلَىٰ قَوْمِهِ مِنَ الْمِحْرَابِ فَأَوْحَىٰ إِلَيْهِمْ أَن سَبِّحُوا
بُكْرَةً وَعَشِيًّا
Turkish
Nihayet (birgün konusamayinca) mihrabdan kavmine karsi çikti da onlara "Sabah ve
aksam (Rabbinizi) tesbih edin" diye isaret etti.
|
Ayah 19:12 الأية
يَا يَحْيَىٰ خُذِ الْكِتَابَ بِقُوَّةٍ ۖ وَآتَيْنَاهُ الْحُكْمَ صَبِيًّا
Turkish
"Ey Yahya! Kitaba kuvvetle saril" (dedik) ve daha çocukken ona hikmet verdik.
|
Ayah 19:13 الأية
وَحَنَانًا مِّن لَّدُنَّا وَزَكَاةً ۖ وَكَانَ تَقِيًّا
Turkish
Hem de katimizdan bir merhamet ve (günahlardan) paklik verdik, o çok takva
sahibi idi.
|
Ayah 19:14 الأية
وَبَرًّا بِوَالِدَيْهِ وَلَمْ يَكُن جَبَّارًا عَصِيًّا
Turkish
Anne ve babasina karsi iyi davranan bir kimse idi, zorba ve isyankr degildi.
|
Ayah 19:15 الأية
وَسَلَامٌ عَلَيْهِ يَوْمَ وُلِدَ وَيَوْمَ يَمُوتُ وَيَوْمَ يُبْعَثُ حَيًّا
Turkish
Dogdugu gün, ölecegi gün ve dirilecegi gün ona selam olsun.
|
Ayah 19:16 الأية
وَاذْكُرْ فِي الْكِتَابِ مَرْيَمَ إِذِ انتَبَذَتْ مِنْ أَهْلِهَا مَكَانًا
شَرْقِيًّا
Turkish
(Ey Muhammed!) Kur'n'daki Meryem kissasini da an (insanlara anlat). Hani o,
ailesinden ayrilarak (evinin veya mescidin) dogu tarafinda bir yere çekilmisti.
|
Ayah 19:17 الأية
فَاتَّخَذَتْ مِن دُونِهِمْ حِجَابًا فَأَرْسَلْنَا إِلَيْهَا رُوحَنَا فَتَمَثَّلَ
لَهَا بَشَرًا سَوِيًّا
Turkish
Sonra ailesiyle kendisi arasina bir perde koymustu. Biz ona melegimiz (Cebrail)i
gönderdik de ona tam bir insan seklinde göründü.
|
Ayah 19:18 الأية
قَالَتْ إِنِّي أَعُوذُ بِالرَّحْمَٰنِ مِنكَ إِن كُنتَ تَقِيًّا
Turkish
Meryem: "Ben senden Rahmn (olan Allah) a siginirim. Eger Allah'dan korkuyorsan
(dokunma bana)" dedi.
|
Ayah 19:19 الأية
قَالَ إِنَّمَا أَنَا رَسُولُ رَبِّكِ لِأَهَبَ لَكِ غُلَامًا زَكِيًّا
Turkish
Melek: "Ben, sana temiz bir oglan bagislamak için, Rabbinin gönderdigi bir
elçiyim" dedi.
|
Ayah 19:20 الأية
قَالَتْ أَنَّىٰ يَكُونُ لِي غُلَامٌ وَلَمْ يَمْسَسْنِي بَشَرٌ وَلَمْ أَكُ
بَغِيًّا
Turkish
Meryem: "Benim nasil çocugum olabilir? Bana hiçbir insan dokunmamistir. Ben
iffetsiz de degilim" dedi.
|
Ayah 19:21 الأية
قَالَ كَذَٰلِكِ قَالَ رَبُّكِ هُوَ عَلَيَّ هَيِّنٌ ۖ وَلِنَجْعَلَهُ آيَةً
لِّلنَّاسِ وَرَحْمَةً مِّنَّا ۚ وَكَانَ أَمْرًا مَّقْضِيًّا
Turkish
Melek: "Bu, dedigin gibidir. Ancak Rabbin buyurdu ki: Bu (babasiz çocuk vermek),
bana pek kolaydir. Hem biz onu nezdimizden insanlara bir mucize ve rahmet
kilacagiz. Hem, bu önceden (ezelde) kararlastirilmis bir istir." dedi.
|
Ayah 19:22 الأية
فَحَمَلَتْهُ فَانتَبَذَتْ بِهِ مَكَانًا قَصِيًّا
Turkish
Nihayet (Allah'in emri gerçeklesti) Meryem Isa'ya gebe kaldi ve o haliyle uzak
bir yere çekildi.
|
Ayah 19:23 الأية
فَأَجَاءَهَا الْمَخَاضُ إِلَىٰ جِذْعِ النَّخْلَةِ قَالَتْ يَا لَيْتَنِي مِتُّ
قَبْلَ هَٰذَا وَكُنتُ نَسْيًا مَّنسِيًّا
Turkish
Sonra dogum sancisi onu bir hurma dalina tutunup dayanmaya zorladi. "Keske
bundan önce ölseydim de unutulup gitseydim" dedi.
|
Ayah 19:24 الأية
فَنَادَاهَا مِن تَحْتِهَا أَلَّا تَحْزَنِي قَدْ جَعَلَ رَبُّكِ تَحْتَكِ سَرِيًّا
Turkish
Melek, Meryem'e, asagi tarafindan söyle seslendi. "Sakin üzülme, Rabbin alt
tarafinda bir irmak akitti."
|
Ayah 19:25 الأية
وَهُزِّي إِلَيْكِ بِجِذْعِ النَّخْلَةِ تُسَاقِطْ عَلَيْكِ رُطَبًا جَنِيًّا
Turkish
"Hurma dalini kendine dogru silkele, üzerine devsirilmis taze hurmalar
dökülsün."
|
Ayah 19:26 الأية
فَكُلِي وَاشْرَبِي وَقَرِّي عَيْنًا ۖ فَإِمَّا تَرَيِنَّ مِنَ الْبَشَرِ أَحَدًا
فَقُولِي إِنِّي نَذَرْتُ لِلرَّحْمَٰنِ صَوْمًا فَلَنْ أُكَلِّمَ الْيَوْمَ
إِنسِيًّا
Turkish
"Ye, iç, gözün aydin olsun. Eger insanlardan birini görürsen, ben Rahmn (olan
Allah)a bir oruç (susmak) adadim. Onun için bugün hiçbir kimseyle
konusmayacagim" de.
|
Ayah 19:27 الأية
فَأَتَتْ بِهِ قَوْمَهَا تَحْمِلُهُ ۖ قَالُوا يَا مَرْيَمُ لَقَدْ جِئْتِ شَيْئًا
فَرِيًّا
Turkish
Sonra Meryem onu (Isa'yi) yüklenerek kavmine getirdi. Onlar (hayretler içinde
söyle) dediler: "Ey Meryem! dogrusu sen görülmemis bir sey yaptin."
|
Ayah 19:28 الأية
يَا أُخْتَ هَارُونَ مَا كَانَ أَبُوكِ امْرَأَ سَوْءٍ وَمَا كَانَتْ أُمُّكِ
بَغِيًّا
Turkish
"Ey Harun'un kizkardesi! Senin baban kötü bir adam degildi, annen de iffetsiz
bir kadin degildi."
|
Ayah 19:29 الأية
فَأَشَارَتْ إِلَيْهِ ۖ قَالُوا كَيْفَ نُكَلِّمُ مَن كَانَ فِي الْمَهْدِ صَبِيًّا
Turkish
Bunun üzerine Meryem çocugu gösterdi. Onlar; "Biz besikteki bir çocukla nasil
konusuruz?" dediler.
|
Ayah 19:30 الأية
قَالَ إِنِّي عَبْدُ اللَّهِ آتَانِيَ الْكِتَابَ وَجَعَلَنِي نَبِيًّا
Turkish
(Allah'in bir mucizesi olarak Isa söyle) dedi: "Süphesiz ben Allah'in kuluyum. O
bana kitab verdi ve beni bir peygamber yapti."
|
Ayah 19:31 الأية
وَجَعَلَنِي مُبَارَكًا أَيْنَ مَا كُنتُ وَأَوْصَانِي بِالصَّلَاةِ وَالزَّكَاةِ
مَا دُمْتُ حَيًّا
Turkish
"Beni, nerede olursam olayim mübarek kildi. Hayatta bulundugum müddetçe namaz
kilmami ve zekat vermemi emretti."
|
Ayah 19:32 الأية
وَبَرًّا بِوَالِدَتِي وَلَمْ يَجْعَلْنِي جَبَّارًا شَقِيًّا
Turkish
"Beni anneme hürmetkar kildi. Beni zorba ve isyankar yapmadi."
|
Ayah 19:33 الأية
وَالسَّلَامُ عَلَيَّ يَوْمَ وُلِدتُّ وَيَوْمَ أَمُوتُ وَيَوْمَ أُبْعَثُ حَيًّا
Turkish
"Dogdugum gün, ölecegim gün ve dirilecegim gün selam ve emniyet benim
üzerimedir."
|
Ayah 19:34 الأية
ذَٰلِكَ عِيسَى ابْنُ مَرْيَمَ ۚ قَوْلَ الْحَقِّ الَّذِي فِيهِ يَمْتَرُونَ
Turkish
Iste hakkinda (yahudilerle hiristiyanlarin) ihtilaf edip durduklari Meryemoglu
Isa'ya dair Allah'in sözü budur.
|
Ayah 19:35 الأية
مَا كَانَ لِلَّهِ أَن يَتَّخِذَ مِن وَلَدٍ ۖ سُبْحَانَهُ ۚ إِذَا قَضَىٰ أَمْرًا
فَإِنَّمَا يَقُولُ لَهُ كُن فَيَكُونُ
Turkish
Çocuk edinmek asla Allah'in sanina yakismaz. O bundan münezzehtir. O, bir seyin
olmasini dilerse, ona sadece "ol" der, o da oluverir.
|
Ayah 19:36 الأية
وَإِنَّ اللَّهَ رَبِّي وَرَبُّكُمْ فَاعْبُدُوهُ ۚ هَٰذَا صِرَاطٌ مُّسْتَقِيمٌ
Turkish
"Süphesiz benim de Rabbim, sizin de Rabbiniz Allah'tir. O halde ona ibadet edin,
iste dosdogru yol budur."
|
Ayah 19:37 الأية
فَاخْتَلَفَ الْأَحْزَابُ مِن بَيْنِهِمْ ۖ فَوَيْلٌ لِّلَّذِينَ كَفَرُوا مِن
مَّشْهَدِ يَوْمٍ عَظِيمٍ
Turkish
Ne var ki, firkalar (yahudi ve hiristiyanlar) kendi aralarinda ihtilafa
düstüler. O büyük (dehsetli) günü görecek kfirlerin vay haline!
|
Ayah 19:38 الأية
أَسْمِعْ بِهِمْ وَأَبْصِرْ يَوْمَ يَأْتُونَنَا ۖ لَٰكِنِ الظَّالِمُونَ الْيَوْمَ
فِي ضَلَالٍ مُّبِينٍ
Turkish
Bize gelecekleri gün, neler isitecekler, neler görecekler! Fakat o zalimler
bugün apaçik bir sapiklik içindedirler.
|
Ayah 19:39 الأية
وَأَنذِرْهُمْ يَوْمَ الْحَسْرَةِ إِذْ قُضِيَ الْأَمْرُ وَهُمْ فِي غَفْلَةٍ
وَهُمْ لَا يُؤْمِنُونَ
Turkish
(Ey Muhammed!) Insanlarin pismanlik duyacagi ve isin bitmis olacagi (kiyamet)
günü ile onlari uyar. Onlar hl gaflet içindedirler, onlar iman etmezler.
|
Ayah 19:40 الأية
إِنَّا نَحْنُ نَرِثُ الْأَرْضَ وَمَنْ عَلَيْهَا وَإِلَيْنَا يُرْجَعُونَ
Turkish
Süphesiz biz bütün yeryüzüne ve üzerindekilere varis olacagiz. Ve onlar da
mutlaka bize döndürüleceklerdir. {*} Iste budur, ta besikten tekrar dirilmesine
kadar öyle dogan ve o sözleri söyleyen bir kuldur. {*} Hakk (olan Allah)in
bildirdigine göre Meryem'in oglu Isa {*} ki hakkinda tartisip duruyorlar.
Görülüyor ki sûrenin basindan beri ve buradan da sonuna kadar yetler, hep elif
fsilasiyla biterken, sûrenin bu bölümünde yalniz yedi yet "Nûn ve Mim"
fsilasiyla islenmis bir çerçeve içine alinmistir. Bu da gösterir ki bu yetler,
bu sûrenin asil maksadini anlatan karar mahiyetindeki yetlerdir ki, basta
Allah'a çocuk isnadini {*} "Allah'in çocuk edinmesi hiçbir zaman olur sey
degildir. O'nu tenzih ederiz." yetiyle reddedip Allah'i tenzih etmekte ve
Isa'nin dilinden de {*} "Allah benim de Rabbim, sizin de Rabbinizdir. O'na
kulluk ediniz. Iste bu dogru bir yoldur." demek suretiyle tevhide davet
etmektedir. Bu yet, ta yukaridaki {*} "Ben Allah'in kuluyum." (19/30) cümlesine
atfedilmistir. Dolayisiyla {*} "Allah, benim Rabbimdir, dedi" demek olup Isa'nin
konusmasinin bir devamidir (l-i Imran Sûresi'nde geçen benzeri yetin tefsirine
de bkz: 3/51). Eldeki Incillerde de kendisine yer verilen bu söz, onun
peygamberliginde, davetinin özünü teskil ettigi ve tevhid inancini net bir
sekilde ifade ettigi için, burada tekrar sözkonusu yapilmistir. {*} Sonra
firkalar kendi aralarinda ihtilafa düstüler. Yahudiler bir türlü söyledi.
Hiristiyanlarin kendi firkalari da degisik tartismalarin içine girdiler; bir
kismi Allah'in oglu dediler, bir kismi da Allah'in kendisidir, yere indi sonra
göge çikti dediler; diger bir kismi ise üçün biri dediler. Saglam bir grup da
Allah'in kulu ve peygamberi oldugunu tasdik ettiler. {*} "Vay haline o küfreden
kimselerin!{*}"
|
Ayah 19:41 الأية
وَاذْكُرْ فِي الْكِتَابِ إِبْرَاهِيمَ ۚ إِنَّهُ كَانَ صِدِّيقًا نَّبِيًّا
Turkish
Kur'n'da Ibrahim'i(n kissasini da) an. Süphesiz ki o, siddik (özü, sözü dogru)
bir peygamberdi.
|
Ayah 19:42 الأية
إِذْ قَالَ لِأَبِيهِ يَا أَبَتِ لِمَ تَعْبُدُ مَا لَا يَسْمَعُ وَلَا يُبْصِرُ
وَلَا يُغْنِي عَنكَ شَيْئًا
Turkish
O, bir zaman babasina söyle demisti: "Babacigim! Isitmeyen, görmeyen ve sana
hiçbir faydasi olmayan seylere niçin tapiyorsun?"
|
Ayah 19:43 الأية
يَا أَبَتِ إِنِّي قَدْ جَاءَنِي مِنَ الْعِلْمِ مَا لَمْ يَأْتِكَ فَاتَّبِعْنِي
أَهْدِكَ صِرَاطًا سَوِيًّا
Turkish
"Babacigim! Dogrusu sana gelmeyen bir ilim bana geldi. O halde bana uy da, seni
dogru bir yola eristireyim."
|
Ayah 19:44 الأية
يَا أَبَتِ لَا تَعْبُدِ الشَّيْطَانَ ۖ إِنَّ الشَّيْطَانَ كَانَ لِلرَّحْمَٰنِ
عَصِيًّا
Turkish
"Babacigim! Seytana tapma, çünkü seytan Rahmn (olan Allah)a sî oldu."
|
Ayah 19:45 الأية
يَا أَبَتِ إِنِّي أَخَافُ أَن يَمَسَّكَ عَذَابٌ مِّنَ الرَّحْمَٰنِ فَتَكُونَ
لِلشَّيْطَانِ وَلِيًّا
Turkish
"Babacigim! Dogrusu ben korkarim ki, sana Rahmn'dan bir azab dokunur da seytana
(cehennemde arkadas) olursun."
|
Ayah 19:46 الأية
قَالَ أَرَاغِبٌ أَنتَ عَنْ آلِهَتِي يَا إِبْرَاهِيمُ ۖ لَئِن لَّمْ تَنتَهِ
لَأَرْجُمَنَّكَ ۖ وَاهْجُرْنِي مَلِيًّا
Turkish
Babasi "Ey Ibrahim! Sen benim ilhlarimdan yüz mü çeviriyorsun? Yemin ederim ki,
eger (onlari kötülemekten) vazgeçmezsen, seni muhakkak taslarim. (gerçektenveya
söz ile- sana tas atarim). Haydi uzun bir müddet benden uzak ol" dedi.
|
Ayah 19:47 الأية
قَالَ سَلَامٌ عَلَيْكَ ۖ سَأَسْتَغْفِرُ لَكَ رَبِّي ۖ إِنَّهُ كَانَ بِي حَفِيًّا
Turkish
Ibrahim söyle dedi: "Selm sana olsun, senin için Rabbimden magfiret
dileyecegim. Çünkü o, bana çok lütufkrdir."
|
Ayah 19:48 الأية
وَأَعْتَزِلُكُمْ وَمَا تَدْعُونَ مِن دُونِ اللَّهِ وَأَدْعُو رَبِّي عَسَىٰ
أَلَّا أَكُونَ بِدُعَاءِ رَبِّي شَقِيًّا
Turkish
"Ben, sizden ve Allah'tan baska taptiginiz seylerden çekilip ayrilirim da
Rabbime dua (ibadet) ederim. Rabbime yalvarisimda mahrum kalmayacagimi umarim."
|
Ayah 19:49 الأية
فَلَمَّا اعْتَزَلَهُمْ وَمَا يَعْبُدُونَ مِن دُونِ اللَّهِ وَهَبْنَا لَهُ
إِسْحَاقَ وَيَعْقُوبَ ۖ وَكُلًّا جَعَلْنَا نَبِيًّا
Turkish
Ibrahim, kavminden ve onlarin Allah'tan baska ibadet ettikleri seylerden
uzaklasinca, biz ona Ishak'i ve (Ishak'in oglu) Yakub'u ihsan ettik. Ve hepsini
de peygamber yaptik.
|
Ayah 19:50 الأية
وَوَهَبْنَا لَهُم مِّن رَّحْمَتِنَا وَجَعَلْنَا لَهُمْ لِسَانَ صِدْقٍ عَلِيًّا
Turkish
Biz onlara rahmetimizden lütuflarda bulunduk. Hepsine de dillerde güzel ve
yüksek bir övgü verdik.
|
Ayah 19:51 الأية
وَاذْكُرْ فِي الْكِتَابِ مُوسَىٰ ۚ إِنَّهُ كَانَ مُخْلَصًا وَكَانَ رَسُولًا
نَّبِيًّا
Turkish
Kur'n'da Musa'yi da an; Süphesiz ki o, ihlasli bir kuldu ve gönderilmis bir
peygamberdi.
|
Ayah 19:52 الأية
وَنَادَيْنَاهُ مِن جَانِبِ الطُّورِ الْأَيْمَنِ وَقَرَّبْنَاهُ نَجِيًّا
Turkish
Biz ona Tur daginin sag yanindan seslendik ve onu hususi bir konusmada bulunmak
üzere kendimize yaklastirdik.
|
Ayah 19:53 الأية
وَوَهَبْنَا لَهُ مِن رَّحْمَتِنَا أَخَاهُ هَارُونَ نَبِيًّا
Turkish
Rahmetimizden de ona, kardesi Harun'u bir peygamber olarak ihsan eyledik. Mel-i
Serifi
|
Ayah 19:54 الأية
وَاذْكُرْ فِي الْكِتَابِ إِسْمَاعِيلَ ۚ إِنَّهُ كَانَ صَادِقَ الْوَعْدِ وَكَانَ
رَسُولًا نَّبِيًّا
Turkish
Kur'n'da Ismail'i de an; çünkü o, vaadine sadik bir kuldu ve gönderilmis bir
peygamberdi.
|
Ayah 19:55 الأية
وَكَانَ يَأْمُرُ أَهْلَهُ بِالصَّلَاةِ وَالزَّكَاةِ وَكَانَ عِندَ رَبِّهِ
مَرْضِيًّا
Turkish
Ailesine ve çevresine namaz kilmayi ve zekat vermeyi emrederdi ve Rabbinin
katinda hosnutluga ermisti.
|
Ayah 19:56 الأية
وَاذْكُرْ فِي الْكِتَابِ إِدْرِيسَ ۚ إِنَّهُ كَانَ صِدِّيقًا نَّبِيًّا
Turkish
Kitapta Idris'i de an; çünkü o, çok sadik (özü, sözü pek dogru) bir peygamberdi.
|
Ayah 19:57 الأية
وَرَفَعْنَاهُ مَكَانًا عَلِيًّا
Turkish
Biz onu yüce bir yere yükselttik.
|
Ayah 19:58 الأية
أُولَٰئِكَ الَّذِينَ أَنْعَمَ اللَّهُ عَلَيْهِم مِّنَ النَّبِيِّينَ مِن
ذُرِّيَّةِ آدَمَ وَمِمَّنْ حَمَلْنَا مَعَ نُوحٍ وَمِن ذُرِّيَّةِ إِبْرَاهِيمَ
وَإِسْرَائِيلَ وَمِمَّنْ هَدَيْنَا وَاجْتَبَيْنَا ۚ إِذَا تُتْلَىٰ عَلَيْهِمْ
آيَاتُ الرَّحْمَٰنِ خَرُّوا سُجَّدًا وَبُكِيًّا ۩
Turkish
Iste bunlar, Allah'in kendilerine nimetler verdigi peygamberlerden, dem'in
soyundan ve gemide Nuh ile beraber tasidiklarimizin neslinden, Ibrahim ve
Israil'in soyundan, hidayete erdirdigimiz ve seçtigimiz kimselerdir. Kendilerine
Rahmn (olan Allah)in yetleri okundugu zaman aglayarak secdeye kapanirlardi.
|
Ayah 19:59 الأية
فَخَلَفَ مِن بَعْدِهِمْ خَلْفٌ أَضَاعُوا الصَّلَاةَ وَاتَّبَعُوا الشَّهَوَاتِ ۖ
فَسَوْفَ يَلْقَوْنَ غَيًّا
Turkish
Sonra bunlarin ardindan öyle bir nesil geldi ki, namazi terkettiler, heva ve
heveslerine uydular; onlar bu taskinliklarinin karsiligini mutlaka
göreceklerdir. (Cehennemdeki "Gayya" vadisini boylayacaklardir.)
|
Ayah 19:60 الأية
إِلَّا مَن تَابَ وَآمَنَ وَعَمِلَ صَالِحًا فَأُولَٰئِكَ يَدْخُلُونَ الْجَنَّةَ
وَلَا يُظْلَمُونَ شَيْئًا
Turkish
Fakat tevbe edip iman eden ve salih amel isleyen bunun disindadir. Bunlar
cennete girecekler ve hiçbir haksizliga ugratilmayacaklardir.
|
Ayah 19:61 الأية
جَنَّاتِ عَدْنٍ الَّتِي وَعَدَ الرَّحْمَٰنُ عِبَادَهُ بِالْغَيْبِ ۚ إِنَّهُ
كَانَ وَعْدُهُ مَأْتِيًّا
Turkish
O cennet, Rahmn (olan Allah)in kullarina görmedikleri halde vadettigi "Adn"
cennetleridir. Süphesiz O'nun vaadi mutlaka yerini bulacaktir.
|
Ayah 19:62 الأية
لَّا يَسْمَعُونَ فِيهَا لَغْوًا إِلَّا سَلَامًا ۖ وَلَهُمْ رِزْقُهُمْ فِيهَا
بُكْرَةً وَعَشِيًّا
Turkish
Onlar orada bos bir söz isitmezler. Ancak "Selam" isitirler. Orada sabah aksam
riziklari da hazirdir.
|
Ayah 19:63 الأية
تِلْكَ الْجَنَّةُ الَّتِي نُورِثُ مِنْ عِبَادِنَا مَن كَانَ تَقِيًّا
Turkish
Iste kullarimizdan takva sahibi olanlara verecegimiz cennet budur.
|
Ayah 19:64 الأية
وَمَا نَتَنَزَّلُ إِلَّا بِأَمْرِ رَبِّكَ ۖ لَهُ مَا بَيْنَ أَيْدِينَا وَمَا
خَلْفَنَا وَمَا بَيْنَ ذَٰلِكَ ۚ وَمَا كَانَ رَبُّكَ نَسِيًّا
Turkish
"(Cebrail dedi ki: Ey Muhammed!) "Biz senin Rabbinin emri olmadikça inmeyiz.
Önümüzdeki ve ardimizdaki (bütün geçmis ve gelecek seyler) ve bunlarin
arasindakiler hep O'nundur. Rabbin de (seni) unutmus degildir?"
|
Ayah 19:65 الأية
رَّبُّ السَّمَاوَاتِ وَالْأَرْضِ وَمَا بَيْنَهُمَا فَاعْبُدْهُ وَاصْطَبِرْ
لِعِبَادَتِهِ ۚ هَلْ تَعْلَمُ لَهُ سَمِيًّا
Turkish
O, göklerin, yerin ve aralarindakilerin Rabbidir. O halde, O'na ibadet et ve
O'na ibadet etmekte sabirli ol. Hiç sen Allah'in ismini tasiyan baska birini
bilir misin?
|
Ayah 19:66 الأية
وَيَقُولُ الْإِنسَانُ أَإِذَا مَا مِتُّ لَسَوْفَ أُخْرَجُ حَيًّا
Turkish
Halbuki insan söyle der: "Ben öldügüm zaman, ileride gerçekten diri olarak
(mezardan) çikarilacak miyim?"
|
Ayah 19:67 الأية
أَوَلَا يَذْكُرُ الْإِنسَانُ أَنَّا خَلَقْنَاهُ مِن قَبْلُ وَلَمْ يَكُ شَيْئًا
Turkish
O insan, daha önce hiçbir sey degilken kendisini yoktan var ettigimizi
hatirlamaz mi?
|
Ayah 19:68 الأية
فَوَرَبِّكَ لَنَحْشُرَنَّهُمْ وَالشَّيَاطِينَ ثُمَّ لَنُحْضِرَنَّهُمْ حَوْلَ
جَهَنَّمَ جِثِيًّا
Turkish
Rabbine andolsun ki biz onlari (öldükten sonra dirilmeyi inkr eden kfirleri)
seytanlari ile beraber elbette ve elbette mahserde toplayacagiz. Sonra onlari
muhakkak cehennemin etrafinda dizleri üstü hazir bulunduracagiz (ki
cennetlikleri görüp hasret çeksinler.).
|
Ayah 19:69 الأية
ثُمَّ لَنَنزِعَنَّ مِن كُلِّ شِيعَةٍ أَيُّهُمْ أَشَدُّ عَلَى الرَّحْمَٰنِ
عِتِيًّا
Turkish
Sonra her zümreden Rahmn'a karsi en ziyade isyankr hangileri ise, muhakkak
ayirip atacagiz.
|
Ayah 19:70 الأية
ثُمَّ لَنَحْنُ أَعْلَمُ بِالَّذِينَ هُمْ أَوْلَىٰ بِهَا صِلِيًّا
Turkish
Sonra o cehenneme atilmaya layik olanlarin kimler bulundugunu elbette biz daha
iyi biliriz.
|
Ayah 19:71 الأية
وَإِن مِّنكُمْ إِلَّا وَارِدُهَا ۚ كَانَ عَلَىٰ رَبِّكَ حَتْمًا مَّقْضِيًّا
Turkish
Içinizden hiçbiri istisna edilmemek üzere mutlaka herkes cehenneme varacaktir.
Bu, Rabbinin katinda kesinlesmis bir hükümdür.
|
Ayah 19:72 الأية
ثُمَّ نُنَجِّي الَّذِينَ اتَّقَوا وَّنَذَرُ الظَّالِمِينَ فِيهَا جِثِيًّا
Turkish
Sonra Allah'dan korkup, sakinanlari kurtaracagiz ve zalimleri de toptan
cehennemde birakacagiz.
|
Ayah 19:73 الأية
وَإِذَا تُتْلَىٰ عَلَيْهِمْ آيَاتُنَا بَيِّنَاتٍ قَالَ الَّذِينَ كَفَرُوا
لِلَّذِينَ آمَنُوا أَيُّ الْفَرِيقَيْنِ خَيْرٌ مَّقَامًا وَأَحْسَنُ نَدِيًّا
Turkish
yetlerimiz kendilerine apaçik okundugu zaman, o inkr edenler, iman edenlere
dediler ki :"Bu iki zümreden (Mümin ve kfirlerden) hangisi mevki bakimindan
daha iyi, meclis ve topluluk itibariyle daha güzeldir?"
|
Ayah 19:74 الأية
وَكَمْ أَهْلَكْنَا قَبْلَهُم مِّن قَرْنٍ هُمْ أَحْسَنُ أَثَاثًا وَرِئْيًا
Turkish
Halbuki biz, kendilerinden evvel, mal ve gösterisce daha güzel nice asirlar
halkini helak etmisizdir.
|
Ayah 19:75 الأية
قُلْ مَن كَانَ فِي الضَّلَالَةِ فَلْيَمْدُدْ لَهُ الرَّحْمَٰنُ مَدًّا ۚ حَتَّىٰ
إِذَا رَأَوْا مَا يُوعَدُونَ إِمَّا الْعَذَابَ وَإِمَّا السَّاعَةَ
فَسَيَعْلَمُونَ مَنْ هُوَ شَرٌّ مَّكَانًا وَأَضْعَفُ جُندًا
Turkish
Onlara de ki: "Kim sapiklik içinde ise, Rahmn ona mal ve evlatça ziyadelik ve
azginliginda mühlet verir. Nihayet kendilerine vaad edilen azabi, yahut kiyamet
günü cehennemi gördükleri vakit, artik bilecekler kimin mevkii daha fena ve
yardimcilari daha zayifmis.
|
Ayah 19:76 الأية
وَيَزِيدُ اللَّهُ الَّذِينَ اهْتَدَوْا هُدًى ۗ وَالْبَاقِيَاتُ الصَّالِحَاتُ
خَيْرٌ عِندَ رَبِّكَ ثَوَابًا وَخَيْرٌ مَّرَدًّا
Turkish
Allah, hidayeti kabul edenlere, daha çok hidayet verir. Baki kalacak olan salih
ameller, Rabbinin katinda sevap bakimindan da daha hayirlidir, sonuç bakimindan
da daha hayirlidir.
|
Ayah 19:77 الأية
أَفَرَأَيْتَ الَّذِي كَفَرَ بِآيَاتِنَا وَقَالَ لَأُوتَيَنَّ مَالًا وَوَلَدًا
Turkish
Simdi yetlerimizi inkr eden ve "Elbette bana mal ve evlat verilecektir." diyen
adami gördün mü?
|
Ayah 19:78 الأية
أَطَّلَعَ الْغَيْبَ أَمِ اتَّخَذَ عِندَ الرَّحْمَٰنِ عَهْدًا
Turkish
O (kfir), gaybi mi bildi? Yoksa Rahmn (olan Allah) katindan bir söz mü aldi?
|
Ayah 19:79 الأية
كَلَّا ۚ سَنَكْتُبُ مَا يَقُولُ وَنَمُدُّ لَهُ مِنَ الْعَذَابِ مَدًّا
Turkish
Hayir, asla öyle degil; biz onun söylediklerini yazacagiz ve azabini çogalttikça
çogaltacagiz.
|
Ayah 19:80 الأية
وَنَرِثُهُ مَا يَقُولُ وَيَأْتِينَا فَرْدًا
Turkish
O söyledigi (mal ve evlat gibi) seyleri de hep elinden alacagiz ve o, tek basina
bize gelecektir.
|
Ayah 19:81 الأية
وَاتَّخَذُوا مِن دُونِ اللَّهِ آلِهَةً لِّيَكُونُوا لَهُمْ عِزًّا
Turkish
Onlar, kendilerine kuvvet ve seref kazandirsin diye, Allah'dan baska ilh
edindiler.
|
Ayah 19:82 الأية
كَلَّا ۚ سَيَكْفُرُونَ بِعِبَادَتِهِمْ وَيَكُونُونَ عَلَيْهِمْ ضِدًّا
Turkish
Hayir, (zannettikleri gibi degil) tapindiklari ilhlar onlarin ibadetlerini
inkr edecekler ve aleyhlerine dönüp düsman olacaklardir.
|
Ayah 19:83 الأية
أَلَمْ تَرَ أَنَّا أَرْسَلْنَا الشَّيَاطِينَ عَلَى الْكَافِرِينَ تَؤُزُّهُمْ
أَزًّا
Turkish
Görmedin mi? Biz seytanlari o kfirler üzerine musallat ettik. Onlari (günaha)
kiskirtip duruyorlar.
|
Ayah 19:84 الأية
فَلَا تَعْجَلْ عَلَيْهِمْ ۖ إِنَّمَا نَعُدُّ لَهُمْ عَدًّا
Turkish
Öyleyse onlarin hemen azaba ugratilmalarini isteme. Biz onlarin (ecel) günlerini
sayiyoruz.
|
Ayah 19:85 الأية
يَوْمَ نَحْشُرُ الْمُتَّقِينَ إِلَى الرَّحْمَٰنِ وَفْدًا
Turkish
O gün, takva sahiplerini, heyet olarak Rahmn'in huzuruna toplayacagiz.
|
Ayah 19:86 الأية
وَنَسُوقُ الْمُجْرِمِينَ إِلَىٰ جَهَنَّمَ وِرْدًا
Turkish
Suçlulari da susuz olarak cehenneme sürecegiz.
|
Ayah 19:87 الأية
لَّا يَمْلِكُونَ الشَّفَاعَةَ إِلَّا مَنِ اتَّخَذَ عِندَ الرَّحْمَٰنِ عَهْدًا
Turkish
(O gün) Rahmn (olan Allah)'in katinda bir ahd almis olan kimseden baskalari
sefaat etme hakkina sahip olamayacaklardir.
|
Ayah 19:88 الأية
وَقَالُوا اتَّخَذَ الرَّحْمَٰنُ وَلَدًا
Turkish
(Yahudilerle hiristiyanlar) "Rahmn, çocuk edindi" dediler.
|
Ayah 19:89 الأية
لَّقَدْ جِئْتُمْ شَيْئًا إِدًّا
Turkish
Yemin olsun ki, siz çok çirkin bir sey söylediniz.
|
Ayah 19:90 الأية
تَكَادُ السَّمَاوَاتُ يَتَفَطَّرْنَ مِنْهُ وَتَنشَقُّ الْأَرْضُ وَتَخِرُّ
الْجِبَالُ هَدًّا
Turkish
Az kalsin, söyledikleri sözden gökler çatlayacak, yer yarilacak ve daglar
parçalanip dagilacakti,
|
Ayah 19:91 الأية
أَن دَعَوْا لِلرَّحْمَٰنِ وَلَدًا
Turkish
O Rahmn'a çocuk isnad ettiler diye...
|
Ayah 19:92 الأية
وَمَا يَنبَغِي لِلرَّحْمَٰنِ أَن يَتَّخِذَ وَلَدًا
Turkish
Halbuki Rahmn'a çocuk edinmek yarasmaz.
|
Ayah 19:93 الأية
إِن كُلُّ مَن فِي السَّمَاوَاتِ وَالْأَرْضِ إِلَّا آتِي الرَّحْمَٰنِ عَبْدًا
Turkish
Göklerde ve yerde bulunan hiçbir kimse yoktur ki (kiyamet günü) Rahmn'in
huzuruna kul olarak çikmasin.
|
Ayah 19:94 الأية
لَّقَدْ أَحْصَاهُمْ وَعَدَّهُمْ عَدًّا
Turkish
And olsun ki Allah onlarin hepsini kusatmis, kendilerini ve yaptiklarini bir bir
saymistir.
|
Ayah 19:95 الأية
وَكُلُّهُمْ آتِيهِ يَوْمَ الْقِيَامَةِ فَرْدًا
Turkish
Kiyamet günü onlarin herbiri Allah'in huzuruna tek basina çikacaktir.
|
Ayah 19:96 الأية
إِنَّ الَّذِينَ آمَنُوا وَعَمِلُوا الصَّالِحَاتِ سَيَجْعَلُ لَهُمُ الرَّحْمَٰنُ
وُدًّا
Turkish
Iman edip, salih amel isleyenler var ya, Rahmn (olan Allah) onlari (gönüllere)
sevdirecektir.
|
Ayah 19:97 الأية
فَإِنَّمَا يَسَّرْنَاهُ بِلِسَانِكَ لِتُبَشِّرَ بِهِ الْمُتَّقِينَ وَتُنذِرَ
بِهِ قَوْمًا لُّدًّا
Turkish
(Ey Muhammed!) Biz Kur'n'i senin dilin üzere kolaylastirdik ki, onunla
Allah'tan korkup sakinanlari müjdeleyesin, inat edenleri de korkutasin.
|
Ayah 19:98 الأية
وَكَمْ أَهْلَكْنَا قَبْلَهُم مِّن قَرْنٍ هَلْ تُحِسُّ مِنْهُم مِّنْ أَحَدٍ أَوْ
تَسْمَعُ لَهُمْ رِكْزًا
Turkish
Hem onlardan önce nice nesilleri helak ettik. (Simdi) onlardan hiçbirini görüyor
musun, yahud onlarin hafif bir sesini isitiyor musun?
|
©
EsinIslam.Com Designed & produced by The Awqaf London. Please pray for us
|