(3-4) O, sana kendisinden öncekileri tasdik edip dogrulayan bu kitabi hak ile
indirdi. Daha önce insanlara hidayet olarak Tevrat'i ve Incil'i de yine O
indirmisti.. Evet bu Furkan'i da O indirdi. Gerçek su ki, Allah'in yetlerini
inkr edenler için çetin bir azap vardir. Allah çok güçlüdür, intikamini alir.
(3-4) O, sana kendisinden öncekileri tasdik edip dogrulayan bu kitabi hak ile
indirdi. Daha önce insanlara hidayet olarak Tevrat'i ve Incil'i de yine O
indirmisti.. Evet bu Furkan'i da O indirdi. Gerçek su ki, Allah'in yetlerini
inkr edenler için çetin bir azap vardir. Allah çok güçlüdür, intikamini alir.
Sana bu kitabi indiren O'dur. Bunun yetlerinden bir kismi muhkemdir ki, bu
yetler, kitabin anasi (asli) demektir. Diger bir kismi da mütesabih yetlerdir.
Kalblerinde kaypaklik olanlar, sirf fitne çikarmak için, bir de kendi keyflerine
göre te'vil yapmak için onun mütesabih olanlarinin pesine düserler. Halbuki onun
te'vilini Allah'dan baska kimse bilmez. Ilimde uzman olanlar, "Biz buna inandik,
hepsi Rabbimiz katindandir." derler. Üstün akillilardan baskasi da derin
düsünmez.
Ey Rabbimiz! Bize ihsan ettigin hidayetten sonra kalblerimizi haktan saptirma,
bize kendi katindan rahmet ihsan eyle! Süphesiz ki, Sen bol ihsan sahibisin.
Ey Rabbimiz! Bize ihsan ettigin hidayetten sonra kalblerimizi haktan saptirma,
bize kendi katindan rahmet ihsan eyle! Süphesiz ki, Sen bol ihsan sahibisin.
Ey Rabbimiz! Muhakkak ki, Sen, geleceginde hiç süphe olmayan bir günde bütün
insanlari bir araya toplayacaksin. Muhakkak ki Allah, hiç sözünden caymaz.
Gidisatlari, Firavun soyunun ve daha öncekilerin gidisati gibidir. Onlar,
yetlerimizi yalan saymislardi. Bunun üzerine Allah da onlari isledikleri
günahlar yüzünden yakalayip alasagi etti. Allah, cezasi çetin olandir.
Hiç süphesiz karsi karsiya gelen iki toplulukta size bir yet, bir isaret ve
ibret vardir. Onlardan biri Allah yolunda savasiyordu, öbürü de kfirdi ve
karsilarindakini göz karariyla kendilerinin iki kati görüyorlardi. Allah da
gönderdigi yardimla diledigini destekliyordu. Gören gözleri olanlar için elbette
bunda apaçik bir ibret vardir.
Insanlara kadinlar, ogullar, yüklerle altin ve gümüs yiginlari, salma atlar,
davarlar, ekinler kabilinden asiri sevgiyle baglanilan seyler çok süslü
gösterilmistir. Halbuki bunlar dünya hayatinin geçici faydalarini saglayan
seylerdir. Oysa varilacak yerin (ebedî hayatin) bütün güzellikleri Allah
katindadir.
De ki, size, o istediklerinizden daha hayirlisini haber vereyim mi? Korunan
kullar için Rablerinin yaninda cennetler var ki, altlarindan irmaklar akar,
içlerinde ebedî kalmak üzere onlara, hem tertemiz esler var, hem de Allah'dan
bir riza vardir. Allah, o kullari görür.
Allah sehadet eyledi su gerçege ki, baska tanri yok, ancak O vardir. Bütün
melekler ve ilim ululari da dosdogru olarak buna sahittir ki, baska tanri yok,
ancak O aziz, O hakîm vardir.
Dogrusu Allah katinda din, Islm'dir; o kitap verilenlerin anlasmazliklari ise
sirf kendilerine ilim geldikten sonra aralarindaki taskinlik ve ihtirastan
dolayidir. Her kim Allah'in yetlerini inkr ederse iyi bilsin ki, Allah hesabi
çabuk görendir.
Buna karsi seninle münakayasa kalkisirlarsa de ki: "Ben, bana uyanlarla birlikte
kendi özümü Allah'a teslim etmisimdir". Kendilerine kitap verilenlere ve (kitap
verilmeyen) ümmîlere de ki: "Siz de Islm'i kabul ettiniz mi?" Eger Islm'a
girerlerse hidayete ermis olurlar. Eger yüz çevirirlerse, sana düsen sey ancak
teblig etmektir. Allah kullari görendir. Allah'in yetlerini inkr edenler ve
haksiz yere peygamberleri öldürenler, insanlar içinde adaleti emredenlerin
canina kiyanlar yok mu? Bunlari acikli bir azapla müjdele!
Görmüyor musun, o kendilerine kitaptan bir nasip verilmis olanlar, aralarinda
hüküm vermek için Allah'in kitabina davet olunuyorlar da, sonra içlerinden bir
kismi yüz çevirerek dönüp gidiyorlar.
Bunun sebebi, onlarin "belli günlerden baska bize asla ates azabi dokunmaz"
demeleridir. Uydurageldikleri yalanlar dinlerinde kendilerini aldatmaktadir.
O geleceginde hiç süphe olmayan günde kendilerini bir araya topladigimiz ve hiç
kimseye haksizlik edilmeden herkese ne kazandiysa tamamen ödendigi vakit halleri
nasil olacaktir?
De ki: "Ey mülkün sahibi Allah'im! Sen mülkü diledigine verirsin, dilediginden
de onu çeker alirsin, diledigini aziz edersin, diledigini zelil edersin. Hayir
Senin elindedir. Muhakkak ki, Sen her seye kdirsin.
Müminler, müminleri birakip da kfirleri dost edinmesin ve onu her kim yaparsa
Allah'dan ilisigi kesilmis olur, ancak onlardan bir korunma yapmaniz baskadir.
Bununla beraber Allah sizi kendisinden korunmaniz hususunda uyarir. Nihyet
gidis Allah'adir.
De ki, gögüslerinizdekini gizleseniz de, açiga vursaniz da Allah onu bilir.
Göklerde ne var, yerde ne varsa hepsini bilir. Hiç süphesiz Allah, her seye
kadirdir.
O gün her nefis, ne hayir islemisse, ne kötülük yapmissa onlari önünde hazir
bulur. Yaptigi kötülüklerle kendi arasinda uzak bir mesafe bulunsun ister.
Allah, size asil kendisinden çekinmenizi emreder. Süphesiz ki Allah, kullarini
çok esirger.
Onu dogurunca -Allah onun ne dogurdugunu bilip dururken- söyle dedi: "Rabbim,
onu kiz dogurdum; erkek, kiz gibi degildir. Ona Meryem adini verdim. Onu ve
soyunu kogulmus seytanin serrinden sana ismarliyorum".
Bunun üzerine Rabbi onu güzel bir sekilde kabul buyurdu ve onu güzel bir bitki
gibi yetistirdi ve Zekeriyya'nin himayesine verdi. Zekeriyya ne zaman kizin
bulundugu mihraba girse, onun yaninda yeni bir yiyecek bulurdu. "Meryem! Bu sana
nereden geldi?" deyince, o da: "Bu, Allah katindandir." derdi. Süphesiz Allah,
diledigine hesapsiz rizik verir.
Zekeriyya mabedde namaz kilarken melekler ona: "Allah sana, Allah'dan bir
kelimeyi dogrulayici, efendi, nefsine hakim ve iyilerden bir peygamber olarak
Yahya'yi müjdeler." diye ünlediler.
Zekeriyya: "Ey Rabbim, benim nasil oglum olabilir? Bana ihtiyarlik gelip çatti,
karim ise kisirdir." dedi. Allah: "Öyledir, fakat Allah diledigini yapar."
buyurdu.
Zekeriyya: "Rabbim! (oglum olacagina dair) bana bir almet ver" dedi. Allah da
buyurdu ki: "Senin için almet, insanlara üç gün, isaretten baska söz
söyleyememendir. Ayrica Rabbini çok an, sabah aksam tesbih et".
Iste bu, sana vahyettigimiz gayb haberlerindendir. (Yoksa) "Meryem'i kim
himayesine alip koruyacak?" diye kalemlerini (kur'a için) atarlarken sen
yanlarinda degildin. (Bu hususta) Tartisirlarken de yanlarinda bulunmadin.
Melekler söyle demisti: "Ey Meryem! Allah sana kendisinden bir kelimeyi
müjdeliyor ki, adi Meryem oglu Isa Mesih'dir; dünyada da ahirette de itibarli,
ayni zamanda Allah'a çok yakinlardandir.
(Meryem): "Ey Rabbim, bana bir beser dokunmamisken benim nasil çocugum olur?"
dedi. Allah: "Öyle ama, Allah diledigini yaratir, bir seyin olmasini dilediginde
ona sadece 'ol!' der, o da hemen oluverir." dedi.
Allah onu Israilogullarina (söyle diyecek) bir peygamber olarak gönderir:
"Süphesiz ki ben size Rabbinizden bir yet (mucize, belge) getirdim: Size, kus
biçiminde çamurdan birsey yaparim da içine üflerim, Allah'in izniyle o, kus
olur; anadan dogma körü ve alacaliyi iyilestiririm ve Allah'in izniyle ölüleri
diriltirim. Evlerinizde ne yiyor ve neleri biriktiriyorsaniz size haber
veririm".
"Önümdeki Tevrat'i dogrulayici olarak ve size haram kilinan bazi seyleri helal
kilmak için (geldim) ve Rabbiniz tarafindan size bir mucize getirdim. Artik
Allah'tan korkun da bana uyun".
Isa onlarin inkrlarini hissedince: "Allah yolunda yardimcilarim kim?" dedi.
Havariler: "Allah yolunda yardimcilar biziz. Allah'a iman ettik. Sahit ol ki,
biz muhakkak müslümanlariz." dediler.
O zaman Allah söyle dedi: "Ey Isa, süphesiz ki seni öldürecegim, seni kendime
yükseltecegim ve seni inkrcilardan temizleyecegim. Hem sana uyanlari, kiyamete
kadar o küfredenlerin üstünde tutacagim. Sonra dönüsünüz banadir, ayriliga
düstügünüz hususlarda aranizda hükmedecegim".
Sana (gerekli) bilgi geldikten sonra artik kim bu konuda seninle tartisacak
olursa, de ki: "Gelin, ogullarimizi ve ogullarinizi, kadinlarimizi ve
kadinlarinizi, kendimizi ve kendinizi çagiralim, sonra da lanetleselim; Allah'in
lanetinin yalancilara olmasini dileyelim".
De ki: Ey kitap ehli! Sizinle bizim aramizda ortak olan bir söze geliniz.
Allah'tan baskasina kulluk etmeyelim, O'na hiçbir seyi es tutmayalim ve Allah'i
birakip da kimimiz kimimizi ilhlastirmasin. Eger onlar yine yüz çevirirlerse,
deyin ki: "Sahit olun biz müslümanlariz".
Iste siz böylesiniz. Haydi biraz bilginiz olan sey hakkinda tartistiniz, ya hiç
bilginiz olmayan sey hakkinda niçin tartisiyorsunuz? Allah bilir, siz
bilmezsiniz.
"Ve kendi dininize uyanlardan baskasina inanmayin" (dediler). De ki: "Süphesiz
dogru yol, Allah'in yoludur". (Onlar kendi aralarinda): "Size verilenin
benzerinin hiçbir kimseye verilmis olduguna, yahut Rabbinizin huzurunda sizin
aleyhinize deliller getireceklerine" (de inanmayin dediler). De ki: "Lütuf
Allah'in elindedir, onu diledigine verir. Allah, rahmeti bol olan, her seyi
hakkiyla bilendir".
Kitap ehlinden öylesi vardir ki, ona yüklerle mal emanet etsen, onu sana
eksiksiz iade eder. Fakat öylesi de vardir ki, ona bir dinar emanet etsen,
tepesine dikilip durmadikça onu sana iade etmez. Bu da onlarin, "Ümmîlere karsi
yaptiklarimizdan bize vebal yoktur." demelerinden dolayidir. Ve onlar, bile bile
Allah'a karsi yalan söylerler.
Allah'a verdikleri sözü ve yeminlerini az bir paraya satanlar var ya, iste
onlarin ahirette bir payi yoktur; Allah kiyamet günü onlarla hiç konusmayacak,
onlara bakmayacak ve onlari temizlemeyecektir. Onlar için aci bir azab vardir.
Kitap ehlinden öyle bir güruh da vardir ki, siz onu kitaptan sanasiniz diye,
dillerini kitaba dogru egip bükerler. Halbuki o, kitaptan degildir. "Bu, Allah
katindandir." derler; oysa o, Allah katindan degildir. Allah'a karsi, kendileri
bilip dururken, yalan söylerler.
Insanlardan hiçbir kimseye, Allah kendisine kitap, hüküm ve peygamberlik
verdikten sonra, kalkip insanlara: "Allah'i birakip bana kul olun." demesi
yakismaz. Fakat onun: "Ögrettiginiz ve okudugunuz kitap geregince Rabb'e halis
kullar olun" (demesi uygundur).
Allah peygamberlerden söyle söz almisti: "Andolsun ki size kitab ve hikmet
verdim, sonra yaninizda bulunan (kitaplar)i dogrulayici bir peygamber geldiginde
ona muhakkak inanacak ve ona yardim edeceksiniz! Bunu kabul ettiniz mi? Ve bu
hususta agir ahdimi üzerinize aldiniz mi?" demisti. Onlar: "Kabul ettik"
dediler. (Allah da) dedi ki: "Öyleyse sahit olun, ben de sizinle beraber sahit
olanlardanim".
Onlar, Allah'in dininden baskasini mi ariyorlar? Halbuki göklerde ve yerde ne
varsa hepsi, ister istemez O'na boyun egmistir ve O'na döndürülüp
götürüleceklerdir.
De ki: "Allah'a, bize indirilen (Kur'n)e, Ibrahim'e, Ismail'e, Ishak'a, Yakub'a
ve torunlarina indirilene, Musa'ya, Isa'ya ve peygamberlere Rablerinden
verilenlere inandik. Onlarin arasinda hiçbir fark gözetmeyiz, biz O'na teslim
olmuslariz".
Inandiktan, Peygamber'in hak olduguna sehadet ettikten ve kendilerine açik
deliller geldikten sonra, inkra sapan bir milleti Allah nasil dogru yola
eristirir? Allah zalimler güruhunu dogru yola iletmez.
Muhakkak ki inkr edenler ve kfir olduklari halde de ölenler, yeryüzü dolusu
altin fidye verseler bile hiç birisinden asla kabul edilmeyecektir. Iste
dayanilmaz azab onlar içindir. Onlarin hiçbir yardimcilari da yoktur.
Tevrat indirilmeden önce, Israil (Yakub)in kendisine haram kildigi disinda,
yiyeceklerin hepsi Israilogullarina helal idi. De ki: "Eger dogrulardan iseniz,
haydi Tevrat'i getirip okuyun".
Onda apaçik deliller, Ibrahim'in makami vardir. Oraya giren güvene erer. Ona bir
yol bulabilenlerin Beyt'i haccetmesi Allah'in insanlar üzerinde bir hakkidir.
Kim inkr ederse, süphesiz Allah bütün lemlerden müstagni (kimseye muhtaç
degil, her sey ona muhtaç)dir.
De ki: "Ey kitap ehli! Gerçegi görüp bildiginiz hlde niçin Allah'in yolunu egri
göstermeye yeltenerek müminleri Allah'in yolundan çevirmeye kalkisiyorsunuz?
Allah yaptiklarinizdan habersiz degildir".
Size Allah'in yetleri okunup dururken ve Allah'in elçisi de aranizda iken nasil
inkra saparsiniz? Kim Allah'a simsiki baglanirsa, kesinlikle dogru yola
iletilmistir.
Hep birlikte Allah'in ipine (kitabina, dinine) simsiki sarilin. Parçalanip
ayrilmayin. Allah'in üzerinizdeki nimetini düsünün. Hani siz birbirinize
düsmanlar idiniz de, O, kalplerinizi birlestirmisti. Iste O'nun (bu) nimeti
sayesinde kardesler olmustunuz. Yine siz, bir ates çukurunun tam kenarinda iken
oradan da sizi O kurtarmisti. Iste Allah size yetlerini böyle apaçik bildiriyor
ki, dogru yola eresiniz.
O gün bazi yüzler agarir, bazi yüzler kararir. Yüzleri kararanlara: "Imaninizdan
sonra küfrettiniz ha? Öyle ise inkr etmenize karsilik azabi tadin"
(denecektir).
Siz insanlar için çikarilmis en hayirli ümmetsiniz. Iyiligi emreder, kötülükten
vazgeçirmege çalisir ve Allah'a inanirsiniz. Kitap ehli de inansaydi kendileri
için elbette daha hayirli olurdu. Içlerinden iman edenler de var, ama pek çogu
yoldan çikmislardir.
Onlar size eziyetten baska bir zarar veremezler. Eger sizinle savasmaya
kalkissalar, size arkalarini dönüp kaçarlar. Sonra kendilerine yardim da
edilmez.
Onlar nerede bulunurlarsa bulunsunlar, üzerlerine alçaklik damgasi vurulmustur.
Meger ki Allah'in ipine ve insanlar (müminler)in ahdine siginmis olsunlar. Onlar
Allah'in hismina ugradilar ve üzerlerine de miskinlik damgasi vuruldu. Bunun
sebebi, onlarin Allah'in yetlerini inkr etmis olmalari ve haksiz yere
peygamberleri öldürmeleridir. Ayrica isyan etmis ve haddi de asmislardi.
Hepsi bir degildirler. Kitap ehli içinde dogruluk üzere bulunan bir ümmet
(topluluk) vardir ki, gecenin saatlerinde onlar secdeye kapanarak Allah'in
yetlerini okurlar.
Allah'a ve ahiret gününe inanirlar, iyiligi emrederler, kötülükten vazgeçirmeye
çalisirlar, hayir islerinde de birbirleriyle yarisirlar. Iste onlar iyi
insanlardandir.
O inkr edenler (var ya), onlarin ne mallari, ne de evlatlari, onlara Allah'a
karsi hiçbir fayda saglamayacaktir. Onlar, ates halkidir; orada ebedi
kalacaklardir.
Onlarin bu dünya hayatinda harcadiklarinin durumu, kendilerine zulmeden bir
toplulugun ekinlerini vurup da mahveden kavurucu ve soguk bir rüzgarin hali
gibidir. Allah onlara zulmetmedi. Fakat kendileri, kendilerine zulmediyorlar.